Eklemler Hakkında Genel Bilgiler
Eklemler iskeletin ceşitli kemiklerini birbirine bağlayan fonksiyonel bağlantılardır. Embriyonun erken cağlarında komşu kemik taslakları, embryonal bağ dokusu aracılığı ile birbirine aralıksız olarak bağlanmış durumdadır. Embryonal hayatın ucuncu veya oldurucu ayında bazı kemik taslaklarını birbirine bağlayan mesenşim icerisinde boşluklar gorulur. Bu boşluklar gittikce buyur ve biri biriyle birleşir ve bu şekilde iki kemik taslağı arasında dar bir aralık meydana gelir. Bu sırada iki kemik taslağını birbirine bağlayan mesenşimin buyuk bir kısmı kaybolur. Yalnız en dış kısımları ince bir tabaka halinde kalır ve sonra fibroz bağ dokusu karakterini alarak eklem kapsulunu meydana getirirler. Bazı kemik taslaklarını birbirine bağlayan mesenşimin bir kısmında bazı eklemlerde gorulen meniscus veya discus adı verilen oluşumlar veyahut diz ve kalca eklemlerinde olduğu gibi, iki eklem yuzeyini birbirine bağlıyan ic bağlar meydana gelirler. Eklem yuzlerini orten kıkırdak tabakası da, kemik taslaklarını birbirine bağlayan ara mesenşimden meydana gelir.
Şimdi anlattığımız şekilde, yani kemik taslakları arasında bir boşluğun oluşması ile meydana gelmiş eklemler, komşu kemiklerin hareket edebilmeleri icin en uygun eklemlerdir. Bu gibi eklemlere diarthrosis veya junctura synovialis denir.
Govdenin bazı kısımlarında kemik taslakları arasında boşluklar meydana gelmez ve taslaklar sonradan da birbirine aralıksız olarak bağlanmış durumda kalırlar. Bu şekilde meydana gelen eklemlerde hareket az veya hic olmaz. Bu gibi eklemlere synarkosis denir. Eklem boşluğu meydana gelmemekle beraber, bunlarda da kemik taslaklarını birbirine bağlayan mesenşim, embryonal bağ dokusu karakterini her zaman icin muhafaza etmez. Bazı eklemlerde bu ara doku, fibroz bağ dokusu, bazen kıkırdak ve bazen de kemik dokusu şeklinde gelişir. Kemik taslakları arasındaki mesenşimin ceşitli yonlerde gelişerek ceşitli dokular meydana getirmesi, embryonal hayatta başlar ve ekstrauterin hayatta da devam eder. Ara mesenşim fibroz bağ dokusu şeklinde gelişirse, eklemler syndesmosis, kıkırdak karakterinde olursa synchondrosis ve kemik niteliklerini alırsa synostosis denir.
Butun organlarımızda olduğu gibi, govdemizin ceşitli kısımlarında bulunan eklemlerin meydana gelmesi de, gelecekte bu eklemlerin yapacakları goreve gore seyreder. Oluşmuş eklemlerde de komşu kemiklerin durumu, eklem yuzeylerinin şekli ve eklemin yapısına katılan butun dokuların ozelliğinin, eklemin gorevine gore ayarlanmış olduğunu goruyoruz. Vucudumuzda bulunan butun eklemler fonksiyon bakımından birbiriyle az veya cok birbiriyle ilgilidir ve hepsi beraber, butun govdenin normal şekil, durum ve hareketlerini sağlayan bir sistem meydana getirirler. Bundan dolayı bir eklemin şekil, durum ve yapısında meydana gelen değişiklikler, başka eklemlerin şekil, durum ve yapısında da değişikliklerin meydana gelmesine sebep olur. Bu bakımdan ayrı ayrı eklemlerin rolu ve onemi aynı derecede değildir ve eklemin yeri, şekli, durumu, yapısı bu ozelliklere bağlı olan gorevine gore değişir. Bazen tek bir eklemin normal ozelliğinin kaybolması, bircok organların ve hatta butun govdenin normal durumunun hem morfolojik, hem fizyolojik bakımdan değişmesine sebep olabilir.
Eklemler, hareket sisteminin en onemli elemanlarından biridir. Hareket, sisteminin aktif organlarını kaslar yaparlar. Kas hucrelerinin sitoplazmasında gecen olaylar sırasında besin maddelerinde saklı olan potansiyel enerji, kinetik enerji haline cevrilir ve kas liflerinin kasılması anında kendini gosteren kuvvet, kasın yapıştığı iskelet parcalarını hareket ettirir. Fakat, iskelet parcalarının hareket edebilmesi icin, bu parcaların muhakkak bir veya birkac eklem aracılığı ile birbirine bağlı olması şarttır.
