Ciftler arasında olması gereken ideal bir yaş farkı var mıdır?
Neye gore seciyoruz evleneceğimiz kişileri ? Tabi ozellikle bizim ulkemizde, buyuklerin bizler adına yaptığı secimleri bir kenara bırakıp,secim hakkımızı kullanabildiğimiz durumlardan bahsediyoruz.Secim nedenlerimiz,bilincli ve bilincdışı olarak ayırabiliriz.


Hemen herkesin evleneceği kişi icin sıraladığı,fiziksel gorunumden davranış şekillerine kadar uzanan, iş ve maddi durumu kapsayan listeleri vardır.Bir bakarız birisini eş olarak secivermişiz.Bunu genellikle aşık olmakla,sevmekle acıklamaya calışırız.Ama genellikle acıklamaya yetmez aşk.İşte orada bilincaltı istemler,beklentiler,gereksinimler belirir.Eşte aradığımız guven,sığınma,bir baba,bir anne yada farkında olmadığımız bir başka gereksinimimiz olabilir bize bu secimi yaptıran.


‘’Zıt kutuplar birbirini ceker,’’sıkca kullanılan bir cumledir. Ciftler arasında yaş farkının gorulduğu , daha cok da anlam verilemeyen ,yakıştırılmayan birliktelikleri acıklamak icin dile getirilir.Oysa dıştan gozlenen uygunluktan cok,kişilerin birbirlerinden beklentileridir secimleri etkileyen.Eğer beklentimizi karşılayan biri varsa yada bizde olmayan bir ozelliği taşıyarak bizi butunlediğini duşunuyorsak ,eş secimi icin karar verebiliriz.


Eş seciminde ten uyumu ne kadar etkili olabilir?
Cinsel uyum moda deyimiyle ten uyumu, tabi ki etken eş seciminde ve evliliğin sağlıklı surmesinde olmazsa olmazlardan biridir. Ama tum uyumlar gibi,cinsel uyum icinde bazı ozelliklerin onceden bilinmesi ve bunu oğrenmek icin zaman gerekir.Turkiye gibi cinsel eğitimin neredeyse hic olmadığı, kadınlar adına cinselliğin değersizleştirildiği, eş olarak yapılması gereken gorev gibi duşunulduğu koşullarda eş seciminde cinselliğin yeri tartışılır.Tabii bu tartışmaları basında yer alan bir takım testlerle yapmaya calışıp, eşimizle cinsel uyumumuz olup olmadığını anlamaya calışınca, boşanmaların en baş nedenleri haline gelir cinsellik.Oysa diğer alanlarda olduğu gibi bu alanda beklentilerimizi saptayacak ve anlayacak kadar bilgimiz olduğunda işimiz kolaylaşacaktır.En sağlıklı secimlerde ve evliliklerde bile zaman zaman calkantılar yaşanır.Ancak secim doğruysa, ciftlerin değişikliklere uyum sağlama kapasiteleri yeterliyse sure ve niteliği gittikce artan bir evlilik yaşamı olur.Belki de,’’Evlilik aşkı olduruyor,’’sozunun gercek alt yazısını okumak gerek:’’yanlış secim,olgunlaşmamış ve yanlış evliliklere neden oluyor,yorumlanamayan sevgiyi yitirmenin sucu da evlilik kurumuna kalıyor.’’


Aşkın omru ne kadar?
Araştırmalarda romantik bir tutkunun ortalama yaşam surecinin iki yıl olduğu sonucuna varılmıştır.Eğer bu gizli bir aşk ilişkisi ise, biraz daha uzun surebilir.Fakat sonucta,hepimiz bulutlardan inip,ayağımızı tekrar toprağa basarız.Gozlerimiz acılır ve diğer kişiyi olduğu gibi goruruz.Onun bazı kişisel ozelliklerinin gercekten rahatsız edici olduğunun farkına varırız.Davranış kalıpları sinir bozucudur.İnciterek,kızacak hatta belki de sert sozlerle sarfedip,eleştirel yargılarda bulunacak kapasitededir.Aşık olduğumuzda gozardı ettiğimiz bu kucuk ozellikler şimdi koskoca dağlar olmuştur.Annemizin sozlerini anımsarız ve kendi kendimize sorarız,’’Nasıl bu kadar aptal olabildim?”Sacların hep lavoboyu tıkadığı kucuk beyaz lekelerin aynayı kapladığı, corapların kirli camaşır sepetine yuruyerek gidemediği, pecetenin ne şeklide cıkarılması gerektiğinden tutun da, diş macununun ortadan sıkılmasından duyulan rahatsızlığa konu alan tartışmaların olduğu evliliğin gercek dunyasına hoş geldiniz.


