Sinir sistemi, insanın gerek bizzat kendisinde, gerekse cevresinde meydana gelen olaylarla ilişkisini sağlayan bir sistemdir. Diğer bir tanımlama ile duyusal ve duyumsal uyarıları alan, insan organizmasının ic ve dış ortam değişikliklerine uymasını sağlayacak tepkimelere cevap veren bir sistemdir.
Tum canlılar, yaşamları boyunca, kendi vucutlarında ve cevrelerinde ortaya cıkan olaylara karşı belirli bir reaksiyonla karşılık verirler. Yani bu olaylar canlı organizmada belirli bir değişikliğe neden olurlar, onu uyarırlar. Canlılar da bu uyartıları kendi cıkarları doğrultusunda yanıtlarlar. Canlıların bu tembih edilebilme, uyarılma yeteneğine İrritabilite adı verilir. İrritabilite, tum canlıların coğalma, metabolizma, hareket edebilme gibi asıl fonksiyonlarından birini oluşturur. Tek hucreli canlılarda bile İrritabilite Protoplasma’nın asıl duyularından birisidir. Orneğin tek hucreli bir canlı olan Amip, Pseudopodium’ları ile diğer kucuk bir hucreye dokununca, hemen bunu sararak Protoplasma’sı icine almaya calışır. Bu olay Protoplazma’nın uyarılma yeteneğini gostermektedir. İnsanlarda ve diğer memelilerde İrritabilite olayı en belirgin olarak sinir hucrelerinde olmakta ve bu sinir hucrelerinden cıkan sinir lifleri ile ilgili yere iletilmektedir.
Sinir hucreleri ve kolları irkilme etkilerini saniyede 30 metre gibi bir hızla Protoplazma’dan cok daha hızlı iletmektedirler. Orneği insanın kol sinirinde 700 cm. dir.
Hucreler ancak uzantıları ile birbirlerine dokunurlar. Uyarılar uzantılar yardımı ile hucreden hucreye iletilmekte ve boylelikle vucudun her tarafı bu uyarılardan haberdar edilmektedir. Bunlarda merkezileşmiş bir sinir sistemi yoktur. Bu tur sinir sistemine Diffuz Sinir Sistemi denir. Sinir hucreleri merkez gorevini ustlenir. Sinir hucrelerinin uzantılarının bir kısmı, uyartıları merkez gorevi yapan hucreye (Afferent yolar), diğer bir kısmı ise hucreden aldıkları emirleri ilgili organlara (Efferent yollar) iletirler. Bu tur canlılar cevredeki uyarıların cok azını alırlar. Verdiği cevap ise ancak beslenmesi ve korunması ile ilgili basit hareketleri icerir.
Memelilerin sınıfı yukseldikce gereksinimleri de artar. Artan gereksinimleri karşılayabilmek icin de sinir sistemleri daha fazla gelişmiştir. Once sinir hucreleri yer yer bir araya toplanarak sinir duğumlerini (Gangliyonları) oluştururlar. Daha ileri sınıf memelilerde belirli bir yerde toplanarak Medulla spinalis’i meydana getirirler. Medulla spinalis’te değişik gorevler ustlenen sinir hucreleri arasında gorev bolumu yapılır ve belirli gorevleri yapan hucreler belirli bir bolgede yer alırlar. Bunlardan bir kısmı sensibl hucrelerdir ve uzantıları ile cevreden aldıkları uyarıları merkeze iletirler. Bu yola getiren anlamında Afferent yol adını veriyoruz. Merkezde sensibl hucreler aldıkları uyarıyı, ilgili organlara gerekli emir vermesi icin, kısa uzantıları ile motor hucrelere aktarırlar. Bu şekilde uyartıların bir hucreden diğerine aktarılmasına Sinaps denir ve bu komplike bir seri olaylarla olur. Sinaps en basit tanımlama ile, iki sinir hucresinin uzantıları arasındaki bitişme, bolgesi olarak tanımlanabilir. Motor hucreler aldıkları uyarıyı değerlendirir, gerekirse değiştirir ve gerekli hareketin yapılması icin uzun uzantıları ile ilgili organlara emirleri iletirler. Merkezden organlara giden bu yollara da Efferent yollar denir.
En basit şekliyle acıklamaya calıştığımız Afferent ve Efferent yol ile bunları birbirine bağlayan sinir hucrelerine Reflex kemeri denilen bir kemer oluştururlar. Reflex kemeri, uyarıları alan organlarla uyarılara cevap veren organları birbirine bağlar. Bu arada Medulla spinalis'te bulunan sinir hucreleri Reflex merkezi gorevini ustlenirler. Duyu ve hareket uyarılarını Merkezi sinir sisteminden organlara ve organlardan merkezi sinir sistemine ileten beyazımsı kordonlar olarak tanımlanan sinirler, hem Afferent hem de Efferent yolları kapsarlar. Ancak daha ileri sınıf memelilerde Afferent yolların sinir hucreleri, merkezi sinir sisteminin dışında Spinal Ganlion adı verilen sinir duğumlerini oluştururlar.
NEURON VE NEUROGLIA
Sinir sisteminin asıl bolumunu sinir hucreleri ve bu hucrelerin uzantıları oluşturur. Uzantıları ile birlikte bir sinir hucresine Neuron (Neurocyt) adı verilir. Sinir hucresi, yani Neuron’un iki tur uzantısı vardır. Bunlardan bir bolumu cok sayıdadır, kısadırlar ve Dendrit adını alırlar. Bunlar sinir hucrelerini birbirine bağlarlar (Sinaps). Sinir hucresinin diğer tur uzantısı tektir, uzundur ve Neurit yada Axon olarak tanımlanır. Bunların bircoğu bir araya gelerek kadavralarda gorduğumuz ve sinir olarak tanımladığımız oluşumları meydana getirirler ve organlarla merkezi sinir sistemi arasındaki ilişkiyi sağlarlar. Gerek şekil ve buyukluk, gerekse uzantılarının sayısı bakımından cok ceşitli sinir hucresi vardır. Yalnız şu kadarını burada belirtelim ki gerek insan ve gerekse diğer memelilerde en cok gorulen sinir hucresi turu Multipolar (cok uzantılı) sinir hucreleridir.Tum sinir hucreleri uzantıları ile birbirleriyle birleşirler ve vucutta hicbir yerde kesintiye uğramayan, hucre ve uzantılarından ibaret bir ağ oluştururlar.
Sinir hucreleri, Merkezi sinir sisteminde ve Periferik sinirler uzerindeki sinir duğumlerinde (Ganglion) bulunurlar. Bunlar Beyin ve Omurilikte değişik bolgeleri kapsarlar. Beyin ya da Omuriliğe bir kesit yaptığımızda değişik renkli iki katman goruruz. Bunlardan Gri renkli olarak gorulen katmana Substantia grisea adı verilir. Substantia grisea’yı Pigment granullerini kapsayan Neurocyt’ler oluşturur. Substantia grisea Beyinde Beynin Kabuk (Cortex) kısmı ile beyin icindeki Nucleus adını verdiğimiz cekirdek bolgelerinde gorulur. Yani Beyindeki sinir hucreleri bu soylediğimiz bolgelerde kumelenir. Medulla spinalis’te Substantia grisea organın merkezinde yer alır.
İkinci katman beyaz renklidir ve Substantia alba adını alır. Bu, Cerebrum’da icte, Medulla spinalis’te ise dışta bulunur ve Miyelinli sinir uzantıları tarafından oluşturulur.
Sinir hucrelerinin uzun uzantıları, yani Axon’ları (Neurit) Periferik sinirleri oluştururlar.
Axon’ların etrafı miyelin denilen bir madde ile sarılmıştır. Tum sinirlerde az yada cok miyelin katmanı vardır ve bu sinirlerin beyaz renkli gorunmesine neden olur.
Miyelin katmanının başlıca gorevi, Axon’ları izole etmek ve ilettiği uyarıların komşu Axon’lara gecmesini engellemektir.
Otonom sinir lifleri az miyelinlidir ve bunun icin bu sistemde uyarılar daha geniş bir bolgeye yayılırlar.
Embriyonal hayatta tum sinirler miyelinsizdir ve belirli bir surec icinde, değişik sinirler değişik zamanlarda miyelin katmanına sahip olurlar.
