Yavaş yavaş olurler seyahat etmeyenler
Yavaş yavaş olurler okumayanlar, muzik dinlemeyenler,
Vicdanlarında hoş gormeyi barındırmayanlar
Yavaş yavaş olurler…
Alışkanlıklarına esir olanlar, her gun aynı yolda yuruyenler,
Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,
Elbisesinin rengini değiştirme riskine bile girmeyenler ,
Veya bir yabancıyla konuşmayanlar
Yavaş yavaş olurler…
İhtiraslardan ve verdiği heyecanlardan kacanlar ,
Tamir edilen kırık kalplerin gozlerindeki
Pırıltıyı gormek istemekten kacınanlar
Yavaş yavaş olurler…
Aşkta veya işte bedbaht olup istikamet değiştirmeyenler,
Ruyalarını gercekleştirmek icin risk almayanlar,
Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin dışına cıkmamış olanlar,
Yavaş yavaş olurler…
Pablo NERUDA
“Homeostoz” vucudumuzun normal koşullardaki doğal durumudur (yeni alınmış parıl parıl bir arabayı duşleyin…) Sağlıklı bir kişi bir kafede oturmuş sevgilisini duşunurken muhtemelen homeostoz durumundadır. Kalbi normal ritmde, kan basıncı, solunumu normaldir. Biraz capkın olan bu beyefendi yan masadaki kızı kesmeye başlar, bu arada beklenen sevgili iceri girer ve işin rengi değişir. Ciddi bir ağız dalaşı başlar. Cocukcağızın kalp hızı, solunumu artar. Kan başına yukselir , cilt kızarır, ter basar, ağız kurur. Zira vucut şu an korunma reflexinde yani ‘’Allostoz’’ durumundadır.
Kızcağız cıkıp gider, bizimki bir ‘’pufff!’’ ceker ve yine normal duruma/homeostoz hala doner. Bu temel iki mekanızmayı beynimiz ‘HİPOTALAMUS’ yolu ile kontrol eder.
Yukardaki toplam bolgeye genel tanımı ile ORTA BEYİN denir. Burda;
⦁ Talamus : Beynin dinomosu ve giriş kapısıdır. Duşuk elektrik burda uretilir, vucuda gelen tum bilgi beyne buradan postalanır
⦁ Hipotalamus : Hormonal (kimyasal) ve sinirsel(elektriksel) yolla , tum beyin yapılarından gelen emirleri bir araya getirir birleştirir ve Homeostoz ve Allostoz’ı oluşturur.
⦁ Hipofiz : Hipotalamus’un emir eri patacısıdır.
⦁ Amigdala : Duygusal bellek deposudur.
⦁ Hipokampus : Uzun sureli bellek deposudur.
⦁ Bazal Ganglion : Vucut hareketleri, uyanık olma, oğrenme, duygusal ifade gibi ozellikler de yardımcıdır.
⦁ Limbik Sistem : Yukarıdaki 6 bolumun genel adıdır. Bilincaltı denen durumun temel etmenidir.
Aşağıda gozlenen beyin sapı ise ilkel beyin bolumudur. Zeka /akıl gelişmeden once zorunlu olan nefes alma, kalp hızı gibi temel ozelliklerimizin cıkış/yonetim merkezidir.
HPA Hipotalamus, pituiter(hipofiz) ve Adrenal (bobrek ustu bezi) ise genel olarak beynin vucudun Homeostoz halde normal calışması ya da Allastoz; koruma moduna girmesi icin gerekli temel yoldur. Allastoz’ı beynin fren veya sigorta sistemi olarak duşunebilirsiniz. Hipotalamus ise beynin tamircisidir. Araba teklemeye başladığı zaman (şeker, tansiyon, kolesterol, tiroid hormon duzeyleri azalmış veya artmışsa ) doğrudan devreye girer. Tamirci tamiri iki yolla yapar elektrik ve kimyasal. Kimyasal yol hipofiz uzerinden hormonların duzeyinin kontrolu şeklinde olur.
Allostoz’daki (bozuk) bir yapı da hormonlar (kortizol, norepinefrin, CRH) beyin on bolgesi + hipokampusu İNHİBE(durdurma), Amigdalayı exite (uyarma) hale girer (Depresyon, anksiyete, otizim gibi rahatsızlıklarda buyumuş aşırı uyarılmış amigdala etkisi kısıtlanmış beynin on bolgesi, hipokampus soz konusudur ).
Hipofiz’in salgıladığı;
Vazopresin : Azalırsa belli yaş uzeri sık idrara cıkma
FSH- LH : Kadında adet duzensizliği
Testesteron : erkekte sperm uzertimi, kalp damarını gevşetme
Ostrojen : Kadında yumurtalık calışması
Prolaktin : kadında sut uretimi stresin azalması
Tiroit : enerji uretim ve taşınması, yağ – şeker metabolizması ( depresyon ve bipolar bozuklukta TSH ve TRH seviyesi duşuktur.)
