

GELDİĞİ YERE DÖNDÜ
İngiltere’ye döndüğünde gelecekte 'İronsworks in Partnership'in' sahibi olacak Bay Knight ile görüştü. Knight kendisine çok güvenmişti ve ancak işe başladığında başta Foley olmak üzere herkesi hayal kırıklığına uğratan gelişmeler yaşandı. Foley makineleri gözlemlemişti ve artık çivi yapabilirdi, en azından kendisi öyle düşünüyordu. Ancak işler istediği gibi gitmedi. 'Kemancı' onca gözlemin, casus hayatının ardından eksik kalan birkaç püf noktası daha olduğunu anladı. İngiltere'de kurduğu makine çalışmayınca da yıllardır hayalini kurduğu bu projeyi bitirmek için tekrar İsveç yollarına düştü.
Alıntı MetniBU KEZ İSTEDİĞİNİ BAŞARDI
Richard Foley araştırmalarının sonuna gelmiş ve İngiltere’ye dönmüştü. Artık o büyük sır kemancının ellerindeydi ve dev bir servetin temelleri atılıyordu. İngiltere'nin en büyük demircilerinden biri olmuştu. Artık geniş bir bölgenin ticareti onun elindeydi. Bundan sonra kazandığı paralarla hayır işleri yapacak, çocuklara ve hastalara destek olacaktı. Foley'in tüm çabaları sonuçlanmıştı. Zaten böyle amacı olan bir adamın başarısız olması inanılacak şey değildi. Ömrünün sonuna kadar işleri yakından takip etti. Hayatını kaybettikten sonra da şirketi Knightlara devredildi.
TITANIC'İ BATIRAN BİR ÇİVİ MİYDİ?
Titanic, 1912'de dünyanın en büyük transatlantik gemisi olarak 'Olympic' ve 'Britannic' adlı 2 kardeşiyle birlikte İngiltere'de inşa edildi. Britannic I. Dünya Savaşı'nda İngilizlerin hastane gemisi olarak görev yaparken, Alman mayınlarına çarparak suya gömüldü. Olympic, 1918'de Alman denizaltısı U103 tarafından gözlendi, denizaltı torpil atma pozisyonuna gelemeden Olympic Kaptanı Hayes usta bir manevrayla denizaltının üstüne gitti ve büyük bir hızla çarparak denizaltıyı batırdı. Bu kazada ağır hasar aldığı için de bir daha denizde yol alamadı. Bu üç kardeşin en ünlüsü ve hüzünlüsü olan Titanic ise bir buzdağına çarparak ikiye bölündü ve battı. O kadar sağlamdı ki herkes dünyanın en büyük ve lüks transatlantik gemisi için "Tanrı'nın bile batıramayacağı gemi" diyordu. Ancak 14 Nisan 1912'de Titanic gün ışığını son kez gördü. Batışının ardından onlarca senaryo yazıldı.

Gemi aslında sağlamdı. Tasarımında bir sorun yoktu. İlk seferini yapan gemiler, tedbiren son hızda çalıştırılmazdı. Titanic en fazla 23 knot'a (yaklaşık 42.5 km/s deniz hızı) kadar çıkabiliyordu.
O gece kaptan Edward Smith 19-20 knot'ta seyrediyordu. Yani hızla ilgili bir hata yoktu. Geminin buzdağına çarptığı noktada ise bir detay vardı. İlk seferini yapmadan önce, geminin hasar aldığı nokta olan 6'ncı kazan dairesinde bir yangın çıkmış ve gövde biraz zayıflamıştı.
Normalde Titanic’in gövdesinde çift kat demir birbirine, Foley'in getirdiği teknolojiyle üretilen demir perçinlerle tutturulmuştu. Yangından sonra o bölge sağlamlaştırılmış ve gemi toplamda 3 milyon perçinle sabitlenmişti. İşte tam da bu noktada araştırmacılar, yıllarca çivilerin sağlam olmadığını öne sürdü. 2012'de yani kazanın 100'üncü yılında Sualtı Mühendisi Parks Stephenson'ın yaptığı araştırmada gemide kullanılanla aynı tip çivilerle bir test yapıldı. Hidrolik test aracı 15 bin kiloya kadar çıktığında perçinler yamuldu fakat asla kırılmadı.
Alıntı MetniBöylece Sanayi Devrimi'nin öncüsü Foley İngiltere'ye muhteşem sağlamlıkta çivi getirmiş ve o dönem dünyanın en büyük yapılarının inşasında bu çiviler onu yarı yolda bırakmamıştı.Bütün bu yaşananlarla Richard Foley küçük görünen azmin aslında dev bir tarih olabileceğini, milyarlarca insanı etkileyebileceğini tüm dünyaya göstermiş oldu.