Miyelinsiz liflerin de az cok fonksiyonlarını yapabilmelerine karşın, asıl anlamlı fonksiyonlar miyelin katmanı tam olarak şekillendikten sonra olabilmektedir. Ornek olarak Buzağı ve Tay gibi hayvan yavrularını gosterebiliriz. Bunlar doğduktan sonra hemen hareket edebilirler, cunku bunlarda miyelin katmanı İntrauterin hayatta şekillenir. İnsanda ise miyelin katmanı doğumdan sonra şekillenmeye başlar ve bu insan yavrusu da cok daha sonra hareket yeteneğini kazanır.
Periferik sinir lifleri organlarda değişik bicimlerde sonlanırlar. Genel prensip, tum sinir sonuclarında miyelin katmanının kaybolması ve temas yuzeyinin artmasıdır.
Tum zarlarından kurtulan Axon, Neuofibrilleri ile hucrelere sokulur ve hucrelerin sitoplazması ile ilişki sağlar.
Afferent sinir lifleri zarlarını kaybettikten sonra ilgili organlarda bir ağ oluştururlar. Bu ağdan cıkan ince iplikcikler epitel dokusunda hucreler arasına sokulur ve hucrelerin sitoplazması ile ilişki sağlarlar.
Değişik bicimlerde oluşan bu ağlardan cıkan sinir ucları Ağrı, Sıcaklık gibi duyuları alırlar (Receptor).
Motor lifleri ise kas lifleri arasına sokulur ve bir ağ oluştururlar. Bu ağdan cıkan ince iplikler de kas liflerine sokulurlar. Bunların Periferik uclarında da Effector denilen oluşumlar vardır.
Otonom sisteme ait sinir lifleri ise hucreler uzerinde Terminal Retikulum denilen ince bir ağ oluştururlar. Neurofibrilleri de hucrelerin sitoplazması ile birleşirler.
Her sinir, birbirine paralel olarak seyreden cok sayıda Axon’dan oluşmuştur. Her bir sinir ipliğini Endoneurium adı verilen bağ dokusal bir kılıf sarar.
Bunların bircoğu da bir demet oluşturur ve Perineurium adı verilen zarla, nihayet bu demetlerin de birleşmesi ile oluşan sinir Epineurium denilen bir kılıfla sarılır.
Bağ dokusal bu uc kılıf birbiri ile ilişkilidir ve sinirin beslenmesi ile ilgili damarları da sinirin en ic bolumune kadar ulaştırırlar.
NEUROGLIA
Merkezi sinir sisteminin onemli bolumunu Neuroglia denilen bir hucre turu oluşturur. Neuroglia, diğer dokularda bağ dokunun yaptığı gorevi yapar.
Sinir hucrelerinin ve uzantılarını sararak onları izole eder ve ara doku gorevini yuklenir. Bu da sinir dokusu gibi Ektoderm’den orijin alır.
Sinir hucrelerinin beslenmesinde ve metabolizmasında cok onemli rol oynar. Aynı zamanda, bağ dokusunun diğer organlarda yaptığı şekilde, yıpranmış sinir hucrelerinin yerini Neuroglia hucreleri coğalarak kapatır ve Neuroglia cicatrix’lerini oluşturur.
Sinir ganglion’larında, Merkezi sinir sisteminden farklı olarak, ara doku Neuroglia yerine bağ dokudandır. Neuroglia, sinir hucreleri gibi Ektodermal orijinli olmasına karşın, sinir hucreleri gibi uyarı ve uyarılmalarla bir ilişkisi yoktur.
SİNİR SİSTEMİ HUCRELERİNDE DEGENERATION VE REGENERATION
İnsan ve memeli hayvanların gelişkin noronları tekrar bolunmezler ve yeni bir noron meydana getirmezler. Eğer akson kesilirse noron ceşitli Dejeneratif değişmelere uğrar. Orneğin, Medulla spinalis’teki bir Noronun Aksonu kesilirse Noron Kromatolizis’e uğrar ve Kromidal materyali kaybolur. Akson’un periferik kısmı dejenere olur. Miyelin kılıfı şişer ve parcalanır. Profilere Norolemma hucreleri bu parcaları fagosite ederler. Norolemma hucreleri bir kordon halinde kalırlar. Eğer aksonun noyral ucu bir noyrolemma kılıfına bağlanırsa kılıf icinde akson ilerlemeye başlar. İnsanda bir gunde 1-2 mm. İlerleyebilir. Boylece Akson’un daha once uyardığı organa ulaşabilir. Miyelin kılıfı oluşur. Fonksiyonun duzelmesi genellikle kısmidir, fakat tam değildir. Rejenerasyon ile birlikte bir miktar bağ dokusu da oluşur ve Akson ozel sinir sonlanmalarına ulaşamaz.
Bazen de tam bir fonksiyon geri donuşu gorulebilir. Bu durumla ilgili faktorler acıklanmamıştır.
Bu anlattığımız Rejenerasyon yalnızca akson’ları Periferik sinirlere katılan noronlar icin gecerlidir. Akson’u M.S.S. icinde kalan noronun aksonu zaten kesilmeye kolay kolay uğramaz. Kesilse bile Rejenerasyon olmaz.
Bir sinir lifi, herhangi bir nedenle hucresinden ayrıldığı zaman, lifin Periferik parcası tum fonksiyonel yeteneklerini kaybeder ve bir muddet sonra yok olur. Hucreden ayrılan sinir lifi bolumunde Axon ve Miyelin katmanı kucuk kucuk parcalara ayrılır ve kalıntılar Neuroglia hucreleri tarafından uzaklaştırılır.
Akson’un hucreden ayrılması, ayrılma noktasının hucresine yakınlığı oranında hucrede de Degeneration’lara neden olur. Yani Akson hucrenin yakınından koparsa, hucrenin yok olmasına kadar varan değişiklikler olur.
Yıpranan ya da yok olan hucrenin yenilenmesi işine Regeneration diyoruz. İnsanda doğumdan sonra sinir hucreleri coğalma yeteneğini kaybederler. Yıpranan ve yok olan sinir hucrelerinin yerine yenisi konulamaz. Bunların yerini Neuroglia hucrelerinin yaptığı Cicatrix’ler doldurulurlar. İnsanın sinir hucrelerinde durumun boyle olmasına karşın aşağı sınıf hayvanlarda sinir dokusunda her zaman icin Regeneration yeteneği vardır, hucreler coğalabilir ve yıpranan kısımların yenilerini yapabilirler.
İnsanda yalnız Akson’larda bir yenileme gorulebilir. Bu Regeneration, Akson’ların bağlı kalan parcasının buyumesi ile olur. Bu olay kısaca şoyle olur. Akson ve Miyelin kılıfının kaybolması ile Akson’un en dışını saran Schwann kılıfı kalınlaşır, hucreleri buyur ve uzantıları ile birbirleriyle birleşerek sinir liflerinin yerini dolduran şeritler oluştururlar. Bungner şeritleri denilen bu oluşumlar hucre tarafındaki Akson’a kılavuzluk ederler ve Regeneration’da en onemli etkendirler. Şayet kesilen Akson’un Periferik parcası vucuttan tamamen ayrılmış ise bu tur bir Regeneration olamaz. Bu durumda Akson’un hucreye bağlı kalan kısmı birazcık buyur ve ucları Tumor benzeri kalınlaşır.
SİNİR SİSTEMİNİN BOLUMLERİ
Sinir sistemi, Anatomik ve Fonksiyonel olarak tumu ile bir butundur ve ogelerinden herhangi birisinin gorevini yapamaması tum sistem uzerinde etkisini gosterir. Tumu ile koordineli calışmak zorundadır. Ancak sinir sistemini bolumlere ayırarak incelemek, karmaşıklığı belirli olcude azaltmak ve oğrenim kolaylığı sağlamak bakımından yararlıdır.
Sinir sistemi oncelikle Merkezi ve Periferik sinir sistemi olmak uzere ikiye ayrılır. Systema nervosum centrale denilen Merkezi sinir sistemi, organizmanın gerek kendisinde, gerekse cevresinde meydana gelen değişikliklere karşı koordine bir şekilde cevap vermesini sağlar ve bu bakımdan faaliyetleri ayarlar.
Merkezi sinir sistemi, Afferent sinirler yolu ile Periferden impulslar alır ve Efferent sinirlerle Perifere impulslar gonderir. Bu şekilde birbirinden uzak olan bolgelerin, belirli şartlar altında, fonksiyonel ilişkilerini ve kısımlar arasında sıkı bir işbirliği sağlar. Bu sistem Beyin (Encephalon) ve Medulla spinalis’i (Omurilik) kapsar. Bunlar Cavum cranii ve Canalis vertebralis icinde bulunurlar.
