GENC EŞİN DAYANILMAZ CAZİBESİ
Gunumuzde kendilerinden onlarca yaş birlikte olan ya da evlenen genc kadınların sayısı hızla artıyor. Aşk ve tutku, hayat tecrubesi, maddi-manevi donanım, guc ve sosyal statu gibi faktorlerin başrolde oynadığı genc kadın-olgun erkek ilişkisini incelerken, bu piskolojinin ardında yatan nedenleri de Psikiyatrist&Psikoterapist Uzm. Dr. Sevilay Zorlu ile birlikte ortaya koymaya calıştık.
Kız yirmilerinde ya da otuzlarının başında, erkek ise belki kırklarını ya da ellilerini suruyor. Son yıllarda giderek artış gosteren, sosyoloji ve psikoloji uzmanlarından gazetecilere kadar herkesin uzerinde fikir yuruttuğu genc kız-olgun erkek ilişkisi gercekten de aşkın sık gorulen hallerinden biri. Peki ama uzerinde sıkca yazılıp cizilen, psikolojik, sosyal ve ekonomik boyutlarıyla incelenen bu tercihin sırrı ne olabilir? Biz de bu sorunun cevabını merak ettik ve konuyu Psikiyatrist&Psikoterapist Uzm. Dr. Sevilay Zorlu ile masaya yatırdık. İşte sorularımız ve uzmanımızın goruşleri:
Ciftler arasında olması gereken ideal bir yaş farkı var mıdır?
Neye gore seciyoruz evleneceğimiz kişileri? Secim nedenlerimizi, bilincli ve bilincdışı olarak ayırabiliriz. Hemen herkesin evleneceği kişi icin sıraladığı, fiziksel gorunumden davranış şekillerine kadar uzanan, iş ve maddi durumu kapsayan listeleri vardır. Bir bakarız birisini eş olarak secivermişiz. Bunu genellikle Âşık olmakla, sevmekle acıklamaya calışırız. Ama genellikle acıklamaya yetmez aşk. İşte orada bilincaltı istemler, beklentiler, gereksinimler belirir. Eşte aradığımız guven, sığınma, bir baba, bir anne ya da farkında olmadığımız bir başka gereksinimimiz olabilir bize bu secimi yaptıran. “Zıt kutuplar birbirini ceker” sıkca kullanılan bir cumledir. Ciftler arasında yaş farkının gorulduğu, daha cok da anlam verilemeyen, yakıştırılmayan birliktelikleri acıklamak icin dile getirilir. Oysa dıştan gozlenen uygunluktan cok, kişilerin birbirlerinden beklentileridir secimleri etkileyen. Eğer beklentimizi karşılayan biri varsa ya da bizde olmayan bir ozelliği taşıyarak bizi butunlediğini duşunuyorsak, eş secimi icin karar verebiliriz.
“Dunya genelinde erkekler 20 ile 40 yaşları arasında, genelde kendilerinin yarı yaşında olan fiziksel olarak cekici kadınları tercih ediyorlar…Bu tercihlerin her kulturde gecerli olmaları tum bu tercihlerin erkeklerin ilkel atalarından kalma beyin devrelerinin parcası olduklarını gosteriyor.”
Kişiler (Ozellikle de erkekler) neden kendilerinden yaşca kucuk biriyle birlikte olmak isterler?
Pek cok orta yaşlı erkek ve sayıları giderek artan kadının kendilerinden daha genc ve hoş insanların peşinde olmasının nedenini hic merak ettiniz mi? Bunun bir nedeni kendi gencliklerinden bu yana akıllarının bir koşesinde yerine getirilmeyi bekleyen bir duş ya da fantezinin peşinde olmalarıdır. Genelde bu erkeklen 50 yaşına gelseler bile iclerinden hala genc olduklarını duşunurler. Haklılar. Duygusal gereksinimlerinin bir kısmı hala genctir ve geliştirilmeyi beklemektedir. Duşlerinizi araştırmazsanız, biriyle paylaşmazsanız ve uzerine eğilmezseniz, bunu geliştiremezseniz; başlangıctaki yerine takılı olarak kalır ki buda genelde ergenlik ya da genc yetişkinlik donemleridir.
