Onemli belgeleribile ince eleyip sık dokuyarak yayınlamamakla ovunen Hurriyet Genel Yayın Yonetmeni 'ciddiye almadığı' mektubu 'ozellikle' yayınladı.

ONUMDE korkunc bir mektup duruyor.19 Temmuz gunu İstanbul Bahcelievler’den postaya verilmiş.

Bilgisayarda yazılmış bir mektup.

Anladığıma gore bu mektup Turkiye’de 13 kişiye gonderilmiş.

Mektupta bu kişilerin isimleri var.

Ama ben, izinlerini almadığım ve ayrıca gercekten boyle bir orgut varsa, onun propagandasına hizmet etmek istemediğim icin isimlerini vermeyeceğim.

* * *

Mektup şu cumleyle başlıyor:

"Bu bir uyarı mektubudur."

Şoyle devam ediyor:

"Sizi, aile duzeninizi ilgilendiren onemli bir konuda uyarmak istiyorum."

Mektubu yazan kişi, gonderdiği kişiye, "dostca bir uyarıda" bulunuyor.

Anlatımına gore, bundan bir sure once, bir arkadaşının yardımıyla, "Anti Ergenekon Gucbirliği" adlı illegal bir orgute girmiş.

Orgut, butun Turkiye’yi Irak’a cevirecek bir teror planı yapmış.

Plan mektupta şoyle anlatılıyor:

"Teror planı aşağıdaki iki sonuca gore uygulanacaktır:

1. Ergenekon davası askıya alınırsa,

2. AKP kapatılırsa."

Hedefteki birinci grup 13 kişiden oluşuyormuş.

Bu 13 kişi, kura cekilerek oldurulecekmiş.

Ancak ilk aşamada kendileri değil, once yakınları oldurulerek, acı cekmeleri sağlanacakmış.

Bu 13 kişinin hepsinin adresleri tespit edilmiş.

Sozu edilen iki şeyden biri gercekleştiği takdirde uygulamaya gecilecekmiş.

* * *

Sakın bu mektubu ciddiye alıp yayınladığımı duşunmeyin.

Ben tehditlere ve mektuplarına alışık bir gazeteciyim.

18 yıllık genel yayın yonetmenliğim sırasında, mafyasından bolucu teror orgutune, sol teror orgutunden dincisine kadar cok geniş bir yelpazeden tehdit mektupları aldım.

Sadece ben değil, bu mesleği yapan cok sayıda meslektaşım da aynı tehditler altında hayatını ve mesleğini surduruyor.

Bu mektubu iki nedenle yayınlıyorum.

Birincisi, boyle bir belgenin tam aksi iceriğine sahip olanı, Ergenekon’da filtresiz gazetecilik yapan meslektaşlarımızın eline gecseydi, eminim, manşetlerden "Dehşet Planı!" olarak verilirdi.

Başka bazı guya liberal arkadaşlarımız da bunun uzerine yorumlar yaparlardı.

Bense hep kuşkucuyum.

Mesela bu mektupta bir kelimeye takıldım.

"Ak Parti" demiyor, "AKP" ifadesi kullanıyor.

Bu da ister istemez kafamda soru işareti uyandırıyor.

Yani bu mektubu gonderen kişiler, AKP karşıtı diye değerlendirdikleri kişileri korkutmak mı istiyor, yoksa tavırlarında daha da keskin hale getirmeyi sağlamak mı?

Oysa 13 kişilik listeye bakıyorum, iclerinden hicbirinin boyle bir tuzağa duşeceğini sanmıyorum.

İşte bu noktada, mektubu yayınlamamın asıl sebebine geliyorum.

Turkiye’de cok sağlıksız bir "baskı ortamı" oluşturulmaya calışılıyor.

Mesela bir gazetede, "Ergenekon’un 6. ve 7’nci dalgaları geliyor. Bu dalgada yargı mensupları bulunacak" diye bir yazı yayınlanıyor.

Ustelik, yazıyı yazan gazeteci bu bilgiyi "Ergenekon soruşturmasını surduren istihbaratcı ve savcılarla goruştukten sonra yazdığını" ifade ediyor.

Bu yazı, bircok cevrede, "Yargı mensuplarının gozunu korkutmak, sindirmek icin boyle yapılıyor" şeklinde yorumlara yol actı.

* * *

Yani, boyle yazılar sonunda, 13 kişiye gonderilen imzasız mektuptan farklı yorumlara yol acmıyor.

Bu ulkede gercekten demokrasi isteyen makul insanlar, her iki mahkemenin de boyle sağlıksız şantajlar ve tehditlerden bağımsız karar vermesini arzu etmeli ve savunmalıdırlar.

AKP’nin kapatılmasını yanlış bulmak başka şeydir, mahkemeyi boyle tehditlerle baskı altına almaya calışmak başka.

Bu yontemlere şiddetle karşı cıkmaz, bir anlamda onun meşrulaşmasına yol acacak umursamazlık icinde olursak, sonunda bundan hepimiz zararlı cıkarız

haber7.com