Systema nervosum periphericum denilen cevresel (Periferik) sinir sistemi ile, Merkezi sinir sistemi dışında bulunan tum sinirler ile sinir duğumlerini (Ganglion’ları) ve sinir ağlarını (Plexus’ları) icerir.
Periferik sinirler, Merkezi sinir sistemi ile organlar arasındaki ilişkiyi sağlarlar. Bu ilişki Afferent ve Efferent en az iki Neuron tarafından oluşturulur.
Afferent neuron ile organlardan merkeze getirilen uyarılar merkezdeki hucrelere nakledilir. Bu hucrelerde uyarılar değerlendirilir ve organizma icin en uygun olacak bir hareketin yapılabilmesi icin harekete gecmesi gereken organlara Efferent yol ile iletilir.
Sinir sistemi yukarıda belirttiğimiz morfolojik bolumlenme dışında fonksiyonel olarak da iki bolume ayrılır. Bunlar Serebrospinal ve Otonom sistem olarak tanımlanırlar.
Serebrospinal ya da Animal sinir sistemi, canlının yaşadığı ortamdan (cevreden) algıladığı uyarıları Kortikal merkezlere ileten, bu uyarımları değerlendirerek canlının isteğine uygun bir şekilde ilgili organlara gerekli impulsu veren bir sistemdir. Bu sistem, isteğe bağlı olan fonksiyonları yonettiği icin, İstemli sinir sistemi adını da alır. Canlının cevre ile olan ilişkilerini duzenlediği icinde Oikotrop Sinir Sistemi olarak terimlenir (Oiko: ev, vatan, cevre).
Serebrospinal sistem tarafından yonetilen bircok hareketler bazen kortikal merkezlere ulaşmadan daha aşağı merkezler tarafından idare edilirler. Bu daha ziyade cok yapılan hareketlerde gorulur ve yuksek merkezlerin işinin hafifletilmesi icindir. Fakat gerektiğinde bu gibi hareketlere kortikal merkezler her zaman icin mudahale edebilir ve kontrolu altına alabilirler. Bu gibi hareketlere otomatikleşmiş hareketler denir.
Otonom sinir sistemi, canlının isteğine bağlı kalmaksızın bağımsız olarak calışan bir sistemdir. Canlının kendi vucudunda olan ve doğrudan dışa aksetmeyen fonksiyonları yonetir. Bu fonksiyonlar, canlının maddi varlığı ve ureme ile ilgili olaylardır ve bunun icin Yaşatkan sinir sistemi adını da alır. Vucudun kendisinde olup biten olaylarla ilgili olduğu icin bu sisteme İdiotrop Sinir Sistemi de denilmiştir. (İdio :kendine ozgu, ozel). Bu sistemle yonetilen organların faaliyetlerine canlının karşı koyması olanaksızdır. Orneğin, kalbin calışması, mide ve barsakların calışması, metabolizma, ic ve dış salgı bezleri ile genital organların calışması, sıcaklığın regulasyonu gibi bir cok onemli olaylar canlının isteği dışında bağımsız olarak calışırlar.
Ozet olarak canlının buyumesi, beslenmesi ve coğalması ile ilgili bu hareketlerle bitkisel yaşam arasında bir paralel gorulmuş ve bu sisteme aynı zamanda Vegetativ (Bitkisel) Sinir Sistemi de denilmiştir.
Otonom sinir sistemi genellikle vucutta olup biten olaylarla ilgilidir. Ancak dış etkilere karşı da tamamen ilgisiz değildir ve bazı olaylarda Serebrospinal sinir sistemi ile birlikte calışmak zorundadır.
Orneğin isteğe bağlı olarak calışan iskelet kaslarının normalin ustunde calışması durumunda bu kasların daha fazla besine ve oksijene gereksinimi vardır. Bunlar karşılanmadığı takdirde Serebrospinal sinir sistemi tarafından gelen tum impulslara rağmen kaslar fazla enerji uretemediğinden cabuk yorulurlar. Boyle durumlarda Otonom sinir sistemi derhal devreye girer.
Kasların fazla calışabilmesi icin kalbe fazla kan gelmesi, bunun icinde damarların genişlemesi, Glukozun kanda coğalması icin karaciğerde karbonhidrat metabolizmasının artması gereklidir.
Bu soylenen son olaylar ancak otonom sinir sisteminin etkisi ile gercekleşir. Bu basit ornekte de gorulduğu gibi otonom ve serebrospinal sistemler arasında sıkı bir işbirliği vardır ve bu iki sistem arasındaki ilişki normal sınırlar icinde seyrettiği surece canlı kendisini ic ve dış uyarılara karşı en iyi şekilde ayarlayabilir. İki sistem arasındaki bu fonksiyonel ilişki embriyolojik ve anatomik bakımından da gozlenir. Her ikisi de aynı taslaktan orijin alırlar, ikisinin de cıkış merkezleri merkezi sinir sisteminde bulunur.
Otonom sinir sistemi de Sempatik ve Parasempatik sinir sistemi olmak uzere iki bolume ayrılır. Ayrıntılı bilgi Otonom sinir sistemi bolumunde verilecektir.
GANGLIYONLAR
Sinir sisteminin bolumlerini acıklarken, Periferik sinir sisteminin Ganglion’ları da kapsadığını belirtmiştik. Ganglion’lar Periferik sinirler uzerinde gorulen ve sinir hucreleri kumesinden oluşan sinir duğumleridir.
Mikroskobik olabildiği gibi 2 - 4 cm buyukluğune kadar ulaşabilen sinir duğumleri de vardır. Bağ dokudan bir kapsul ile sarılmışlardır. Daha oncede belirttiğimiz gibi merkezi sinir sisteminde ara dokuyu Neuroglia hucreleri oluşturur.
Ganglionlar sinir sisteminde bir ara merkez gorevini yuklenirler. Bir kısmından bazı sinirler orijin alırlar Orneğin, sensibl ve sensorik sinirler, bir kısmında ise sinirler Neuron değiştirirler, Sinaps yaparlar. Orneğin, otonom sinirler gibi.
Ganglion’lar uzerinde bulundukları sinirin karakterine gore Spinal, Sempatik ve Parasempatik ganglion’lar gibi gruplara ayrılırlar. Spinal ganglion’lar tum spinal sinirlerin dorsal kokleri uzerinde bulunurlar ve sensibl sinir liflerinin hucrelerini kapsarlar. Ayrıca bazı Beyin sinirleri, Orneğin, V., VII., IX., ve X. cift beyin sinirleri uzerinde bulunan ganglion’lar da spinal ganglion karşılığı olarak kabul edilirler.
Sempathik ganglion’lar, Truncus sympathicus uzerinde segmentel olarak sıralanan Ganglion’lar (Vertebral ganglion’lar) ile Sempatik sinirin inverve ettiği organlar yakınında bulunan ganglion’lar (Prevertebral ganglion’lar) icerir.
Parasempatik ganglion’lar bazı beyin sinirleri uzerinde bulunurlar. Bunlar N. oculomotorius uzamında bulunan Ggl. ciliare, N. facialis uzamında bulunan Ggl. pterigopalatinum ile Ggl. submandibulare ve N. glossopharyngeus uzamında bulunan Ggl. oticum’ dur. Bu Ganglion’lar Parasempatik Efferent yolların Neuron değiştirdikleri Ganglion’lardır ve yalnız Parasempatik liflerle ilgilidirler.
Ganglion’lar ayrıca komşu oldukları organların ismine orneğin, Ggl. coeliacum, Ggl. cervicale craniale, Ggl. mesenterium craniale gibi ve şekline ornek, Ggl. stellatum gore de isimler alırlar.
Bir de Paraganglion dediğimiz oluşumlar vardır. Bunlar sempatik ve parasempatik paraganglion’lar olarak iki grup oluştururlar.
SİNİR SİSTEMİNİN GELİŞMESİ
Embriyonal hayatın ilk devrelerinde embriyonun sırt tarafında Ektoderma yaprağının kalınlaşmasından şerit şeklinde bir plak meydana gelir. Lamina neuralis adı verilen bu plak onde genişleyerek Lamina cerebralis’i oluşturur. Lamina cerebralis’ten beyin ve daha dar olan arka kısmından ise Medulla spinalis gelişir. Bir muddet sonra Lamina neuralis’in kenarları kalınlaşır ve Torus neuralis’i yapar. Torus neuralis’in ortasında meydana gelen oluğa Sulcus neuralis denir. Sulcus neuralis’in kenarları, yani Torus neuralis yukselmesine devam eder, gittikce birbirine yaklaşır ve nihayet birbiri ile kaynaşarak Canalis neuralis denilen bir kanal meydana getirir.