Bu ayakkabıların dolaba kendiliğinden yurumediği,cekmecelerin kendiliğinden kapanmadığı,paltoların askıları sevmediği ve corapların camaşır yıkanırken izinsiz kaybolduğu bir dunyadır.Bu dunyada bir bakış incitebilir,bir soz yıkayabilir.Sırılsıklam aşık olanlar duşman,evlilik bir savaş alanı haline gelebilir.’’Aşık olma ‘’mucizesine ne oldu?Ne yazık ki,o yalnızca iyi gun ve kotu gun icin,noktalı yerlere imzamızı atmak uzere bizi oyuna getiren bir yanılsamaydı. Bu kadar cok insanın evliliğe ve bir zamanlar sevdikleri eşlerine lanet etme noktasına gelmesi şaşılacak bir şey değildir.Sonucta,eğer gercek aşkı yakaladığımız konusunda aldatıldıysak kızgın olmaya hakkımız vardır.Biz gercekten ‘’gercek’’aşkı yaşadık mı?



Kişiler (Ozellikle de erkekler) neden kendilerinden yaşca kucuk biriyle birlikte olmak isterler?
Pek cok orta yaşlı erkek ve sayıları giderek artan kadının kendilerinden daha genc ve hoş insanların peşinde olmasının nedenini hic merak ettiniz mi? Bunun bir nedeni kendi gencliklerinden bu yana akıllarının bir koşesinde yerine getirilmeyi bekleyen bir duş yada fantezinin peşinde olmalarıdır.Genelde bu insanlar (iclerinden)50 yaşına gelseler bile hala genc olduklarını duşunurler.Haklılar.Duygusal gereksinimlerinin bir kısmı hala genctir ve geliştirilmeyi beklemektedir.Duşlerinizi araştırmazsanız ,biriyle paylaşmazsanız ve uzerine eğilmezseniz,bunu geliştiremezseniz ;başlangıctaki yerine takılı olarak kalır ki buda genelde ergenlik yada genc yetişkinlik donemleridir.


Bunun bir başka nedeni ise,kimi orta yaşlılar daha genc biriyle bağ kurduklarında kendilerini daha guvenli ve kontrolu daha cok kendi ellerinde tuttuklarına inanırlar ;ileri yaşlarını ve deneyimlerini ,kendi kuşaklarından biriyle beraber olduklarında sahip olmadıklarına inandıkları bir gucu elde etmek icin kullanırlar…


Dunya genelinde erkekler 20 ile 40 yaşları arasında,genelde kendilerinin yarı yaşında olan fiziksel olarak cekici kadınları tercih ediyorlar.Uzun sureli partnerlerinin duzgun bir cildi,parlak gozleri ,dolgun dudakları ,parlak sacları ve yuvarlak vucut hatları olmasını arzuluyorlar.Bu tercihlerin her kulturde gecerli olmaları tum bu tercihlerin erkeklerin ilkel atalarından kalma beyin devrelerin parcası olduklarını gosteriyor. Neden bu ozellikler erkeklerin listesinde ust sıralarda?Pratik bir bakış acısıyla yaklaşacak olursak ,butun bu ozellikler ne kadar yuzeysel gorunurlerse gorunsunler ,doğurganlığın onemli gosterileri.Erkekler farkında olsunlar yada olmasınlar ,beyinleri yatırımlarına karşılık olarak en yuksek doğurganlığı sunan kadınları tercih ediyor.On milyonlarca sperme sahip olan erkekler eğer birlikte olacak doğurgan kadınlar bulurlarsa neredeyse sınırsız sayıda ureyebilme kapasitesine sahipler.Sonuc olarak anahtar gorevleri doğurgan olan ve uremeye yatkın kadınlarla eşleşmek.Kısır kadınlarla eşleşmek genetik geleceklerinin heba edilmesi anlamına geliyor.Yani,milyonlarca yıl icinde,erkek beyni kadınlardaki doğurganlık izlerinin gorsel ip uclarını aramaya evriliyor.Yaş, elbette onemli bir faktor,sağlık da oyle .Hareketlilik,genclik,fiziksel simetri ,yumuşak bir cilt,parlak saclar ve ostrojen tarafından şişirilen dudaklar aslında yaş,doğurganlık ve sağlığın gozlemlenebilir işaretleri. Kadınların kırışıklıkları ortadan kaldıran Botox tedavilerine ve kollajen dolgulara başvurmalarına şaşmamalı.


