Şimdiye dek sizleri okutan oğretmenlerinizin isimlerini sayın desem kac isim sayabilirsiniz?
Peki icinizde ilkokul oğretmeninin ismini hatırlamıyan var mı?
..... konu ile ilgili kendi yorumlarımı sizlerden sonra ekliyeyim.
***
ilkokul oğretmenleri ile ilgili farklı kişilerin yorumları .. niKlerinide ekledim
**
sevim ertekin.. ilkokul 1-3.. bembeyaz saclarını ensesinde toplayan ve ince telli dikdortgen gozluklerinin uzerinden piril piril genc gozleri ile icinizi gordugu hissini yaratan mukemmel bir insandi.. bize ilkokul ikinci sınıfta, kar sularinin ilkbaharda isvicre alplerinden eriyip berrak kucuk dereler halinde nasil aktigini anlatmisti.. yillar sonra anlattiklarinin aynisini kendi gozlerimle gorup dumur olmustum.. onun sayesinde dunyanin heryerini gorme istegi icimden hic silinmedi.. ''STİL''
**
avrupa'daki meslektaslarinin onda biri kadar maas alan sahislardir.
bunun sonucunda ozel ders verirler, taksicilik yaparlar, hatta malesef fuhus gibi yollara basvururlar.
''tim''
**
saadet oğretmen, ataturk barajindaki ata ilkokulunda ogretmenim olmustu. harika bir insandi. ogrendiklerimi evde annemlere anlatirdim, dinlerler miydi bilmiyorum.
onu cok seviyordum, ilkokuldan sonra da 3 kere falan gorustum. hala guleryuzlu bir kadin. hayirsizlik etmeyip ziyaret etmem gerekiyor.


chete
**
cok onemli bir insandır. her insanın hayat cizgisini belirler bir miktar. insanın tam da eğilmekte olan bir ağac olduğu donemine denk gelir. sayın mehtap cicek'e cok şey borclu olduğumu duşunuyorum.

armonipolis
**
ogrencılık hayatının en onemlı donemınde yer sahıbı olan ogretmen.
**
cocuğun hayatının geri kalanının gidişatı cizen insan.
**
meslektaşlarından farklı olma uğruna olsa gerek, sınıfta deniz ayakkabısıyla dolaşan, kulak yerine "daha cok acıttığı icin!" sac ceken, yeşil pembe ve kahverengi far karışımını tahminimce ilk kez uygulayan, ama butun bu ozelliklerine rağmen 8 yaşında bunların sacma olduğunu anlayamadığım icin kendisini idol edindiğim insan..
mause
**
haklarinda bol miktarda genelleme yapilmis meslek erbaplaridir. her meslekte oldugu gibi, iyileri ve kotulerinin olmasi gayet normal insanladir. hayatimize oya gibi islenen harika ogretmenler de vardir, cehenneme ceviren de...
mir
**
ismi asla unutulmayan kişi. ''pembepanter''
**
ozel okul mozel okul dinlemeyip şamarı basan; yıllar sonra ilkokul arkadaşları bir araya geldiğinde sadece dayak mevzusu konuşmalarını sağlayan, okul dışında herhangi bir yerde gorulduğunde 100 m.den fazla yaklaşılmamak suretiyle sıvışmaya neden olan derecede sorunlu ve psikopatları da var olan oğretmen. ''callibra''
**
mezuniyetimden yirmi yıl sonra taksimde bir barda tesadufen oğluyla karşılaşıp, gecenin ikisinde sarhoş kafa telefon ettiğim, beni terslemeden tatlı tatlı konuşup, ertesi gun de ayılıp ayılmadığımı oğrenmek amacıyla beni geri aramış mukemmel insan.''dubliners''
**
bir cocuğun gelecekteki hayatında matematiği sevip sevmemesi uzerindeki en etkili faktordur.
''sui''
**
...esin uzel... dile kolay tam 5 senenizi onun onunde geciriyorsunuz. korka korka geldiğiniz okulda sizin icin onceleri bir yabancı o. sonra bir rehber, yol gosterici. bir evsahibi. bazen ortak, bazen anne, bazen hoca, bazen bana, bazen kotu...