Canalis neuralis iki ucu delik bir boru şeklindedir. Bu deliklerden ondeki Neuroporus cranialis, arkadaki ise Neuroporus caudalis adını alır. Once Neuropolus cranialis daha sonra Neuroporus caudalis kapanır ve boylece Canalis neuralis her tarafı kapalı bir boru şeklini alır. On ucta meydana gelen beyin kabarcığından daha sonra Encephalon meydana gelecektir.
Boru şeklindeki taslağın kranial ucundaki beyin kabarcığının duvarlarından cerebrum, boşluğundan ise Beyin ventriculus’ları, geride duz boru şeklindeki taslağın duvarlarından Medulla spinalis, boşluğundan ise Canalis centralis gelişir. Beyin taslağı diğer tum taslaklara oranla daha hızlı buyur. Bu nedenle embriyonun baş kısmı da daha cabuk buyur.
Archencephalon adını da alan beyin kabarcığı, Transversal iki boğumlanma ile uc bolume ayrılır.
1.Prosencephalon – arkadadır. (On beyin)
2.Rhombencephalon - ondedir (Yamuk beyin)
3.Mesencephalon - ikisi arasında kalmış durumdadır. (Orta beyin ) denir.
Bu 3 bolumden Prosencephalon ve Rhombencephalon, Transversal birer olukla tekrar boğumlanırlar. Boylece birbiri arasında bulunan ve birbirine bağlanan 5 bolum meydana gelir. Prosencephalon’un boğumlanması ile Telencephalon (Uc beyin) ve Diencephalon (Ara beyin), Rhombencephalon’un boğumlanması ile de Metencephalon ve Myelencephalon gelişir.
Rhombencephalon ile Mesencephalon arasındaki gecit bolgesine Isthmus rhombencephali denir.
Telencephalon, memeli hayvanlar ve kuşlarda diğer kısımlara oranla oldukca fazla buyur ve Diencephalon ile Mesencephalon’u dorsal ve yan taraflardan tamamen kapatır. Aynı şekilde Metencephalon da hızlı bir gelişme gostererek Myelencephalon’u dorsalden kapatır.
Beyin taslağının soylenen 5 bolumunden oluşan beyin kısımları ve kapsadıkları beyin oluşumları kısaca şoyle şematize edilebilir.
A.Prosencephalon (On beyin)
1.Telencephalon (Uc beyin, son beyin): Hemispherium’lar, Corpus callosum’un lateral kısmı, Corpus striatum, Columna fornicis, Basal ganglion’lar Rhinencephalon, Venriculi laterales.
2. Diencephalon (Ara beyin): Thalamus, Corpus pineale, Tegmen ventriculi tertii, Hypophysis, Corpus mamillare, Tuber cinereum, Infudibulum, Chisma opticum, Tractus opticus.
B.Mesencephalon (Orta beyin)
1. Mesencephalon: Crus cerebri, Tectum mesencephali, Tegmentum mesencephali, Substantia nigra, III. ve IV. Beyin sinirlerinin cekirdekleri, Aquaeductus mesencephali.
C. Rhombencephalon (yamuk beyin)
Isthmus rhombencephali : Velum medullare rostale, Crura cerebelli rostralia.
1. Metencephalon (ard beyin): Pons, Cerebellum, V. Beyin siniri.
2. Myelencephalon (ilik beyin): Medulla oblongata, Brachia cerebelli caudalia, Tegmen fossa rhomboidea, Ventriculus quartus, VI., VII., VIII., IX., X., XI. ve XII. Beyin sinirleri.
Pratikte buyuk beyin olarak ifade edilen oluşumu Prosencephalon ile Mesencephalon, kucuk beyini ise Cerebellum temsil eder.
MERKEZİ – SANTRAL SİNİR SİSTEMİNİN ZARLARI - MENINGES
Embriyonal hayatın ilk devrelerinde Encephalon ve Medulla spinalis’in taslakları Meninx primitiva denilen mezenşimal tek bir zar ile sarılmışlardır. Meninx primitiva bir muddet sonra ic ve dış olmak uzere iki katmana ayrılır. Ectomeninx adını alan dış katman daha kalın ve daha sağlam olup tekrar iki katmana ayrılır. Bunlardan dıştaki katman Cavum cranii ve Canalis vertebralis’i sınırlandıran kemiklerin Periost’unu oluşturur. Ectomenix’in ic katmanından ise Dura mater (Pachimeninx) gelişir. Periost’u oluşturan katman ile Dura mater arasında kalan aralığa Cavum extradurale (Spatium epidurale), bu aralıkta bulunan vena’lara da Venae extradurales denir. Beyin taslağını saran Dura mater (ic katman) ile Periost’u oluşturan dış katman daha sonra birleşirler ve Dura mater encephali denilen tek bir zarı oluştururlar. Bu iki yaprağın yapışması sonucunda arada bulunan Cavum extradurale de kaybolur. Cavum extradurale’de bulun ana Venae extradurales ise belirli bolgelerde toplanarak Sinus durae matris’i meydana getirirler. Canalis vertebralis icerisinde Medulla spinalis taslağını saran Dura mater Periost ile birleşmez ve bu bolgede iki zar arasındaki Cavum extradurale devamlı acık kalır. Aralıkta bulunan venalar ise Plexus vertebralis internus’u oluştururlar.
Meninx primitiva’nın ic yaprağı olan Endomeninx, daha incedir. Bu katmandan Merkezi sinir organlarının ince zarı, Leptomeninx meydana gelir. Leptomeninx de dışta Dura mater’e komşu olan Arachnoidea ile icte sentral sinir organlarına yapışık olan Pia mater’e ayrılır.
Dura mater ile Arachnoiea arasında bulunan dar aralığa Cavum subdurale denir. Son yapılan araştırmalara gore bu aralık Postmortal olarak şekillenir. Olumden once bu iki zar birbiri ile birleşmiştir.
Pia mater ile Arachnoidea arasındaki boşluğa Cavum subarachnoidale (Leptomeningicum) denir. Pia mater ile Arachnoidea’yı birbirine bağlayan ve damarlar da kapsayan ince bağdoku uzantıları Cavum subarachnoideale’yi cok sayıda kucuk bolmelere ayırırlar. Birbirleri ile ilişkili olan kucuk bolmeler icerisinde Liquor cerebrospinalis denilen sıvı bulunur.
Ceşitli etkilere karşı son derece duyarlı olan Merkezi sinir organlarının bu şekilde her tarafın bir sıvı katmanı ile sarılmış olması, dıştan gelebilecek mekanik etkilere karşı korunmasında ve etkilerin azaltılmasında cok onemlidir. Aynı zamanda sıcaklığın korunması ve merkezi sinir organlarında ic basınc arttığı takdirde, basıncın doku uzerindeki etkisini azaltma bakımından Liquor cerebrospinalis cok onemli rol oynar. Cavum subarachnoidale ile Cavum subdurale arasında herhangi bir iletişim - communication yoktur. Ancak Cavum subarachnoidale, dolayısıyle Liqour cerebrospinalis, Apertura lateralis ventriculi quarti (Foramina Luscka) ile Apertura mediana ventriculi quarti (Foramen Magendii) denilen delikler aralığı ile 4. Beyin ventriculus’u ile ilişkide bulunur. Boylece Beyin ve Medulla spinalis her taraftan bir sıvı katmanı ile sarılmış durumdadır.
Canalis vertebralis bolgesinde Dura mater, kanalın ic yuzunu orten Periost’tan Spatium epidurale denilen bir boşlukla ayrılmıştır.
Şimdi bu zarları ayrı gozden gecirelim.
1.PIA MATER
Son derece ince, damardan zengin, beyin ve Medulla spinalis’in tum yuzeyini orten bağdokudan bir zardır. Arachnoidea ile birlikte merkezi sinir organlarının yumuşak ortusunu, Leptomeninx’i şekillendirir. Pia mater’i altındaki sinir dokusundan ayıran ve Glia hucrelerinin uzantılarından oluşmuş olan ince bir katman vardır. Bu katmana Membrana limitans gliae superficialis denir.
