Doku-n-a-ma-ma-kİnsanlar neden iletişime girerler?
Temel ihtiyaclarından biri olan dokunmak ve dokunulmak icin…
Dokunmak ya da dokunmamak, esas buyuk mesele bu!
Dokunmak kelimesi bu yazıda fiziksel temas olarak değil, psikolojik bir temas olarak kullanılacaktır.
İnsanlar psikolojik olarak da birbirlerine dokunabilir, ustelik psikolojik dokunma, fiziksel dokunmayı da icerir…
Once dokunmanın tanımını yapalım. Bir kişinin karşısındaki kişiye var olduğunu hissettirdiği her davranış bir dokunmadır. Cok genel bir tanım yani.
Aynı ortamda bulunduğunuz kişi ile goz teması kurmakta psikolojik dokunmadır, onun orada olduğunu bilerek goz teması kurmamakta psikolojik dokunmadır.
Bir ornekle acıklayacak olursak “seni seviyorum” demekte, “Allah belanı versin” demekte psikolojik dokunmadır. Dokunmalar doğuştan negatif ya da pozitif değildir. Siz onu negatif ya da pozitif olarak, yukarıda orneklendirildiği gibi kullanabilirsiniz.
Dokunmak o kadar yaşamsal ve onemlidir ki, unlu bir psikologun dediği gibi “dokunmazlarsa - dokundurtmazsanız omuriliğiniz kurur”.
***
Dokunulmaya izin vermeyiz. Birileri bizi takdir ettiğinde ya da iltifat ettiğinde altında bir şey arar sonra da reddederiz. Orneğin birisi “Sacların guzel olmuş” dediğinde, “ama şu taraf biraz kısa gibi” diyerek, “kıyafetin cok guzelmiş” dendiğinde, “pazardan aldım” diyerek dokunuşları reddederiz.
Oğretenlerimizin sozleri kulaklarımızda cınlar: “İnsanlara guvenme”, “Kesin senden bir cıkarları vardır”, “Mutevazılığın en iyi gostergesi iltifatı kabul etmemektir.” vb.
HÂlbuki dokunuşa musaade etmek bizi iyi hissettirir. Bir tek cumle ile. “Teşekkur ederim”.
Dokunulmaya musaade etmediğimiz icin, dokunma becerimiz de duşuktur.
Cunku; insan yaşadığı gibi duşunur.
***
O yuzden toplum olarak dokunmayız, dokunmaktan da kacarız. Annelerimiz babalarımız, oğretenlerimiz dokunmamamızı onermiştir. “Kacan kovalanır” ya da “İyi şeyleri soyleme şımarır” gibi oğutleri sık sık duymuşuzdur.
Oğretenlerimiz bu sozlerle “dokunursan kacar” demektedir.
O nedenle iyi şeyleri soylemeyiz. Oysa bir cocuk ya da bir insan gun icinde sayılamayacak kadar guzel şey, sayılabilecek kadar kotu şey yapar.
Olumsuzu gorme becerimiz o kadar gelişir ki, olumluyu gormemek icin bir sure sonra caba sarf etmemize gerek kalmaz…
Cunku, korlukte oğrenilebilir…
***
Coğunlukla guzel şeyler yaparız, birilerinin gormesini/dokunmasını isteriz ama gormezler… Dokunmazlar…
Talep etmeyiz… Dokunmalarını isteriz fakat istediğimizi onlara soylemeyiz. Neymiş efendim, istenmezmiş…
Neden?
Oğretenlerimiz oyle soyledi…
Neden?
…
İstemeliyiz… Sormalıyız insanlara “neyi guzel yaptım?”diye.
Cunku dokunulmak yaşamsaldır beslenmemizi sağlar…
***
Dokunmaların hepsi iyi olmayabilir. GDO’lu gıdalar gibi…
Beslemez bazıları, tam tersine zarar verir. “Tembelsin”, Yaramazsın”, “ Dağınıksın” gibi…
Reddetmeliyiz onları. Omzunuzun ustunden gecip gitmeli.
Reddetmezseniz, omuriliğiniz kurur…
***
Bazen oyle zamanlar gelir ki; dokunmazlar. Dokunsalar da negatiftir. Pozitif dokunulmayı talep edersiniz, yine dokunmazlar.
Oyle zamanlarda aynanın karşısına gecip, kendi kendinize, ne kadar guzel olduğunuzu, ne kadar iyi olduğunuzu, becerilerinizin neler olduğunu soyleyin…
Kimse size dokunmuyorsa siz kendinize dokunun…
***
Oğretenler, kendi kendine konuşanın “deli” olduğunu soyleseler de…
Siz inadına dokunun…
Dokundurun…
Dokunmuyorlarsa isteyin…
Negatifleri de reddedin…
[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Doku-n-a-ma-ma-k
Sağlık0 Mesaj
●16 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Doku-n-a-ma-ma-k