Cocukların ev dışındaki ortamlarda davranışlarını kontrol etmek, toplumsal normlara gore hareket etmesini sağlamak gerekir. Cocuk kendi yaşam alanındaki rahatlığından cıkıp, dış dunyaya ilk olarak okulla atım atar. Eğer cocuğa, okul hayatından once kurala uyma davranışı kazandırılmamışsa; okul başladığında her istediğinin olmayacağını anlamak icin gec kalmıştır. Sınıf ve okul kurallarına uymakta zorlanabilir. Cocuğun dış dunyayı algılamaya başlamasıyla birlikte sınırlar cizilmeli ve cocuk o sınır icinde ozgur bırakılmalı. Gec kalınmış olsa bile okul başladıktan sonra da bu kazanımı elde edebilir.
İlk once kurallar uzerine bir konuşmayla calışmaya başlanılmalı. Cocukta fark ettirmek istediğimiz duşunceyi, onu karşımıza alarak uzun uzun anlatmamız pek işe yaramaz. Bunun yerine cocuğa sorular sorarak, duşunce sisteminde kendi duşuncesiyle o sohbete bir yorum getirmesi her zaman daha cok işe yarar. Cocukla yapılan konuşmada, “Kural nedir? Nerelerde kurallar olduğunu biliyor musun? “ gibi sorularla konunuzu netleştirerek, cocuğu istediğiniz konuda duşunmeye sevk edersiniz. Cocuk okula gidiyorsa genellikle sınıfta ve okulda kural olduğunu soyler. “Sınıfınızdaki kurallar neler? “ diye sorduğumuzda cocuk yerlere cop atmamak, zil caldığında yerimize oturmak, arkadaşımızın eşyasınız izinsiz almamak.” gibi cevaplar vermektedir. Sonrasında “Bu kurallar ne işe yarıyor, bu kurallar olmasa ne olurdu? “ gibi sorularla kuralın onemine dikkat cekmek gerekir. “Peki başka nerelerde kurallar var?” Eğer cocuk bu souda cevapsız kalıyorsa yardımcı olabiliriz. “Hastanelerde kural var mıdır sence ya da alışveriş merkezlerinde, dolmuş duraklarında, kutuphanelerde..? vb”. Cocuk sohbete odaklandığında bu yerlerden bazılarını soyleyecektir. Sonrasında bu kuralların ne işe yaradığı, olmasa hayatımızın ne şekilde olacağına dair, kendi duşunceleriyle bir cıkarımda bulanacaktır.
Hayatımızın bir cok alanına ait yerlerde kurallar varken neden evde kurallarımız yok ? Kuralı olan ailelerde bu maddeler neden yazılı bir şekilde, evin tum bireylerinin goreceği yerde değiller? Cocukla yapılan bu konuşmada, fark ettirmek istenilen duşunce; kuralların bizim hayatımızı sınırlandıran şeyler değil bizim hayatımızı duzene sokan, yaşamımızı kolaylaştıran etkenler olduğudur. Kurallar yaşamımızın bir cok alanında varsa evde de olması gerekir. Anne-baba ve cocukların ortak paylaştığı evde yazılı kuralların olması, bunlara uyulmasının onemi, uyulmadığı zaman cocuğun ya da annenin sorumluluğunu alması onemlidir. Kurallar sadece, evde cocukların uyması gereken, anne-babaların da kontrol ettiği davranışlar butunu değiller.Bu konuda ailelere bilgi verirken şu anekdotu veririm . Anne baba gardiyan cocuklar da mahkum değiller ! Eğer bir kural varsa anne-babalar da kuralar riayet etmeli ve etmediği zaman bunun bedelini tıpkı cocuklar gibi odemeli.
Kimsenin cantası izinsiz karıştırılmamalı, kimsenin odasına izinsiz girilmemeli kuralına cocuklar istisnasız uyarken, uymadıkları zaman anne babalarından ceza alırken; anne-baba cocuğun cantasını acarken izin alabilmeyi coğu zaman duşunmuyor. Cocuk da ozgur bir bireydir, ona ait olan şeylere mudehale de bulunmak icin ebeveyn bile olunsa izin alınmalıdır. Aksi takdirde cocuğa verilen gizli mesaj şudur: “ Senin cantanı acarken izin almıyorum, cunku sen onemli değilsin, sana ait olan şeylerde sonsuz soz hakkım var.” Bu cocuklarının varlığına, egosuna, ozsaygısına ciddi bir tehdit oluşturur.
Aileler evlerini boyatırken, cocuğa kendi odasının istediği renk olacağını soylerek demoktatik bir aile ortamı sunduklarını duşunur. Peki salonun boyasında neden soz hakları yok ? O ev cocuklarında evi ve sadece odası onun yaşam alanı değilse geriye kalan kısımlarda da fikrini ortaya koyma imkanı sunulmalı.Bu bir risk gibi gorunse de (salon rengini kırmız mor vs gibi isteyebilir) anne baba 5-6 tane salona uygun olabilecek birkac renk belirleyip bu renklerden hangisinin olabileceğini, cocuklarının zevklerine guvendiklerini, ortak yaşam alandıklarında hepsinin soz hakkı olduğunu ifade etmeliler. Burada verilen gizli mesaj şudur: Sen değerlisin, senin fikrin onemli, sen zevklisin.” Anne-bablar bu şekilde davranarak cocuğun varlığını onaylanmış, ozsaygısını beslemiş olurlar.
Kurallar hayatımızı duzenleyen, bizim daha rahat ve konforlu yaşamamız icin oluşturulmuştur. Cocuk bu duşunceyi icselleştirdiğinde, yanında bir ceza verecek bir otoritere olsa da olmasa da ic denetimi gelişmiş bir birey gibi kurallara uyar. Bu kazanımın sağlanmasında kilit nokta, cocuğun ilk bilgiyi edindiği, ilk oğreme ortamı olan ev ve aile yaşantısında kuralların, disiplin sınırlarının olmasıdır.

[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]