GDO KULLANIMININ EKOLOJİK ETKİLERİ
GDO’ların doğal cevreye bırakılmaları halinde, ekosistemde ve gelişmekte olan ulkelerin gen kaynaklarında doğurabileceği etkiler nedeniyle bu urunlerin kullanımı endişe yaratmaktadır. GDO’ların ekosisteme etkileri, potansiyel ve anlaşılan etkiler olmak uzere iki acıdan ele alınmaktadır.
GDO’lardan cevreye gen kacışı riski
Sozu edilen urunlerin, uzun vadeli cevresel etkileri tam olarak bilinmemekle beraber, cevreye serbest bırakılmaları durumunda, yapay gen transferi ve hibritleşme (melezlenme) gibi yollarla sozu gecen urunlerden cevreye gen kacışı olasılığı bulunmaktadır. Bu durum ise, değiştirilen genetik ozelliklerin kontrolsuz şekilde cevreye yayılma riskine bağlı olarak ceşitli potansiyel riskleri getirmektedir (Kaya ve Tolun, 2000).
GDO’lardan diğer urunlere gen kacışının doğurabileceği riskler; organizmaların zamanla genetik ozgunluklerini kaybetmesi, uzun vadede direncli yabani ot ve boceklerin ortaya cıkması sonucu zirai ilacların kullanımının artışının kacınılmaz hale gelmesi, tur sosyolojisinin bozulması nedeniyle populasyonlar arasındaki dengelerin ortadan kalkması şeklinde ongorulmektedir.
Yabaniliğin artması ve super yabani turlerin ortaya cıkması
Yabancı otlara, virus, bakteri, mantar gibi tarım zararlılarına, boceklere ve bu tur tarım zararlılarıyla mucadelede kullanılan kimyasal ilaclara karşı dayanıklılığı sağlamak amacıyla tarım bitkilerine aktarılan genlerin, yukarıda sozu edilen gen kacışı, yapay gen transferi ve kontrolsuz hibritleşme gibi olaylar sayesinde yabani turlere gecmesi; yabaniliğin artması, super yabani turlerin gelişmesi ve eski zararlıların tekrar ortaya cıkması olasılığını taşımaktadır.
Bitkilerde dayanıklılığın zayıflaması
Zirai ilaclara ve tarım zararlılarına karşı direncli hale getirilen kultur bitkilerindeki direnc ozelliklerinin diğer organizmalara gecmesi ve bu bitkilerin genetik ozgunluklerini zamanla kaybetmeleri sonucu, sozu edilen bitkilerin zamanla dayanıklılıklarının ortadan kalkma tehlikesi bulunmaktadır. Bu surecin ise, herbisit ve pestisit tuketiminin artmasına bağlı olarak urun maliyetinin yukselmesine ve cok boyutlu bir ekolojik yıkıma neden olabileceği duşunulmektedir.
Hedef olmayan turler ve yararlı bocek turlerinin zarar gormesi
“Bt” (Bacillus thuringiensis) toksini iceren herbisite direncli bitkilerden beslenen kelebek ve bocek gibi yararlı organizmalar ile hedef olmayan diğer organizmaların zehirlenmesi olasılığı, GDO’ların one cıkan riskleri arasında gelmektedir.
Genetik kirlenme riski
Bir populasyonun gen havuzuna, genetik goc ya da gen transferi yoluyla o populasyona ait olmayan yabancı (egzotik) genlerin bulaşması, genetik kirlenme olarak tanımlanmaktadır (Işık, 1999:143). Gen aktarımlı bitkilerden alıcı ortama gen gecişine bağlı olarak, gen havuzlarının kirlenmesi sonucu organizmaların zamanla adaptasyon yeteneklerinin ortadan kalkabileceği duşunulmektedir.
Organizmaların gen yapılarından doğabilecek riskler
Genetik bilimindeki gelişmelerle organizmaların genom yapılarının karmaşık ve dinamik ozelliğinin ortaya konulması, buna koşut olarak yabancı bir genin bulaşmasına bağlı olarak “genomik stres” şeklinde gen yapısının hareketliğinin gozlenmesi (Keeton ve Gould, 1999), ilişkisiz turler arasındaki gen aktarımının genoma etkileri hakkında bazı ipuclarını vermektedir. Bu cercevede, bazı viruslerin konukcularının genomlarındaki değiştirilmiş ozellikleri alarak butun cevreye bulaştırabilecekleri ve boylece telafisi mumkun olmayan cevre tahribatına yol acabilecekleri belirtilmektedir (Kaya ve Tolun, 2002).
GDO’lardan toprak ve su ekosistemine gen gecişinin doğurabileceği riskler
Gen aktarımlı bitkilerin polenlerinin geniş bir alanda doğal cevreye yayıldığının ve bu organizmaların genlerinin ceşitli yollarla alıcı ortama bulaştığının anlaşılması, değiştirilen ozelliklerin organizmalar arasındaki gen değişimi sureclerine ve besin zincirine bağlı olarak yayılma ve birikme riskini getirmektedir. Ozellikle, mikroorganizmaların rahatlıkla değiştirilmiş ozellikleri alarak toprak ve su ekosistemindeki diğer organizmalara bulaştırabilmeleri, sozu edilen tehdidin boyutlarını gostermektedir. Diğer yandan, zirai ilaclara ve tarım zararlılarına karşı direncli hale getirilen gen aktarımlı bitkilerdeki ozelliklerin, ozellikle zararlılar ve yabani turler olmak uzere diğer organizmalara gecmesi durumunda, herbisit ve pestisit kullanımının artması kacınılmaz gorulmektedir.
İnsan ve hayvan sağlığına etkileri
GDO’ların ve GDO urunlerinin insan ve hayvan sağlığında doğurabileceği riskler, “gıda guvenliği” sorununu gundeme getirmektedir. Yaklaşık son 10 yıldır GDO urunu gıdaların tuketimi sırasında ortaya cıkan bazı sağlık vakaları, dunya kamuoyunun dikkatini bu konuya cekmiş ve bu urunlerin guvenilirliği guncel bir tartışma konusu haline gelmiştir.
Biyolojik ceşitliliğe etkileri
Gen aktarımlı bitkilerin kullanımının yol acabileceği yukarıda belirtilen risk turleri genel olarak ele alındığında, butun biyoceşitliliğin tehdit altına girebileceği soylenebilir. Bunun sonucunda, evrimsel işleyişe bağlı olarak uzun zaman icinde ortaya cıkan ceşitlerin yok olması ve ekolojik dengelerin bozulma tehlikesi ortaya cıkmaktadır. Tarımsal biyoteknolojinin uygulanma şekli ise, bu urunlerin risklerini artırabilecek diğer bir tehdit olarak kabul edilmektedir. Bu cercevede, gen aktarımlı urunlerin tarımının ve ticaretinin cokuluslu ilac firmalarının cıkarları doğrultusunda piyasa koşullarına gore yapılması, zamanla yerel ceşitlerin azalarak gen kaynaklarının tek tipleşmesini doğurabilir. Biyoteknoloji şirketlerinin geliştirdikleri gen aktarımlı bitkilerin tohumlarını patentlemeleri, ureticileri aynı tip urunleri tercih etmeye zorlayarak, bu durumda zamanla yerel ceşitlerin kaybolma tehlikesine yol acabilir (Kaya ve Tolun, 2002).
[h=2]İstanbul Kadın Doğum uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Genetik muhendisliğinin getirdikleri 2
Sağlık0 Mesaj
●22 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Genetik muhendisliğinin getirdikleri 2