Avustralya ’daki La Trobe Universitesinde gorevli Hannah Jarman ve ekibi, yaptıkları araştırmada sosyal medyanın bireyler uzerinde yıkıcı etkileri olduğunu ortaya koydu. Gelin hep beraber sosyal medya platformları nasıl oluyor da bizi bu kadar etkiliyor bir goz atalım.
Araştırma makalesinde sosyal medyanın, İngilizce ’de “well-being” olarak adlandırılan ve dilimize “esenlik” anlamına gelen bir tanıma olan etkilerinden bahsedilmiştir. Esenlik, kişinin hem fiziksel hem de zihinsel sağlığı ve mutluluğu anlamına gelmektedir. Yazı boyunca kolay anlaşılması icin well-being teriminden “mutluluk” olarak bahsedeceğiz.
4 yıllık calışmada 7000 gonulluden veriler toplandı

Jarman ve ekibi, 4 yıl suren derin araştırmaları sırasında 7000 ’in uzerinde genc yetişkin ve yetişkin uzerinde calışmalar yaptı. Sık sık gozlemlenen ve uzman psikologlar eşliğinde anketlere katılan gonulluler, 4 yıl boyunca hicbir dış zorlamaya maruz kalmadan kendi istekleri doğrultusunda sosyal medya platformlarını kullandı.
Araştırmanın sonucunda mutluluk ve zihinsel sağlığın sosyal medya kullanımı ile doğrudan bağlantılı olduğu ortaya cıktı. Sosyal medya platformlarında gordukleriyle kendi yaşantılarını karşılaştıran kullanıcıların hayattan keyif alamadıkları, depresyona girdikleri ve hatta asosyalleşmeye başladıkları ortaya cıktı.
Tehlikeli bir dongu oluşuyor

Yapılan araştırmada sosyal medya kullanıcılarının ilk başlarda mutlu olduklarını ancak daha sonraları sosyal medyadaki unlu insanların hayatlarını gorerek bu “ışıltılı hayatı” kendi yaşantılarıyla karşılaştırdıkları ortaya cıktı. Daha sonraları depresyona giren gonulluleri sosyal medyada daha fazla zaman gecirmeye başlıyor ve bu durum morallerinin daha da bozulmasına neden oluyor.
Durum boyle olunca sosyal medya kullanımı ve zihinsel sağlığın kotuleşmesi bir kısır donguye giriyor. Kullanıcılar sosyal medya kullandıkca daha karamsar duşuncelere dalıyor, karamsarlaştıkca da sosyalleşmek yerine sosyal medyayı kullanımı arttırıyordu. Yapılan araştırmada ilk başlarda gunde 2-3 saat sosyal medya kullanan kullanıcılar, deneyin son donemlerinde gunde 8 ila 10 saat arası sosyal medyada zaman gecirmeye başladı. 7.000 gonulluden %70 ’i bu kısır donguye girerken geri kalan %30 ’luk kesin ya sosyal medya kullanımını azalttı ya da tamamen bıraktı.
Peki bu durumdan nasıl korunabilirsiniz?

Araştırmacılar ve uzman psikologlar, bu kısır donguden cıkmanın zor olduğunu ancak imkÂnsız olmadığını belirttiler. Burada en onemli noktanın sosyal medya kullanımını artırma olduğunu belirten uzmanlar, sosyal aktivitelerinizin yerini sosyal medyanın almasına izin vermemeniz gerektiğini belirtiyor. Sosyal medyada gorduğunuz icerik ureticilerinin ve unlulerin yaşadığı hayatları gorup ozenen kişilerin ise bu tarz karamsar duşunculere kapılmak yerine benzer bir hayata sahip olmak icin motive olmaları ve bu yonde calışmaları tavsiye edildi.
Eğer sizde bu tarz karamsar duşunceleri sahipseniz yapabileceğiniz en iyi şey sosyal medya kullanımını azaltmaya calışarak psikolojik destek almanız olacaktır.