GENİTAL AKINTILAR
Genital akıntılar, yaşamalarının her donemlerinde kadınları tedirgin etmiştir. Belirli donemlerde, belirli ozellikleri olan akıntılar doğal ve fizyolojik olarak kabul edilebilir. Yenidoğan kız cocuklarında ilk 40 gun icinde anneden plasentadan gelen hormonların etkisiyle bazen kanlı olabilen akıntıda artma gorulebilir. Bu donemden ergenlik başlangıcına kadar kız cocuklarında akıntı gorulmez. Gorulduğunde genellikle yabancı cisim veya hijyen koşullarına uymamakla ilgili enfeksiyonların olabileceği duşunulmelidir. Bu donemde kız cocuklarına hijyen eğitimine onem verilmeli, tuvalet temizliğinde onden arkaya doğru yıkanması, banyodan sonra cabuk kurulanması, yunlu-pamuklu ic camaşırlarının sık değiştirilmesi ve ıslak mayo ile oturulmaması onerilmelidir. Ergenlik oncesi ilk menstruel kanama gelmeden bir yıl once hormon duzeylerinin yukselmesi ile kız cocuklarında fizyolojik akıntı artmaya başlar. Renksiz, kokusuz, kaşıntısız olan bu akıntı doğal bir durumdur ve tedavi gerektirmez.
Ureme cağındaki kadınlarda, menstruasyondan hemen sonra hafif berrak bir akıntı olur. İki adet ortasında (yumurtlama doneminde) rahim ağzından gelen akıntı sumuksu şeffaf bir şekilde gorulur. Adet oncesi donemde ise daha yoğun koyu sarımtırak bir akıntıya donuşur. Ergenlik cağından menopoza kadar kadınların coğunda gorulen bu akıntı doğal bir durumdur. Bu durum ozellikle menstruasyonların ve yumurtlamanın duzenli olduğu kadınlarda dengeli hormon salınımına bağlıdır.
Ureme cağında, yumurtalıktan salgılanan hormonların etkisiyle vajinanın ust tabakasındaki hucreler dokulur. 100 ceşit iyi huylu bakterinin normal hormonal dengede yaşadığı bir galaksi olan vajinada bulunan laktobasiller vajina uzerinden dokulen hucreleri parcalayarak laktik asit oluşmasını sağlarlar. Laktik asit, vajen asitliğini pH 4.4 uzerinde tutarak vajendeki fizyolojik dengeyi sağlar ve enfeksiyonlardan korur. Yumurtlama zamanı rahim ağzından gelen akıntıda menstruasyon kanamasında ve cinsel beraberlikte gelen menide pH 8.0 civarındadır. Vajinal duş (taharetlenme) denilen toplumumuzun yanlış inanışı nedeniyle vajenin yıkanarak laktobasillerin atılması vajendeki asit dengesini bozar ve enfeksiyona hazır bir ortama donuşturur.
Menopozda ise ostrojen eksikliğine bağlı vajen dokusunda incelme (atrofi), bazen akıntının artmasına yol acabilir.
Ureme cağında kadınlarda, en cok gorduğumuz akıntı nedenlerinin başında mantar enfeksiyonları (kandida) gelir. Kandida etkeni, vajende diğer mikroplarla birlikte bir denge icinde yaşar. Ozellikle vajinadaki asitlik ortamının değiştiği durumda, mantarlar coğalarak rahatsız edici akıntı oluştururlar. Beyaz, yoğunlaştığında sut kesiği veya yoğurt kıvamında, kokusuz, akşama doğru artan kaşıntı şeklinde yakınma yapan, idrar yaparken hafif bir yanma oluşturan, cinsel beraberlikte vajen girişindeki kuruluğa bağlı acımaya neden olan bir akıntıdır. Dış genital organlar, kaşıntıya bağlı kızarıp tahriş olabilir. Mantar enfeksiyonları, kadınların 1/3’unde, gebelerin de yarısında gorulur. Kısırlık ve kanser yapmaz. Halk arasında pamukcuk denilen bebeklerin ağzındaki beyaz yoğun akıntının nedeni de mantardır. Nasıl dağdaki mantarlar nemli ortamları seviyorlarsa vajendeki mantar da nemli ortamlarda artarak enfeksiyona neden olur. Banyodan sonra cabuk kurulanmayanlarda, aşırı terleyenlerde, kilolularda ve ıslak mayo ile oturanlarda mantar enfeksiyonu artar.