Pia mater’de bulunan damarlar merkezi sinir organlarının icine sokulurken hem Pia mater’i, hem de Membrana limitans gliae superficialis’i birlikte suruklerler. Boylece damarların cevresinde Cavum subarachnoidale (Leptomeningicum) ile ilişkide olan ve Wirchow-Robin aralığı denilen cok dar aralıklar oluşur. Bu şekilde damarların etrafını saran Pia mater ve Membraba limitans bazı maddelerin kandan Liquor cerebrospinalis’e, dolayısıyla sinir dokusuna gecmesine engel olur ve bir suzgec gorevini yaparlar.
Pia mater taşıdığı cok sayıda kan damarları sayesinde merkez organlarının beslenmesinde onemli rol oynar. Beyin ve Medulla spinalis’in tum Sulci ve Fissura’ları icine girer.
Pia mater, orttuğu merkezi sinir organın bolumune gore iki kısımı vardır.
1.Pia mater encephali
2.Pia mater spinalis
II. ARACHNOIDEA
Damardan fakir, ince, bağdokusal bir zardır. Pia mater ile birlikte Leptomeninx’i şekillendirmiştir. Beyin ve Omurilik uzerinde bulunan girinti ve yarıkların icerisine girmeksizin bunların uzerinden atlayarak gecer. Dura mater ile arasında kalan boşluğa Cavum subdurale, Pia mater ile Arachnoidea arasındaki boşluğa da Cavum subarachnoidale (Leptomeningicum) denir. Bu zarda Omurilik ile beyni sardığına gore Arachnoidea spinalis ve Aracnoidea encephali olmak uzere iki kısımda incelenir.
1.ARACHNOIDEA SPINALIS
Pia mater ile birlikte Medulla spinalis’i saran ince duvarlı, boru şeklinde bir oluşumdur. Median hat uzerinde, ozellikle dorsal tarafta Pia mater ile Arachnoidea arasında seyreden iplik şeklinde oluşumlar (Trabeculae) gorulur. Bunlar yer yer sıklaşarak sunger benzeri boşluklar oluştururlar. Cavum subarachnoidale icerisinde Liquor cerebrospinalis bulunur. Cavum subarachnoidale, Medulla oblangata’nın Medulla spinalis’e gecit bolgesi, yani Spatium atlantooccipitalis bolgesiyle Conus medullaris ve Filum terminale internum, yani Spatium lumbosacralis bolgesinde geniştir. Bu bolgelerde Occipital ve Lumbal punction yapılır ve klinik tanı icin Liquor cerebrospinalis alınır.
2. ARACHNOIDEA ENCEPHALI
Bu zar beyindeki Gyri’ler uzerinde Pia mater ile kontakt halindedir. Buna karşın bazı yerlerde, ozellikle Cerebellum ve Medulla oblongata, Cerebrum ve Cerebellum arasında oldukca geniş aralıklar bırakır.
Cisterna subarachnoidalis denilen bu aralıklar bulundukları yerlere gore Cisterna vermis cerebelli, Cisterna corporis callosi , Cisterna medulla oblongata, Cisterna pontis, Cisterna intercruralis, Cisterna basilaris ve Cisterna chiasmatis adlarını alırlar. Bunlardan en buyuğu Cisterna cerebellomedullaris’tir ve Atlantooccipital punction ile Liquor cerebrosponalis’in alındığı yerdir.
Cavum subarachnoidale (Leptomeningicum) icerisinde Liquor cerebrospinalis denilen bir sıvı tam saydam ve icinde hemen hemen şekilli element bulunmayan bir sıvıdır.
Liquor cerebrospinalis’in buyuk bir bolumu Ventriculus lateralis’lerdeki Plexus choroideus’lar tarafından salgılanır. Buradan Foramen interventriculare yolu ile Ventriculus tertius’a, buradan da Aquaductus mesencephali yolu ile Ventriculus quartus’a ulaşır.
Ventriculus quartus’tan da Medulla spinalis’in Canalis centralis’ine ve Plexus choroideus ventriculi quarti uzerindeki Apertura lateralis ventriculi quarti ve Apertura mediana ventriculi quarti adındaki delikler aracılığı ile Cavum subarachnoidale’ye gecer.
Acıklanan şekilde salgılanan ve Cavum subarachnoidale’de dolaşan sıvı, Arachnoidea’dan Vena sinus’larına giren Villi arachnoidales ile kana geri alınır.
Normal durumda salgılanan ve resorbe olan miktar eşit olduğundan sıvının miktarı ve basıncı sabittir.
Liquor cerebrospinalis her şeyden once merkezi sinir sistemi icin mekanik bir koruyucudur. Aynı zamanda beyinde arteriyel ve venoz damar sistemleri arasındaki hidrostatik basıncı dengeler ve metabolizmada gorev alır. Pratik uygulamada Lumbal punction ile alınan serebrospinal sıvının fiziksel ozellikleri ve bileşimi saptanarak klinik teşhis bakımından onemli tanılar konulabilir. Yine aynı yolla az bir miktar Liquor serebrospinalis cekildikten sonra yerine narkotik bir eriyik enjekte edilerek Lumbal anestezi sağlanır. Beyin basıncı arttığı hallerde basıncı azaltmak amacı ile yine buraya punction yapılır.
III. DURA MATER - PACHYMENINX
Dura mater (Pachymeninx), diğer iki zarla birlikte merkezi sinir sistemini en dıştan sarar. oldukca sağlam, sert, kalın ve damardan fakir fibroz bir zardır.
Arachnoidea ile arasında Cavum subdurale adı verilen bir boşluk bulunur. Bu zar da diğer iki zar gibi beyin ve omuriliği sardığına gore, Dura mater encephali ve Dura mater spinalis olmak uzere iki kısımda incelenir.
1.DURA MATER ENCEPHALI
Beyin taslağını saran ve iki katmandan ibaret olan Ectomeninx daha sonra kaynaşır ve tek bir zar halinde Dura mater encephali’yi oluşturur. Dura mater encephali, hem kafatası kemiklerinin beslenmesini sağlayan Periost, hem de beyni koruyan ve sarsılmadan yerinde durmasını sağlayan destek gorevini yuklenir.
Aracnoidea’dan Cavum subdurale denilen mikroskobik bir boşlukla ayrılır ve ona yalnız kan damarlarıyla bağlanır.
Dura mater encephali, kafatası kemiklerinin ic yuzune bağ dokusal elastik lifler ve damarlarla bağlanmıştır.
Yukarıda da belirtildiği gibi boylelikle kafatası kemiklerinin aynı zamanda Periost’unu oluşturur. Bu bağlantı, Tentorium cerebelli osseum, Crista petrosa, Crista galli, Crista sagittalis interna gibi cıkıntılı kısımlarda cok sıkıdır.
Dorsal ve yanlarda kafatası kemiklerine daha gevşek bir şekilde bağlanır ve yerinden kolaylıkla ayrılabilir. Beyinden cıkan sinirler kısa bir mesafede Dura kılıfı ile sarılmış olarak giderler ve bu şekilde de Beyin, kafatası cevresine tespit edilmiş olur. Beynin asıl tespit işini yuklenen ve Dura mater encephali’nin yapmış olduğu uc onemli oluşum vardır. Bunlar,
1.Falx cerebri,
2.Tentorium cerebelli mebranaceum,
3.Diaphragma sellae turcicae’dır.
FALX CEREBRI
Orak şeklinde bir Dura dublikatorudur ve iki beyin hemisferi arasındaki Fissura longitudinalis cerebri icine girer. Konveks olan dorsal kenarı Crista galli ve Crista sagittalis interna’ya yapışarak Tentorium osseum’la kadar gider ve burada Tentroium cerebelli membranaceum’a birleşir. Serbest olan ventral kenarı konkavdır ve Corpus callosum’a yakınlığı turler arsında ayrımlar gosterir.
Falx cerebri’nin iki yaprağı arasında sinus sagittalis yer alır. Falx cerebri, hemisferleri yerinde tespit eden bir oluşumdur.
TENTORIUM CEREBELLI MEMBRANACEUM
Dura mater encephali’nin buyuk beyin ile kucuk beyin arasındaki Fissura transversa cerebri’nin icine gonderdiği bir Dura dublikatorudur.
Falx cerebri’ye, transversal olarak bulunan at nalı şeklinde bir oluşumdur.
