Bilişsel hatalar duygusal sıkıntıya yol acan otomatik duşuncelere yol acarlar.
psikoloji.com="""">KEYFİ CIKARSAMA: Sonuca atlama olarak da bilinen keyfi cıkarsama destekleyici kanıtlar olmaksızın ya da gercekte tersine kanıtlar olduğu durumda bile belli bir sonuca ulaşmayı anlatmaktadır. Amiri tarafından cağrılarak işi konusunda bilgi verilen bir memurun “yaptığım işler kotu olduğu icin benimle goruşuyor” diye duşunmesi, olumlu ve destekleyici sozlerin, ilgilenme yerine acıma belirtisi olarak yorumlanması (“Bana acıdığı icin beğendiğini soyledi”); işinde gecikme olan birinin ortada kanıt olmaksızın “ Bunu ozellikle beni geciktirmek icin yapıyorlar.” diye duşunmesi bu tur duşunce hatasına ornektir.
SECİCİ SOYUTLAMA: Olayları bağlamından kopartarak bir detaya odaklanma durumun daha belirgin diğer ozelliklerini ihmal etme ve bu sınırlı ozellik temelinde butun yaşantıyı kavramlaştırmadır. Yaptığı bir konuşma bir cok kişi tarafından beğenilen kişinin konuşmayı dinleyen, ancak eleştiren bir arkadaşını surekli duşunerek kendisini kotu hissetmesi, butun notları pekiyi olan bir oğrencinin orta olan bir tek notuna takılarak sınıfta kalabileceğine inanması buna ornektir. Bu duşunce hatasına zihinsel filtreleme adı da verilir.
AŞIRIGENELLEME: Aşırı genelleme, sınırlı sayıda orneği temel alarak oluşturulmuş bir genel kurala inanmak ve bunu izlemektir. Orneğin eşi tarafından terk edilen birisinin “Benimle hic kimse ilgilenmeyecek ve sevmeyecek” sonucuna varması, bir genc kızın, erkek arkadaşı onu aldattığı icin “Butun erkeklere guvenilmeyeceğini”, uzerine aldığı bir işi yapamayan kişinin “ Hicbir işi beceremedim”, yaptığı olumlu bir davranışla ilgili eşinden herhangi bir geri bildirim almayan kişinin “ beni hicbir zaman takdir etmiyor” diye duşunmesi buna ornek verilebilir.
BUYUTME ve KUCULTME: Bireyler, bazen durumları yorumlamalarına oznel birtakım ağırlıklar atfederler, orneğin olumsuz olayların bir takım ağırlıklar atfederler, orneğin olumsuz olayların daha buyuk ağırlık taşıdığı ve buna kıyasla olumlu olayların daha az onemi olduğu şeklinde bir duşunme eğiliminde olabilirler. Duşunce bicimindeki bu sistematik yanlılığı olan bir oğrenci ders notları icinde duşuk olan tek notu aldığı dersi onemserken (buyutme) diğer derslerden aldığı yuksek notları onemsiz gorerek bu derslerin zaten kolay olduğunu duşunebilir(kucultme). Bu duşunce hatasını yapan kişiler sistematik olarak kendi yaptıklarını kucuk, yapamadıklarını ise buyuk gorurler. Bazı kaynaklarda tanımlanan “ olumluyu yok sayma” adı verilen duşunce hatası da buna benzer. Bu duşunce hatasında kişi yaptığı olumlu şeyleri onemsiz gorur. Cok iyi okuldan mezun olan depresif bir hasta “bunu herkesin yapabileceğini, sıradan ve onemsiz bir durum olduğunu duşunmektedir.
İKİLİ(HEP YA DA HİC BİCİMİNDE) DUŞUNME: Bireyler bazen durumları hep ya da hic algoritmasına veya siyah beyaz bicimine indirgerler. Her turlu denetim v yaşantının iki uc bağlamında değerlendirilmesi soz konusudur. Bir şey ya tam olmuştur ya da yoktur, bu iki uc arasında yer alan noktalar gorulmez. “Eğer mukemmel değilsem başarısızım”, “ Beni eleştiriyorsa hic sevmiyor demektir.”. Bu durumu aşırı basitleştirir, yaratıcı cozum yollarını tıkar, felaketleştirmeye yol acar ve luzumsuz sıkıntı ve catışmaya yol acar. Bu duşunce hatasını yapan bir kişi bir arkadaşının yapıcı bir bicimde getirdiği bir eleştiri sonunda “ Beni hic sevmiyor” sonucuna ulaşabilir.
KİŞİSELLEŞTİRME: Sıkıntıda olan bireyler sıklıkla kendi kendilerine ve kendi ruhsal acılarına aşırı odaklanırlar. Bu nedenle olumsuz bir olay veya durum ortaya cıktığında reddedildikleri ve suclandıkları şeklinde kendileriyle ilgili olduğunu duşunme eğilimindedirler. Yakından gozden gecirildiğinde olumsuz olayın şahsi olarak kişiyle cok az ya da hic ilgili olmadığı, fakat onların sanki kendilerine yonelikmiş gibi tepki verdikleri gorulur. Kişiselleştirme duşunce hatası kişinin kendisiyle ilgili olmayan ve ya cok az ilgili ola bir olayı kendisiyle bağlantılı gormesi ve olayın olumsuz sonuclarından kendisini sorumlu tutmasıdır. Orneğin cocuğu kotu not alan bir annenin “Ben kotu anneyim” sonucuna ulaşması, bulunduğu bir toplantıya birisi gelmediğinde kişinin “ Ben varım diye gelmedi”; sosyal kaygısı olan birinin “ Benim yaptığım harekete guluyorlar”; konuşmayan bir arkadaşı olduğunda kişinin “ Bana kızdığı icin susuyor” şeklinde duşunmesi bu duruma ornek verilebilir.