kimi zaman - oğlum ceksene elini ağzından bazen - nen var, iyi misin sen, rengin niye soluk.
bazen - yarın annen okula gelsin konuşacaklarım var. - bunu bir goz doktoruna goturun, tahtaya hep gozlerini kısarak bakıyor.

bir anne kadar hassas, bir baba kadar koruyucu. onunla sabahcılık, onunla oğlencilik, onunla spor, onunla matematik. buyudukce gozumde daha da bir kadın: - anne, ourtmenim de memeleri var biliyor musun ya da - anne bugun okula bir adam geldi urtmeni optu ********. babama soyle dovsun onu anne.

yıllar gecse de ustunden, her 24 kasımda muhakkak hatırlanır, bir yerden numarası bulunsa da aranabilse diye hayal kurulur. hala yaşıyorsanız oğretmenim, allah razı olsun.
''cnbce''
**
kisiligin sekillenmesinde olumlu ya da olumsuz, ciddi etkileri bulunan, ilkokuldan sonraki hayatin her pikselinde izleri hissedilen, iyisi gonendiren, kotusu omurden yiyen sahis.

**

ogretmenler arasinda isi en zor olan, en onemli ogretmenlerden biridir. ogrettigi seyler elki trigonometri degildir; ancak sifirdan bir beyne kalem kullanmayi ogretmenin ne kadar zorlu bir sey oldugunu dusunmek gerek. hayati, sayilari, harfi, hatta cizgi cekmeyi ogretirler; ki geri kalan hayatin tamami bunun uzerine kuruludur zaten. ogrettikleri seyler asla kucumsenmemelidir; zira 18 yasindaki bir bireye optik anlatmak 6 yasindaki bir cocuga "a" harfini ogretmekten her zaman daha kolaydir. sabir kupu, cok emektar insanlardir.
''hassan''
**
eğer oğrenci sayısı minimum 50,maksimum 80-90 olan devlet okullarında işlerinin gerekliliklerini yerine getirmeye calışıyorlarsa dahide olsalar,oxford mezunuda olsalar doyurucu bir eğitim vermeleri ihtimal dahilinde olmayan oğretmen turu.

**
erkek mesleği olarak pek muhimsenmeyen fakat bayanlara gelince makbul sayılan bir iş turu.

-nişanlın ne iş yapar?
-ilkokul oğretmeni (kız sevincle cevaplamıştır)
-hıı..

aynı soru bu kez bir erkeğe yoneltilir:

-evladım gelin kızımızın mesleği nedir acaba?
-ilkokul oğretmeni, teyzeciğim..(oğlan bir gururla soyler)
-aaaa..maşallah maşallah pek guzel...
''persuasive''
**
oğrencilerinden tek tek hediye kabul etmemesi gereken kişiler. ilk anda masum gelse de kimi veliler ve oğretmenler bu işin bokunu cıkarmakta, hediyeler bir ceşit cocuğu kayırma ruşveti haline gelmekte; bir buket cicekten, cukulatadan altın takıya ve yukarısına donuşmekte.
**
vallahi guzeldi, billahi de guzeldi. o suratsız, ders anlatmak yerine sınıf başkanına kitap okutup kendi makyaj yapan allahın belası cadalozdan sonra bir melek gibi girmişti sınıfımıza. kıvır kıvır koyu sacları, bembeyaz teniyle bir melek gibi kondu hayatımıza. sevdi hepimizi. hem de tek tek hissettirerek. ben de sevdim onu ne yalan soyleyeyim.

zamanla tanıdı bizi. dorduncu sınıfa gelmiş cocukların hepsi salak, hepsi beceriksiz olamazdı ya. başkan ve yardımcısı haricindeki tum erkek oğrenciler geri zekalı olamazdı ya. ilk yarı karne notlarımıza inanmadığını, bizim aslında akıllı ve zeki cocuklar olduğumuzu biliyordu. bilmiyorsa da kısa bir sure sonra oğrenecekti nasıl olsa. kendisine sınıfı devreden cadolozun istisnasız tum erkeklere -cocuk bile olsalar- kin beslediğini, her fırsatta kafalarına şamarları ardı ardına indirdiğini, adaletsiz ve tembel bir insan olduğunu bilecekti.

