PETROL VE MASONLUK

Cok eskiden beri duyar ve soyleriz: "Turkiye'de petrol var ama cıkarttırmıyorlar. Dış gucler izin verip de petrolumuzu cıkartabilsek dunyanın en zengin ulkesi olurduk" diye. İşte Turkiye'nin petrol dosyasını yeniden acıyor, ilgili ve yetkililerin goruşlerini burada acıklıyoruz.
PETROL NEDİR?
Petrol oldukca eski cağlardan beri bilinen ve genellikle de ilk zamanlar aydınlatma ve ısınmada, daha sonraları ise dunyanın hemen tum ulkelerinde enerji, otomotiv, temizlik ve ilac endustrilerinde hammadde olarak kullanılan, Latince kokenli ve petra (taş) ve oleum (yağ) sozcuklerinin birleşmesinden oluşan bir yeraltı kaynağı.
CUMHURİYETİN İLK YILLARI
Ataturk ekonomik bağımsızlığımızın temini icin, suratle petrolumuzu bulup işletmemizi emrediyor. Nitekim O'nun zamanında, bu işe dort elle sarılınıyor. 3 Kasım 1922'de "petrol, neft ve havagazı arama izninin kimseye verilmeyeceği" kararı Meclis'ten cıkarılıyor. 1924 ve 1925 yıllarında coğunluğu yabancı kişi ve kuruluşlara ait petrol arama ve cıkarma ruhsatları feshediliyor. 1926 yılında 792 sayılı Petrol Kanunu cıkarılıyor. 1927 yılında Turkiye dahilindeki tum petrol yataklarının tespiti ve işletmesi hakkı Turkiye İş Bankası'na veriliyor. 1933 yılında "Petrol Arama ve İşletme İdaresi" kuruluyor. 1934 yılında Trakya'da/Murefte'de doğalgaz bulunuyor. 1935 yılında da MTA yani "Maden Tetkik ve Arama Enstitusu" kuruluyor.
1935 yılında mason liderlerinden bir grup kendilerine destek verilmesi icin Ataturk'un huzuruna cıkarlar. Ataturk kısa bir goruşmeden sonra bu mason ileri gelenlerini huzurundan kovar. Mason liderleri bunu unutamazlar ve Ataturk ve ulkemiz aleyhine faaliyetlere girişmek isterler. 10 Ekim 1935'te Ataturk'un emriyle tum mason locaları kapatılmış ve bu localar mal varlıklarının tamamını yonetiminde yine masonların bulunduğu Halkevleri'ne devretmişlerdir. Ataturk'un ifadesine gore "mason locaları koku dışarda zararlı birer dernek" oldukları nedeniyle kapatılmışlardır. Ataturk 10 Kasım 1938'de vefat ettiğinde mason doktoru tarafından zehirlendiği haberleri gazetelerde geniş şekilde yer alır. Masonlar faaliyetlerine Halkevleri'nde gizli gizli devam etmişlerdir. 5 Şubat 1948'de İsmet İnonu'nun emri ve Başbakan Celal Bayar'ın desteğiyle mason locaları tekrar faaliyetlerine başlarlar.
MİLLİ ŞEF YILLARI
Ataturk'un olumunden sonra bir sure petrol arama ve işletmesi başarılı bir şekilde yapılmaya devam ediliyor. Tabii o yıllarda hem dunyada petrol ve urunleri cok ucuz, hem de Turkiye petrole bu derece bağımlı değil.
1940 yılında Maden Tetkik ve Arama Enstitusu'nde Enver Necdet Egeran Jeoloji Şube Muduru olur. 1951 yılına kadar bu gorevde kalan Egeran, uzun sure en ust masonluk derecesi olan "Buyuk Ustad" olarak Turkiye masonluğunu yonetmiştir.
1951 yılında MTA'da Petrol Dairesi'nin kurulmasıyla Petrol Dairesi Şube Muduru olur. 1953-1956 yılları arasında ise Petrol Dairesi Reis Muavini olarak gorev yapar. 1956'da ise ozel sektore gecerek Mobil'in Turkiye muduru yapılır ve 1968'e kadar bu gorevde kalır.
MENDERES'Lİ YILLAR
Adnan Menderes'in Demokrat Parti iktidarında 33. derece mason Ahmet Salih Korur partide onemli bir konuma gelmiş ve devlet yonetiminde bircok isteklerini gercekleştirme fırsatı bulmuşlardır. Ancak ezanın tekrar Arapca okunmaya başlamasının ardından bir grup mason milletvekili Demokrat Parti'den istifa etmişlerdir. Boylece Menderes ve arkadaşlarının idam sehpasına gidiş sureci de başlamıştır.