Toplumumuzda kendilerinden yaşca kucuk genc kadınlarla evlenen erkekler tepki cekmezken, soz konusu kadın olduğunda, kadının kendinden yaşca kucuk bir erkekle evlenmesi ya da birliktelik yaşaması neden tolere edilemiyor?
Bizim değerlerimiz ruhsal gelişim surecimizde oluşuyor. İcinde yaşadığımız cevreden sozel ve sozel olmayan iletişimle mesajları alarak temel inanclarımızı oluşturuyoruz. Oğrendiğimiz davranış kalıpları dışına cıkılması ezberimizi bozabiliyor. Ruhsal yapımıza yabancı geleni tıpkı organ naklinde bedenimizin organı kabul etmemesi gibi tolere edemeyebiliyoruz.


Yaş farkı partnerler arasında sorun yaratıyor mu?
Birbirinden farklı gecmişleri,beklentileri ihtiyacları,tepkileri ve duyarlılıkları olan iki ayrı bireyin, rutin seyreden bir ilişki icinde yaşayabilmeleri sanatıdır evlilik. Belki de o yuzden boşanmalar ve mutsuz evlilikler artıyor gunumuzde.Herkes sanatcı olmayı oğrenemiyor.


“Rutin sıkıcıdır” denir. Oyleyse boşanan eşlerin coğu niye tekrar evlenirler? Rutinin sıkıcı olmasına karşın insan yaşamının en onemli ihtiyaclarından biri olan guven duygusunu sağlamakta en onemli etkenlerden biridir.


Tehlikeli varsayım;aşk her zorluğun ustesinden gelir’’Aşkı bir gorme kusuru yaşadığını varsaymak doğru olmaz.İlişkinin suresi uzadıkca partnerler birbirleriyle ilgili olumsuzlukları bazen evlenmeden oncede gormeye başlar.Bazen gercekten o kadar nettir ve o kadar yaşantımıza girer ki,inkar etmemiz neredeyse mumkun değildir.Partnerinin yaşca buyuk ya da kucuk olmasının neden olduğu iletişim sorunları, gosterdiği şiddet,alkol-madde alışkanlığı, kumar veya sadakatsizlik canını defalarca yakmıştır.Ama yinede onunla evlenmeye karar verebilir. Cunku,’’Aşk her şeyin ustunden gelir, partnerin nasıl olsa değişecektir,’’efsanesinde inanmak istiyorsunuzdur.Etrafımızı kısaca gozlemlediğimizde olumsuz ornek bulmakta pek zorlanmayız. Aşk asla yetmez…Olumsuzlukların daha yakın bir ilişki cercevesinde kendiliğinden duzeleceği duşuncesi tehlikeli bir varsayımdır. Kadınlar evlenirken “eşlerini değiştirebileceklerini”; erkeklerde “karılarının hic değişmeyeceğini” duşunurler. Bazen inanmak istediklerimize değil gozumuzun onundeki gerceklere daha fazla şans vermek gerekir.


Cinlilerin bir atasozu vardır “iki insan birbirini seviyorsa binlerce kilometre bile onları ayıramaz; ama iki insan arasında sevgi bağı yoksa kapı komşusu bile olsalar bir araya gelemezler” . Bu bakış acısına gore yakın bir ilişki fiziksel yakınlık meselesi değil,mesafeleri engel tanımayan enerji uyumu meselesidir. Ama uygunluk, tutku ve arzudan daha fazlasını barındırır.Aile ve eğitim gibi toplumsal olgulara da bağlıdır. Bunlar zorunlu sınırlayıcı faktorler değildir ama klavuzluk eder.


Erişkinlik doneminde ruhsal gelişimde sağlıklı olan yakınlık kurmak, patolojik olan yalnız kalmaktır. İki her zaman birden iyidir.Cunku harcadıkları emeğin karşılığını alırlar.Biri duşerse,diğeri ona elini uzatır;duştuğunuzde yalnızsanız ,sizi ayağa kaldıracak biri yoktur yanınızda .İki kişi yanyana uzandıklarında birbirlerini ısıtırlar ;oysa yalnızsanız nasıl ısınırsınız?Biriniz saldırıya uğrasa ,birlikte koyarsanız ;uc liften oluşan bir halatı kolay kolay kimse koparamaz .


Yaş farkı olsun ya da olmasın kendimize ” ben neden boyle bir secim yapıyorum,eşim benim hangi duygusal ihtiyacıma hitap ediyor ve uzun vadede bu bana iyi gelecek mi?” sorularını sorup ictenlikle cevaplayabiliyorsak sonuclar bizi mutsuz edemeyecektir.

[h=2]Antalya Psikiyatri uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]