Bazı eklemlerin yapı ve şekilleri komşu kemiklerin hareket edebilmeleri icin cok az elverişlidir. Fakat boyle olmakla beraber, bu eklemler de vucudumuzun eşitli kısımlarında cok onemli gorevler yaparlar. Bu gibi eklemler coğunlukla kucuk kemikler arasında bulunurlar. Az hareket eden fakat sağlam eklemler aracılığı ile birbirine bağlı olan kucuk kemikler, bir araya gelerek eklemleriyle birlikte sağlam ve aynı zamanda yaylı, elastiki sutun ve kemerler meydana getirirler. Orneğin ayak iskeleti, burada bir cok kucuk kemiklerin az hareket eden eklemler aracılığı ile birbirine bağlanmasından, ceşitli durumda bulunan kemerlerle desteklenmiş bir kubbe meydana gelmiştir. Bir taraftan kemiklerin sertliği ve sağlamlığı, diğer taraftan eklemlerin yapısına katılan dokuların elastikiyeti, butun vucudumuzun ağırlığını taşıyan ve aynı zamanda bastığımız yuzeyin ceşitli durumlarına uymak zorunluluğunda olan ayak iskeleti icin cok onemlidir.
Eklemler, hareket sistemine ait organlar arasında ceşitli hastalıklara en cok maruz kalan unsurlardır ve hekimlikte cok onemli rol oynarlar. Eklemlerin hastalanmasını kolaylaştıran sebeplerin en onemlisi, gorev anında daimi olarak ve coğunlukla ağır mekanik etkiler altında kalmalarıdır. Bundan başka dışarıdan gelen etkiler bilhassa travmalar ve eklemlerin icyuzunu orten sinovial zarın enfeksiyonlara karşı olan duyarlılığıdır..
Diarthrosis (juncturae synoviales-Tam hareketli eklem)
Vucudumuzun yer değiştirme ve ceşitli parcalarının durum değiştirmelerine imkan veren eklemler, diarthros adı verilen oynayan eklemlerdir (oynaklar). Diartrozlarda eklem yapan komşu kemiklerin ekleme katılan parcaların dar bir aralık aracılığı ile birbirinden ayrılmış olmaları şarttır. Komşu kemiklerin bu aralığa bakan yuzlerine eklem yuzleri denir. Eklem yuzleri uzun kemiklerin uclarında bulunurlar. Kısa ve yassı kemiklerde eklem yuzleri komşu kemiğin durumuna gore ayarlanmış olup, kemiğin ceşitli parca ve yuzlerinde bulunabilirler. Eklem aralığı ve eklem yuzlerinden başka, butun diartroz1arda komşu kemikleri birbirine bağlayan ve butun eklemi dıştan saran, bağ dokusundan yapılmış bir eklem kapsulu bulunur. Eklem kapsulu komşu kemiklere eklem yuzlerinin dışında yapışır ve bu şekilde butun eklem yuzlerini ve eklem aralığını icine alır ve eksiksiz olarak her taraftan kapalı olan bir boşluk (cavum articulare-eklem boşluğu) meydana getirir. Bundan başka butun eklemlerde komşu kemikler arasındaki bağlantıyı kuvvetlendiren ve eklem kapsulunun dış yuzune yapışmış durumda ve yonleri eklemin fonksiyonuna gore ayarlanmış bağlar bulunur. Bazı eklemlerde dış bağlardan başka, eklem boşluğunun icerisinde eklem yuzlerine yapışmak suretiyle eklem yapan kemikleri birbirine bağlıyan ic bağlar da vardır. Şimdi butun diartrozlarda gorulen bu oluşumları, yani eklem yuzleri, eklem kapsulu, dış ve ic bağları, şekil, durum ve yapı bakımından ayrı ayrı gozden gecirelim.
Eklem yuzleri: Butun eklemlerde, hareketin ceşidi, yonu ve genişliği bakımından en onemli rol oynayan unsur eklem yuzleridir. Hareketlerin maksada uygun olması ve hareket sırasında govdenin ceşitli durumlarına gore değişen ağırlığın etkisi ve dışarıdan gelebilecek herhangi bir kuvvetin etkisi ile hareketlerin normal yonunun bozulmaması bakımından da eklem yuzlerinin şekil, durum ve yapıları cok onemli rol oynarlar.
Geniş hareketlere imkan veren oynaklarda eklem yuzeylerinin biri konveks, diğeri de konkav olur. Bu gibi eklemlerde kemikler belli bir eksen etrafında donme hareketleri yaparlar. Her bir eksen etrafında, birbirine zıt iki yonde donme hareketleri yapılabilir. Konkav olan yuz, konveks yuze nispeten coğunlukla daha kucuktur. Bazı eklemlerde her iki yuz de aynı zamanda hem konvekslik hem konkavlık gosterir. Bu gibi hallerde yuzun konkav1ığının yonu, konveks1iğin yonune dikey durumda olur. Orneğin, aynı zamanda hem konveks hem konkav olan bir eklem yuzunun konkavlığı onden arkaya ise, konveksliği icten dışa olur. Karşı taraftaki eklem yuzu de hem konkav hem konveks olması icab eder. Bazı eklemlerin her iki taraftaki yuzleri de duz veya duze yakın olurlar. Bu gibi eklemlerde kemikler bir eksen etrafında donemezler ve eklem yuz1eri yalnız birbiri uzerinde yuzlerin durumuna gore değişik yonlerde kayabilirler. Kayma hareketleri her zaman cok sınırlıdır. Orneğin vertebraların eklem cıkıntıları arasındaki eklemler. Eklem yuzlerinin şekil ve durumları, aynı zamanda eklem eksenlerinin sayı ve yonlerini de tespit ederler.