Tentorium osseum, Protuberantia occipitalis interna’ya bağlanır ve Crista petrosa boyunca kafatası tabanına kadar uzanır. Kuvvetli konkav olan ventral kenarı Tectum mesencephali yakınlarına kadar gelir. Bu oluşumun iki yaprağı arasında Sinus transversus bulunur.
DIAPHRAGMA SELLAE TURCICAE
Dura mater encephali’nin Dorsum sella ya da Fossa hypophysialis’in kenarlarından Hipofiz bezinin uzerine atlamasıyla şekillenen ve bu bezi beyinden ayıran bir oluşumdur. Bu bolgede Dura mater encephali, iki yapraklı durumunu korumaktadır. Oyle ki Hipofiz bezi Dura’nın iki yaprağı tarafından oluşturulan bir kese icinde yer alır. Bolmenin ortasında Foramen diaphragmaticus denilen bir delik vardır. Bu delikten Hipofizin sapı gecer ve Hipofizi beyine bağlar.
1.DURA MATER SPINALIS
Dura mater encephali’nin aksine iki yapraklıdır.
1. Dura mater periostalis (Lamina externa)
2. Dura mater meningalis (Lamina interna)
Dura mater periostalis (Lamina externa), Canalis vertebralis’in ic yuzune yapışmıştır ve omurların Periost’unu oluşturur. Bu iki yaprağı birbirinden ayıran boşluğa Cavum interdurale (Spatium interdurale, Cavum epidurale) denir. Bu boşluğu yağ ve gevşek bağ dokusundan ibaret bir kitle doldurmuştur. Bu kitle, Columna vertebralis’in hareketleri sırasında, Medulla spinalis’i koruyucu bir yastık gorevi yapar.
MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ – SYSTEMA NERVOSUM CENTRALE – M.S.S.
M.S.S. Beyin ve Medulla spinalis’ten oluşmuştur. Beyin 14 milyar Noron icerir ve erişkin insanda yaklaşık 1300 gramdır. Beyin,
1.Cerebrum,
2.Diencephalon,
3.Caudex,
4.Cerebellum’dan oluşmuştur.
CEREBRUM
Kafatasının buyuk bir bolumunu işgal eder. Corpus callosum denen bir beyaz cevher koprusu ile birbirine bağlı iki Hemisfer’den oluşur. Cerebrum’un yuzeyini 2-4 mm kalınlığında ve coğu yerde 6 katmandan oluşmuş Gri cevher katmanı yapar. Buna Cortex cerebri adı verilir. Cortex cerebri ceviz ici gibi bir takım kıvrımlar ve yarıklar icerir. Kıvrımların her birine Gyrus adı verilir. Yarıklara Sulcus veya Fissura denir. Hemisfer’leri birbirinden ayıran Sagittal konumdaki yarığa Fissura longitudinalis denir.
Her Hemisfer, Fissura ve Sulcus’lar tarafından 4 loba ayrılır. Sulcus centralis, Frontal lobu Parietal lobdan ayırır. Sulcus centralis’in onunde Gyrus precentralis bulunur. Burası primer motor alandır. Sulcus centralis’in arkasındaki Gyrus postcentralis, primer duyu alanıdır. Koku duyusu ile ilgili alanlar, konuşmanın motor alanı (Brocca), emosyonel, sosyal davranış ve entellektuel zeka merkezleri Frontal lobda yer alır. Temporal lobda işitme merkezi (Heschl) ve konuşmanın duyu alanı (Wernicke), Oksipital lobda gorme alanı bulunur. Kortekste bazı alanlar bilgilerin yorumlandığı ve entegre edildiği Assosiasyon alanlarıdır.
Beyin korteksinin her kısmına impulslar gelmekte ve buralardan impulslar cıkarak başka yerlere gitmektedir. Buna gore, korteksin her bolgesi, Afferent yolların sonu ve Effrent yolların başlangıcıdır. İmpulslar hem gri cevherde hem de beyaz cevherde seyreden Assosiasyon lifleri boyunca yayılarak korteksin ceşitli bolgeleri ve merkezleri arasında bağlantıları sağlarlar. Serebral korteks, duygu, irade, hafıza, zeka, muhakeme yaratıcılık gibi fonksiyonlardan sorumludur. Ayrıca iskelet kaslarının motor aktivitelerini duzenler.
BAZAL GANGLIYONLAR
Bazal gangliyonlara, Nucleus caudatus, Putamen ve Globus pallidus dahildirler. İlk ikisi beraberce (Nucleus caudatus ve Putamen), Corpus striatum’u meydana getirirler. Bazı otoriteler Corpus subthalamicum, Nucleus ruber ve Substantia nigra’yı da bazal gangliyonlara dahil ederler.
Cortex cerebri’si iyi gelişmemiş hayvanlarda, Orneğin Reptiliae (Surungenler) ve Kuşlarda, bazal gangliyonlar beyinin oteki bolgelerine oranla buyukturler.
Nucleus caudatus, Cortex cerebri’nin 2 S, 4 S ve 8 S alanlarında sinirler alır. Bu bolgeler inhibe edici bolgelerdir. İnhibe edici impulslar, Globus pallidus yoluyla, Formatio reticularis’e gelirler ve burasını inhibe ederler. Putamen ise Cortex cerebri’nin 4 ve 6 numaralı alanlarından sinirler alır. Bu alanlar eksite edici (uyarıcı) alanlardır. Putamen, yine Globus pallidus yoluyla, Formatio reticularis’e sinirler gondererek burasını eksite eder.
Globus pallidus, Nucleus caudatus ve Putamen’den aldığı impulsları Formatio reticularis’ten başka Thalamus, Hypothalamus, Nucieus ruber ve Beyin kokune gonderir.
Nucleus caudatus ve Putamen en cok Cortex cerebri’den Afferent sinirler alırlar ve Globus pallidus ve Substantia nigra’ya Efferent sinirler gonderirler. Nucleus ruber ise butun bazal gangliyonlardan Afferent sinirler alır, fakat bunlara Efferent sinirler gondermez. Nucleus ruber’den Efferent sinirler Thalamus, Formatio reticularis, Inferior olive ve Omuriliğe giderler.
Buna gore Nucleus caudatus ve Putamen bazal gangliyonların alıcı istasyonları, Globus pallidus ve Nucleus ruber ise verici istasyonları gibi iş gormektedirler.
DIENCEPHALON
Cerebrum’un hemen altında yerleşmiş ve 3 kısımdan oluşmuştur. Bunlar,
1.Epithalamus,
2.Thalamus,
3.Hypothalamus tur.
Epithalamus, III ventrikulun tavanında yer alır. Koku ile ilgili serebral korteks alanlarıyla bağlantı kurar.
Thalamus, Diencephalon’un en buyuk parcasıdır. İki oval gri cevher kitlesi icerir. Bu kitleler birbirine Massa intermedia ile bağlanmışlardır ve III. ventrikulun lateral duvarını oluştururlar. Koku duyusu dışında butun duyular kortikal merkezlere gitmeden once Ana istasyon durumundaki Thalamus’a uğrarlar.
Thalamus bu duyuları inceler, bir secim yapar ve korteks arasında Radiatio thalamocorticalis denilen karşılıklı bağlantılar aracılığıyla korteks’e iletir. Thalamus duyular icin bir suzgec gorevi gorduğu icin dikkatin toplanmasını sağlar. Thalamus duzeyinde duyular ilkel bir şekilde algılanabilirler. Orneğin birey elindeki bir nesnenin farkında olabilir. Ancak nesnenin şekli, ağırlığı ve sıcaklığı hakkında bir yorum yapamaz.
Hypothalamus, Thalamus’un altında III. ventrikulun doşemesini oluşturur. İc organlardan, koku mukozasından, serebral korteks’ten ve Limbik sistemden cok sayıda lifler alır. Hipofiz bezi ile bağlantıları vardır. Hypothalamus Otonom sinir sisteminin ust merkezi gibi gorev yaptığı icin, kalp atım hızı, sindirim refleksleri ve sidik kesesinin kontraksiyonu gibi bircok visseral işlevleri duzenler. Sinir sistemi ile Endokrin sistemi arasında bağlantı kurar. Hypothalamus’taki bazı hucre gruplarının yaptıkları hormonlar kan yoluyla Hipofiz bezinin on bolumune (Adenohipofiz) ulaşır ve oradaki hormonların yapım ve salgılanmasını uyarırlar.
