Gebelik ve ilac kullanımıGebelik donemindeki şikayetler veya gebelik oncesi sahip olunan bazı hastalık veya rahatsızlıklar kişilerin gebeliğin bir doneminde veya gebeliği suresince ilac kullanımını zaruri hale getirebilir.

Bazen de gebeliğin erken donemlerinde, gebe kalındığını bilmeden yanlışlıkla kullanılan ilaclar bir takım endişelere sebebiyet verebilir.

Gebelikte kullanılması gerekli ilac alımında temel prensip her zaman icin kar/zarar oranıdır. Verilecek ilacların gebeliğe herhangi bir sakıncasının olmaması veya en asgari şekilde olması hem anne adayının gebeliğin rahat gidişatı hem de iceride gelişen fetusun sağlığı acısından son derecede onemlidir.

Bu nedenle ilac kullanımlarındaki temel prensiplere uymak mecburidir. Bu prensiplere doğru şekilde riayet edildiğinde hicbir sıkıntı olmayacaktır. Bu konuda uzman doktor onerileri ve gerekirse konsultasyonlar son derecede onemlidir.
Gebelik doneminde en sık kullanılan ilaclar bulantı gidericiler, anti-asitler (mide asidini duşuren ilaclar), antihistaminikler (allerji belirtilerine karşı kullanılan ilaclar), analjezikler (ağrı kesici ilaclar), antibiotikler, sakinleştirici ilaclar ve uyku ilacları gibi ilaclardır.

Gebelik doneminde kullanılan ilacların %100e yakını plasentadan bebeğe gecmesine rağmen, ilacların cok az bir kısmının bebekte istenmeyen durumların oluşmasına neden olduğu belirlenmiştir.

İlaclar hakkında.
İlaclar lokal (bolgesel), oral (ağızdan), parenteral (damar yoluyla, kasici uygulamayla), transdermal (cilt yoluyla), inhalasyon (akciğerler yoluyla) ve ender ve ozel durumlarda uygulanan bazı yollarla vucuda girerler.

Lokal ya da topikal uygulama esnasında hasta olan bolgeye ilacın direkt verilmesi soz konusudur (goz, kulak, burun damlaları, cilt pomad ve kremleri, hemoroid ilacları, vajinal fitiller gibi). Bu uygulama şeklinde kana geciş genellikle oldukca duşuktur ve bu yuzden bebeğin direkt olarak etkilenme riski azdır. Gebelikte bu tur ilaclar oldukca yaygın olarak kullanılmaktadır.

Ağızdan alınan (oral) ilaclar ise oncelikle sindirim sistemine ulaşırlar. Direkt mideye ya da barsak yonelimli ilaclar etkilerini burada gosterdikten sonra genellikle kana fazla gecmeden dışkı yoluyla atılırlar (mide ilacları, barsak gazı gideren ilaclar, kabızlık ilacları gibi).

Ancak ağızdan alınan pek cok ilac barsaklardan emilerek yuksek oranda kana gecer ve vucudun tum organlarına dağılarak etki gosterecekleri bolgeye ulaşırlar (antibiotiklerin enfeksiyon bolgesine, ağrı kesicilerin de ağrı olan bolgeye ulaşmasında olduğu gibi). Vucudun her tarafına yayılan bu ilacların bir kısmı da plasentadan bebeğe aktarılacaktır. Bu yuzden kana gecen her madde plasenta yoluyla bebeğe de ulaşır. Bunun istisnası verilen ilacın plasentayı gecemeyecek kadar buyuk yapılı bir madde olmasıdır.

Parenteral uygulamalardan intravenoz (damar ici) uygulama ilacın direkt olarak kana karışmasını sağlar.

Kalcadan kas ici uygulamalarda (yapılan iğneler) da ilac kısa zamanda dolaşıma gecer.

Transdermal (cilt yoluyla) yapılan uygulamalar (flasterler) ile inhalasyon yoluyla (solunarak) alınan ilaclarda da etken madde bir sure sonra kana gecer.

Bazı istisnaları saymazsak, kana gecen ilaclar daha sonra kural olarak plasenta yoluyla direkt olarak bebeğin kan dolaşımına gecer ve anne kanındaki ilac duzeyiyle bebeğin kanındaki ilac duzeyi eşitlenir. Bu durum genellikle bir dezavantaj olmakla beraber bazan avantaja donuşebilir; bebeği tedavi etmek amacıyla anneye verilen bir takım tedavileri vardır (Orneğin; rahim icinde bebekte tespit edilen kalp ritim bozukluğu anneye verilen "digoxin" ilacı ile tedavi edilebilir).
Teratojen ve teratojenite ne demektir?
"Teratojen" kelime olarak "normalden farklı" anlamına gelir. Ancak obstetrideki tanımı biraz farklıdır ve "bebekte yapısal veya işlevsel olarak bozukluk yaratan etken" anlamına gelir.

