Bu kadar cok kişinin yeni ilgilenmeye başlaması ile birlikte gelen tartışmalardan biri de “Formula 1 pilotları sporcu mudur?” tartışması oldu. Sonucta en son bıraktığımızda araba kullanmak diye bir spor yoktu. Peki yarış pilotlarına neden sporcu deniyor? Pilotları sporcu kabul etmeyenler neden etmiyor?
Oncelikle bazı on yargıları yıkalım:

“Ne var ki, dumduz yol, duz yolda herkes surer” diyenlerle tartışmayın, bırakın; emeğinize değmez. “Esas işi arabalar yapıyor abiii yaa!” diyenleri de ciddiye almayın. Dunyanın en iyi arabasını yaptıysanız dunyanın en iyi pilotu kullansın istersiniz. Vettel ’in, Alonso ’nun altlarındaki daha yavaş arabalarla yaptıklarına bakın, ne bileyim gecen yıl Alfa Romeo ’nun verdiği traktorle sezonun en iyi tırmanışını yapan Raikkonen ’e bakın, yeteneğin ve tecrubenin etkisi daha net anlaşılıyor.
Aslında yarışcılara karşı en onemli eleştiriler yine bir başka yarış uzerinden, at yarışı uzerinden geliyor. At yarışlarında esas yarışanın at olduğu, Yılın Atı ’nın secildiği, benzer bir durumun Formula 1 icin de gecerli olduğu ve asıl onemli olanın arac olduğu soylenir. Peki bu doğru mudur? Gelin, bakalım.
Basit bir Google araması ile Yılın Jokeyi diye bir şey olduğunu goruyoruz. Orneğin 2021 yılında Yılın Jokeyi odulunu Gokhan Kocakaya almıştı. Elbette Yılın Atı da seciliyor da, e Formula 1 ’de de zaten en iyi arabayı yapan takım markalar şampiyonluğunu alıyor.
Zaten bu eleştiriler aslında organik de değil, zamanında bir pilotun yılın sporcusu odulu almasını eleştirmek icin ortaya atılmış bir fikir idi. Aslında spor camiasında cok fazla destekci bulan bir fikir de değildi ama ilk bakışta “Evet ya, araba kullanmak neden spor olsun ki?” dedirtmeyi başarıyordu.
Peki sporcu ne demek? Biz sporcu diyor olsak da pek cok dilde sporcunun karşılığı olan sozcuk aslında atlettir. Antik Yunan ’daki Athlon sozcuğunden gelir ve anlamı “Bir odul icin yarışan kişi”dir. Bu acıdan bakınca pilotlar atlettir ancak MasterChef Turkiye ’de de insanlar odul icin yarışır, onlar da yemek sporcusu mudur?
Sporcu sozcuğunun anlamına TDK ’den baktığımızda “sporla uğraşan kimse” yanıtını alıyoruz. Bu acıklama hicbir işimize yaramadığı icin gidip bir de "spor" sozcuğune bakalım. “Bedeni veya zihni geliştirmek amacıyla kişisel veya toplu olarak gercekleştirilen, bazı kurallara gore uygulanan hareketlerin tumu.” Yarışcıların da fiziksel ve zihinsel olarak hazırlanmaları gerekiyor, yarışların da kuralları var. Bu acıdan bakınca sporcu sayılırlar. Bir de atlet sozcuğune bakalım. "Atletizm ile uğraşan kimse" diyor. Yine işimize yaramaz. Atletizm nedir peki? Burada da “Beden gucunu, cevikliği, yetenekleri geliştirmeye yarayan koşu, atlama, ağırlık kaldırma, atma vb. tek başına yapılan bireysel sporların genel adı.” ifadesi var. Sonunda işe yarar bir şey cıktı. Yani pilotların:
Beden gucu Ceviklik Yetenek geliştirme yapması ve tek başına yarışması lazım. Arabanın icinde kac kişi var sayıyoruz: 1. Tek başına yarışma kısmı tamam. Gelin, diğer uc başlığı beraber inceleyelim. Hatta Formula 1 sporcularının normal bir insan ile arasındaki farkı gormek icin kendimle kıyaslayayım, karşılaştırmada kullanabileceğimiz bazı değerlendirmelerde kendi skorlarımı biliyor olmam epey işe yarayacaktır.
Beden gucu:

Oncelikle bu alandaki en temel noktalardan biri; ağırlığa katlanabilme, icsel guc ve uygulanabilen guctur. Otomobiller hızlanırken pistte hızlanan bir ucaktaki gibi bir eylemsizlik hissi olur. Bu hisse dayanmak cok zor değildir. Ucak birden durursa ne olur peki? Ucak durmak zorunda kalırsa savrulup bir yerimizi kırmayalım diye o kemeri takıyoruz arkadaşlar. Formula 1 araclarında frenleme anında 5Gkuvvet yersiniz. Duvara vurursanız ustunuze 15-16G kuvvet biner.