Yoğun antibiyotik kullanımı vajendeki laktobasilleri oldurur. Vajinal duş ise yıkama ile bu iyi huylu bakterilerin dışarı atılmasına ve vajen asit dengesini bozarak mantarın artmasına neden olur. Vucut direncinin kırılması da mantarı arttıran onemli nedenlerdendir. Ozellikle diyabetli kadınlarda mantar cok gorulur. Gecmeyen kaşıntı ve genital bolgede kızarıklığı olan kadınlarda akla ilk gelen tanı diyabet olmalıdır. Ne yazık ki kan şekeri duzelmedikce ilaclı tedaviye doğru yanıt hicbir zaman alınamaz. Bağışıklık sistemini etkileyen; kansızlık, tiroit, sigara, alkol, yorgunluk, uykusuzluk ve diğer nedenler mantar riskini arttıracaktır. Bağışıklık sistemini aşırı baskılayan AIDS’te ağız icinde bile mantar olduğu bilinmektedir. Mantar ağızdan alınan haplarla ya da vajinal kullanılan fitillerle rahatlıkla tedavi edilebilir. Kaşıntıda kullanılan pomadlar ince bir tabaka şeklinde surulmelidir. Mantarın yoğun olduğu donemlerde 3-5 gun cinsel beraberlik onerilmez. Tedavi sonrası penise surulecek pomadlar vajen girişindeki kayganlığı arttırır ve tedaviyi desteklerler. Uygun ortam bulduğunda vajende yaşayan mantarın tekrar artacağını ve enfeksiyon bulgularını ortaya cıkaracağını goz onunde bulundurmalıyız.
Kadınları en cok rahatsız eden konulardan biri de akıntılardaki kokulardır. Toplumun yaklaşık %40’ında gorulur. Vajende bulunan iyi huylu anaerob mikroplar kokulu akıntının en buyuk nedenidir. Vajen asitliğinin değişmesi pH’ın sekize doğru cıkarak bazik olması bu mikropların artmasına ve bazen olu balık kokusu gibi rahatsız edici bir kokunun ortaya cıkmasına neden olabilir. Meninin pH’sı 8.0 (bazik) olduğu icin, cinsel beraberlik sonrası erkeğin de fark edebileceği rahatsız edici bir koku ortaya cıkar. Muayenede, gri, homojen, yapışkan bir akıntı mevcuttur. Akıntının uzerine bir damla potasyum hidroksit damlatılması şiddetli kokuyu ortaya cıkarır ve tanıyı koydurur. Vucut direncini kıran ve bağışıklık sistemini zayıflatan nedenler kokulu akıntıyı ortaya cıkarır. Haplarla veya vajinal kullanılan fitillerle rahatlıkla tedavi edilebilir. Gebelikte erken doğum riskini arttıran faktorlerden biri olarak gorulduğu icin mutlaka tedavi edilmelidir.
Kokulu genital akıntıların sık karşılaşılan diğer bir nedeni de cinsel yolla bulaşan trikomonastır. Toplumun %15-20’sinde karşımıza cıkar. Akıntı; kokulu, bazen kopuklu, yeşilimtırak ve kaşıntılı olabilir. Bazen sadece hafif bir koku olabilir. Muayenede vajende enfeksiyon bulgusu ve rahim ağzında cilek gorunumu şeklinde kızarıklık mevcuttur. Trikomonas vajen kulturunde uretilemeyeceği icin muayene bulgusu direkt yayma ve pap-smear değerlendirmesi onemlidir. Hapların ve/veya fitillerin duzenli kullanılmasıyla tedavi edilebilir. Cinsel yolla bulaştığı icin mutlaka eş veya partnerin de tedavi edilmesi gerekmektedir.
Bel soğukluğu (gonore), klamidya ve herpes gibi diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklar da rahim ağzından gelen akıntıyı arttırırlar. Akıntı; beyaz, berrak ve kokusuzdur. Kuşkulanılan olgulardatanı, vajinal kulturlerle ve kan tahlilleriyle konur. Ozellikle gonore ve klamidya kısırlık riskini arttıracağı icin mutlaka tedavi edilmelidir ve bu kadınlara rahim ici arac uygulamak sakıncalıdır. Cinsel yolla bulaşan hastalık riskini azaltmada kondom kullanımının onemi vurgulanmalıdır.
Halk arasında yara denilen rahim ağzındaki kızarıklıklar ve doğumdan kalma eski yırtıklar da akıntıyı arttıran nedenler arasındadır. Kadın genital kanserleri ozellikle rahim ağzı kanserinde ilk bulgusunun akıntı olabileceği bilinmeli ve kadınlarımızın duzenli Pap-smear testini yaptırmaları onerilmelidir.
[h=2]İzmir Kadın Doğum uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Genital akıntılar
Sağlık0 Mesaj
●23 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Genital akıntılar