"Teratojenite" ise teratojen etkinin oluşma potansiyeline verilen isimdir.

Teratojen etkenler, gebelik esnasında anne adayının istemli veya istemsiz bir şekilde maruz kalması durumunda bebeği etkileyerek bebekte kalıcı bir şekil ya da işlev bozukluğuna neden olduğu bilinen etkenler ya da maddelerdir. Bu etkenler gebelikte kullanılan ceşitli ilaclar, gebelikte maruz kalınan radyasyon (rontgen ışınları ve radyoaktif maddeler) veya ceşitli mikroorganizmalar (virus, parazit gibi) olabilirler.

Teratojen olarak bilinen maddelerin coğu etkilerini organ gelişiminde kusurlara yol acarak gosterirler. Orneğin; gebeliğin son donemlerinde "tetrasiklin grubu" antibiotik kullanımı, bebeğin yeni gelişmekte olan diş taslaklarını etkileyerek bebeğin dişlerinin kalıcı olarak kahverengi-sarı bir renge boyanmasına, dişlerde ve kemiklerde bir takım deformitelerin oluşumuna neden olmaktadır.

Kullanılan ilacın teratojen ozellikleri dışında diğer bir belirleyici etken de ilacın kullanılma dozu ve kullanım suresidir. Coğu ilac duşuk dozda ve az sayıda kullanıldığında bebekte herhangi bir istenmeyen duruma yol acmazken, doz ve kullanım gunu arttıkca aynı ilaclar bebekte istenmeyen durumlar oluşturabilmektedir.

Gebelikte kullanılan bazı ilacların bebek uzerine -yapısal veya işlevsel- etkileri doğumdan hemen sonra değilde yıllar sonra ortaya cıkabilir. Buna en iyi ornek cok onceleri anne adaylarına duşuk tehdidi tedavisi icin verilen DES (Dietilstilbestrol) adlı hormon turevi ilactır. DES kullanan anne adaylarının doğan kız cocuklarında doğumda her şey normal bulunmuş, ancak bu kızlar buyudukce ve ozellikle de doğurganlık cağına geldiklerinde felaket tablosu ortaya cıkmıştır: gelişmekte olan kızlarda genital sistemde ceşitli şekil bozuklukları (rahim ve vajinada şekil bozuklukları) ile vajina ve serviks kanserinde artış.. Artık gunumuzde DES ilacları uretilmemektedir.

Teratojenitede en riskli periyot nedir?
Son adet tarihinden itibaren 31. Gun ile 71. Gun arası organ teşekkulunun (organogenesis) meydana geldiği donemdir ve "teratrojen donem" olarak adlandırılır. Bu gunler arasında bebekle meydana gelen olumsuz etkiler anomali ile sonuclanabilir. Cok acil bir durum dışında bu devrede ilac kullanılmamalıdır.

31. gunden once alınan ilaclarda ya "hep ya hic kuralı" gecerlidir. Yani ilac ya embryoyu hic etkilemez ya da bir duşuğe neden olur.

Teratojenite nasıl belirlenir?
Belli bir ilac piyasaya surulmeden pek cok testlerden gecer. İlk etapta gebe insanlar uzerinde deney yapmak etik olamayacağından deneylerin ilk ve en onemli basamağını "hayvan deneyleri" oluşturur.

Hayvanlardaki fizyoloji ve anatomi insanlara birebir benzemediğinden aslında hayvan deneyleri yalnızca bir fikir verici olabilir. Bunun en guzel orneği hayvan deneylerinde hicbir olumsuz etkisi bulunmayan "talidomid"dir. Bu ilac Avrupada gebelerde uyku ilacı olarak yıllarca kullanılmış ve bebeklerde kol ve bacak kusurlarına yol actığı saptandıktan sonra derhal bırakılmıştır.
Aynı zamanda hayvan deneylerinde gelişim kusurlarına yol acan bircok ilac insanlarda bu duruma yol acmamaktadır.

Belki de yakın bir gelecekte insan doku kulturleri kullanılarak daha gercekci sonucların alınması mumkun olacaktır.

