Duşuk sonrası kadın psikolojisiAnne olmak bir kadın icin belki de en ozel duygu olması sebebiyle cok buyuk onem taşır. Toplumların kulturlerinde anneliğe ve anne olan kadınlara verilen değer, statu ve kutsallık duygusu temel olarak uremeyi ve insan neslinin devamını sağlaması bakımından son derece teşvik edici bir tutumdur. Hamileliğin ne kadar kolay gecerse gecsin aslında ciddi anlamda fizyolojik ve psikolojik değişimler getirdiğini ve doğumdan sonra da farklı boyutlara ulaşmasıyla beraber onemli bir surec olduğunu biliyoruz. Hamileliğin ardından kucağa alınacak minik bebek daha onceden kadın ve erkek olan rolleri bir anda anne baba konumuna yukseltecek ve eşler bebekle beraber coğalmanın ve aile olmanın keyfini ve mutluluğunu yaşayacaklardır. Butun bu duygu durumlarıyla beraber hamilelik doneminin bitmesini beklerken bazen her şey tersine doner ve hamilelik beklenmedik bicimde duşukle sonlanabilir.
Duşuk, hamileliğin genellikle 20 haftadan once kendiliğinden sona ermesi olarak tanımlanır ve hamilelerin % 10 ile % 25'inde duşuk gorulur. Aslında duşukleri vucudun bir secimi, elemesi olarak gormek de mumkundur. Bazen sorunlu hamileliklerde annenin bedeni bu hamileliği sonlandırabilir. Ancak bazen ortada bir neden yokken ya da kaza, hastalık gibi beklenmedik durumlarda da duşuk ortaya cıkabilir. Fizyolojik olarak sevimsiz ve sıkıntılı bir olaydır ama asıl sıkıntı psikolojik olarak yaşanır. Ozellikle hamilelik sureci ne kadar ilerlemişse eşlerin yaşayacağı stres, hayal kırıklığı ve uzuntu o kadar yoğun olacaktır. Hamileliğin ilk haftalarında yaşanan duşukler de cok uzucudur ama henuz tam olarak oluşmamış bir bebek olması nedeniyle genellikle daha kolay atlatılırlar. Ancak uzun tedaviler ve uğraşlar sonucu elde edilmiş bir hamileliğin ilk gunu dahi olsa kaybedilen bir bebek, anne baba adayı icin oldukca kotu bir deneyimdir ve hamileliğin ilerlemiş aşamalarındaki duşukler kadar can yakıcı olabilir. Ailenin yaşayan bir uyesini kaybetmiş kadar huzunlu ve uzucu olarak algılanabilir. Bebeğin doğmadan kaybedilmesi her iki eşi aynı şekilde uzuyor olsa da daha ağır duygusal cokuntuleri yaşayanların kadınlar olduğu unutulmamalıdır. Kadınlar başlarına gelen boylesi uzucu bir duygu durumunda kendi kendilerini sorguluyor, eleştiriyor ve sucluyorlar. Yeniden cocuğu olmayacağını duşunen, umutsuzluğa kapılan bir cok kadın hemen onlem alınmazsa, travma sonrası stres bozukluğu ya da depresyon yaşamaya başlıyor.
Anne adayının bin bir hayal kurduğu, doğmadan geleceği uzerine planlar yaptığı bebeğini kaybetmesi tam anlamıyla bir travma etkisi yapıyor. Duşuk yaşayan her kadın az ya da cok sarsılıyor. Kimi kadınlar durumu daha cabuk atlatırlarken kimi kadınlar ağır psikolojik sorunlar yaşayabiliyorlar. Durumun boyutunu belirleyen pek cok farklı etken var aslında:
-Kıymetli bebek olarak tanımlanan ve aşılama ya da tup bebek yontemleri gibi tedaviler sonucu elde edilmiş hamileliklerde,
-Anne adayının kendi sağlık sorunları nedeniyle hamileliğe izin verilmemesi veya başka hamileliklerin riskli olması durumunda,
-Kadının ileri yaşta olması ya da tekrar hamilelik şansının duşuk olması halinde,
-Aile icinde ve eşler arasında gergin, catışmalı bir ilişkinin varlığında,
-Anne adayının depresyon gecirmiş olması ya da ruhsal bazı problemlerinin bulunması durumunda, yaşanan bir duşuk halinde ortaya cıkan tepkinin dozu artabiliyor.
Kadınların bebeklerini kaybetmeleri, bazen eşler arasındaki ilişkiyi de olumsuz şekilde etkiliyor. Ozellikle kendine donuk suclayıcı, ofke dolu, acımasız eleştirilerde bulunan anne adayı, duşukten dolayı kendisini ve kendi bedenini o kadar cok sorumlu tutuyor ki, eşini de kendisinden uzaklaştırıyor. Hicbir teselliye ya da olumlu beklentiye izin vermiyor.
