Gercek hasta hikayesi ile panik atak'ta emdr terapisiEmdr terapisi ile panik atağın tedavisinde nasıl bir yol izlenildiğini aşağıdaki ornek vaka ile biraz ozetleyerek anlatmaya calışacağım. Terapi surecinin paylaşımı konusunda danışana daha onceden bilgi verildi. Başka yardım arayışı olanlara ışık tutması acısından faydalı olacağı amacıyla vaka paylaşımı konusunda kayıt tutmak icin izin istedik. Olumlu karşılaması uzerine, sonradan kendisine yazımızı okutarak yayınlama konusunda da onayını aldık.

Once cok kısa panik atak ve Emdr’den bahsedelim;

Panik atak; beklenmedik bir anda, yineleyici şekilde yoğun kaygıyla birlikte carpıntı, titreme, uyuşma, baş donmesi, nefes aclığı, boğuluyor hissi, boğazına bir şey takılıyor hissi, bulantı gibi bircok farklı bedensel duyumların ve duyguların eşlik ettiği korku kuşatmasıdır. Panik atak aniden başlayıp hızla yukselerek, ortalama 10 dakika surdukten sonra yavaşca ortadan kalkar. Bazen daha uzun ya da daha kısa surebilir. Bu sırada kişi kalp krizi gecireceği, felc olacağı, cıldıracağı ya da oleceği korkusu yaşar.

Travmatik anılar cok yoğun sıkıntı ile gercekleştiği icin beynin sozelleştirme alanı yerine, belleğin ortuk olduğu yani his, duygu ve bedensel duyum şeklinde korku-kaygı merkezinde depolanır. Burada tam olarak kodlanamadan, sağlamlaştırılamadan ve geri cağırmanın gercekleştirilmesinin zor olduğu parcalı hatırlanan hatta bastırılan anılar olarak yerini alır. Belirli cevresel ozellikler yani kacınma durumları ile travmatik yaşantılar bağ kurup eşleşerek yeniden kaygı, korku oluştururlar.

EMDR (Eye Movement Desensitization and Reprocessing) yani goz hareketleri ile duyarsızlaştırma yeniden işleme demektir. Psikodinamik, bilişsel, davranışcı ve danışan merkezli cozum odaklı yaklaşımların bir arada olduğu yontemdir.

Tum kaygı bozukluklarında, depresyonda, kişilik bozukluklarında ve altta psikolojik kokenin yattığı tıbbi hastalıklarda etkin tedavi yontemidir.

Emdr terapisi ve panik atakla ilgili geniş bilgileri diğer yazılarımda bulabilirsiniz.

Bir Danışanın Emdr İle Panik Atak Terapi Seansları;

Danışan 30’lu yaşlarında kadın, bekar, universite mezunu, kendi işini yapan, henuz yeni yalnız yaşamaya başlayan, oz bakımı iyi, kendini iyi ifade eden, konuşması akıcı, biraz tedirgin ve yorgun, kendi isteği ile oneri uzerine terapiye gelmiş. Danışanı kısa bir tanıma sohbetinden sonra sizi bize getiren neler yaşıyorsunuz sorusu ile hikayesini dinlemeye başladım.