Teratojenitenin belirlenmesinde onemli diğer bir yol da dunyanın dort bir yanından elde edilen bilimsel olguların sunumlarıdır. Bu sunumlarda ilacı kullanan ve kendi isteğiyle gebeliğini devam ettiren anne adaylarının bebeklerinin doğum sonrası incelenmesiyle cok değerli veriler elde edilir.

İlaclarla ilgili tum bu veriler birleştirilerek belli bir ilacı gebeliğinin aynı doneminde kullanılan belli sayıda anne adayının bebeklerinde ortaya cıkan anomaliler ile gebeliği boyunca hicbir dış etkiye maruz kalmayan gebeler karşılaştırılırlar.

Bilinen hicbir etkiye maruz kalmamış gebelerde bile %3-4 oranında anomali olasılığı vardır ve bunun kesin nedeni bilinmemektedir. İşte ilac kullanan gebelerin doğan bebeklerindeki anatomik veya fizyolojik (işlevsel) problemlerin kullanmayanlara oranla istatistiksel olarak anlamlı yuksek olması kullanılan ilacın teratojenitesini gosterir. Tabi ki dunyadaki yayınlanan olgu sayıları arttıkca yapılacak olan istatistiki testler de daha guvenilir ve gerceğe yakın olacaktır.

Ayrıca ilaca maruz kalmış gebelerin bebeklerinde izlemler uzun sureli olmalıdır. Cunku teratojen etki yıllar sonra ortaya cıkabilir (DES orneğinde olduğu gibi).

Ayrıca yapılan calışmalardan bir takım celişkili sonuclar da gelebilmektedir. Orneğin gebeliğinde bilmeden doğum kontrol hapı kullanan gebelerin bebeklerinde onceki calışmalarda belirtildiği gibi kol ve bacak anomalilerinin normalden daha fazla olmadığı gorulmuştur.
Teratojenitenin derecesi neye gore belirlenir?
ABDnin ilac ve gıdaları denetleyici en ust kurulu (FDA /Food and Drug Administration) ilacları gebelikte bebek uzerinde etkileri acısından beş ayrı gruba ayırmıştır:

Kategori A: İnsanlarda yapılan calışmalarda fetus uzerine olumsuz bir etki saptanmamıştır. Bu gruba dahil olan cok az sayıda ilac vardır. Gebelikte kullanılan vitaminler ve kan (demir) hapları bu gruptadır.

Kategori B: Hayvanlarda yapılan calışmalarda hayvan fetusları uzerinde olumsuz bir etki saptanmamıştır, ancak insanlarda yapılan calışmalar mevcut değildir.
Veya:
Hayvanlarda yapılan calışmalarda olumsuz etkiler saptanmış, ancak insanlarda yapılan calışmalarda bu olumsuzluklar doğrulanmamıştır. Penisilin grubu antibiotikler ve parasetamol grubu ağrı kesiciler bu grupta yer alır.

Kategori C: Hayvan ve/veya insanlarda yapılan calışmalar yetersizdir.
Veya:
Hayvan deneylerinde olumsuz etkiler saptanmış, ancak insanlara ait veri yoktur. Gebelikte kullanılan ilacların bir kısmı bu grupta yer alır.

Kategori D: Bu gruptaki ilaclarda insan fetusu uzerine olumsuz etki bulunmuştur. Bu gruptaki ilaclar kar/zarar oranı kar lehine olduğunda kullanılabilecek ilaclardır. Gruba en iyi ornek epilepsi (sara) hastalığı olan anne adaylarının kullanması gereken ilaclardır.

Kategori X: Bu gruptaki ilaclarda da insan fetusu uzerine olumsuz etki bulunmuştur. Ancak bu gruptaki ilaclar gebelikte kullanıldığında kar/zarar oranı her zaman zarar lehine olan ilaclardır. Bu yuzden hic bir şekilde gebelik suresince kullanılmamalıdır (DES, Kumarin ve Talidomid gibi).