Bunun bir başka nedeni ise, kimi orta yaşlılar daha genc biriyle bağ kurduklarında kendilerini daha guvenli ve kontrolu daha cok kendi ellerinde tuttuklarına inanırlar; ileri yaşlarını ve deneyimlerini, kendi kuşaklarından biriyle beraber olduklarında sahip olmadıklarına inandıkları bir gucu elde etmek icin kullanırlar…
Dunya genelinde erkekler 20 ile 40 yaşları arasında, genelde kendilerinin yarı yaşında olan fiziksel olarak cekici kadınları tercih ediyorlar. Uzun sureli partnerlerinin duzgun bir cildi, parlak gozleri, dolgun dudakları, parlak sacları ve yuvarlak vucut hatları olmasını arzuluyorlar. Bu tercihlerin her kulturde gecerli olmaları tum bu tercihlerin erkeklerin ilkel atalarından kalma beyin devrelerin parcası olduklarını gosteriyor. Neden bu ozellikler erkeklerin listesinde ust sıralarda? Pratik bir bakış acısıyla yaklaşacak olursak, butun bu ozellikler ne kadar yuzeysel gorunurlerse gorunsunler, doğurganlığın onemli gosterileri. Erkekler farkında olsunlar ya da olmasınlar, beyinleri yatırımlarına karşılık olarak en yuksek doğurganlığı sunan kadınları tercih ediyor. On milyonlarca sperme sahip olan erkekler eğer birlikte olacak doğurgan kadınlar bulurlarsa neredeyse sınırsız sayıda ureyebilme kapasitesine sahipler. Sonuc olarak anahtar gorevleri doğurgan olan ve uremeye yatkın kadınlarla eşleşmek. Kısır kadınlarla eşleşmek genetik geleceklerinin heba edilmesi anlamına geliyor. Yani, milyonlarca yıl icinde erkek beyni kadınlardaki doğurganlık izlerinin gorsel ipuclarını aramaya eviriliyor. Yaş, elbette onemli bir faktor, sağlık da oyle. Hareketlilik, genclik, fiziksel simetri, yumuşak bir cilt, parlak saclar ve ostrojen tarafından şişirilen dudaklar aslında yaş, doğurganlık ve sağlığın gozlemlenebilir işaretleri. Kadınların kırışıklıkları ortadan kaldıran Botox tedavilerine ve kollajen dolgulara başvurmalarına şaşmamalı.
“Genc kadınlar baba ozlemi, şefkat arayışı, toplumda yer edinme ve ekonomik gerceklikler gibi nedenlerle boyle bir ilişkiyi tercih ediyor olabilirler. Kadınlar sadece aşk icin değil, toplumsal statu icin de boyle bir arayışa giriyorlar.”
Enerjisi ve gencliğiyle hayatının baharında olan bir kadını kendinden yaşca buyuk bir erkeğe ceken faktorler nelerdir peki?
Bu ilişki modeli genc kadınların pencerelerinden bakıldığında daha karmaşık gorunuyor. Genc kadınlar baba ozlemi, şefkat arayışı, toplumda yer edinme ve ekonomik gerceklikler gibi nedenlerle boyle bir ilişkiyi tercih ediyor olabilirler. Kadınlar sadece aşk icin değil, toplumsal statu icin de boyle bir arayışa giriyorlar. Kendilerini guvende hissetmek, statu sahibi olabilmek icin kendilerinden yaşca olgun, sosyal, iş hayatında başarılı olan zengin erkeklerle birlikte oluyorlar. Kucuk yaştan itibaren abaları tarafından aşırı derecede şımartılan, baba sevgisini olması gerekenin cok otesinde abartılı bir şekilde yaşayan kadınlar da partner olarak kendilerinde yaşca buyuk erkekleri secebiliyorlar. Bunun tam tersi bir durumu yaşayan, cocukken baba hasreti ceken, baba sevgisine muhtac buyuyen kadınlar bu sevgi ihtiyaclarını kendilerinden yaşca buyuk erkeklerde arayabiliyorlar.