CAUDEX – BEYİN SAPI – BEYİN KOKU
Cerebrum’u Medulla spinalis’e bağlar.
1.Mesencephalon,
2.Pons,
3.Medulla oblangata’dan oluşmuştur.
Mesencephalon, Diencephalon ve Pons arasında uzanır. On kısımda yer alan Pedunculus cerebi’ler serebral korteks ve Medulla spinalis arasında uzanan lifler icerirler. Arka kısmında bulunan 4 kabartıdan (Tectum mesencephali) usteki ikisi gorme, alttaki ikisi işitme refleksleri ile ilgilidirler.
Pons, Medulla spinalis ve diğer beyin kısımları arasında bir kopru gibidir. Bu bağlantıları enine ve uzunlamasına lifler aracılığıyla sağlar. Enine lifleri Cerebellum’u devreye sokar. Uzunlamasına seyredenler, Medulla spinalis ve Medulla oblongata ile daha ust merkezleri birbirine bağlayan motor ve duyu lifleridir.
MEDULLA OBLONGATA
Medulla spinalis’in yukarı doğru devamıdır. Foramen magnum ile Pons arasında uzanır. Medulla oblongata’nın beyaz cevherini Medulla spinalis’ten yukselen (Ascendens) veya Medulla spinalis’e inen (Descendens) Traktuslar oluşturur. Serebral korteks’ten başlayıp aşağıya inen Piramidal yollar burada caprazlaşırlar. Medulla oblongata’da ozellikle Vejetatif (Vegetative) fonksiyonların merkezlerinin bulunduğu yerdir. Vejetatif fonksiyon deyince hem bitkilerde hem de hayvanlarda mevcut olan yaşamsal fonksiyonlar kastedilir.
Vejetatif fonksiyonlara
1.Solunum,
2.Sindirim,
3.Dolaşım,
4.Sekresyon,
5. Ureme (Reproduksiyon),
6.Absorpisyon dahildirler.
Solunumla ilgili olarak solunum merkezleri, sindirimle ilgili olarak ciğneme, yutma, tukuruk bezlerinin salgı yapmaları ve kusma refleks merkezleri, dolaşımla ilgili olarak vazomotor ve kalp calışmasını, kan basıncını ayarlayan merkezler hep beyin kokunde yer almışlardır. Ayakta durma ve vucudun vaziyet alması ile ilgili reflekslerin merkezleri de beyin kokundedir.
10 cifti beyin kokunden cıkan ve 2 cifti Cerebrum’un uzantısı olarak kabul edilen 12 cift kafa siniri vardır. Bunlar, Roma rakamlarıyla 1’den 12’ye kadar numaralanırlar. Numaraları yukarıdan aşağıya cıkış duzeylerini gosterir.
Buna gore kafa cifti sinirleri şoyle sıralanır.
I. N. Olphactorius : Koku siniridir.
II. N. Opticus : Gorme ile ilgilidir.
III. N.Oculomotorius : Goz kasları ve refleks ile ilgilidir.
IV. N.Trochlearis : Goz kasları ile ilgilidir.
V. N. Trigeminus : Yuz derisi ve ciğneme kaslarına dağılır.
VI. N. Abducens : Goz kasları ile ilgilidir.
VII. N. Facialis : Yuzun mimik kaslarını innerve eder.
VIII.N. Vestibulocochlearis : İşitme ve denge ile ilgilidir.
IX.N.Glossopharyngeus : Tat duyusunu alır.
X.N.Vagus : Karın ve Thoraks ici organlarına dağılan motor ve duyu dalları vardır.
XI.N.Accessorius : Trapezius ve Sternomastoideus kaslarını innerve eder.
XII.N.Hypoglossus : Dil kaslarına dağılır.
CEREBELLUM
Cerebellum, kafatası boşluğunun arka kısmı icine oturmuş ve Cerebrum’dan Tentorium cerebelli ile ayrılmıştır. Ortada Vermis denilen, kıvrılmış bir kurda benzeyen kısım ile birleştirilmiş iki Hemisfer’den oluşmuştur. Dış yuzeyi enine seyreden bircok paralel cizgilerle kucuk enine katlantılara ayrılmıştır. Folia cerebelli adı verilen bu katlantılar, Cerebellum yuzeyi boyunca kesilmeden devam ederler. Cortex cerebelli de bu yarıklardan iceri sokulduğu icin, Median hatta yapılan bir sagittal kesitte beyaz cevher bir ağacın dallanması şeklinde gorunur. Bu gorunuşe Arbor vitae cerebelli (Beyiciğin Yaşam Ağacı) denir.
Cerebellum’un fonksiyonu kasların calışmadaki koordinasyonu sağlamaktadır. Cerebellum’un gelişme acısına gore kısımları, Archicerebellum, ic kulaktan gelen bilgilere gore kas tonusunda değişiklikler yaparak vucudun dengesini ve goz hareketlerini ayarlar. Nispeten yeni kısımları (Paleocerebellum) butun vucuttaki kas ve tendonlardan Proprioseptif dokunma ve basınc duyularını alır. Cevaplarıyla kas tonusunu değiştirerek harekette sinerjik etkiyi duzenler. Hareketlerin istenilen duzen icinde yapılabilmesi icin bu etki cok onemlidir. Yeni kısımlar Neocerebellum hareketlerin yumuşak istenilen duzen icinde, koordineli olarak calışmasını sağlar. Cerebellum olmadan, kasların kasılmasında bir duzensizlik ortaya cıkar. Kısacası Cerebellum, doğrudan doğruya kasa emir vermemesine karşın, motor merkezlerin emirlerini değiştirerek veya yeniden duzenleyerek hareketlerin uyum icinde yapılmasını sağlar.
MEDULLA SPINALIS
Vertebral kanal icerisinde, Foramen magmun ile L-2. vertebra arasında Medulla oblangata’nın devamı olarak uzanır. Yaklaşık 45 cm uzunluğundadır.
Conus medullalaris denilen koni şeklinde bir uc ile sonlanır. Bu koninin ucundan Filum terminale denilen bir fibroz iplik 1.Coxygeal segmentin arkasına yapışır.
Medulla spinalis 31 segment icerir. Her segment bir cift spinal sinirin cıktığı bolgedir.
Medulla spinalis duz bir silindir şeklinde değildir. C-3. – T-2. segmentler arasında Intumescentia cervicalis T-9. Conus medullaris arasında Intumescentia lumbosacralis denilen iki belirgin kalınlaşma gosterir.
Medulla spinalis’te gri cevher icte, beyaz cevher dışta yerleşmiştir. Kesitlerde gri cevher H harfi şeklinde gorulur. H’nin on kollarına Cornu anterior - On boynuz, arka kollarına Cornu posterior - Arka boynuz denir.
Gri cevher butun Medulla spinalis boyunca, sutun şekilli bir kitle oluşturur. Bu nedenle Columna terimi de kullanılabilir.
On boynuzda kasları innerve eden motor hucreler, arka boynuzda ise duyu hucreleri bulunur. Motor ve duyu hucrelerinden başlayan lifler bir Radix anterior-On kok ve Radix porterior-Arka kok yaparlar. On ve arka koklerin Foramen intervertebralis dışında birleşmesiyle spinal sinir oluşur. Bu nedenle bir spinal sinirde hem motor hem de duyu lifleri bir arada yer alır.
Arka kok uzerinde her bir spinal sinir icin bir spinal gangliyonda yaparlar (Bell-Magendie Kanunu). Cornu anterior ve Posterior enine bir gri cevher kitlesi ile birleştirilmişlerdir. Bu gri cevher kitlesinin onunde beyindeki ventrikulleri temsil eden Canalis centralis bulunur.
Beyaz cevher, uzunlamasına seyreden sinir lifleri tarafından oluşturulmuştur.
1.Funiculus anterior,
2.Funiculus posterior,
3.Funiculus leteralis olmak uzere uc kordon halinde duzenlenmiştir.
Aşağıdan yukarıya doğru gittikce yeni liflerin eklenmesiyle beyaz cevherin miktarı artar. Bu nedenle Medulla spnalis’in servikal segmentlerinde sakral segmentlere gore daha fazla beyaz cevher vardır.