FDAnın bu sınıflandırması bircok acıdan yetersizdir. Cunku sınıflandırma etkenin hem gebeliğin hangi doneminde ve ne miktarda kullanıldığını dikkate almamakta, hem de bebekteki riskle birlikte tedavi konusundaki yonlendirmeyi de icermektedir.
Gunumuzde kesin olarak teratojen olduğu bilinen ilaclar
Şu anda ceşitli hastalıkların tedavisinde kullanılmakta olan cok sayıda etken madde olmasına karşın bunlar arasında bebekte anomali yapma riski olduğu kesinleşmiş ya da kuvvetle muhtemel olan ilacların sayısı oldukca azdır. Gebelikte kesin olarak kullanılmaması gereken (teratojen) ilacların listesi ve kullanıldığı hastalıklar aşağıda yer almaktadır:

ACE inhibitorleri (hipertansiyon tedavisinde)
Danazol (hormon bozukluğu ve endometriozis tedavisinde )
Alkol kullanımı (Fetal alkol sendromu)
DES (Dietilstilbestrol) (Bir ostrojen turevidir, artık uretilmiyor)
Tetrasiklin (antibiotik)
Androjen hormonları
Etretinat ("Psoriazis" yani sedef hastalığında kullanılan bir A vitamini turevidir)
Talidomid (Artık uretilmiyor)
Busulfan, Siklofosfamid, Aminopterin, Metotreksat gibi kanser tedavisinde kullanılan ilaclar
Izotretinoin (Sivilce tedavisinde kullanılan bir A vitamini turevidir)
Rubella (Kızamıkcık) canlı aşısı
Karbamazepin, Trimetadion, Fenitoin, Valproik asit gibi epilepsi (sara) ilacları
Lityum (Psikiyatride kullanılan bir ilactır)
Kumarin ve turevleri (pıhtılaşmayı engellemede kullanılan ilaclar)
Metimazol (tiroid hormonu yuksekliğinde kullanılan bir ilac)
Radyoaktif iyot (tiroid fonksiyon testlerinde)
CT (Bilgisayarlı tomografi) cekilmesi
Radyasyon (Yuksek doz)

Liste gun gectikce uzamaktadır ve tam bir liste değildir.
Akılda tutulması gereken en onemli nokta organlarda yapısal bozukluk yaptığı kesinlikle bilinen ilacların buyuk bir kısmının kritik devre (yani organ gelişiminin olduğu devre) atlatıldıktan sonra genellikle bu etkiyi gostermemesidir.

"Organogenesis" yani organların oluşumu gebeliğin ilk uc ayında tamamlanır. Daha sonraki donem ise "buyume ve gelişme" donemidir ve ilac kullanımı icin nisbeten riski az olan bir peiyodu kapsar. Bu yuzden cok mecbur kalınmadıkca gebeliğin ilk uc ayı icerisinde ilac kullanımından kacınmak gerekir.
GEBELİKTE "KULLANILABİLİR" İLACLAR
Gebelik donemi hic bir şekilde ilac kullanılmaması gereken bir donem değildir.
Gebelikteki amac hem gebenin rahat bir gebelik sureci gecirmesini sağlamak hem de icerideki bebeğin etkilenmemesidir.
Anne adaylarının ceşitli yakınmaları olduğunda bu yakınmaları gidermek amacıyla (bulantı, mide yanması, baş ağrısı gibi) ya da bir hastalığa yakalandıklarında hastalığı tedavi etmek amacıyla (ust solunum yolu enfeksiyonları gibi) ilac tedavisi verilir.
Secilen ilaclar gebelik doneminde kullanıma uygun olan ilaclardır.
Antibiyotikler
Penisilinler yıllardan beri kullanılan ve antibiotikler arasında gebelikte kullanım acısından en guvenli olanlardır. Bunlara yeni jenerasyon penisilin turevleri de dahildir.

Eritromisin de ozelllikle penisilin allerjisi olanlarda kullanılan alternatif bir antibiyotiktir.

Sefalosporin grubu antibiyotikler konusunda yapılan kısıtlı sayıda calışmada fetus uzerine olumsuz bir etki bildirilmemiştir. Bu grubun yıllardan beri anne adaylarında kullanıldığı goz oune alınırsa penisilinler kadar guvenli olduğu soylenebilir.

Penisilinler, eritromisin ve sefalosporin grubu antibiyotikler FDA sınıflandırmasına gore guvenli olan Kategori Bde dirler.
Tetrasiklin grubu antibiotiklerin kullanımı -cok ender durumlar haric- gebelikte kacınılır. Ozellikle gebeliğin son donemlerinde kullanıldığında bebeğin dişlerinde kalıcı renk değişikliğine ve iskelet sistemi deformasyonlarına neden olabilir.

Sulfonamidler gebeliğin son donemlerinde kullanıldığında doğan bebekte hiperbilirubinemi (sarılık) yapabilirler.

