Onceki akşam ilki 21.55'te, ikincisi hemen 10 dakika sonra meydana gelen bombalı tuzak, Gungoren Menderes Caddesi'ni kana buladı. Yerde cesetler, yaralananlar vardı. O kaos icinde kimse ne olup bittiğini, kimin yaşayıp, kimin olduğunu anlayamıyordu. Yaralılar hastanelere sevk edilmişti. Aileler, komşular, kuzenler, akrabalar hastane hastane dolaşmaya başladı. Manzara korkunctu. Ameliyathaneler dolmuş, vucutlarında yaralar olanlar ayakta tedavi ediliyordu. Bombalı saldırıdan sonra yakınlarının akibetini oğrenmek isteyenler sabaha kadar hastaneler ve Adli Tıp arasında mekik dokudu. Yakınını hastanede bulamayanlar icin son ve en acı adres Adli Tıp Kurumu'ydu...
Olume alıştırın kendinizi..
Yenibosna'daki Adli Tıp binasının onunde sabaha kadar caresiz bir bekleyiş vardı. Kimi yakınının olduğunu bilgisini kesinleştirmiş, cenazesini almaya hazırlanıyor, kimi ise kapı onunde 'Ne olur yanlışlık olsun' diye dua ederek isim listesinin acıklanmasını bekliyor. Sessizlik sık sık annelerin feryatlarıyla bozuluyor. Bir anne "Oğul, sen ananın nefesisin. Ben nefessiz nasıl yaşarım" derken, bir annenin gozyaşları icinde dudaklarından "İcime doğmuştu. Arıyordum telefondan, acan yok. Sonunda biri actı, meğer o sırada cesedini topluyorlarmış" cumleleri dokuluyor. Kocasının olduğunu oğrenen bir kadınsa "Adam ne işin vardı orda, niye her sese cıkıyorsun" diye sayıklıyor. Bekleyiş uzadıkca umutlar tukeniyor, bir genc, telefonda yakınlarına, "Soyleyin olum duşuncesine alıştırsın kendini" diyor.
Askeri liseyi kazanmıştı


Gece gozyaşları icinde Adli Tıp'a koşan dort kişi 14 yaşındaki Furkan Şenturk'u arıyor: "14 yaşında cocuk. Var mı buradaki oluler arasında?" Polisler de caresiz: "İsim listesi verilmedi. Belli olmaz, umarım burada değildir."
O sırada gelen telefonla Furkan'ın İstanbul Tıp Fakultesi'nde olabileceği haberi ulaşıyor. Gozyaşları biraz olsun diniyor, "Yaralı olabilir" umidiyle uzaklaşıyorlar. Ancak Furkan'ın ismi de olum listesindeydi. Arkadaşı Murat Arda'yla pazar akşamı caddede gezmeye cıkan Furkan'ın yeni kazandığı Kuleli Askeri Lise duşleri yarım kalmıştı...
'Oğul ara de ki, buradayım'
Gece saatler ilerliyor, bir anne daha, soluğu iki cocuğuyla birlikte Adli Tıp'ta alıyor. Oğlunun adı Yunus Ozturk. Yasak bolgeyi gecmek isterken anne "Acın kapıyı oğlum yaralıymış, icerdeymiş" diyor. Gorevlilerden birinin "Başınız sağolsun" sozunu duyan bir genc bahcenin demirlerden iceri atlarken bağırıyor:
"Olmuş mu?"
Diğer aileler Yunus'un ailesine "Daha isim listesi acıklanmadı, biz de bekliyoruz. Belki burada değildir" diye moral vermeye calışırken, anne sayıklıyor: "Oğlum anneni ara, de ki buradayım.." Oğul, sen ananın nefesisin. Ben nefessiz nasıl yaşarım..."
Ne yazık ki olum listesinde Yunus Ozturk'un ismi de bulunuyordu...
'Belki isim benzerliğidir'
İki adam yanaklarından gozyaşları suzulerek titreyen bir sesle "Halit Oge. İnternette adı var, buradaymış" diyor. Kapıdakiler "İnternette oyle gectiyse doğrudur" yanıtını veriyor. Onlarsa "Lutfen kesinleştirin, belki isim benzerliğidir" diye ısrar ediyor. Adamlardan biri gazetecilerin yanına geliyor. "Var mı isim listesi sizde?" diye soruyor. İki erkek, aramaya geldikleri arkadaşlarını anlatıyor, "Halit Oge, oğretmen, 55 yaşlarında. Patlamanın olduğu yerdeki apartmanda oturuyordu..."
Gungoren'de Eşref Bitlis İlkoğretim Okulu'nda beden eğitimi oğretmeni olan Oge'nin yakında evleneceğini anlatıyorlar... Sabah doğru listede Halit Oge'nin de adı geciyor... Ailesi haberi Dalaman'da tatildeyken alıyor.
Bebeğiyle oldu
Sabah saatlerinde Adli Tıp'ın onundeki kalabalık artık listenin peşinde değil. Cunku gece boyunca olenlerin kimlikleri netleşilirken