Danışan: Yaklaşık uc dort ay once kalbimi fazla dinlemeye başladım. “Ayy cok hızlı, fazla mı atıyor, ayy tansiyonum mu yukseliyor” diye kendi kendime hastalık hastası gibi triplere girmeye başladım. İki ay once gece boğuluyorum hissiyle pencereden başımı dışarı cıkarıp, nefes almaya calıştım, kalbim yerinden cıkacakmış gibi carpmaya başladı. Gecmeyince acile gittim. Hava verdiler ama zor sakinleştim. Astımın var mı dediler yok deyince yine de bir goğus hastalıklarına gorun dediler ama korktuğum icindir deyip vazgectim muayeneden. Yine bir ay once de boğazımda cok ciddi kuruluk hissettim, yutkunamayınca cok ciddi panik yaptım ve yine o carpıntı ile acile gittim. Dahiliye onerdiler endoskopi yapıldı. Bir şey cıkmadı. İki hafta sonra tekrarladı. Bu arada yeni bir eve taşındım cok isteyerek, her şeyini keyifle dizayn ettiğim, ailem olmadan, yalnız yaşamak istediğim guzel bir ev oldu. Ama icten ice yalnız kalma fobisi gibi evde duramamaya başladım. Surekli bir yanık kokusu, kablo kokusu, yangın gibi, hırsız mı gibi ses dinliyorum. En son dun, hicbir şey yok, gayet rahattım, televizyon izliyordum. Oturdum iki fincan filtre kahve ictim, yarım saat sonra da bir bardak cola ictim. Colayı yudumlarken birden boğazıma takılıyor gibi hissettim. Ardından soğuk terleme ile gelen bir sıkıntı başladı. Kafein fazla geldi herhalde ondandır dedim. Fakat carpıntım iyice artmaya başladı. Yine aynı şey yutkunamadım ve tek başına olmanın verdiği korkuyla yine panik yaptım. O panikle birlikte butun kanımın cekildiğini hissettim. Ellerimin bembeyaz olduğunu gordum ve dizlerim tutmadı yere yığıldım. Birkac dakika sanırım oyle kaldım. O an sanki yok bende, tam hatırlayamıyorum. Sonra dizlerimin uzerinde yuruyerek sehpadaki sudan bileklerime, boynuma ve enseme doktum belki acılırım diye. Baktım hala carpıntım devam ediyor. Yoğun bir şekilde kalbimin atışını kulaklarımda hissediyordum. Hemen guvenliği aradım. Bana bir taksi cağırmalarını, hatta birinin beni taksiye kadar goturmesini istedim. Sonra bana en yakın olan hastaneye gittim. Yine kapıda yuruyemedim, bacaklarım tutmadı, sanki zemin bacaklarımı icine cekiyordu. Sedyeye alıp EKG cektiler, tansiyonuma baktılar. Hepsi normal cıktı. Son zamanlarda kesin kalp hastasıyım, ritim bozukluğum var diye duşunuyordum. Yaklaşık 45 dakika suren bu olay beni cok korkuttu. Sonrasında duşunduğumde “evet her şey normal ama yaşadığım korku ve bedenimdeki uyuşukluğun sebebi sanırım panik ataktı” dedim. Fakat tekrar yaşamak istemeyeceğim kadar ağır geldi. Daha once de oluyordu ama bu kadar ağır hissetmemiştim. Şu an evime gidemiyorum, aynı şeyleri yaşar mıyım diye cok kaygılıyım ve şuan da bile carpıntım var. Goğsum de ağır bir basınc var gibi hissediyorum.

Depresyon donemlerim olduğu zamanlarda bile boyle şeyler yaşamamıştım. Hayatım boyunca cok cesur bir kadındım ve hep her şeyi tek başıma omuzlanır, altından kalkardım. Aslında bunun belirtilerini ben son 3 aydır yaşıyorum diyorum ama yaklaşık son bir yıldır kaygılandığım olaylar yaşadım. Evim de kopek beslediğim halde sokak kopeklerini gorunce korkmaya başlamıştım. Ucakla yolculuğu cok sevdiğim halde (bir keresinde ucakta 3-4 dakika suren panik yaşadım fakat uzerinde pek durmamıştım) cok korkmaya başlayıp otobus yolculuğu yapmaya başladım. Kesinlikle binemem. Evde ses dinlemem her hangi bir hırsız ya da metafiziksel bir olayın başıma geleceğinden değil ama neyi beklediğimi bilmeden tedirgin olmam beni korkutuyor. Son zamanlarda doğal afetlere kafayı takmış durumdayım. Mesela deprem olacak, ruzgar cıkacak evimin catısı ucacak gibi... Bu bir depresyon gibi değil. İşte cok mutsuzum, isteksizim falan gibi olduğumda ne yapacağımı uc aşağı beş yukarı kestirebiliyorum. Ama bu yaşadıklarımın onune gecemiyorum. O yuzden cok korkuyorum. İlac kullanmak istemiyorum, nefret ediyorum. Cunku depresyon icin aldığım ilaclar kilo aldırmıştı. Şu anki kilolarımı ona borcluyum. Yine ilac kullanmak zorundayım ama dimi? Su icebilir miyim acaba yine boğazım kuruyor da.

