Kadın haklarının ihlalleri ile mucadele bir devlet politikası hÂline getirilmelidir
Kadına yonelen cinsel şiddet, bir insan hakları ihlalidir
İnsan haklarının onemli bir parcasını teşkil eden kadın haklarının tum sivil toplum orgutleri tarafından savunulması gerekiyor. “8 Mart, tum dunyada olduğu gibi ulkemizde de kadınların yuzyıldır yuruttuğu ozgurleşme mucadelesinin kutlandığı ve kadınların guncel taleplerinin ifade edildiği cok ozel bir gundur. 8 Mart Dunya Kadınlar Gunu, kadın haklarının kazanılmasında nerelerden başlandığının ve bugunlere nasıl gelindiğinin hatırlanması icin ozel bir gundur. Bu gunde uzerinde durmamız gereken en onemli konulardan biri Turkiye’de demokrasinin erkekler yonetimine donuşmuş olmasıdır. Bu durum demokrasinin ve demokratik katılımın onundeki en buyuk engellerden biridir. Saygı değer ve elleri opulesi kadınlarımızın siyasal alanda, iş ve sosyal yaşamda daha fazla etkin olmaları onundeki tum engeller kaldırılmalı, hatta kadınlara yonelik pozitif ayrımcılık arttırılmalıdır. Cunku bu durum kadınlarımız icin bir kader değildir. Kadın hakları alanında cevremizde olup biten olumsuzluklar ve ihlÂller karşısında duyarsız kalmamak, bunların giderilmesi ve iyileştirilmesi yonunde bilinclenmek ve caba gostermek gerekir. Kadına yonelik şiddet; kadınlara yoneltilmiş en ciddi ayrımcılık bicimidir. Kadına yonelik şiddet belirli coğrafyalarda gorulen bir durum değildir. Tore veya namus cinayeti, cinsel şiddet, aile ici şiddet, kadınlarımızın hor gorulmesi, dovulmesi, zorla evlendirilmesi, kız cocuklarımıza karşı izlenen ayrımcılık gibi olaylar ulkemizde kadınların maruz kaldığı sorunlardan bazılarıdır. Cinsel şiddet ise kadına yonelik şiddet bicimlerinden yalnızca birisidir ve hemen her kadının bir şekilde maruz kaldığı bir şiddet turudur. Cinsel şiddet, yaygın şekilde duşunulduğu gibi erkeklerin denetlenemez bir cinselliğinden kaynaklanmamakta; aksine kadın bedeni uzerinde bir baskı ve denetim kurmak amacı ile bilincli olarak gercekleştirilmektedir. Bu haliyle tum zamanlarda ve toplumlarda gorulen yaygın bir insan hakkı ihlalidir. Cinsel şiddete uğrayan kadınlar toplum ve aile tarafından cezalandırılma, dışlanma, on yargı ile karşılaşma korkusuyla şikÂyetci olamamaktadırlar. Cinsel saldırıya uğrayan kadınların bu saldırıları bir şekilde “hak etmiş olduklarına (!)” dair yaygın inanc, kadınların mağduru olduğu suctan dolayı kendilerinin cezalandırılması korkusuyla sessiz kalmalarına neden olmaktadır. Bu zorlukları goze alıp şikÂyetci olanlar ise coğunlukla başvurdukları sağlık kurumları ve resmi makamlarda, saldırının sebebi kendileriymiş gibi onyargılara maruz kalmaktadır. Konu cinsel şiddet sucları olduğunda, gerek toplum gerekse resmi kurumlar, saldıran erkeği değil saldırıya uğrayan kadını suclama eğilimi sergilemektedir. Namus, iffet ve ırz kavramlarının sadece kadının bedeniyle ilişkilendirilmesi ve dar bir cercevede ele alınmasının sonuclarını sadece kadınlarımızın cekmesi doğru değildir. Gunumuzde artık kadına yonelik her turlu şiddet kulturuyle yuzleşmek ve mucadele etmek zorundayız. 8 Mart Dunya Kadınlar Gunu’nde bu sorunların arka plÂnında bulunan sosyal, kulturel, ekonomik bircok unsur tartışılmalı ve kalıcı cozumler aranmalıdır.

Kadın ozgurleşmeden erkek egemen toplum ozgurleşemez
Kadın hakları konusu cok yonlu ve uzun soluklu bir mucadeledir. Kadın haklarındaki kazanımlar, demokratikleşme surecini hızlandırmaktadır. Uretken ve yaratıcı gucleriyle kamusal alana, uretime, yonetime ve yaşamın tum alanlarına katılma olanağına kavuşan kadınların, toplumsal gelişme ve cağdaşlaşma cabalarında etkin rol ustlendiklerini kabul etmek gerekmektedir. Ulkemizde kadınlarla ilgili ceşitli yasal duzenlemeler yapılmış olmasına rağmen, kadınlarımızın karşılaştıkları bazı sorunlar, toplumun genel eğitim duzeyinin yukselmesiyle, kadınlarımızın sosyal, siyasal, ekonomik yaşamda etkinliklerinin artmasıyla ortadan kalkacaktır. Ulkemizde kadın haklarının ihlalleri ile mucadele bir devlet politikası hÂline getirilmelidir. Devletin pek cok biriminin ve başta kadın orgutleri olmak uzere tum sivil toplum kuruluşlarının işbirliği ile kadın sorunlarının temelleri, boyutları ve cozum sureci ile ilgili calışmalar yapılmalıdır. CİSED olarak Cinsel Şiddetle Mucadele Başkanlığı ve Cinsel Şiddetle Mucadele Kriz Merkezleri kurulması konusunda calışmak hedefleri benimsenmiştir. Bu kapsamda bir yasa onerisi hazırlanmış olup bazı milletvekilleri ile goruşmeler yapılmıştır. Daha atılacak cok adım, kat edilecek cok yol vardır. Turkiye`nin cağdaşlık iddiasını surdurebilmesi icin, kadınların hak ve ozgurluklerini kısıtlama ve baskı olmaksızın kullanabilmeleri ve kadının toplumsal statusunu guclendirilmesi gerekmektedir. 8 Mart Dunya Kadınlar Gunu’nun kadın-erkek herkese mutluluk ve barış getirmesini, cinsiyet ayrımcılığı konusunda daha aktif bir duyarlılık ve bilinc duzeyine ulaşmamıza katkı sağlamasını diliyoruz. Once insanız, sonra kadın ve erkeğiz. Kadın ozgurleşmeden erkek, her iki cins ozgurleşmeden de toplum ozgurleşemez.


[h=2]Ankara Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]