Turkiye'de 1953-54 yılları, petrol acısından donum yıllarıdır. Bu yıllarda bildiğimiz gibi Adnan Menderes'in başbakanlığında Demokrat Parti iktidardadır. 1955'te tamamı devlete ait "Turkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı" (TPAO) kurulur. Raman'da petrol bulunması ve Batman'da ilk petrol rafinerisinin kurulması bu yıllarda olur. O yıllarda İran'da Musaddık rejimi iktidardadır. Musaddık İran'da petrolu millileştirir. 1954 yılında 6326 sayı ile Petrol Kanunu kabul edilir. Bu kanun ABD kokenli Elit Max Ball'a yaptırılmış ve TBMM'de kabul edilmiştir. Ancak bu, Turkiye'de petrol cıkarmak icin değil, petrol CIKARMAMAKicin yapılmış bir kanundur. Bu kanunun satır aralarına konan maddelerle, Turkiye'nin kuzeydoğusunda petrol araması yasak ediliyor ve milli şirket Turkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı da dahil her petrol şirketine, bir yılda sadece on (10) delik acma izni veriliyor. Boylece kendimize, kendi ulkemizde petrol aramayı yasaklıyoruz. İşte bu Petrol Kanunu'nun cıkarılmasında en buyuk pay Enver Necdet Egeran'a ait. Egeran'ın Mobil'in başında bulunduğu tarihlerde bu şirketin ulkemizde actığı bircok petrol kuyusunun "yeterli ve verimli petrol olmadığı" gerekcesiyle kapatılarak beton dokulduğu biliniyor.

ELİT MAX BALL KİMDİR?
Bildiğimiz gibi Amerikan Federal Rezerv Bankası, ABD'nin Merkez Bankası değildir. Aksine dunyanın 8-10 en buyuk bankasının bir araya gelerek kurduğu bir bankadır. Bu banka 20. asrın başlarında ABD'nin parasını basma hakkına sahip olmuştur. Elit ise, işte bu bankalara da sahip olan, ırksal bir birliktelik gostermeyen, fakat belli bir inanca mensup olan insanların teşkil ettiği dinsel gruptur. Bu insanlar Musa dinine mensupturlar. Coğunluğunu Musevi Hazar Turkleri oluşturur. Bunların yaygın, bilinen tanımları Eskenazi'dir. İşte paranın sahibi, bankaların sahibi, buyuk şirketlerin sahibi ve petrol şirketlerinin sahibi bu insanlar dini inanclarına gore dunyanın kendilerine vaad edildiğine inanıyorlar. Şimdi yaptıkları ise, KURESELLEŞMEadı altında milletleri koleleştirmek ve "Tek Dunya Devleti" ni kurmak.
27 MAYIS DONEMİ
27 Mayıs Devrimi idaresi zamanında gorevlendirilen Sayın İhsan Guven'in petrol konusunda cok buyuk hizmetleri olmuştur. İhsan Bey bir heyet hazırlayıp Amerika'ya gondermiştir. Heyetin gorevi, derine yani 5-6 bin metreye inebilecek sondaj makinaları satın almak. Butun uğraşılara rağmen ABD Elit'i, bu makinaların satışına izin vermiyor. Bu kez aynı heyet, aynı gaye icin Sovyetler'e gonderiliyor. 10 makina icin anlaşmaya varılıyor. Makinalardan birisi geliyor. 27 Mayıs idaresinin gorevden ayrılmasından sonra ise, diğer 9 makinanın gelmesi durduruluyor. Gerekce; 'MAKİNALARIN SOLCU OLMASI'. (!)
27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra bircok mason Milli Birlik Komitesi uyesi subaylar tarafından gozaltına alınmışlar, ancak ihtilalden sonra kurulan hukumetteki masonların baskısıyla serbest bırakılmışlardır. Bu donemde MBK.'nin en etkili generallerinden Orgeneral Fahri Ozdilek, Orgeneral Refik Tulga ve hukumette gorev alan 14 bakan masondur.