Hicbir zaman hayatım kolay olmadı ailem hep talepkardı. Maalesef cıkarcı bir ilişki kuruyorlardı. Bunu gormekten cok uzgunum ama yine de onlara destek olmak icin hep yardım ettim. Erkek arkadaşımla uzun yıllardır beraberiz ama hic kimsenin onaylamadığı bir ilişki yaşıyoruz. İşimle ilgili de sıkıntılı bir surec yaşıyordum. Kendi işimi kurma gayesi hep vardı. Nihayet oldu ama cok zorlandım. Ne yapacağını bilememek ve gelecek kaygıları cok yaşadım. Fakat yaklaşık bir aydır hayatımda hic olmadığım kadar mutlu ve huzurlu olacağım şeyler de yaşadım. Cunku istediğim her şeye ulaşmaya başladım. Deniz manzaralı ve kendimin dizayn ettiği dış cephesi cam ferah hoş bir evim oldu. Erkek arkadaşımla cok guzel bir tatil planladık. Ailem kendi yağında kavrulur bir yaşama gecti. Ama nasıl oldu da bu hastalığa yakalandım anlayamıyorum.
…..
Evet, danışanın hikayesini dinledikten sonra yaşadığı kaygının olası tanıları ve genel tıbbi bilgilerle de bedensel duyumları nasıl yaşadığı, olumsuz inancları ortaya konularak yine olumsuz duygu ve davranışları değerlendirildi. Sonra EMDR tekniği ile terapi seanslarının nasıl olacağı konusunda bilgilendirmelerin yapıldığı on goruşme sonrası ilk seans icin gun belirledik. Genelde ilk goruşmede, goruşmenin bir kısmı emdr seansı icin bir başlangıc yapılarak bitirilir. Fakat bu danışanla sure konusunda yeterli koşulları oluşturamadık.
İlk seansa danışanın kendisini huzurlu ve hicbir şeyin zarar vermeyeceği bir guvenli alan calışması yaparak başlandık. Danışanla guvenli alan olarak sevdiği arkadaşları ile kendi odasında sohbet ettiği durum belirlendi. Parola olarak da dostluk ismi verildi. Cift yonlu uyaranla bu olumlu durum pekiştirildi. Boylece hipnotik telkin olarak rahatlamak istediğinde ya da seansta cok sıkıntı hissettiğinde guvenli alan calışması ile kaygısı duşurulebilecekti.

Daha sonra danışanın en son yaşadığı panik atak ve bu atak sırasında en kotu hissettiği resim ya da sahne icin hisleri, duyguları, bedensel duyumları ve bedeninin neresinde, nasıl hissettiğini tariflemesini istendim. Atak sırasında en kotu hissettiği resim ya da sahneye baktığındaki olumsuz his/hisler ve terapi bittiğinde olmasını istediği pozitif his/hisler belirlendikten sonra bunların dereceleri icin puanlama yapıldı.

“Bu resme baktığında olmasını istediğin pozitif hissin gercekleşmesi 1-7 arasında (1 en az gercekci, 7 en gercekci) ve yine bu resme baktığında negatif his/hisler 0-10 (0 en az rahatsızlık, 10 en cok rahatsızlık veren) arasında ne kadar sıkıntı veriyor” diye sordum.