Hareketlerin duzenli ve maksada uygun bir şekilde seyredebilmesi icin şekil bakımından eklem yuzlerinin birbirine uygun ve daima temas halinde olmaları lazımdır. Temas yuzeyinin buyukluğu, fazla basınc altında kalan bazı eklemlerde ağırlığın fazla yuzey uzerinde dağılması bakımından da onemlidir. Fakat bir cok eklemlerde komşu kemiklerin ekleme katılan yuzlerinin buyukluk bakımından birbirinden farklı oldukları ve hatta bazen iki eklem yuzeyindeki konkavlık ve konvekslik derecelerinin de birbirinden az cok farklı oldukları gorulmektedir. Fakat canlılarda ve kadavrada eklem yuzlerini inceleyecek olursak, kemik yuzlerinde gorulen bu eksikliklerin, ekleme ait olan başka oluşumlar ile tamamlanmış olduğunu goruruz. Bu oluşumlar arasında on planda butun eklem yuzlerini orten eklem kıkırdağı gelir. Bundan başka bazı ek1emlerde meniscus, discus ve labrum articulare denilen kıkırdak veya fibroz bağdokusundan yapılmış oluşumlar da vardır.
Eklem kıkırdağı, butun oynaklarda birbirine temas eden eklem yuzleri, 2-5 mm. kalınlığında bir kıkırdak tabakası ile ortulmuştur. Bu tabaka coğunlukla hiyalin kıkırdaktan yapılmıştır. Yalnız bir discus articularis ile eklem boşluğu ikiye ayrılmış olan eklemlerde, eklem yuzleri fibroz kıkırdakla ortulmuştur.
Hiyalin kıkırdağın yapısı bu dokunun ceşitli durumlara gore şekil ve durumunun değişebilmesi bakımından cok uygundur. Bilhassa ara maddede bulunan ve bir taraftan kıkırdak hucrelerini her taraftan saran diğer taraftan hucreler arasında belli yonlerde uzanan liflerin durumunun değişebilmesi fonksiyon bakımından cok elverişlidir.
Liflerin durum değiştirmesiyle, arada bulunan kıkırdak hucreleri de durumlarını değiştirmek zorunluluğunda kalırlar. Bu sırada hucrelerin harap olmamasını, hucrelerin etrafında sağlam ve elastiki bir kapsul meydana getiren lifler sağlarlar. Eklem kıkırdağının yapısını teşkil eden lifler ve hucrelerin bu şekilde durum değiştirebilmeleri sayesinde kıkırdak tabakası basıncın derecesine gore, ceşitli parcalarında, ceşitli derecede kalınlığını değiştirebilir ve eklem yuzlerinin birbirine daha fazla uymasını sağlar. Eklem uzerine yapılan basıncın artmasıyla, eklem kıkırdağı incelir, fakat aynı zamanda genişler ve bu şekilde birbiriyle temas eden eklem yuzleri buyumuş olurlar. Temas yuzlerinin artması ise, basıncın daha fazla dağılmasını ve etkisinin azalmasını sağlar. Eklem kıkırdaklarının durumunu değiştiren kuvvet ortadan kaybolursa, kıkırdak dokusu elastikiyeti sayesinde tekrar eski durumuna doner.
Komşu eklem yuzleri arasında buyukluk ve şekil farkları fazla ise, yuzlerin birbirine daha fazla uymasını sağlayan ve iki eklem yuzunun arasına sokulmuş meniskııs veya discus denilen oluşumlar bulunurlar. Bunlar da kemik taslaklarını birbirine bağlayan mesenşimden meydana gelirler.