bildi de. ikinci donem sonunda karnelerimiz cicekler gibi actı hep. tek tek tanıdı, keşfetti akıllı ve zeki cocukları. beni kaşfetti. anneme "gelecek var bu cocukta, iyi bir okula gonderin mutlaka" dedi. annem sevindi ben sevindim. akıllıydım, zekiydim, oğretmenim beni takdir ediyordu. o da guzeldi, hem de cok guzeldi. seviyordum onu.

aradan 20 sene gecti. ilkokullar ilkoğretim olmuştu. eski bir oğretmen de mudur. odasında konuşurken duvardaki fotograflar dikkatimi cekti. oğretmenler toplu halde poz vermişler, ileriye hatıra bırakmışlardı. hem de 20 kusur sene evvelden. gozlerim aradı oğretmenimi. buldum sanki ama bir gariplik vardı. benim oğretmenim daha guzel değil miydi? kıvırcık sac tamam ama hani beyaz ten, hani melek aydınlığı, hani dunya guzeli o insan? hatıralarımdaki oğretmenim daha guzeldi. demek ki bana oyle geliyormuş, demek ki icinin guzelliği dışına vuruyormuş, ruhu aydınlatıyormuş. basit bir fotoğraf nasıl yansıtsın o guzelliği?

biraz daha baktım, dikkatli baktım. sanırım gozume guzel gorunmeye başladı gene. guzeldi evet...
''atkuyruklukertenkele''
**

ilkokulda (en azindan bizim zamanimizda) her derse girdikleri icin bazen komik ve zor duruma dusen ogretmenlerdir. resim, muzik , beden egitimi gibi brans derslerini de bunlar goturmek zorundadir ya iste onun sonuclarindan biri.
olcli : anne biz bugun canakkale marsini ogrendik
kendisi de benim okulumda ogretmen olan anne : soyle bakayim
olcli : caa-nak-kal-le icindeee...
anne : hehehehe, gelsene, huseyin ogretmen bizim kizlara mars ogretmis bi dinle (ilkokul ogretmeni olan diger ebeveyn baba cagrilir)
anne: babana da soyle kizim
olcli (gururla) :caa-nak-kal-le icindeee...
anne-baba : aferin kizim

ertesi gun ogretmen odasi:
annem : huseyin bey cocuklara canakkale marsi ogretmissiniz dun dinledik evde
ogretmenim : evet dogru
annem: yanliz sozler canakkale marsi, melodi ankara marsi olmus komik olmus
ogretmenim: hadiii yaa

ogretmenler odası kahkahadan inler ve ogretmenimiz bir sonraki ders bize dogrusunu ogretebilmek icin defalarca ugrasir...
''olcli''
**
ilkokuldan sonra gormediği oğrencisini 25 yaşındayken gorup de tanıyanı, hem de ismiyle hatırlayanı vardır bir de, gozlerinden tanıdım demişti.
ne mıncırık anne formundaydı, ne psikopat bir despot. gozumde hep bilge bir kadın olarak yer etti. hala yeni yeni kafama dank eden bircok şeyi, uydurduğu oyunlarla daha 9 yaşındayken bizlere anlatmaya calıştığı geliyor flashbackler halinde aklıma. ilkokuldayken de cok severdim de, hamurumuza ne kadar guzel şey katmaya calıştığını, okuma yazma carpım tablosu değil, eşitlik, merhamet, emek, adalet gibi kavramları nasıl da o yaştaki cocuğun icselleştirebileceği bir formata dokup onumuze serdiğini ancak buyudukce anladım. adıyla sanıyla anayım, sedef aydın: az kaldı otuzuma geldim, ama sabrı ve sevgisi, en cok da mesleki ahlakı ve bilgeliği icin, onunde saygıyla eğilirim.

**
22 yaşındayken ablama kiralık ev bakarken evi gezdiren ve ayrılırken "hatırlarsın diye bekledim ama hatırlayamadın Mustafa ilkokul oğretmenini" diyerek şok olmamı sağlamış, omur boyu unutulmayacak guzel insan. turkan altun...''mustafaa
**
Hiyerarşik yapıda malesef Turkiye de en altlarda olsakta ,aldığımız ucret gecinmemize yetmesede yuzlerce sorunumuz olsada ben mesleğimi seviyorum.Gururla soyluyorum
Sınıf oğretmeniyim ..
__________________