DEMİREL'Lİ YILLAR
En uzun zaman gorevde kalmış olan Suleyman Demirel Turkiye'nin zengin petrolunu biliyordu. İstanbul'da duzenlenen International Petrol ve Gaz Fuarı'nda Cumhurbaşkanı Suleyman Demirel yaptığı konuşmada 'Turkiye'de petrol aramacılığı yeterince yapılmamıştır. Gelişen teknolojiler kullanmalıyız. Turkiye'de petrol vardır' demektedir. Yine Demirel'in 1970'li yıllarda başbakanlığı sırasında yaşanan kuyruk ve yokluk donemlerinde soylediği "Turkiye'de petrol vardı da biz mi ictik?" sozleri de traji-komik bir gerceği yansıtmaktadır.
12 EYLUL DONEMİ
Petrol kuzeydoğu Anadolu'da neredeyse yuzeyde akıyor. Bu bolge Hazar ve Kafkas petrollerinin uzantısı. Turk ulusuna bu bolgede yıllarca petrol aramak kanunla yasak edilmiş. Bu utanc verici, haince uygulama, ne yazık ki 1980 yılına kadar surmuştur. 1980 sonrası, Enerji Bakanı olan Serbulent Bingol beye telkin edilmek suretiyle, bu yasaklar petrol kanunundan cıkarılmıştır.
OZAL'LI YILLAR
Turgut Ozal ise başbakanlığı doneminde Prof. Ultanır'in bir sorusu uzerine "Turkiye'de bulunacak petrolun ve gazın bir onemi yoktur. İstediğimiz ulkelerden alırız." demektedir. Yani ulkemizde petrolun cıkarılıp işletilmesinin ekonomik olmadığı, dışarıdan alınacak petrolun daha cok işimize yarayacağını ifade etmektedir.
VE ECEVİT
Ecevit'e gelince, Ecevit'in bir işci liderine soylediği; "IMF'nin kucağına duşen istihdamı, yatırımı duşunemez." cumlesi herşeyi soyluyor. 1951'den itibaren eşi Rahşan Ecevit, bir yabancı petrol şirketinin hukuk burosunda calışıyor ve tercumeler yapıyor. O tarihten sonra da Bulent Ecevit'in bahtı acılıyor, yıldızı parlıyor. Once 1954 yılında sonra 1957 yılında iki kez burslarla Amerika'ya goturuluyor. Gerisini biliyorsunuz; Calışma Bakanlığı, CHP Başkanlığı, Başbakanlık.
57. KOALİSYON HUKUMETİ
57. hukumetteki ANAP'lı Enerji Bakanı Cumhur Ersumer'in soylediği; "Ulkemizde petrol yoktur. Dışa bağımlıyız. Bu bağımlılık gelecek yıllarda artarak devam edecek..." sozleri de petrol konusundaki gercekleri (!) anlatmaya yetiyor.
1998 yılındaki Adana depreminden sonra Ceyhan'ın Soysali koyunde bir yurttaşımızın tarlasında petrol cıkmıştı. Daha sonra bu yurttaşımız, bir televizyon programında acıkladı. Kendisi TPAO yetkililerini ısrarla davet etmiş. Gelenler gonulsuz. Petrol olduğu resmen tesbit edilmiş. Uzun uğraşmalarından sonra kendisine verilen cevap; "Buralarda petrol arama imtiyazı Amerikalılara ait. Bir şey yapamayız. "
TPAO VERİLERİ
TPAO'nun kurulduğu gunden bugune kadar actığı kuyu sayısı, kimilerine gore 2000, kimilerine gore 1600, kimilerine gore ise 1080. TPAO'nun actığı bu kuyuların sadece bir kısmı arama sondajı. Diğer bir kısmı başka maksatlarla acılmış. TPAO'nun kurulduğu gunden bu yana, urettiği petrol aşağı yukarı 50 milyon ton. ABD'nin bir yılda actığı kuyu sayısı 80.000. (Evet yanlış okumadınız seksen bin).
Turkiye'nin yıllık petrol uretimi son rakamlara gore, aşağı yukarı 3,5 milyon ton. TPAO'nun elinde bazılarına gore 15, bazılarına gore de 18 sondaj makinası var. Bunların tamamı 3 bin metrenin altına inemiyor. O Rusya'dan gelen hal iş goruyorsa eğer, bu hesaba gore bir (1) derin sondaj makinası var demektir. Hemen hepsi de eski, yaşlı ve demode, yani kullanılamaz durumda. Romanya'nın ise 8000 delicisi var. Turkiye'de yıllık sondaj sayısı hızla duşuyor. TPAO elinde bulunan ruhsatları, suratle Elit'in şirketlerine devrediyor.