Eklem meniscusları, coğunlukla yarımay şeklinde, elastiki ve kollagen lifler bulunduran fibroz kıkırdağa benzer dokudan yapılmıştır ve konkav eklem yuzlerinin yan kısımlarında bulunurlar. Meniscuslar, bir taraftan eklem yuzunu buyuturler, diğer taraftan dokularının elastikiyeti sayesinde ve aynı zamanda yerlerini bir miktar değiştirebilecek durumda bağlanmış olduklarına gore, hareket sırasında basıncın etkisi ile şekil ve durumlanı değiştirir ve bu şekilde eklem yuzlerinin birbirine daha fazla uymasını sağlarlar. Diskuslar ise, eklem yuzunun kenarlarına ve aynı zamanda eklem boşluğunu saran kapsule de tutunmak suretiyle, bir bolme şeklinde eklem boşluğunu tamamıyla iki kısma ayırırlar, Bu eklemlerde (orneğin cene ekleminde) kemik eklem yuzleri birbiriyle doğrudan doğruya temas etmezler, şekil ve durum değiştirme yetenekliği meniskus'lara nazaran daha fazla olduğuna gore diskuslar, eklem yuzleri arasındaki fazla şekil farklarını da giderebildikleri gibi, aynı eklemde yuzun şeklini değiştirmek suretiyle ceşitli hareketlerin meydana gelmesini de sağlarlar,
Fibroz bağ dokusundan yapılmış labrum articulare denilen oluşumlar, bir halka şeklinde olup konkav eklem yuzlerinin kenarlarına yapışmış durumdadırlar. Bu oluşumlar eklem yuzunu genişletir ve cukuru derinleştirirler, fakat bu halkalar, cukurun derinleşmesine ve karşı taraftaki eklem yuzunun daha fazla sarılmış olmasına rağmen, dokularının elaskiyeti sayesinde kemik dokusu gibi, hareketlere fazla engel olmazlar,
Capsula articularis: Eklem kapsulunun, embryonal hayatta kemik taslaklarını aralıksız olarak birbirine bağlayan mesenşim' in en dış tabakasından meydana geldiğini yukarıda anlatmıştık, Sağlam bağ dokusundan yapılmış bu kapsul, eklem yuzleri ve eklem boşluğunu icine almak ve komşu kemiklerin ekleme katılan parcalarının her tarafına yapışmak suretiyle bu kemikleri birbirine bağlar. Bu şekilde eklem boşluğu, eklem kapsulu ile her taraftan eksiksiz olarak ve hava gecmez bir şekilde sarılmış olur. Bu durum eklem yuzleri arasındaki ilişki ve butun eklem mekanizması icin cok onemlidir.
Eklem kapsulu yapı ve mekanizma bakımından birbirinden farklı iki tabakadan yapılmıştır. Membrana fibrosa; adı verilen dış tabaka sağlam fibroz bağ dokusundan yapılmıştır. Bu tabaka, komşu kemikleri birbirine bağlamak, dışarıdan gelebilecek etkilerden eklemi korumak, fazla ve luzumsuz hareketlere engel olmak gibi gorevler yapmaktadır. Fibroz tabakanın kalınlığı her yerde aynı değildir ve mekanik etkilerin yonune gore ayarlanmıştır. Bazı yerlerde kapsul dokusu kalınlaşır, Lifler sıklaşır ve bu şekilde eklem bağları denilen fibroz bağ' dokusundan yapılmış sağlam bantlar meydana getirirler. Bu bağlardan başka bazı eklemlerde kapsulden ayrı olarak ekleme katılan kemikler arasında uzanan mustakil eklem bağları da vardır. Eklem kapsulunun fibroz tabakası kemiğe yapıştığı yerde kemiği orten periostla uzarır ve kapsul dokusunda bulunan lifler, periost dokusundaki liflerle devam ederler eklem kapsulu coğunlukla kemiği kıkırdakla ortulu olan eklem yuzlerine yakın olmak uzere, kıkırdak kenarının dışında yapışır. Fakat bazı eklemlerde, orneğin kalca ekleminde olduğu gibi, eklem kapsulu kıkırdak kenarından oldukca uzakta ve kemiğin periostla ortulu olan kısmının bir parcasını da icine alarak kemiğe yapışır.
Eklemlerin yakınlarına yapışan kas kirişlerinin bir kısmı da eklem kapsulu uzerinde dağılır ve kirişlerden uzanan lifler kapsul dokusuna katılırlar. Bu şekilde meydana gelen huzmeler de bazı eklemlerde, orneğin, diz ekleminin arka yuzunde olduğu gibi, kapsulu kuvvetlendiren bağları meydana getirirler.
Membrana synovialis; Eklem kapsulunun sinovial tabakası, bağ dokusundan yapılmış, ince ve yumuşak bir zardır. Bu tabaka eklem kapsulunun ic yuzunu eksiksiz olarak orter ve her iki tarafta eklem yuzlerini orten kıkırdağın kenarında sonlanır. Sinovial tabaka, fibroz tabakaya cok gevşek bağ dokusu aracılığı ile yapışmış olduğuna gore yerinden oynatılabilir. Kapsulun bazı parcalarında bu tabaka bol miktarda yağ hucreleri bulunduran ceşitli şekilde uzantılar yaparlar. Bu uzantılar eklem aralığına sokularak eklem yuzlerinin birbirine tamimiyle uymamasından meydana gelen boşlukları doldururlar.
Sinovial tabakanın eklem boşluğuna bakan ic yuzu duz ve parlaktır. Fakat burada, periton veya pleura da olduğu gibi, eksiksiz olarak yuzeyi orten bir epitel tabakası yoktur. Bu yuz yassı1aşmış bağ dokusu hucreleri ile ortulmuştur ve bu hucreler yuzeyin duzluğunu sağlarlar. Damar ve sinir bakımından sinovial tabaka cok zengindir. Sinirler burada zengin ağlar meydana getirirler. Eklemlerin fazla duyarlılığı, sinovial tabaka ve bilhassa eklem boşluğuna sokulan sinovial uzantılarda sensitif sinir uclarının cokluğundan ileri gelmektedir. Damarların cokluğu burada sinovial tabaka tarafından eklem sıvısının salgı yapması ile ilgilidir. Sinovial tabakanın aynı zamanda sıvıları cabuk resorbe etmek yeteneği de vardır. Eklem boşluğuna şırınga ile dokuları tahrip etmeyen bir sıvı verdiğimiz takdirde, bu sıvı derialtı dokusunda olduğu gibi cabuk resorbe olur. Sinovial tabakanın bu yetenekliği, travma veyahut ceşitli hastalıklar sırasında eklem boşluğunda toplanan sıvıların (eksudat) kaybolmasında cok onemli rol oynar.