Bunu tam olarak anlamak icin şoyle yapalım, kac G kuvvet etki ediyorsa uzerinizdeki şeylerin ağırlığını o sayıyla carpın. 8 kilogramlıkkaskınız frenlemelerde 40 kilogram gibi hissedilir. Max Verstappen gibi 51Gkuvvetle duvara carparsanız, o kask 408 kiloluk kuvvet uygular. Sizin benim muhtemelen boynumuz kırılırdı, adam akşamına televizyona cıktı.
Bir diğer nokta da o aracları kullanmanın aslında ne kadar zor olduğunun bilinmemesi. Direksiyonu tutmak, gaza frene basmak bile cok ciddi kuvvet istiyor. Bir spor salona gidip leg press'i 100 kilogramaayarlayın. Kolay bir pist sectik diyelim ve bu bacak press'inde 15 ’lik bir set yapın. Tam 90 set. TAM BİR BUCUK SAATTE. Canınıza kastım olmadığına gore bunu neden istedim? Formula 1 otomobillerinde frenlerin calışması icin 100 kilogramlık kuvvet uygulamanız gerekir. Pilotlar dakikada 15-20 defa fren yapar. Vucudun geri kalanına tek tek ornek vermeye gerek var mı? Bence yok ama şoyle diyeyim, vucudumuzda olduğunu bilmediğimiz kasları bile calıştırmaları gerekiyor.
Karşılaştırmanın adil olması acısından ben de kendi yapabildiğimi soyleyeyim. İstanbulpark ’ta sıralama turu atarım ama pite giriş turunda beni duvardan toplamanız lazım. Kaldı ki AlphaTauri ’nin iki pilotunun toplam ağırlığı, benim ağırlığımı yetişmediği icin 100 kilogram kuvvet uygulamak benim icin cok daha kolay.
Dayanıklılıkkavramını da işin icine katarsak durum daha da vahim hale geliyor. Zira kokpitin ici 55-60 dereceye cıkıyor ve pilotların en yuksek hızlarda dakikadaki nefes sayısı 40 ’ı buluyor. Yarış boyunca da nabızları 170-180 arasında oluyor. Standart insanı temsil eden benim o kadar sure o sıcakta durmamın tek bir nedeni olabilir, kalabalık bir gruba mangalda et pişiriyorumdur.
Ceviklik: Bunu olcmek icin iki tane yontem var. Bunlardan biri, herkesin deneyebileceği başlangıc meydan okuması. Beş kırmızı ışık yanıp hepsi birden soner sonmez ekrana basıp sayacı durdurmaya calıştığımız bu meydan okuma, parmakların hızını olcmeye yarıyor.
Pilotlar bunu en gec saniyenin 0,3 ’unde yapabiliyorlar. İnternetten uygulama indirip denediğimde ben de bu zaman aralığına girdim, ancak gunde 3-4 bin kelime yazdığımı ve cocukluğumdan beri elimde oyun kumandası tuttuğumu goz onune alırsak tuşlara hızlı basmam cok da şaşırtıcı değil. Burada esas oyunumuz Batak (kahvehanedeki değil).
El goz koordinasyonunu olcen bu oyunda ekranda yanıp sonen tuşlara en hızlı şekilde ve zamanında basmanız gerekiyor. Bir dakika icerisinde ne kadar cok duğmeye doğru basarsanız o kadar iyi. F1 pilotları bu alanda 70-80 puan yaparken ortalama bir insan 50 yapıyor. 30 saniyelik skorumu 2 ile carparsak benim skorum ise 84. Unu kaleci Mignolet ise 74 yaptı ki refleksleri iyi bir kalecidir. Duşunun ki refleksleri ondan daha hızlı pilotlar var. Heikki Kovalainen gibi insanustu refleksleriniz varsa 121 yapabiliyorsunuz.
Yetenek geliştirmek: Formula 1 pilotları, saatlerini simulatorde gecirir ve yarışlara hazırlanmayı amaclarlar. Cok dar bir alandan hem pisti hem de aynalarını kontrol edip, gordukleri şeylere gore reaksiyon vermeleri gerekir. Bu yetenek de ancak zamanla kusursuzlaşır ve belli bir seviyeyi gecerek şampiyonların ortaya cıkmasını sağlar.
Pilotlar daha cok kucuk yaştan itibaren kendilerini yarış kariyerlerine adarlar. Yaptıkları her antrenman da daha iyi bir pilot olmak icin yeteneklerini geliştirmelerini sağlamak uzerinedir.
Yani bir sporcuyu sporcu yapan acılardan baktığımızda, Formula 1 pilotları da en az futbolcular, tenisciler ve diğer sporcular kadar sporcu. Benim gibi ortalama bir insanın ise Formula 1 ’deki herhangi birinden daha iyi olduğu tek bir alan var: omrumu yiyen Ferrari ekibinden daha hızlı lastik değiştirebilmek.