Hipofizin salgıladığı bu hormonların coğunun (kortizon, pragesteron dahil olmak uzere ) uretiminde ise KOLESTEROL temel yapısal molekuldur.
Kolesterolun onemli kısmını vucut uretir, cok azı besinlerle alınır. Kolesterol aynı zamanda antioksidandır. Vitamin (A,P, E kullanımı ve D vitamini uretiminde gereklidir. Beyin, damar, kalp hastalıklarında yuksek kolesterol etkilidir. (Ancak son donemlerdeki yağ ve yumurta icermeyen kolesterol diyetleri kesinlikle yanlıştır; Eski bilgilere gore yağlar vucutta kolesterole donuşur. O ise damarları tıkar, kalp hastalığı ve felce yol acar. Kırmızı et kan basıncını artırır, kansere yol acar.)
Yeni duşunce KETOJENİK diyet daha mantıklıdır. Daha yuksek yağ, et, sebze buna karşılık minimum duzeyde şeker( Bu yontem epilepsi, Parkinson, Alzheimer hastalarında olumlu sonuclara yol acmıştır.)
(Jonh Hopkins Medicol İnstitutions, Dr John M. Freeman 10 yıllık calışma sonucu)
⦁ Clinical Cardiolayy
⦁ İnternol Medicine
⦁ Jac Cordioloyy dergi yayınları…
Beynin kendini yapılandırma yontemi : PLASTİSİTE
Plastisite hucreler arası bağlantı sayısının artması demektir. ( Yeni noron uretimi olmadığı icin de mukkemmel bir kendini koruma kurtarma stratejisi/ yontemidir.
Yukarıdaki ucgeni hastalıklar acısından incelersek ;
Travma/aşırı stres BOB + (artmış)
Depresyon Amigdala + BOB ve Hipokampus - (Azalmış)
Menepoz BOB +
OKB BOB + (Ozellikle on singulat ginus)
İntahar BOB + (Ozellikle on singulat ginus)
Şizofreni BOB +
İlaclarının etkisi coğunlukla LİMBİK sistem yolu iledir. İlaclar kısaca kullanıldıkları an beynin on bolgesinin gorevini ustlenmeye calışır.Ancak bunlar beynin plastisilerini artıramaz.Plastisite hucreler arası (dendrit) artması ile oluşur.
Latince ve bilimsel jargon sıkıntı verdi ise kısa bir şiir ile ara verelim ;şizofren olarak sınıflandırılan Serhat DİLSİZ’in cezaevinde ve Manisa Akıl Ruh Sağlığı Hastanesi’nde yazdığı şiirle;
Bilinmez hangi duş hatırlatır yarını
Kim celme taktı hayatına
Bileğinde deri zincirlerin izi
Sunger kaplı hucreden hatıra
Ustune oturan kırmızı gozlu sırtlanın
On iki mikro dalga dudaklarından
Salyalar damlıyor ağzıma
İcimdeki parmaklıkların icinden
Bilinmesi benden cıkartmaya calışan bir ecza
Toplu cinayetler aklımda
Bu bana bilinmezden verilen bir ceza …
Ben beynimin kafası guzel haliyim
Volta da elli altı
Kafa kırık altı
Hucrenin metresi uc
Bir serhat bir bilinmez yuruyen bir bedende iki
damarlardan gecen ecza bin mikro gram
Kimi ulak kimi ruj lekeli
Yarısı yanmış yarısı kalmış
Onlarca izmarit tukurmekteyim
Her nefeste yarına daha var
Bir sigara… yarım sigara… son sigara…
Yukarıda anılan şeytan ucgeninin (!) terapisinde kullanılan neuroterapi’yi diğer yazılarımızda inceleme şansınız var.
Şu an size cok yeni bir iki tedavi/terapi yontemlerinden bahsetmemiz iyi olacaktır.
⦁ İcmiş olduğunuz su da mutlak surette magnezyum miktarının kalsiyum eşit olmasını arayın. (satılan bir cok su da bunu bulmanız cok zor olsa da!)
⦁ Q 10(Koenzim 10) hucresel enerji ihtiyacını karşılar.
L kartinin, keratin,karnosin, magnezyum ve kalsiyumla bitlikte ATP etkinliğinde gorevlidir. Antioksidandır, kalbi guclendirir, Alzheimer ve parkinson’da yararlıdır. Diobetle streste etkilidir.
⦁ Lipoik Asit : Şeker hastaları, kanserde durdurucu yapısı mevcuttur.
⦁ EDTA : Damar yolu ile uygulanır. Ağır metallerin tumunde etkilidir. Damar sertliğine sebep olan kalsiyumu temizler. Hipertansiyon, kladikasyon (bacak damar tıkanmasına bağlı yurume ağrısı) etkilidir.