Sinovia adı verdiğimiz eklem sıvısı musin bulunduran, oldukca koyu ve yapışkan bir sıvıdır. Sinaviada tek tuk hucre, yağ granulleri ve sinovial uzantılardan kopmuş kucuk parcalar bulunur. Eklem aralığını dolduran sinovia, makine yağı gibi eklem yuzlerinin kayganlığını arttırır ve yuzlerin surtunmesini duyulmayacak dereceye kadar indirir.
Eklem yuzleri arasında ilişki; hareketlerin istenilen ve maksada uygun bir şekilde yapılabilmesi icin, birbiri uzerinde kayan eklem yuzlerinin hareket sırasında sıkı bir temas halinde olmaları ve birbirinden uzaklaşmamaları şarttır. Bu durumu sağlayan etkenlerden biri atmosfer basıncı, diğeri de kasların gerginliğidir. Eklem boşluğundaki basınc, hareket sırasında değişmekle beraber, her zaman atmosfer basıncına nispeten duşuktur. Bundan dolayı dışarıdan gelen hava basıncı, ekleme katılan kemik parcalarını eklem boşluğuna doğru iterek, yuzleri birbirine yaklaştırır. Tabiatıyla aynı basınc her taraftan eklem kapsulu ile eklemi orten butun yumuşak oluşumlar uzerinde de vardır. Buyuk eklemler uzerine yapılan hava basıncı hic de kucumsenmeyecek derecededir, Orneğin kalca eklemi uzerine her taraftan yapılan basınc 12 - 15 kg. kadardır ve kapsul yırtılmamış ise, femur başını asetabulum'dan cıkarmak zordur. Kapsulde bir delik acıldığı takdirde, eklem boşluğu ile atmosfer arasında basınc ayrımı kalmaz ve kemikleri birbirinden uzaklaştırmak cok daha kolay olur.
Eklem yuzlerinin sıkı temasını sağlayan ikinci etken de kas kuvvetidir. İki ucu ile ekleme katılan komşu kemiklere yapışmış olan kasın kasılma sırasında meydana getirdiği kuvvet, bir taraftan kemiği oynatır, diğer taraftan da hareket eden kemiği destek noktasına doğru cekmek suretiyle eklem yuzlerini birbirine yaklaştırır.İstirahat sırasında da kasın normal tonusu, eklem yapan kemikleri cekmek suretiyle, yuzleri birbirine yaklaştırır.
Bir de, hareket sırasında veyahut dışarıdan gelen bir kuvvetin etkisi ile eklem yuzlerinin herhangi bir tarafa kayarak birbirinden uzaklaşmamaları ve yuzlerin normal temaslarının muhafazası da cok onemlidir. Eklem yuzleri arasında bu normal durum bozulursa cıkık denilen durum hasıl olur. Bazen normal yonde yapılan hareket cok geniş olcude yapılırsa, eklem yuzlerinin birbirinden uzaklaşmasına sebep olabilir. Gereksiz ve hatta zararlı hareketlere ve cıkıntılara engel olabilmek icin mevcut oluşum eklemlere gore değişiktir.
Bazı eklemlerde eklem yuzlerini yapan kemik uclarının şekilleri yalnız belirli hareketler icin elverişlidir. Orneğin dirsek ekleminde (articulatio cubiti) olekranon, fossa olecrani'ye sokulduğu zaman, ulna'nın fazla arkaya gitmesine ve aynı zamanda her iki kemiğin yanlara kaymasına engel olur. İncisura. trochlearis'in ortasında bulunan crista, ve bu kristanın trochlea humeride bulunan oluğa sokulması da, her iki kemiğin yanlara kaymasına engel olur. Bu durum bize bu eklemde hareketin ceşit ve derecesinin başlıca eklem yuzlerinin şekilleri ile tespit edilmiş olduğunu gostermektedir. Fakat bu eklemde hareket uzerinde daha zayıf olmakla beraber, kas ve bağların da etkisi vardır. Ayak bilek ekleminde (articulatio talocruralis) de hareketin ceşit ve yonleri eklem yuzlerini yapan kemiklerin şekil ve durumu ile tespit. edilmiştir. Burada tibia ve fibula'nın eklem yuzleri, talusun eklem yuzlerini bir catal gibi icine almış durumdadır. Bu durum talus'a yalnız bir eksen etrafında birbirine zıt iki yonde hareket imkanı vermektedir. Hareketin ceşit, yon ve derecesi eklem yuzlerini yapan kemiklerin şekli ile tespit edilmiş bu gibi eklemlerde. fazla kuvvet etkisi ile, fazla veyahut anormal yonde hareket yapmak zorunluğunda kalınırsa yani cıkık meydana gelirse, coğunlukla aynı zamanda eklem yuzlerini yapan kemikler de kırılırlar.
