Alkol ve madde bağımlılığı, cok yonlu ele alınması gereken bir konudur. Tıbbi tedavi gerekliliklerinden psikolojik ve sosyal potansiyellerine, aile yapılanması ve kultur değerlerinden uluslararası uyuşturucu odaklarına ve bunlara karşı geliştiren politikalara kadar bircok parametreyi kapsamaktadır. Cok yonlu ele alınacak ve cok yonlu mucadele edilecek bir global sorun olan madde bağımlılığı, bireyleri aileleri toplumları olumsuz etkilemekte yeni nesilleri ve toplum hayatını tehdit etmektedir.
Madde bağımlılığı bir beyin hastalığıdır ve bir şekilde bu bağımlılık sarmalına duşen kişiyi icindeki derin boşluklardan yakalayarak istila eder.
Bir kez bu gizemli bahceyi adımlayan genc bireyler, heyecanla orulmuş bu meraklarına bedel olarak geleceklerinden, duşlerinden, hislerinden, fiziksel ve ruhsal sağlıklarından feragat etmek zorunda kalırlar.
Yapılan tarama araştırmaları madde bağımlığının en cok merak durtusuyle atılan adımlarla başladığını bildirmektedir.
Uyuşturucu ve alkol bağımlıları, bu maddeleri kullanmaya genellikle genc yaşta başlarlar; ileride giderek kotuleşecek olan bağımlılık macerasının ilk adımları erken yaşlarda atılır. Bunun pek cok nedenleri vardır. Ergenlik doneminde psikososyal gelişim sureclerinin niteliği ve buna bağlı olarak ortaya cıkma ihtimali taşıyan madde kullanımına zemin hazırlayan surecler şoyle sıralanabilir.
Genclik, gelişimin değişimle en sert şekilde sınandığı donemdir. Bu ruhsal ve fiziksel değişime uyum sağlama ve yeni bir kimlik oluşturma surecinde gencler, kendilerine toplumda bir konum oluşturmak icin caba sarf ederler. Bir ceşit metamorfoz olarak değerlendirebileceğimiz bu değişim-donuşum sureci, insanoğlunun en kırılgan donemidir. Bu kırılganlık toplum olarak en cok hassasiyet gostermemiz gereken toplum kesiminin gencler olduğunu bir kez daha vurgular.
Gencler, doğumdan beri bağımlı oldukları ve yavaş yavaş ayrışmaya calıştıkları anne-babalarından ozerkleşmeye calışırlar. Bunu da arkadaş gruplarına daha cok yakınlaşarak gercekleştirirler. Kendilerine cocuklukta oluşturdukları ilke ve değerler sisteminden daha farklı ve kendilerine ait bir değerler sistemi oluşturmaya calışırlar. Bunun yolu da arkadaş gruplarına dÂhil olmaktan gecer.
Ayrışma surecine bu şekilde yon vermeye calışan genc kişi, kendine ait değerler sistemini toplumun değerler sistemiyle uzlaştırmaya ve bu şekilde toplumda yer edinmeye ve kendini toplum icerisinde tanımlamaya yonelir. Ancak bu surec kolay bir surec değildir. Gunumuz dunyasında da coğu zaman sancılı bir şekilde gercekleşir. Bu surecte yaşanan zorluklar genc kişiyi bir yabancılaşma, toplumda kendine yer bulamama, kimliğini belirleyememe durumuna iter.
Bir gruba dÂhil olma ve onun tarafından kabul edilme ihtiyacı, ergenlikte cok elzemdir. Arkadaş gruplarının grubu tanımlayan sınırlarını cizen davranış ve duşunce kalıplarını belirleyen kuralları olur. Genc kişi de bu kuralların dışına cıkmayarak ve yılmaz bir savunucusu olarak kendini kabul ettirmek isteyecektir. Eğer grubun normları icerisinde alkol sigara ve maddeye dair yakınlık aşinalık varsa ve genc kişiye bu normlara uyması şart koşuluyorsa grubun diğer uyeleri tarafından alay edilip dışlanmamak ve grubun icerisinde kalabilmek icin genc kişi bu şartı yerine getirebilir. Bir gruptan dışlanmanın acısı, madde kullanmanın tahmin edilen olumsuzluklarından daha korkutucu gelmektedir.
Benzer şekilde ergenlikte cok daha fazla hacim kazanan kız-erkek ilişkileri de madde bağımlılığı konusunda belirleyici olabilmektedir. İlişki icerisinde bağlanma, kendini kabul ettirme, cekici gorunme ya da tercih edilme gibi ihtiyaclar da genc kişiyi madde kullanımına yonlendirebilmektedir.
Bir diğer onemli pencere de genclik donemindeki zihinsel donuşumdur. Somut duşunceden soyut duşunmeye gecen her genc zihin, hayatı yeniden kavramak ve anlamlandırmak icin sorgulamaya başlar. Yetişkinler icin gunluk hayatın sıradan bir parcası haline gelmiş genel kabulleri, kendi suzgecinden gecirerek icselleştirmek ister. Coğu zaman kendisini farklı bir birey olarak ortaya koyabilmek icin yerleşik değerleri reddeder cunku anne babasının bir uzantısı değil kendi başına bağımsız bir birey olduğunu kanıtlama ihtiyacı cok hayatidir.
Ayrıca genclik, hayatta bircok riski almak konusunda cok daha korkusuz olduğumuz bir donemdir. Bana bir şey olmaz duşuncesi, davranışlarının sonuclarının ve bedellerinin karşısına bir şekilde cıkmayacağına olan inanc, cevreyi etkileme ve kendini kanıtlama gudusuyle birleşince risklere daha yakın ve kolay duşen bir yaşam stili benimsenir.
Gelecek ve gelecekte olabilecek riskler cok uzak gorulur. Genc, o anda oradaki sonuclarla daha cok ilgilidir. Orneğin alkol ya da maddenin o anda vereceği doyum ya da cevrenin baskılarından kurtulma genc icin onemliyken sigaraya bağlı yıllar sonra cıkabilecek sağlık sorunlarını pek de umursamaz.
Bu ruhsal donuşum surecinin dalgalı durakları, genc kişinin kimlik edinme surecinde yapma ihtiyacı duyduğu yeni denemelerde ne dereceye kadar salınım gostereceğini belirler. Genc kişi, toplumda nasıl bir kimlik edineceğine bir kerede karar veremez. Toplum da ona bu sureyi ve yanılma şanslarını vermelidir. Bunun tersi bir durum, uzerinize en yakışan kıyafeti ilk denemede bulmanızı zorunlu koşmak gibidir. Oysa bircok denemeden sonra en iyi sonuca ulaşılacaktır. Gencler icin kimlik edinme sureci de bu denemelerin gercekleşeceği, zaman zaman yanılıp zaman zaman doğruya yaklaşılacağı bir surectir.
Tabii doğru olanı, uygun olanı bulmak icin yanlış ve kabul edilemez olana temas etme ihtiyacı da ortaya cıkabilmektedir. Ozellikle toplumda bir kimlik edinip onu kabul ettirme surecleri catışmalı gecen bircok genc icin olumlu bir kimlik edinilemediğinde olumsuz bir kimliğe burunmek hicbir şey olamamaktan daha yeğ bulunabilmektedir.
Bu kimlik ediniminin deneme yanılma surecinde genclerin madde ile tanışmaları ve onu hayatlarına, hayatlarını ona yerleştirme ihtimalleri gunumuz dunyasında giderek artan bir oranda karşımıza cıkmaktadır.

[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]