Gercekten gunumuzde zenginlik ve itibarla gelen gorkemli ve luks bir hayatın genc kadınların gozlerini kamaştırdığını soylemek mumkun. İşte tum bu nedenlerin yarattığı buyulenme ile aşkı yok sayıp daha gercekci bir yolda ilerlemeyi tercih eden kadınların sayısı hic de az değil. Coğumuz artık “Aşkın karın doyurmadığı” şeklindeki bakış acısını yansıtan cumleleri ne kadar sık duyuyoruz değil mi? Bu cumlelerin kurulduğu gunumuz şartlarında da genc kadınlar ilişkilerini daha somut, daha maddi temellere oturtmak istiyorlar. Elbette ki tum kadınları sadece ekonomik ve sosyal gercekler doğrultusunda hareket eden maddiyatcı kadınlar olarak gormek son derece yanlış bir bakış acısı. Biz yaş farkının başrolde olduğu bu ilişki turunu doğurabilecek sebepleri ve olasılıkları tartışıyoruz. Unutmamız gereken nokta; bir ilişkinin sağladığı toplumsal statu ve maddi kolaylıklar sadece olgun erkeklerle birlikte olan genc kadınları değil, kadın-erkek herkesi cezp ediyor.
“Aşk asla yetmez. Olumsuzlukların daha yakın bir ilişki cercevesinde kendiliğinden duzeleceği duşuncesi tehlikeli bir varsayımdır.”
Yaş farkı partnerler arasında sorun yaratıyor mu?
Birbirinden farklı gecmişleri, beklentileri ihtiyacları, tepkileri ve duyarlılıkları olan iki ayrı bireyin, rutin seyreden bir ilişki icinde yaşayabilmeleri sanatıdır evlilik. Belki de o yuzden boşanmalar ve mutsuz evlilikler artıyor gunumuzde. Herkes sanatcı olmayı oğrenemiyor.
“Rutin sıkıcıdır” denir. Oyleyse boşanan eşlerin coğu niye tekrar evlenirler? Rutinin sıkıcı olmasına karşın insan yaşamının en onemli ihtiyaclarından biri olan guven duygusunu sağlamakta en onemli etkenlerden biridir. Partnerinin yaşca buyuk ya da kucuk olmasının neden olduğu iletişim sorunları, gosterdiği şiddet, alkol-madde alışkanlığı, kumar veya sadakatsizlik canını defalarca yakmıştır. Ama yine de onunla evlenmeye karar verebilir. Cunku “Aşk her şeyin ustunden gelir, partnerim nasıl olsa değişecektir” efsanesine de inanmak istiyorsunuzdur. Etrafımızı kısaca gozlemlediğimizde olumsuz ornek bulmakta pek zorlanmayız. Aşk asla yetmez. Olumsuzlukların daha yakın bir ilişki cercevesinde kendiliğinden duzeleceği duşuncesi tehlikeli bir varsayımdır. Kadınlar evlenirken “eşlerini değiştirebileceklerini”; erkeklerde “karılarının hic değişmeyeceğini” duşunurler. Bazen inanmak istediklerimize değil gozumuzun onundeki gerceklere daha fazla şans vermek gerekir. Yaş farkı olsun ya da olmasın kendimize “Ben neden boyle bir secim yapıyorum, eşim benim hangi duygusal ihtiyacıma hitap ediyor ve uzun vadede bu bana iyi gelecek mi?” sorularını sorup ictenlikle cevaplayabiliyorsak sonuclar bizi mutsuz edemeyecektir.
[h=2]Antalya Psikiyatri uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Genc sevgilinin dayanılmaz cazibesi
Sağlık0 Mesaj
●21 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Genc sevgilinin dayanılmaz cazibesi