Bazı eklemlerde eklem yuzlerinin şekilleri hareketi frenleyecek veya belli bir yon verebilecek durumda değildir. Bu gibi eklem1erde hareketin maksada uygun olarak seyretmesini daha fazla bağ veya kaslar sağlarlar. Aynı zamanda bu oluşumlar fazla ve uygunsuz yonde hareketlerin meydana gelmesine ve bu şekilde eklem yuzlerinin birbirinden ayrılmasına engel olurlar. Orneğin diz ekleminde (articulatio genu) hareketlerin normal seyrini sağlayan ve cıkıklara engel olan en onemli etken, bu eklemin ic ve dış bağlarıdır, Bazı eklemlerde bu gorev daha fazla kaslar tarafından gorulur. Orneğin omuz ekleminde (articulatio humeri) olduğu gibi. Burada eklemi uc taraftan saran kuvvetli kaslar, normal durumda humerus başının yerinde kalmasını ve hareketlerinin muntazam seyretmesini sağlar ve aynı zamanda hareketleri frenlerler.
Bundan başka, belli bir yonde yapılan hareket uzerinde, zıt yonde hareket yaptıran başka kaslar da frenleyici etki yaparlar. Orneğin bacak doğrulduktan sonra tibia' nın daha fazla ekstensiyon hareketi yapmasına yani daha fazla one gitmesine, femur'un arkasında bulunan ve bacağı arkaya ceken fleksor kaslar engel olurlar. Kasların bu frenleyici etkisi govdenin normal durumunun ve dengenin sağlanması bakımından cok onemli olduğu gibi, bircok eklemlerde cıkıkların meydana gelmesine de engel olur.
Anatomide ceşitli govde parcalarının ceşitli hareketlerine, hareketlerin yonune gore ceşitli isimler verilmiştir. Bundan sonra ceşitli eklemlerde cereyan eden hareketleri anlatırken bu isimleri kullanacağımıza gore, burada bu isimleri kısaca izah edelim.
Ekstensiyon gerilme: Cekme hareketi (extendo - germek, cekmek, yaymak). Bu hareket coğunlukla arkaya doğru yapılır. Yalnız diz ve ayak bilek ekleminde ekstensiyon hareketi one doğru yapılır. Bu eklemlerde durumun değişmesi, insanın hayvanlardan farklı olarak iki ayak uzerinde durması ve yurumesinden ileri gelmektedir. Bununla birlikte ayağın one ve yukarı hareket etmesine dorsal fleksiyon da derler
Fleksiyon- eğmek: Bukmek maksadıyla yapılan harekettir (flecto - eğmek, bukmek). Fleksiyon hareketi, diz ve ayak bilek eklemlerinde yapılan hareket haric, one doğru yapılır.
Abduksiyon-orta cizgiden uzaklaştırma hareketi (abduco¬-uzaklaştırma alıp goturmek, kacırmak).
Adduksiyon-orta cizgiye doğru yaklaştırmak (adduco- kendine doğru cekmek, yakınlaştırmak getirmek).
Rotansiyon- donme hareketi (roto – dondurmek) lateral rotasiyon - dışa dondurmek, medial rotansiyon - ice dondurme.
Sirkumduksiyon - bir nokta etrafında yapılan donme hareketi ceşitli yonlerde yapılan hareketlerin tedricen birleşmesinden meydana gelir. (Circumduco-bir şeyin etrafında dondurmek).
Eklemlerin Sınıflandırılması
Eklemlerde articulatio veya junctura oseum terimleri kullanılır. Eklemler yapı ozelliklerine ve hareket yeteneklerine gore uc ana sınıfa ayrılırlar.
I. Synarthrose (fibroz, oynamaz) eklemler: Bu tip eklemlerde kemik yuzleri doğrudan temastadır. Arada bağ dokusu veya hiyalin kıkırdak bulunur. Ancak bunlar ekleme kaynaşmıştır. Bu eklemler hareket edemezler. Coğunlukla kafatası kemikleri arasında bulunurlar. Bu eklemin uc ceşidi vardır:
A. Syndemosis: Bu tipte iki kemik ligamentum interosseus ile bağlanmışlardır. Orneğin: art. tibio fibularis inferior.
B. Suturae: kemiklerin eklem yuzleri birbirleriyle devam eder. Arada ince bir tabaka bağ dokusu bulunur. Eğer kemiklerin yuzleri bir takım cıkıntılarla birbirine kilitlenmişlerse buna gercek sutura (sutura vera) denir. Bu tipin de uc ceşidi vardır
a.Sutura dentata: Kemikler birbirine duzensiz dişlerle kilitlenmişlerdir. Orneğin sutura sagitalis.
b.Sutura serrata: Eklem iki tarağın birbirine girdiği gibi kilitlenmiştir.
c.Sutura limbosa: Arada dişlilerle kilitlenme olduğu halde eklem yapan kemikler birbiri ustune atlamışlardır. Eğer kemiklerin yuzleri duz sahalar halinde karşı karşıya gelerek eklem yapmışlarsa buna yalancı sutura (sutura notha) denir. Bununda iki ceşidi vardır:
a. Sutura squamosa: Kemikler geniş bir atlama kenarı bırakarak birleşirler. Orneğin; sutura temporoparietalis.
b. Sutura plana: Burada azcok duz eklem yuzleri birbirine temas etmiştir. Orneğin; sutura intermaksillaris. gibi.