Danışanın cevapları şoyleydi;

En kotu resim: ellerimi bembeyaz gorduğum an.

Negatif his: kontrolu yitiriyorum (10 puan), guvende değilim (7 puan), oleceğim hissi (6 puan), caresizlik (8 puan).

Pozitif his: guvendeyim(3), kontrol bende(1), aşabilirim(2).

Duygu: korku, uzuntu.

Bedensel duyumlar: carpıntı, uyuşma, nefes aclığı, boğaz kuruluğu, halsizlik.

Sıkıntıyı bedeninin neresinde, nasıl hissettiği: goğsunde ve goğsune fil oturmuş gibi.

Aynı şekilde ilk anısı ve en kotu anısı da belirlendikten sonra en son anısı icin cift yonlu uyaran tekniği ile duyarsızlaştırma başlandı.

Danışan seanslar sırasında olumlu ve olumsuz anıları, bunların birbiri ile bağlantısının nasıl gercekleştiğini daha iyi anladığını soyledi.

Yaşadığı olayın aslında cok komik ve sacma olduğu, acilde sağlık calışanlarının neden bu kadar sakin kalabildiklerini daha iyi anladığını fark ettiğini belirtti. Bir şeyleri kontrol edemediğinde caresizlik hissettiğini ve bu atakları da kontrol edemediği icin daha cok kaygılandığını soyledi. Panik ataklar evinde olduğu icin “orada yaşayamaz isem depresyona gireceğim. Kontrol etmem gerekiyor yoksa cok mutsuz olurum” diye duşunduğunu soyledi. İki yıl onceki intihar girişimi sonrası yoğun bakımda el ve ayak bileklerini yatağa bağladıkları icin kontrolsuz ve caresiz hissettiğini hatırladı. Esas korkusunun ne olduğuna dair aşağıdaki anısını anlattı.

Danışan: En onemli şeyi atladım. Ben tek başına yemek yiyemiyorum tıkanırım korkusuyla. Boğazıma takılacak nefes alamayacağım diye. Benim esas korkum kalp atışı falan da değil tıkanmak esas korkum. Yaklaşık 7- 8 ay once kardeşim ve eşi icerde uyuyordu. Bir şeyler yiyordum ve boğazıma bir ekmek takıldı. Nefes alamadım ve yardım icin onların yanına giderken boğazımdan kaydı ve derin bir ic cekmesi yaşadım. Herhalde o kaldı aklımda. Sonrasında dikkatli yemeğe başladım yalnızken ozellikle. Elimde surekli bir su bulundurma hali ve lokmaları cok ciğnemeye başladım. Hap yutarken takılır diye yarım saatte ancak iciyordum. Ama bunu bir hastalık gibi gormedim sadece bir onlem gibi ne olur ne olmaz diye yapıyordum. Mesela ucakta yaşadığım panik atağı bugunku gibi yaşasaydım; duşunsenize boğazım sanki şişecek ve ben nefes alamayacağım korkusuyla cıldırırdım.

Beni hic arı sokmadı ama bir arkadaşım hastanelik olmuştu arı sokmasından. Boğazının bir anda şiştiğini ve nefes alamadığını soylemişti. Sanırım bu korku biraz da oradan geliyor.
……
İlerleyen seanslarda 3-4 yıl once cok sevdiği arkadaşıyla eğlenceli bir arkadaş ortamında uyuşturucu bir madde icmesi konusunda cok ısrarcı olduklarını ve kıramadığını, birkac nefes cektikten sonra cok ciddi bir carpıntı yaşayıp, nefes alamayacağı kadar boğazının şiştiği hissi ile pencereye kendini zor attığını ve bilincinin gittiğini hissedip aşağı baktığında sanki olum beni aşağı cekiyor gibi vucuduna hakim olamadığını, kontrolun kendisinde değil gibi yonunu bulamayıp guvensiz hissettiğini, elinin kolunun bağlanmış hareketsiz bırakıldığı hissi ile bulunduğu yerden bir turlu cıkamadığını, sanki bedeninin ona ait değil gibi hissedip olum korkusuyla suruklendiğini, boyle devam ederse o evden cenazesinin cıkacağını soyledi. Biraz kendine geldiğinde boğazındaki kuruluğu gidermek icin su icmek istediği halde arkadaşlarının ona zarar vereceği duşuncesi ile icemediğini onlara guvenemediğini fark etti.

