Yaşam kalitemizi ve doyumumuzu duşurmemek icin yemek, icmek gibi bir ihtiyactır duygular. Duygusal acıdan ihtiyaclarınızı gormezden gelerek, iyi olduğumuzda verilen, kotu durumda olduğumuzda esirgenen sevgi ve iletilerle idare etmeye, yetinmeye calışırız. Tum bunlar olurken de hissettiğimiz durtulerimizi saklamaya, bastırmaya calışırız. En kotusu bir sure sonra buna alışmaya başlarız ve yerini duygusal hissizliğe bırakırız. Duygusal aclığınızı bastırarak ne kadar sure yaşayabilirsiniz? Elbette her şey her zaman kotu ya da her zaman iyi değildi. Bazen hayatta iyi ve kotu zamanlarımız, inişlerimiz ve cıkışlarımız, oldukca acı verici yaşantılarımız oldu. Bunun sonucunda kendimizi koruyabilmek icin belirli bir duzeyde hissizlik hali oluştu.
İlişkide gecimsizliğe yol acan bazı kalıplar,
On yargılı duşunceler, surekli olarak eşinin davranışları arkasında farklı bir niyet aramak.
Tunel goruşu, kişi sadece gormek istediğini gorur ve o anki duygu durumuna uygun olan duşunceleri algılar.
Etiketleme ve yanlış etiketleme, kişinin daha onceki yaptığı hata dolayısıyla onu şuan yaptığı davranışlarında da etiketler ve gecmiş hatası sebebiyle kişinin bugunku kimliğini betimler.
Ya hep ya hic tarzı duşunme, kişilerden en az biri surekli uc kutuptadır, o kişi icin arası yoktur bu durumda catışmayı kacınılmaz kılar.
Kişiselleştirme, ilişkideki olumsuz şeyleri surekli eşlerden birinin ustlenmesidir.
Keyfi cıkarımlar, herhangi bir durum icin yeteri kadar kanıtı olmamasına rağmen sadece ayrıntıdan hareket ederek keyfi cıkarımlarda bulunur.
Secici soyutlama, kişi olayın tumune odaklanmak yerine icinden bazı konulara dikkat eder ve bunlar doğrultusunda hareket eder.
Aşırı genellemede bulunma, kişi aklındaki duşunceyi tek bir olaydan yola cıkarak tumune geneller.
Abartma ya da azımsama, bazı durumlar eşler arasında aşırı abartılır ya da hic onemsenmez. Her iki durumda ilişki icin olumsuz sonuclar doğurur.
Gercekci olmayan beklentiler, “Dile getirilmeyen ve gercekci olmayan beklentilerimiz” arttıkca aynı oranda hayal kırıklıkları da artar.
İletişim ve iletişim ihtiyacı doğamızın bir parcası ancak ilişkilerimizde coğu zaman ertelediğimiz bir ihtiyactır. Aslına bakıldığı zaman yaşanan problemlerin her birinin kokeninde iletişimsizliğin sebep olduğunu ya da beslediğini gorebiliriz. Bu sebeple oluşan yuklemeler, zihin okumalarımız, varsayımlarımız, bilişsel carpıtmalarımız, kalıplaşmış olcutlerimiz ve yonlendirdiğimiz secici dikkatimizin karşımızdakine ve davranışlarımıza olan etkisinin farkında olmadan hareket ederiz. Karşımızdakinin duşunceleri uzerine tahminler yurutup cıkarımlar yapmaya başlarız. Pek cok kişi, davranışlarının nedenini eşinin davranışlarına bağlar. Onlara gore iletişim bir neden-sonuc ilişkisi ile acıklanabilir. Yani, bu şekilde davranmasının nedeni eşinin ‘’o şekilde’’ davranmasıdır. Sağlıklı ilişki icin oncelikle sağlıklı iletişim gerekir ve daha sonrası karşılıklı duyulan ihtiyacların belirlenmesi ve gercekci beklentilerle karşılanabilmesi ile devam eder.

Psk. Ozlem Semra YILDIZ

[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]