Ne yaptığımız yani işimiz bizim kim olduğumuzun, nasıl bir kişi olduğumuzun onemli bir gostergesi. Bazılarımız işini pek de sevmeden yapmakta. Emeklilik icin ya da “ileride rahat edeyim” duşuncesi ile calışmakta. Bazıları icin ise calışmak bir zevk. Bundan 3-4 sene once bir yazı okumuştum. Yazıda şoyle diyordu: Eğer 10 dakika mutlu olmak istiyorsan birbardak portakal suyuic. Eğer 1 ay mutlu olmak istiyorsan aşık ol. Eğer 1 yıl mutlu olmak istiyorsan evlen. Eğer bir omur boyu mutlu olmak istiyorsan İŞİNİ SEV.

O kadar onemli ki kişinin işini sevmesi, onu sahiplenmesi. Bu durum kişinin hayatına cok buyuk katkı yaptığı kadar iş ortamına da cok olumlu olarak yansımakta. Mutlu olarak calışan kişiler cevrelerine pozitif enerji yayarak diğer calışanların da motivasyonlarının yukselmesini sağlamakta.

İş ortamınıza şoyle bir bakın. Nasıl kişilerle bir arada calışıyorsunuz? Siz nasıl bir kişisiniz? Altyapınıza, birikiminize gore doğru yerde misiniz? Yoksa; sizi anlasınlar, sizin maaşınızı, kariyerinizi yukseltsinler diye mi bekliyorsunuz? İş ortamınızı değerlendirdiğinizde bazı kişilerin olması gereken yerden daha altta, bazı kişilerin de daha yukarıda olduğunu fark edebilirsiniz. Her zaman cok akıllı, cok iyi eğitimi olan kişiler başarı basamaklarını tırmananlar olmuyor. Hatta bu kişiler keşfedilmeyi beklerken arkadan gelen “işbilen” kişiler cok yukseklere cıkabiliyorlar. İşte bu durumla ilgili bir araştırma yapılmış New York'lu iki bilim adamı tarafından.
Justin Krugerve David Dunning New York Stern School of Business'ta calışan iki psikolog. Ortaya attıkları teorinin ismi “Dunning-Kruger Sendromu”. Biz bu sendroma “cahil cesareti” diyoruz. Journal of Personality and Social Psychology'nin Aralık-99 sayısında yayımlanan teori ozetle şunu soylemekte: “Cehalet, gercek bilginin aksine, bireyin kendine olan guvenini artırır.”

Bu teorinin ulaştığı sonuclar şunlar:

* Niteliksiz insanlar ne olcude niteliksiz olduklarını fark edemezler.
* Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimindedir.
* Niteliksiz insanlar, gercekten nitelikli insanların niteliklerini gorup anlamaktan da acizdirler.
* Eğer nitelikleri, belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar.


Bu iki uzman teorilerini test etmek icin Cornell Universitesi'nden 45 oğrenciye bir test yaptılar, ceşitli sorular sordular. Ardından oğrencilerden, testin sonucunda ne kadar başarılı olacaklarını tahmin etmelerini, istediler.

En başarısızların (yani sadece yuzde 10 ve daha az doğru yanıt verenlerin), testin yuzde 60′ına doğru yanıt verdiklerine, ayrıca iyi gunlerinde olsalar yuzde 70′e ulaşabileceklerine inandıkları ortaya cıktı.

En iyilerin (yani en az yuzde 90 doğru sonuc alanların) en alcakgonullu denekler olduğu (soruların yuzde 70′ine doğru yanıt verdiklerini duşundukleri) goruldu. Bu arada belirtmeden gecmeyeyim: Dunning ve Kruger bu calışmalarıyla 2000 yılında Nobel odulunu kazandılar.

İki uzman psikolog bu bilincsizliği, “kronik kendi kendini değerlendirme yeteneksizliğine” bağlıyorlar. Mutlaka cevrenizde vardır boyle kişiler. İcinizden duşunursunuz bu adam ya da kadın bu mevkilere nasıl geldi diye. Bu kafayla nasıl bu pozisyonda olabilir diye hayıflanmışsınızdır. Sanat ve televizyon dunyasına bir bakın. Devletimizi yonetenlerin davranış ve yaklaşımlarına bir goz atın. Kendi iş ortamınızı bir gozden gecirin. Muhakkak cevrenizde boyle kişileri fark edeceksiniz. Bu kişilerin kendi yetersizliklerinin farkında olmamaları onlara bir avantaj olarak geri donmuştur aslında. Cunku bu kişiler gercekten iyi olduklarına inanmışlardır. Bu yuzden de one cıkmaktan, yaptıklarıyla gurur duymaktan sakınmazlar. Bunu bir hak olarak gorurler. Uyanıklık yaptıklarını duşunurler. Tabi diğer ucta da nitelikli ama kendini ortaya koymayan, kendi başarılarıyla ovunmeyen insanlar var. Bu insanlar maalesef nitelikli oldukları halde geri planda kalacaklar, yuksek gorevlere kendi kendilerine talip olmayacaklar, yeteneklerinin başkaları tarafında gorulmesini isteyeceklerdir. Sonucta da yapabileceklerinin gerisinde kalacaklardır.

Şimdi kendinizi tekrardan değerlendirin. Acaba siz nasıl bir kişisiniz? Kendi değerinizin başkaları tarafından onanmasını mı bekliyorsunuz? Eğer boyle bir kişi olduğunuzu duşunuyorsanız şunu unutmayın: En buyuk zenginlik kişinin kendine verdiği değerdir. Kendinizi bu zenginlikten mahrum etmeyin. Dunyanın en zengini de olabilirsiniz, en fakiri de. Bu size bağlı.
Cetin iş dunyası icinde one cıkmaktan, kendinizi ortaya koymaktan korkmayın. İyi olduğunuzu duşunduğunuz konularda başka insanların sizi fark etmesini beklemeyin. Ortada olun. Sesinizi cıkartın. Eğer kendinizi ortaya koyma konusunda sıkıntı yaşıyorsanız bu konuda profesyonel bir destek almaktan cekinmeyin. Cunku kendini ortaya koymak zannedildiği gibi cok da kolay değildir. Bu konuda kendini geliştiren kişiler, iş dunyası icinde daha doyumlu hissederken ozel hayatlarına da bu olumlu duygular yansımaktadır. Bu sayede, kişilerin hayat kalitesi ve tatmin duygusu artmaktadır. .

Niteliklerinizin ve başarılarınızın farkında olup bunu ortaya koyduğunuz bir iş yaşantısı diliyorum.

Klinik Psikolog & Yaşam Kocu Pınar OZGUNER

[h=2]İzmir Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]