Nitrofurantoin oldukca guvenli ve "asemptomatik bakteriuri"de sıklıkla tercih edilen bir ilactır. Ancak G6PD enzim eksikliğine sahip gebelerin gebeliklerinin son doneminde alındığında bebekte doğum sonrası bir takım problemler oluşturabilir.

Florokinolon grubu (DNA giraz inhibitoru) antibiotikler de hayvan deneylerinde eklem hasarına yol actıklarından cok direncli idrar yolu enfeksiyonları haric kullanılmazlar.

Parasetamol grubu (Ağrı kesiciler)
Prasetamol (asetaminofen) gebelerin en sık kullandıkları ilaclardandır. Parasetamol (asetaminofen) gebelikte kullanılabilecek en guvenli ağrı kesici ve ateş duşurucu ilactır. Ancak cok yuksek dozlarda (intihar girişimi gibi) anne adayında karaciğer hasarına ve bebeğin olmesine neden olabilmektedir.

Aspirin
Klasik 500 mg dozdaki aspirinle ilgili başta yapılan calışmalar bebekte doğumsal kalp hastalığı riskini artırdığını, sonradan yapılan bir buyuk calışma ise bu riski artırmadığını ortaya koymuştur. Başka bir calışma gebeliğin ilk yarısında ve cok sayıda kullanılan aspirinin bebeğin IQ puanını duşurduğunu, diğer bir calışma da etkilemediğini iddia etmektedir.

Diğer muhtemel riskler arasında ozellikle gebeliğin son donemlerinde kullanıldığında anne adayında kanama, postterm gebelik (miad gecmesi), travayın uzaması, ozellikle premature bebekte kanama sayılabilir.

Aspirin de diğer ağrı kesiciler gibi (parasetamol haric) bebeğin "ductus arteriosus" damarının erken kapanmasına ve bebekte dolaşım bozukluğu oluşmasına neden olabilmektedir.

Ancak onceki gebeliklerinde gelişme geriliği, preeklampsi gecirmiş anne adayları yanı sıra lupus hastası gebelerde duşuk dozlarda (80-100mg) aspirin halen kullanılmaktadır.

Sonuc olarak; gebelikte ağrı kesici olarak 500 mglık aspirinin kullanımı sakıncalı olabilmesine rağmen kanı sulandırmak amacı ile duşuk doz (80-100 mglik bebek aspirinleri) kullanılabilir. Gebelikte ağrı kesici olarak parasetamol grubu tercih edilmelidir.

Non-Steroid Antiinflamatuarlar (Anti-romatizmal ilaclar)
Nonsteroid antiinflamatuar (NSAİ) adı verilen grupta bir takım ağrı kesiciler ve romatizma hapları bulunmaktadır. Gebelikte en sık ibuprofen ve naproksen kullanılmaktadır. Bu ilacların bebekte anomali oluşturmadıkları kabul edilir. Ancak bebeğin "ductus arteriosus"un erken kapanmasına ve bebekte "pulmoner hipertansiyon" gelişimine neden olabildiklerinden 34. gebelik haftasından sonra kullanılmamaları onerilir.

Mantar enfeksiyonu ilacları
Gebelikte vajinada mantar enfeksiyonlarına sık rastlanır ve guvenle kullanılan vajinal fitiller ve kremler mevcuttur. Kullanılan fitil ve kremlerin pek coğu lokal etkili olup bebeği hicbir şekilde etkilemezler. Ağızdan mantar ilacları ise kullanılmaz.

Virus ilacları (Antiviraller)
Gunumuzde viruslere karşı kullanılan ilacların coğu henuz deneme aşamasındadır. Viruslere etkili olduğu bilinen ilaclar sayıca cok azdır ve etkileri de kısıtlıdır. Gebelikte kullanımı ile ilgili bilgiler de cok azdır. Ancak bu ilaclar etkilerini genellikle hucre icinde viruse ait DNA ya da RNAya yonelik olarak gosterdiklerinden gebelikte kullanımının sakıncalı olduğu duşunulmektedir.

Zidovudin , AIDS de dahil olmak uzere ceşitli HIV enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılmaktadır. Gunumuzde kanında virus taşıyanlarda belirtileri geciktirmede ya da virusle kazayla temas etmiş birini korumada kullanılır. Her ne kadar teorik olarak gebelerde kullanımı sakıncalı olduğu duşunulse de AIDS hastalığının olumculluğu goz onunde bulundurularak kullanılması gerekebilir.