FELAKETLEŞTİRME: Olması muhtemel diğer sonucları hesaba katmaksızın geleceği hep olumsuz olarak ongorme. Kucuk bir kanıttan yola cıkarak o kanıtı da yeterince değerlendirmeden ve olması muhtemel diğer sonucları hesaba katmaksızın durumu hep olumsuz olarak ongorme; “pireyi deve yapmak” deyimi tam da bu durumu anlatır. Ongorme yeteneği her nedense sadece gelecekteki olumsuz olayları gosteren bir niteliktir. “Cok kotuyum. Hic duzelmeyeceğim. “İşi yetiştiremedim, beni kovacak” ; “heyecandan tek bir kelime bile edemeyeceğim” gibi.
OLMALI İFADELERİ: -malı, -meli tarzı adı da verilen bu duşunce biciminde kişinin kendisinin, diğerlerinin nasıl davranması ve dunyanın nasıl olması gerektiği konusunda katı kuralları vardır. Kişi bu kuralların gercekleşmemesi halinde olacak kotu sonucları abartır. Bu, bir şeyi doğru yapmanın sadece bir tek doğru yolu olduğuna inanmaktır. “ İnsanlar haksızlık yapmamalıdır.” “Herkesi memnun etmeliyim.” “İnsan once başkalarını duşunmelidir.” “Cocuklarımı eşit sevmeliyim.” “Asla ofke ve kıskanclık duymamalıyım.” Kendimizle ilgili bu tarz duşuncenin getirdiği kurallara uymadığımızda sucluluk, başkaları uymadığında ofke ve kızgınlık hissederiz.
ZİHİN OKUMA: Diğer insanların ne duşunduğunu bildiğimize ve onların da bizim ne duşunduğumuzu bildiklerine- bilmeleri gerektiğine inanmak. “Sormaya gerek yok, ne soyleyeceğini biliyorum.” Biz konuşurken esneyen birini gorduğumuzde “Sıkıldı , ben onu sıktım” diye duşunmek. Selam verdiğimiz bir arkadaşımız bizi gormeyince “Benden hoşlanmıyor, beni adam yerine koymuyor” diye duşunmek ya da insanların bizi kucuk gorduğune inanmak ve bunu kontrol etme ihtiyacı dahi duymamak bu duşunce hatalarının ornekleridir.
DUYGUDAN SONUCA ULAŞMAK: Tersine kanıtlar olmasına rağmen bunları yok sayarak ya da ihmal ederek sadece oyle hissedildiği icin( aslında inanıldığı icin) bir şeyin doğru olduğuna inanmak. “Belki bazı şeyleri yapabildim, ama oyle hissediyorum ki ben başarısız biriyim.”, “Korktuğuma gore tehlikeli bir durum var.”
ETİKETLEME: Daha uygun ve gerceği kapsayabilecek değerlendirmeler yapmak yerine kişinin kendisine ve ya diğerlerine genel etiketler yapıştırması ve butun durumu bu nitelemenin ışığında değerlendirmesi. Bir işte başarısız olan birinin ben bu işi beceremedim demek yerine “ Beceriksizin biriyim”; oğlu ders calışmayan bir annenin oğlum ders calışmıyor diye değerlendirmek yerine “ Oğlum tembel”; tek bir konuda gerceği tam soylemeyen biriyle ilgili “ O yalancı” diye duşunme bu duşunce hatasına ornek olarak verilebilir.
Bireyin bir otomatik duşuncesinde birden fazla duşunce hatası olabilir. Orneğin yapamadığı bir işten sonra “ Ben beceriksizin tekiyim” diye duşunen bir kişi hem etiketleme (beceriksizim), hem de hep ya da hic biciminde duşunme hatalarını yapmaktadır. Bir arkadaşımızın sıkıldığını gorduğumuz zaman “benden sıkıldı” diye duşunduğumuzde kişiselleştirme, zihin okuma ve keyfi cıkarsama yapmış oluruz. Duşunce hataların kişinin hayatını olumsuz yonde etkilediği gercektir, bir cok yanlış kararın alınmasına, yanlış secimlere ve depresyona yol actığından mutlaka terapi sureciyle duşunce hataların tespiti gerekir. Bilişsel psikoterapinin temel hedefi terapi sureci icinde danışanla birlikte calışarak uygunsuz davranışların ve olumsuz duyguların surmesine yol acan hatalı bilgi işleme surecini duzeltmek ve işlevi bozuk sayıtlıları ve inancları gerceğe daha uygun ve işlevsel olanlarla değiştirmektir.


[h=2]İstanbul Psikiyatri uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]