Danışan: Şimdi duşunduğumde onların gozunde de bana olanlardan dolayı caresiz ve endişeli yuzleri gozumun onune geldi. Aslında cok uzulmuşlerdi. Bu olay aklıma geldiğinde hemen dikkatimi başka şeye verdiğimi fark ettim.

Yine nicin yanık kokusu takip ettiği ile ilgili 7-8 ay once evde otururken bir yanık kokusu aldığını, banyoya gittiğinde yoğun bir duman altında kaldığını, banyo lambasını boya yaparken ustaların bir miktar gazete kağıdını ustunde unuttukları icin ve lambayı acık bıraktığı icin ısıdan gazetenin tutuştuğunu fark ettiğini soyledi. Hemen şarteli indirip, gazı kapattıktan sonra su ile yangını sondurduğunu ama kalbinin cok carptığını ve dumana bağlı nefes almakta zorlandığı, boğazının dumandan etkilenip oksurmeyle boğazının sanki şiştiğini fark ettiğini soyledi. Yine aynı olayda kontrolu yitirmeden yapılması gereken mudahaleleri o paniğe rağmen yapmış olmasını kendi adına cok başarılı bulduğunu soyledi.
…..
Evet, bu ve buna benzer olumsuz anı ağının hisleri ve bedensel duyumları korku kaygı merkezinde işlenmeden tutulup, herhangi bir tetikleyici olayla tekrarlayan panik ataklara donuşmesine sebep olduğu gorulmektedir. Emdr terapisi ile bu olumsuz bilgi ağının yeniden işlenip duyarsızlaştırılması sağlanmış oldu. Hatırladığı olumlu duşunceleri gelecekteki tetikleyicilere karşı kaynak olarak nasıl kullanacağı işlendi. Aynı zamanda tetikleyici olarak yaşadığı durumların, kaygı olarak ne kadar gercekdışı olduğu ve abartılı yaşadığı danışan tarafından fark edildi. Kaygı duzeyi 0-10 arasında 0’a kadar duştuğu buna karşılık arzu ettiği olumlu duşuncelere karşı gercekciliği 1-7 arasında 6-7 ye kadar yukseldiği goruldu. Panik ataklarını kontrol etmekle ilgili kaygısının, panik atağı oluşturan durumları cozumlemesi ile sorunun bunu kontrol etmekle ilgili olmadığını, oluşmasına sebep olan olumsuz anıları ne kadar yok saymaya ve bastırmaya calıştığını fark etti. Terapi sonunda amaclanan baş etme mekanizmalarının cozum odaklı olanı nasıl yapabileceği ve bilişsel carpıtmalarının nasıl yıkılacağına dair bilişsel davranışcı terapi ile EMDR terapisi ic ice işlenmiş oldu. Boylece bu olayın hayatının odak noktasından cıkarıldığı bir surec başladı. Uc aylık ve altı aylık kontrollerinde herhangi bir atak yaşamadığı hatta guvendeyim, aşabilirim ve kontrolluyum algısını yakın arkadaşlıklarında sosyal destek olarak kullandığını ifade etti.

Emdr terapisi panik atakta, hızlı etkin ve kalıcı bir terapi sağladığı icin yuz gulduren bir psikoterapidir.

Psikiyatrist Uzm. Dr. Zengibar Ozarslan


[h=2]İstanbul Psikiyatri uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]