Genel olarak duygularımız bize hakim olduğu surece, zekamız (iyi veya kotu şekilde)hicbir şey yapamaz. Tutkular mantığı bastırmıştır.
Yani genel olarak iki zihnimiz vardır : biri duşunur diğeri hisseder( kalbimiz ve beynimizin zihni).
Duygusal beynimiz akılcı beynimizden cok once gelişmiştir. Duygusal hayatımızın en onemli ve eski koku koku duygusudur. Koku lobu merkezi de 2 farklı noron tabakasından oluşur:
⦁ Merkez alınan koku yenilir mi? cinsel acıdan uygun mu? Yaklaş, doku duşman mı? Kac veya kovala mesajlarını verir.
Duygusal beynin temel katmanları limbik sistemdedir (limbus Latince yuzuk demektir). Limbik sistem geliştikce 2 beceri geliştirdi: Oğrenme ve hatırlama. Bu ise bizi tum diğer canlılardan ayırdı. Diğer canlılar gibi akıllıca/zeki secim yapma, değişmez otomatik tepki vermenin yerini artık cevrenin tepkisine uyan ince ayarlı tepkiler almıştı. Bir cevrenin tepkisine uyan ince ayarlı tepkiler almıştı. Bir yiyecek olduruyorsa ondan kacınma, pis kokulu bir eşi secmeme…
Daha sonra gelişen neokorteks ise işi daha ileri goturdu. Duygular yolu ile alınan bilgilerin kompleks işlenmesini Amigdala (latince badem demektir) duygusal belleğin ana deposudur (cingulate gyrus’la birlikte). Normalde tum duyu organları (goz, kulak, deri…) sinyalleri talamusa yollar, bunlar neokortekse yollanır, burda birleşir ve gerekli cevap verilir.
Ancak limbik sisteme giden/gelen bu temel ana yolun dışında kısa ve hızlı bir yol daha vardır; kucuk bir noron demeti talamustan doğrudan amigdalaya gitmektedir. Bu yol amigdalanın korteksin cevabı henuz hazırlanmadan şipşak bir cevap verilmesini sağlar. Neokorteks yavaş ama donanımlı bir ince ayarlı tepki uretirken, amigdala bu kestirme yol sayesinde bizi hemen harekete gecirir (yani bazı duygusal tepkiler bilincli hicbir katkı olmadan oluşabilir). Bu yanıt sonuc olarak dikkatsizdir, olay kesinleşmeden harekete gecme anlamı taşır. Bize cılgın talimatlar verir. Amigdala bu acil durumu gecmişteki bilgi korteksine dayanarak yapar (birini goruruz ve yuzu bize amcamızı anımsatır; hipokampustaki bilgi işleme bunu sağlamıştır. Ama nedense adamdan birden hoşlanmayız zira amcamızı hic sevmeyiz; bunu ise amigdala uretir.
Farelerdeki deneylerde bu ekspres, hızlı yolun 12 msn (milisaniye= saniyenin binde 12’si) olduğu saptanmış insanda 24 msn olduğu duşunulmektedir. Talamustan neokortekse ulaşan yol ise bunun 4 katı hızdadır.
Beynin amigdalanın ani hamlelerine karşı bir tampon gorevini ise prefrontal loblar yapar.
Sağ prefrontal loblar korku, ofke ve benzeri tum olumsuz duyguların merkezidir. Sol lob ise sağ lobu bastırarak bu duyguları kontrol eder.
Prefrontal lob amigdala devresi hasar gormuş kişilerde bu nedenle zeka veya bilişsel yetilerde bir bozulma olmaz ama duygusal bilgi haznesine ulaşım yetersi z olduğu icin gecmişe ait duygusal derslere ulaşma mumkun olmadığı icin bu kişiler duygusal secimlerde zorlaşırlar.
Kısaca onsezi ve hislerimiz onemlidir. Kuru mantık bundan sonra devreye girer. Duygularımız mantıklı olmamız icin gereklidir.
Aslında epilepsi tedavisinde kullanılan ilacların (Zyprexa, Seroquel, Risperdol vb.) şizofreni nobetini tetiklemesi da biraz buna dayanır. Zira bu ilaclar dopamin salgısını arttırır, dopaminse şizofreni nobetini arttırır.
Bir epilepsi nobeti vucut icin cok ciddi bir uyarıyı ortaya cıkarır. Bedenimiz hayati bir tehlikededir. Bunlar karşısında norokimyasal uyaranlar (norotransmitterler; epinefrin, norepinefrin, dopamin vb.) hızla karşı koyma iletisini amigdalaya yollar. Amigdalanın ekspres yanıtını yukarda anlattık. Ne yazık ki epilepsi hastalarında şalter yani prefrontal lobların hareketi durdurulmuş haldedir. O nedenle bu tur hastalarda yapılacak olan noroterapi seanslarında frontal lobun guclendirilmesi on plana alınmak zorundadır.

[h=2]İzmir Biyolog uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]