Cağımızın Nano- teknolojiye gectiği bu yıllarda insanlığı tehdit eden onemli bir konu ile karşı karşıyayız.
İnsanlık mikro teknoloji ile genetik yapı uzerinde oynanarak kişisel tedaviler geliştirirken bağımlılık konusunda eli kolu bağlı bulunmaktadır.
Bağımlılık nedir?
Bağımlı olunan maddenin elde edilebilmesi icin bireyin butun değerlerini feda edebileceği cok tehlikeli bir durumdur. Yokluluğunda, yoksunluk belirtilerinin ortaya cıktığı fiziksel bağımlılıkta kişinin hayatını alt ust edebilmektedir.
Bağımlı olunan maddeden başlangıcta beklenenler; haz verici ozelliktir. Kişiye yalancı bir cennet yaratır. Şahısları sıkıntılı ve problemli dunyadan hayal Âlemine taşır.
Bağımlılık başlangıcta psikolojiktir. O maddeyi bulduğu zaman rahatlar. Ancak almaya devam ettiği surece fizyolojik bağımlılık gelişir. Bu sure yaklaşık bir aydır. Daha uzun sureler kullanım da artık o maddeyi almadığı donemde yoksunluk belirtileri gorulur ki bundan sonrası maddeden kurtuluş zorlaşır.
Erken donemde şahısta toplumdan izolasyon, kendi dunyasında yaşama başlar. Sonra madde alınımında yuzde kızarıklıklar, ağız ve burun cevresinde kırmızı lekeler, baş ağrısı, yorgunluk, iştah kesilmesi, uyku hali ve hatta şahıs ruya aleminde yaşar. Solunum hacmi azalır.
Gencler bu maddeleri onceleri merak ettikleri icin akranlarına ozentiyle başlarlar. Arkadaş ilişkileri bu devrede cok onem taşır. Genellikle arkadaşlarının bir kereden ne cıkar' gibi ısrarlarına dayanamazlar. Kişisel yatkınlıkta onemlidir. İsyankar, duygusal acıdan dengesiz, cabuk parlayan, cevrelerine uyumda zorluk ceken gencler uyuşturucuya yatkındır.
Aile ici ilişkilerde bu konuda cok onemlidir. Bozuk bir aile ilişkisinde yetişen cocuklar bu ortamdan kurtulmak icin caresizliğe duşebilirler. Yapılan araştırmalar sağlam olmayan gevşek ailelerdeki bağlarının zayıf olduğunu aile ici mutluluğu bulamadığını gostermektedir. Babanın sorumsuz ve ilgisizliği, alışkanlıkları sosyopat tavırları, şiddet uygulama, evin ihtiyaclarını boş verme, sık sık evi terk etme gibi alışkanlığı olan babalar cocuklar icin kotu model olurlar.
Bağımlılığın toplumsal nedenleri de vardır; toplum değerlerine uymayan vurup kırıcı, yıkıcı kişilerde hemen daima bir kaygının yattığı ortaya konmuştur. Kaygının dayanılmaz hal alması ile gerceklerden kacma yoğunlaşır.
Toplumun sosyo- kulturel ve ekonomik koşulları şahısların kaygılarında artış yaratmaktadır. Gencin bu kaygı icinde cıkış yolu bulamaması da onemlidir.
Bir taraftan toplum baskısı bir taraftan kişilik gelişimde aksamalar diğer tarafta aile ici ilişkilerin kotu gitmesi gencleri bunaltmakta ve icsel bir sıkıntı ve kaygı doğurmaktadır. İşte bu sıkıntı ve guvensizlik duygusu genci gecici bir yapay mutluluk sağlayacak maddeye itmektedir.
Şehirleşme problemleri, goc, işsizlik buyuk şehirlerdeki kozmopolit ilişkiler gencin yalnız yalnızlaşmasını koruklemektedir. Kitle iletişim araclarının yaygınlaşması da onemlidir. İyinin tadını almamış cocuklarda kotu yayın yapan televizyonlar, henuz objektivite kazanmamış beyinlerde kargaşa yaratmaktadır. İcgudulerini kamcılamakta zorbalığı bir guc aracı olarak algılamasına neden olmaktadır. İşte bu hazda duş ile gerceği ayıramamaktadırlar.
Bu genclerin aile yapıları da cok onemlidir. Genellikle bolunmuş parcalanmış aileler, anne baba arasında iletişim kopukluğu olan aileler, icki ve madde kullanan aileler, kulturel gelişmesini yapmamış aileler, cocuklarının yetişmesine ilgisiz kalan aileler, cocuklarına guven hissi vermeyen ve iyi bir eğitim almasını sağlayamayan aileler ya da cocuklarının duygusal ihtiyaclarını yani sevgi ve saygıyı bol para vererek maddi gucle sağlamaya calışan aileler ile cocuklarını aşırı koruyarak kişilik gelişimine desteği olmayan ailelerde yetişen cocuklar madde bağımlılığına daha yatkındırlar.
Anne baba olarak cocuklarının bir madde bağımlısı olabileceğini goz onunde bulundurmaları gerekir. benim cocuğum olmaz' mantığı coğu kere ebeveynleri yanıltmıştır.
Genclerin bir devresinde Bu maddeyi almalı mıyım, almamalı mıyım?' diye tereddut gecirdiği olabilmektedir. Burada ebeveyne cok iş duşmektedir. Cocuklarını daima irrite etmeden sevecen bir şekilde takip etmeleri gerekir.
ABD de yapılan bir araştırmada genclerin % 40 ı gelecekte uyuşturucu deneyebileceklerini belirtmişlerdir.
Sigara icenlerde uyuşturucuya yatkınlık icmeyenlere gore daha fazladır ve hem sigara hem alkol alan genclerde bu oran daha yuksektir.
Bilmemiz geren şudur; Sigara, alkol ve uyuşturucu kullanmamızın yaratacağı zararları bilen ve bu konuda aileleri ile uyum sağlayan genclerin bu maddeye başlamaları daha duşuk olasılıktır yani ebeveynler cocuğunu korumak onu sağlıklı bir birey olmasını sağlamak uyuşturucudan uzak tutmak konusunda yeterli guce sahiptirler. Bu durum ergene doğru yaklaşım ve iyi model olmakta yatmaktadır.
[h=2]İzmir Noroloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Genclerde bağımlılık sorunları
Sağlık0 Mesaj
●26 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Genclerde bağımlılık sorunları