Eğer iki kemik lamina arasındaki bir yarığa, bir kemik lamina girmişse buna schindylesis denir. Orneğin; rostrum sphenoidale-ala vomer gibi.
C. Gomphosis: Konik bir cıkıntı bir eklem yuvasına civi gibi cakılmışsa bu isim verilir. Vucutta yalnızca diş kokleri ile alveoller arasında vardır. Fibroz eklemlerde hareket yeteneği kemikleri bağlayan fibroz liflerin uzunluğu ile orantılıdır. Coğunlukla hic hareket etmezler.
II. Amphiartrose (kıkırdaksı yarı oynar) eklemler: Eklemi yapan kemikler bir kıkırdak aracılığıyla birleşmişlerdir. İki ceşidi vardır.
1. Synchondroses: Eklemleşen kemiklerin arasını hiyalin kıkırdak doldurmuştur. Bu tip eklemler enkondral kemikleşmede diafiz ile epifiz arasında bulunurlar. Uzun kemiklerde kemiğin uzunluğunun artmasını sağlayan discus epifizialis buna tipik ornektir. Kemiğin buyumesi durduğunda kıkırdağın tamamı da kemikleşmiş olur (synostosis).
Kaburgalarla sternum arasındaki kostal kıkırdaklar gibi kalıcı sinkondroz ornekleri de vardır.
2. Symphyses: Eklemleşen kemik yuzleri hiyalin kıkırdakla kaplıdır. Ancak bu yuzler fibroz kıkırdaktan bir disk aracılığıyla birleşmişlerdir.
Simfizis cok kuvvetli, az hareket eden bir eklemdir. Orneğin: art.intervertebralis anteriores ve symphysis pubis.
III. Sinovayal (diarthroses) oynar eklemler: Vucuttaki eklemlerin coğunluğu bu gruptandır. Synovial eklemde eklem yuzleri ayrı ayrı hiyalin kıkırdak ile kaplanmıştır. Eklem kapsulu eklemin cevresini sarar.
Bu eklemin 4 ortak yapı ozelliği vardır.
1.Cavitas articularis (eklem boşluğu): kıkırdakla kaplı yuzeyler ve eklem kapsulunun ic yuzu arasındaki boşluktur. İci sinovya sıvısı ile doludur.
2.Cartilago articularis (eklem kıkırdağı): Eklemi oluşturan kemiklerin eklem yuzlerini kaplayan hiyalin kıkırdaktır. Yuzeyi cilalı ve kaygandır.
Eklem kıkırdaklarının sinirleri ve kan damatları yoktur.
3.Capsula articularis (eklem kapsulu): Eklemlerin cevresini zarf gibi saran fibroz kapsuldur. Dışta bir stratum fibrosum, icte ise stratum synoviale isimli iki tabakadan oluşmuştur. İkinci tabaka ayrıca ele alınabilir. Fibroz tabaka eklem yuzlerinin kenarlarına tutunmuştur. Bazen kıvrılarak eklem boşluğuna da girebilir.
Eklem kapsulleri genellikle fibroz bantlarla kuvvetlendirilmiştir. Bunlar ya kapsulun bir parcasıdır (intrinsik ligamentler) veya kapsulden ayrı bantlar halindedir (ekstrinsik ligamentler) bu ligamentler hareketlerin istenmeyen yonlere kacmasını engellerler.
Ligamentler, kollajen lif demetlerinden meydana gelmiştir. Kollajen lifler paralel veya karışık sıralanmıştır. Beyaz gumuş rengindedirler. Bukulebilir, fakat boyları değişmez. Bazı ligamentlerde sarı elastik lifler vardır. Bunlara lig. flava ve lig. nuchae ornek gosterilebilir.
4. Membrana synoviales: kapsulun ic tabakasını oluşturur. Zar, yumurta akına benzeyen ve synovia adı verilen sıvıyı devamlı olarak eklem boşluğuna salgılar. Bu sıvı eklem yuzlerinin surtunme etkilerini, kayganlığı nedeniyle en az duzeye indirir. Membran fibroz tabakanın ic yuzune tam yapışmış değildir. Bağ dokusu, yağ dokusu ve damarlardan oluşmuş katlantıları eklemdeki gereksiz boşlukları doldururlar. Eklem icinden gecen tendo varsa sinovyal zar bu tendonun etrafını da kılıf gibi sarar. Bazı sinovyal eklemler ortak dort ozellik dışında ayrı ozelliklere sahiptir. Bunları uc guruba ayırabiliriz
1.Discus articularis; iki kemiği bir arada tutma veya eklem yuzlerini uygunlaştırma gibi gorevleri olan fibroz kıkırdak disklerdir.