birbirinden dramatik hikayeleri de ortaya cıkıyor. Olenlerden biri, Filiz İkiz'di. Riskli bir hamilelik donemi gecirmişti. Doktorlar, evde surekli dinlenmesi gerektiğini soylemişti. Duşuk riski vardı. Ancak artık doğuma iki hafta kalmıştı. Doktorları kendisini cok yormadan dışarı cıkabileceğini soyleyince sevindi. Pazar akşam saatlerinde dışarı cıkmayı planladılar. Evden cıkıp, trafiğe kapalı Menderes Caddesi'nde yuruduler. Bir cop kutusunun onune gelmişlerdi ki kocası İlhan gerekli olan bazı eşyaları arabada unuttuğunu fark etti. Geri dondu. Biraz uzaklaşmıştı. Korkunc sesle arkadasına dondu... Eşi kanlar icinde yerde yatıyordu. Hastaneye kaldırılıp ameliyat edildi ama kurtarılamadı... Doğmasını iki hafta kalan oğlu da annesinin karnında yaşamını yitirmişti...
Futbolcuların hocası
Hayrettin Guller, Milli takımda top koşturan Emre Belezoğlu ve Galasaraylı Arif'i yetiştiren hocaydı. Son olarak Bağcılar'da Galatasaray Futbol Okulu'nun Teknik Sorumlusu'ydu. Pazar akşamı eve gtti. Kucuk kızı evdeki kuşun yeminin bittiğini soyledi. Kuşa yem almak uzere dışarı cıktı. Uc yaşındaki kızını da yanına almak istiyordu. Ancak ablaları buna izin vermedi. Guller tek başına dışarı cıktı. Ancak geri donemedi...
Dondurma alacaklardı
Uc yaşındaki Aleyna Celik, annesiyle birlikte anneannesi Perihan Ozkul'u ziyarete gitmişti. Kuzeni beş yaşındaki Taha Yıldızlı da annesi


Şengul Yıldızlı'yla beraber cıkmıştı. Hava guzel, insanlar sokaktaydı. Hem kucuk bir yuruyuş yapacak hem de dondurma alacaklardı. Ancak patlama oldu. Kucuk Aleyna ve Taha oldu. Anne Şengul bacağından, anneanne Ozkul'sa başından yaralanmıştı. Kucuk Aleyna 30 Temmuz'da dort yaşına girecekti. Cok istediği icin ona hediye olarak gelinlik alınmıştı... Ailesi, kucuk Aleyna'nın olduğunu, İstanbul Tıp Fakultesi'nde inceleme yapan Sağlık Bakanı Akdağ'ın yanındaki n İl Sağlık Muduru'nden oğrendi. "Cocuğm nasıl?" sorusuna mudurun yanıtı "Cocuğunuz oldu" oldu...
Taha, annesinden ayrılmak uzere olan babası Huseyin Yıldızlı'yla 10 gundur goruşmuyordu. Son goruşmelerinde birlikte gezmiş, yemek yemişlerdi. Baba oğlunu son olarak dun sabah morgda gordu.
Kalbine saplandı
Olum listesinde olanlardan biri 12 yaşındaki Şeyma Ozkan'dı. Aynı sokak uzerindeki binanın dorduncu katında oturan Şeyma, annesi Selma Ozkan ve işportacılık yapan babası Aydın Ozkan'la birlikte patlamanın ardından ne olduğunu merak ederek evlerinin balkonuna cıktı. Anne ve babası olayın ne olduğunu anlamaya calışırken ikinci ve daha buyuk patlama oldu. Cevreye sacılan oldurucu parcalarından biri Ozkan'ın minik kalbine isabet etti. Olduğu yere yığılan Şeyma Ozel İlgi Hastanesi’ne kaldıldı ancak kurtarılamadı...
Radikal.