M.S.S. icinde aynı yerden başlayan, aynı seyri gosteren ve aynı merkezlerde sonlanan lif demetlerine Tractus veya Fasciculus denir. Medulla spinalis’in temel işlevlerinden biri Ascendens - Yukselen ve Descendens -inen Traktuslar aracılığıyla motor ve duygusal bilgileri beyine veya kaslara iletmektedir. İkinci onemli işlevi Reflekslerin duzenlenmesidir. Medulla spinalis’ten yukselen lifler duyu yollarıdır. Bu yollar Piramidal Medulla spinalis’e istemli hareketleri başlatan impulsları taşırlar. Ekstremite’lerin distal kısımlarındaki ince ve becerili hareketleri kontrol ederler.
Bu yolların zedelenmesinde (Ust motor noron felci) bu hareketler kaybolur. Alt motor noron zedelenmesi kas ve sinir bağlantısı kesildiği icin Refleks ve istemli butun hareketler kaybolur. Kas tonusu kaybolur ve kas kısa zamanda Atrofi’ye uğrar.
Medulla spinalis’e ust merkezlerden, Piramidal yollar dışında inen lifler Ekstrapiramidal yolları yaparlar. Bu yollar icerisinde Bazal gangliyonların da yer aldığı Ekstrapiramidal sistem ile ilgilidir. Ekstrapiramidal sistem, once serebral korteksin yardımıyla oğrenilmiş daha sonra otomatik hale gelmiş (Stereotip) hareketlerin kontrolunu yapar. Korteks bu hareketlere ancak gerekli olduğu zaman karışıp yonlerini değiştirir. Orneğin bir atlet yapacağı hareketi bircok kez tekrarlayarak, bu hareketin otomatik hale gelmesini sağlayabilir. Ancak koşu sırasında ayak anlaşılmadık bir yuzeye bastığında korteks işe derhal mudahale ederek ayağın pozisyonunun duzeltilmesini sağlar.
Medulla spinalis govde ve ekstremite kaslarını kontrol eden refleks merkezi olarak da iş gorur. Bu refleks merkezleri ile beyin merkezleri arasında bağlantı sağlayan yollar Medulla spinalis’ten gecer.
MEDULLA SPINALIS KLİNİK BİLGİ
1. Vertebral kolon kırık ve cıkıklarında veya disk fıtıklarında en buyuk tehlike M. spinalis’in zedelenmesidir. Zedelenmenin durumuna gore, zedelenme duzeyinin altında kalan vucut kısımlarında kalıcı veya gecici felcler, duyu kayıpları veya ağrı duyusu semptomları gorulebilir.
2. M.S.S. ve sinir kokleri Beyin-omurilik sıvısı (B.O.S.-Liquor Cerebrospinalis) adı verilen bir sıvının icinde yuzer durumdadır. Bazı hastalıklarda analiz veya başka amaclarla bu sıvı iğne ile alınır. Sıvının alınma işlemine Lumbal ponksiyon denir. M. spinalis’in alt ucu L-1. Vertabra’nın altında sonlandığı icin Lumbal ponksiyon bu vertabra duzeyinin daha altından yapılır. Genellikle L-3. – L-4. veya L-4.- L-5. Vertabra’ların spinal cıkıntıları arasından, Ligamentum flavum delinerek girilir. Bu durumda iğne Cauda equina’yı oluşturan sinir kokleri arasına gireceği icin M. spinalis’i zedeleme olanağı yoktur.
Hastanın aniden şoka girerek duşme olasılığı da goz onune alınarak bu işlem, hastayı duz bir zeminde yan yatırıp beli Fleksiyon durumunda iken yapılmalıdır.
Omurga kırıklarında yaralının sedyeye alınması onemlidir. Servikal vertebra kırıklarında baş ve boyun kımıldamayacak bicimde tespit edilmelidir. Başa asla Fleksiyon yaptırılmamalıdır. Hasta sert ve duz zeminli bir sedyeye sırt ustu yatırılmalı ve servikal kurvaturun altında hafif bir destek (Kumaş, Gomlek, Ceket. vb. ) konulmalıdır.
Torakal ve Lumbal bolge kırıklarında govdeye ve bele asla fleksiyon yaptırılmamalı, hasta sert zeminli duz bir sedyeye, sırtustu notr pozisyonda yatırılmalıdır. Bel kurvaturu altına hafif bir destek materyal konulmalıdır.
SPİNAL SİNİRLER - PERİFERİK SİNİR SİSTEMİ
Medulla spinalis’ten cıkış duzeylerine gore adlandırılan 31 cift spinal sinir vardır. 1. cift Oksipiltal kemik ile Atlas arasından, diğerleri Foramen intervertebralis’ten cıkarlar. Buna gore 8 cift Servikal, 12 cift Torakal, 5 cift Lumbal, 5 cift Sakral ve 1 cift Koksigeal spinal sinir vardır. Daha once de değinildiği gibi bir spinal sinir hem duyu hem de motor lifler icerir.
Torakolumbal ve Sakral bolgeden cıkan sinirlerde otonom lifler de bulunur.
Lumbal, Sakral ve Koksigeal sinirler Medulla spinalis’in alt ucundan her biri kendi cıkış deliklerine ulaşmak uzere aşağıya doğru inerler. Bu, sinirlerin At kuyruğu şeklinde gorunmesine neden olur. Bu gorunuşe Cauda equina denir. Bir spinal sinir bağ dokusundan yapılmış bir kılıf ile sarılmıştır. Buna Epineurium denir. Siniri oluşturan Fasikuller Perineurium, bir tek sinir lifi Endoneurium ile sarılmıştır. Spinal sinirler hedef organa varmadan once bazı bolgelerde ağlar oluştururlar. Bu ağlara Pleksus adı verilir. Boyunda Plexus cervicalis’i yapan sinirler boynun deri ve kaslarına dağılırlar.
Plexus brachialis’i yapan spinal sinirler ust ekstremiteye dağılırlar. Pleksus brachialis, Axilla (koltuk altı) bolgesinde uzanır. Bu Pleksus’tan cıkan N. radialis (Radial sinir) el bileği ve parmağa Ekstensiyon yaptıran kaslara dağılır. N. medianus (Median sinir) ile N. ulnaris (Ulnar sinir) el bileği ve parmaklara Fleksiyon yaptıran kaslara dağılır. N. axillaris (Aksillar sinir) omuzu hareket ettiren kaslara dağılır. N. musculocutaneous (Muskulokuteneus siniri) omuz eklemine Fleksiyon yaptıran M. coracobrachialis ile dirsek eklemine Fleksiyon yaptıran M. biceps brachii’ye dağılır. Bu sinirler aynı zamanda ust ekstremitenin derisinden duyu taşırlar.
Torakal sinirler bir Pleksus oluşturmazlar. Her bir torakal spinal sinir kendi seviyesindeki interkostal aralıkta interkostal kaslar arasında seyreder. Bu sinirler toraks ve karın duvarı deri ve kaslarına dağılırlar.
Plexus lumbalis’ten (Lumbal pleksus) cıkan N. femoralis (Femoral sinir) diz eklemine kadar uzayan M. quadriceps femoris’e dağılır. N. obturatorius (Obturator sinir) ise uyluğun Adduktor kaslarına dağılır.
Plexus sacralis’in (Sakral pleksus) N. ischiadicus (Siyatik siniri) adı verilen kalın bir dalı ve daha kucuk Gluteal sinir dalları vardır. Gluteal sinirler, Gluteal kaslara dağılırlar. Siyatik siniri, N. peroneus communis ve N. tibialis’in birleşmesinden oluşmuştur. N. peroneus communis, Fibula boynunun arka kısmında yuzeyselleşir. Burada kolayca palpe edilebilir. Bu sinir ayağın Dorsifleksiyon ve Eversiyonunu yoneten kas gruplarını innerve eder. Alt ekstremite ve Pelvis’in deri alanlarının duyusu Lumbal ve Sakral Pleksus sinirleri tarafından taşınır. N. tibialis uylukta Hamstring grubu kaslar ile bacakta M. popliteus, M. plantaris, M. gastrocnemius, M. soleus, M. tibialis posterior, M. fleksor digitorum longus, M. fleksor hallucis longus ve ayak tabanındaki butun kısa kasları innerve eder. Bu nedenle N. Tibialis, ayağın ve parmakların Plantarfleksiyon ve inversiyon hareketlerini yonetir. Uyluktaki dağılımı ile yuruyuş sırasındaki kalca Ekstensiyonu ve dizin Fleksiyonunu yonetir.
NERVUS ISCHIADIC
Genel sinir sistemi - systema nervosum generale
Sağlık0 Mesaj
●22 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Genel sinir sistemi - systema nervosum generale