Yaşanan uzuntu nedeniyle ortaya cıkan stres ve depresif duygu durumu bazen aylarca surebiliyor. Depresyon duzeyi, kadının yaşına, durumuna, hamilelik suresine bağlı olarak değişkenlik gosterse de, kadınlar duşuk nedeniyle son derece olumsuz etkileniyorlar ve eğer belirtileri ciddiye alıp, tedaviye başlamazlarsa, sorun giderek buyuyup kronikleşebiliyor.
Bebeklerini kaybeden ve bu olay nedeniyle depresyon gibi psikolojik sorunlar yaşayan kadınların durumu incelendiğinde ,
-Duşukten dolayı kendilerini sucladıkları,
-Duygusal direnclerinin zayıf olduğu,
-Olaylara bakış acılarının olumsuz olduğu,
-Mucadele becerilerinin yetersiz olduğu,
-Genellikle ekonomik duzeylerinin ortalamanın altında kaldığı,
-Sosyal anlamda destek bulamadıkları,
-Duşukten sonraki bir yıl icinde yeniden hamile kalamadıkları gorulmuştur.
Yine, duşuk sonrası kadının yaşadığı sorunlara karşı duyarlı bir cevre, sosyal ve psikolojik destek, ilgili bir eş depresyonun olumsuz etkilerini azaltmakta ve kadının hayata daha sıkı tutunmasına yardımcı olmaktadır. Ozellikle yoğun kaygı, ofke, sucluluk, ozguven kaybı gibi duygular azalmaya başlar ve kaybın kişiselleştirilmesi durumu hafifler.
Duşuk sonrası en belirgin durum yaşanan kaybın kişiye ozelmiş gibi algılanmasıdır. Bu durum da zaten depresyonun ilk adımlarıdır. Dunyaya getirmeye hazırlandığı bebeğini kaybetmek, ozellikle ilerleyen hamilelik donemlerinde elbette son derece uzuntu verici bir durumdur. Normal olarak uzuntunun yaşanması gerekir ve bu donem kısa sureli bir yas donemi olmalıdır. Eğer aylarca suren bir uzuntu durumu yaşanıyorsa, profesyonel destek alınmalı, mutlaka tedavi yoluna gidilmelidir.
Hamilelikler her zaman sağlıklı doğumla sonuclanmıyor maalesef. Hatta bir cok kadın hamile olduğunu bile anlamadan duşuk yapıyor ve yaptığı duşuğu de fark etmiyor. Bu durum kadın vucudunun ve doğanın muhteşem bir dengesi aslında. Buna doğal eleme' deniyor. Genellikle bebeğin oluşumunda ve gelişiminde bir sorun olduğunda vucut normal dışı bir gelişim olması nedeniyle hamileliğin ilk haftalarında yanlış gelişen canlıyı yok ediyor.Bir cok anne adayı durumu fark etmediği icin herhangi bir psikolojik sorun da yaşamıyor.Kadın bedeni sonraki hamilelikler icin hazırlanmaya devam ediyor. Duşukler sonrasında hem anneyi, hem de yakın cevredeki bireyleri en zorlayan durum da bu oluyor. Anne adayı kendisine olan guvenini kaybedip, durumu tamamen kendi sucu ve sorumluluğu olarak goruyor. Olumsuz duygu durumlarının yol actığı en onemli sorun tam bu noktada başlıyor. Bu kadar yoğun yaşanan duşuk sonrası uzuntu durumu nedeniyle bilincinde olmadan, olası hamileliklerin de onu kesiliyor. Sıklıkla duyduğumuz sebebi bilinmeyen', herhangi bir fiziksel soruna dayanmayan kısırlıkların bir coğunun ardında anne adayının yaşadığı stres faktoru etkili oluyor. Stres ve ozguven kaybı nedeniyle kadın bir daha cocuğu olmayacağı ya da tekrar duşuk yapacağı endişesi yaşıyor. Bu endişe durumu yeni hamilelikleri engelleyebiliyor.
Dolayısıyla duşuk, sevimsiz bir durum olmakla beraber, her kadını ve her hamilelik surecini tehdit eden bir sorun. Olayı kişisel mesele olarak gormekten cok sadece duruma ozgu ve herkesin başına gelebilen, pek cok kadının yaşadığı ortak bir sorun olarak gormekte fayda var.
Bu kaygıyla yaşamak ve hayatı zorlaştırmak yerine, onceden onlemleri almak ve olayın derinleşip kokleşmesine izin vermeden yardım almak en sağlıklı yoldur.
[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Duşuk sonrası kadın psikolojisi
Sağlık0 Mesaj
●20 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Duşuk sonrası kadın psikolojisi