Bir normal sondajın masrafı 2 milyon dolar. Fakat sondaj denizde ya da derinlerde yapıldığı zaman bu rakam tabii yukseliyor. 1992 yılında 182 milyon dolar yurt ici yatırım yapılırken, her yıl bu rakam belirgin olarak duşmuş. 1998 yılında da 57 milyon dolara kadar inmiş. 2002 yılında ongorulen yatırım sadece 28 milyon dolar. 1995-99 yılları arasında sondaj icin sadece 7 milyon dolar harcanmış. Yıllık ortalama bir milyon dolardan biraz fazla eder. Bu rakamlar traji-komik bir gerceğin ifadesidir.
TPAO yurt dışında karaparanın aklanma cenneti diye bilinen Jersey adalarında, TPIC diye bir şirket kurmuştur. Bununla yurt dışında petrol arama faaliyetlerine girişmişlerdir. Avusturalya'dan Mısır'a, Kazakistan'dan Pakistan'a varıncaya kadar bir suru yerde sozde petrol aramışlar. 2000 yılı oncesine kadar yurt dışında harcadıkları para 870 milyon dolar. Şimdiye kadar geri donen para ancak 300 milyon dolar. Yani, 570 milyon dolar batmış. Bu rakamlar Ali Turkoğlu'na ait. Yani TPAO'nun eski yonetim kurulu başkanına. TPIC'in yurt dışı yatırımı 1994 yılında 78-79 milyon dolar. 1995'de bu meblağ 110 milyon dolar olmuş. Her yıl bu rakam duzenli olarak artmış, 1998 yılına gelindiğinde de 146 milyon dolar olmuş. Bu yetmezmiş gibi, elde bulunan bir kac tane doğru durust delicilerin de, yurt dışı aramalarına tahsis edildiği biliniyor.
Resmi rakamlara gore, TPAO'da 3900 kusur personel var. TPAO'da calışan jeolog ve jeofizikcilerin maaşları 300 dolar ya da biraz daha fazla. En cok kazanan, aylık 750 dolar ucret kazanıyor. TPAO'nun kaliteli elemanları, yıllardan beri TPAO'yu terkediyorlar. Yurt dışında 5.000-10.000 dolara iş buluyorlar.
Şimdi BP Doğu Karadeniz'de 8000 metreye inecek, iki kuyu acma projesini başlattı. Bu projede hisseler % 75 BP, % 25 TPAO olarak belirlenmiş. Halbuki 1980'den sonra duzeltilen petrol kanununda, petrol arayan yabancı şirkete denizde % 45, karada % 35 hak verilmişti.
En zengin petrol bolgelerimizden birisi olan Seyhan-Ceyhan-İskenderun Korfezi, yani Cukurova'nın imtiyazı Amty Oil tarafından alınmış.
TPAO'nun eski yonetim kurulu başkanı Ali Turkoğlu: "Turkiye Petrolleri artık şu kararı verdi. Mutlaka major petrol şirketleri ile birlikte hareket edecek" demektedir. TPAO'nun ulkemizde maliyetin duşuk olduğu yerlerde dahi arama yapmamasının sebebi işte bu teslimiyetci tavırdır.
NELER YAPILMALI- Birincisi ve en onemlisi TPAO'nun tek elden ve tam yetkili olarak yonetilmesidir. Arama, rafineri, depolama ve pazarlamanın hepsi TPAO'nun bunyesinde olmalıdır. Personel ozendirilmeli kaliteye ve performansa gore prim verilmeli, petrol bulunduğunda katkı sahipleri bundan pay almalıdırlar.
- TPAO'nun araştırma ve geliştirme unitesi en son ve mukemmel teknikle donatılmalıdır. TPAO'ya tez elden yeni ve 6000 metreye inebilen sondaj makinaları alınmalıdır.
- En buyuk faktor ihtisas sahibi, cok iyi yetişmiş personeldir. Yani insan faktoru. Universitelerden başlayarak jeolog, jeofizikci ve petrol muhendisleri teorik olarak cok iyi yetiştirilmeli, fakat mutlaka arazide pratik olarak istihdam edilmelidirler.
- Hepsinden onemlisi de uzaydan (uydu) arama metodlarının bir an once kullanılmasını sağlamaktır.
- TPIC denen bataklık hemen kapatılmalıdır.
- Petrolun kesin varlığı bilinen yerlerden başlamak uzere ivedilikle binlerce kuyu acılmalıdır.
Kaynaklar:
Aksiyon dergisi (Sayı: 445)
Dr. Umit EMRE'nin "Turkiye'de Petrol Oyunları" soyleşisi