2.Labrum articulare; eklem yuzlerini derinleştirmeye yarayan ozel fibroz kıkırdak oluşumlardır. Orneğin; labrum glenoidale.
3.İntraartikuler tendo; kapsulu delerek eklem icinden gecen kas tendolarıdır. Orneğin; m. biceps brachii uzun başı.
Sinovyal Eklemlerin Ceşitleri
Bu eklemler hareketlerine gore ceşitlendirilirler. Eklem tek eksen etrafında hareket edebilir. İki eksen veya cok eksen etrafında hareket edebilir.
Tek eksenliler
a. Trochlear (ginglymus); eklem yuzleri aşağı yukarı makara şeklindedir. Tek eksen etrafında harekete izin verirler. Bu hareket fleksiyon-ekstensiyon tarzındadır. Orneğin; art.interphalangea, art. humeroulnaris. Bu eklemlerin geniş olanları bir miktar kayma ve rotasyon hareketi de yapabilir. Orneğin; genu eklemi.
b. Trochoid-pivot; hareket dik eksen uzerinde rotasyon şeklindedir. Bu tipte eklem yuzleri ve ligamentler daha cok bir yuzuk şeklindedir. Orneğin; art. radioulnaris proksimalis, art. atlanto-axialis.
Cift eksenliler
a. Art. condyloid (elipsoid); burada condil şeklinde bir eklem cıkıntısı oval bir cukurun icine alınır. Bu eklem ekstensiyon-fleksiyon ve adduksiyon-abduksiyon hareketlerine izin verir. Cirkumdiksiyon hareketi de olabilir, ancak rotasyon olamaz. Orneğin; el bileği eklemi.
b. Art. cellaris; eklem yuzleri eyer bicimindedir. Yukardaki eklemle aynı hareketlere izin verir. Orneğin; art.carpometacarpea pollicis gibi
Cok eksenli eklemlere ise bir tek ornek vardır. Art. spheroidea-enarthrosis. Burada kure şeklinde bir yuvaya kure şeklinde bir eklem cıkıntısı girmiştir. Her turlu hareketi yapabilir. Orneğin; omuz ve kalca eklemleri.
Art. plana; eklem yuzleri duzdur. Yalnızca kayma hareketleri yapabilir. Hareketleri ligamentlerle sınırlandırılmıştır. Orneğin; intervertebral eklemler.
Eklemlerin Sinir ve Damarları
Sinir ucarı eklem kapsulu ve sinovial zarda sonlanır. Sinirler eklemin yuzeyindeki deri ve eklemi hareket ettiren kasların sinirlerinin dallarıdır. Buna Hilton Kanunu denir. Bu sinir ucları eklemi hareket ettiren kasların reflekslerini duzenleyen, proprioception ve ağrı duyuları taşırlar.
Kan ve lenf damarları eklemlerin etrafında anastomozlar yaparlar.
Klinik Onemi
1. Erişkin hayatın başlangıcından, yaşla birlikte gittikce ve cok yavaş ilerleyerek eklem kıkırdaklarının yaşlanması olgusu ortaya cıkar. Bu olgu vertebral kolon, kalca, diz ve el eklemlerinde belirlidir. Bu geriye donmez dejeneratif değişmeler kıkırdakların basıncı absorbe etme ve yağlama yeteneklerini azaltır. Bazı olgularda bu durum hicbir onemli semptom vermediği halde, bazılarında devamlı ağrı yakınmalarına neden olur.
2. Athiritis (artrit) terimi bize eklemin enfeksiyonunu tanımlar. Osteoartrit, osteoartroz ve dejeneratif artrit gibi eklem hastalıkları buna ornektir. Ağırlık taşıyan eklemlerde şişmanlık bu hastalıkların ilerlemesini kolaylaştırır.
3. Snovyal sıvının akışkanlığı ısı ile değişir. Duşuk ısılarda sıvı daha az akışkan duruma gecer. Bu olgu eklemlerin soğuk havalardan etkilenmesini kısmen acıklayabilir.
4. Sinovyal zar icindeki zengin kapiller ve lenfatik pleksuslar eklem boşluğundan guclu bir absorbsiyon sağlar. Bu nedenle eklemin travmatik enfeksiyonlerı septisemi (enfeksiyon etkeninin kana karışması) ile sonuclanabilir. Bunun tersine kan icindeki normal ve patolojik maddeler kolaylıkla eklem icine girebilir
.
Sağlıklı gunler dileği ile...
Uzman Dr.Ali AYYILDIZ - Veteriner Hekim - İnsan Anatomisi Uzmanı Dr. (Ph.D.)
[h=2]Antalya Anatomi Uzmanı uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Genel arthroloji – genel eklem bilimi
Sağlık0 Mesaj
●33 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Genel arthroloji – genel eklem bilimi