Asiklovir, ucukta lokal uygulandığında kana cok az gectiğinden bebeğe etkilerinin de az olması beklenir, ancak yine de gebelikte kullanılması onerilmez.
Parazit ilacları
Vajinal trikomonas enfeksiyonlarında veya Bakteriyel vaginosis tedavilerinde kullanılan "metronidazol" ilk uc ayda onerilmez, ancak gebe olduğunu bilmeden ilacı kullananlarda riskin de oldukca duşuk olduğu soylenebilir. Metronidazol gebeliğin ucuncu ayından itibaren gerekli gorulurse kullanılabilir.

Metronidazol ile aynı endikasyonlarla kullanılan "Klindamisin" grubu icin de aynı şeyler soylenebilir.

Kalp ve Tansiyon İlacları
Anne adaylarının yaklaşık %1inde kalp hastalığı vardır. Ozellikle anne yaşı ilerledikce kalp ve tansiyon problemleri de artmaktadır.

Gebelikte kullanıma uygun olan ilacların coğunun gebelik ve bebek uzerine olumsuz bir etkisi olmadığı duşunulmektedir.

Tansiyon duşurucu ilaclar arasından "ACE inhibitorleri" kesin olarak teratojendir ve gebelikte kullanılmazlar.

İdrar sokturucu ve tansiyon duşurucu olarak kullanılan "furosemid" erken gebelik doneminde kullanıldığında bebekte anomalilere neden olabileceğinden kullanılmaz.

Derin ven trombozu ve pulmoner embolide pıhtılaşmayı engellemek icin molekul buyukluğu nedeniyle -kanın pıhtılaşmasını azaltan ve plasentayı gecemeyen- "heparin" kullanılabilir.

Gunumuzde "trombofili" adını verdiğimiz kanda pıhtılaşmanın atışı neticesinde tekrarlayan gebelik kayıplarına neden olan durumlarda gebelik boyunca "duşuk molekul ağırlıklı antikoagulanlar (pıhtı onleyiciler)" sık olarak kullanılmaktadır.

Kumarin ise bebeğe gecerek bebekte yaygın kanamalara ve ozellikle birinci trimesterde kullanıldığında "fetal warfarin sendromu"na neden olduğundan gebelikte kullanılmaz.

Astım ilacları
Anne adaylarının yaklaşık %1-2sinde astım vardır. Astım tedavisi icin kullanılan ilacların coğunun guvenli olduğu ve bebekte anomaliye neden olmadığı duşunulmektedir. Ancak gebe kaldıktan sonra gebelik icin en uygun ilaclar ile devam edilmelidir.

Epilepsi (Sara hastalığı)
Anne adaylarının yaklaşık 200de birinde sara hastalığı vardır ve gebelikte de sara ilaclarının devam ettirilmesi gerekir. Bu ise ciddi bir problem oluşturur, zira sara ilaclarının coğu bebekte anomali meydana gelme riskini artırır.

İlac kullanan saralı anne adaylarının bebeklerinde anomali ortaya cıkma riski 3-4 kat yuksektir. Ancak son calışmalarda epilepsi hastalığının kendisinin de genetik yolla bebekte anomali oluşma eğilimini artırdığı yonunde fikirler one surulmektedir.

Diyabet
Diyabet yani şeker hastalığının tedavisinde "insulin" kullanılabilir. Gebe eğer gebelikten once şeker hapları kullanıyorsa bu haplar kesilerek insuline gecilmeli ve insulinin dozu gebeliğin ilerleyen aylarına gore ayarlanmalıdır.

Lokal anestezik ilaclar
Gebelikte artan diş problemlerinin tedavisi amacıyla sıklıkla bolgesel uyuşturucu ilaclar kullanmak gerekebilir. Bunlar arasından lidokain, tetrakain ve prokain icerenlerin guvenli olduğu, bupivacainin ise şupheli ancak muhtemelen guvenli olduğu duşunulmektedir.

Sonuc olarak; Gebelikte fark edilmeden ilac kullanıldığında ya da ilac kullanımı gerektiğinde mutlaka hekim ile temasa gecilmeli, ilacın iceriği saptandıktan sonra bu kategorilere gore sınıflanmış kitaplardan uygunluğu tespit edilmelidir. Yine gebeliğiniz suresince rahatsızlığınızdan oturu bir takım ilaclar kullanmanız gerekiyorsa yine doktorunuzla goruşmelisiniz. Cunku kullanacağınız ilacın dozajını ve kullanım surenizi doktorunuz belirleyecektir.

[h=2]İstanbul Kadın Doğum uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]