Gunumuzde kurduğumuz ilişkilerde neden zorlantılar yaşarız, neden diğer insanlardan farklı tepkiler veririz?Bircok danışanımda gozlemlediğim iki tip yapının 1.si biriyle bağlantıda olmak, ya da bir arkadaşın, sevgilinin, eşin terk edişinin ardından derin bir uzuntu yas havasına girmek ve uzun sure bu durumu atlatamayan yapılar, 2.si ise herhangi bir ayrılığın ardından birkac gun icerisinde toparlanarak normal hayatına devam eden yapılar. Peki neden insanların bir kısmı bu sureci sancılı gecirirken bir kısmı normal atlatıyor diye sorguluyor insan ya da hic aklınıza gelir mi bunun sebebinin cocukluk yıllarında annenizle kurmuş olduğunuz ilişki olabileceği?
Son yıllarda yapılan calışmalar bireyin kişiliğinin oluşmaya başladığı bebeklik donemi uzerinde yoğunlaşmaya başlamıştır. Bebeklik doneminde kişiliğin oluşmaya başladığı ve hayatın erken donemlerindeki yaşantıların ileriki yılları
etkilediği belirlenmiştir. Yıllar once unlu psikanalist Freud bunu belirtmiş, yapılan calışmalar Freud'un haklılığını ortaya cıkarmıştır. Freud, bebeklik donemindeki yaşantıların uygun şekile yaşanmaması durumunda etkilerinin yaşam boyu sureceği uzerinde durmuştur.
Ayrılma kaygısı (seperasyon anksiyetesi) cocuğun anne ya da anne modeli bir kişiden ayrıldığında yaşadığı yoğun kaygı olarak tanımlanır. Cocuk gelişiminde kritik donemler vardır bu donemler sağlıklı atlatılamazsa gelişimsel duraklama meydana gelir ve ileriki yaşlarda ceşitli patolojiler olarak karşımıza cıkar. Anne ile cocuk arasında, anne karnından başlayan yoğun ve sıkı bir ilişki vardır. Cocuk anne karnında iken ve sonrasındaki birkac ay adeta anne ile bir butun gibidir.Bu beklenen ve doğal bir surectir. Bebek 4-6 ay arasından anneden ayrılmaya, kendinin farkında olmaya ve annesinden ayrı bir varlık olduğunu hissetmeye başlar. Cocuk bebeklik doneminde fiziksel ve duygusal tum ihtiyaclarını (beslenme, temizlik, korunma, ten teması, sıcaklık vb.) anneden karşılar, bircok konuda anneye muhtactır. Cocuk anne sayesinde kendini dış dunyadaki tum tehlikelere karşı guvende hisseder, Anne varsa sorun yoktur onun icin. Bazı anneler bu ihtiyacları yerinde ve yeterince karşılarken, bazı anneler aşırı derecede cocuğun uzerine duşerek (acıkmadan yemeğe zorlamak, uşumeden kat kat giydirmek gibi aşırı korumacı tavırlar) onu bir cok noktada engellemiş ve işgal etmiş olurlar, bazıları ise cocuğun ihtiyaclarını coğunlukla yok sayarak kendi hayatıyla fazlasıyla meşgul olurken cocuğun uyarılma, canlılığını hissetme duygusunu yaşamasına izin vermezler.
Araştırmalar en buyuk sorunun anneden ayrılma olduğunu bildirmektedir. Araştırmalar 3 tip bağlanma stili olduğunu ortaya koymuştur:
Guvenli Tip: Anne genelde sıcak ve tutarlı davranır, bebeğin gosterdiği ihtiyaclarına yonelik uyarıları (ağlamak, beden dili vb.) hemen farkında olur. Bu tip bağlanmalarda bebekler aktiftirler. Bu cocuklar her durumda acık bir şekilde bağlanma gercekleştirmektedirler. Annelerinin varlığıyla belirgin bir şekilde huzur buldukları ve yokluğunda sıkıntı yaşadıkları gozlemlenmiştir. Anneleri tarafından yalnız bırakıldıklarında doğal olarak kısmen huzursuz olmakta ancak panik yaşamadan anneleri ile yakınlık ve temas aramaktadırlar. Tekrar bir araya geldiklerinde kolayca sakinleşmekte ve cevreyi keşfetmeye devam etmektedirler. Okul oncesi donemde sosyal ve uyumlu cocuklar olarak nitelendirilirler.
Kacınan Tip: Bu bağlanma tipinde, bebekte bağlanmama ve anneden kacınma davranışları gorulur. Anne nadiren bebeğin duygularına tepki verir ve genelde onun duygularını gormezlikten gelir. Bu tipte annenin davranışları reddedici, ofkeli ve temastan kacınan niteliktedir. Anne, bebeğin kendisine bağlanmasından rahatsızlık duyabilir ve onun bağımsız olmasını teşvik eder. Bu tip bağlanma geliştirmiş cocukların anneleri ayrılıktan sonra geri donunce onları coşkulu bir şekilde karşılamadıkları, annelerinden kactıkları ve goz ardı etttikleri, kucaktan hoşlanmadıkları gorulse de kucaktan indirildiklerinde tepki gosterdikleri, anneleri odadayken de onunla ilişki kurmadan tek başına oynadıkları gozlenmiştir. Bu cocuklar okul oncesi donemde kızgın, savunmacı ve diğer cocuklardan uzak cocuklar olarak tanımlanırlar.
Kaygılı-Kararsız Tip: Anne belirsiz ve tutarsız davranır. Bu tip bağlanma geliştirmiş cocukların annelerine davranışları gergindir. Anneler bebeğin sinyallerini yanlış değerlendirir ve bebek sık ağlar. Annelerine yakın dururlar buna rağmen korku duymaya devam ederler. Anneleri odadayken annelerinin yakınlığını ararlar ama aynı zamanda kızgın oldukları ve annelerini istemediklerine dair hareketlerde bulundukları, hatta annelerine vurarak ittikleri gozlemlenmiştir. Bu kategorideki bazı cocukların da aşırı pasif oldukları gozlemlenmiştir. Okul oncesi donemde annesine bağlı ve ondan kopamayan cocuklar olarak tanımlanırlar.
Bağlanma durumlarını yaratan tek bir sebep yoktur; ailenin davranışları, cocuğun ozellikleri, aile ve kultur etkili olur.
Anne-cocuk arasında yaşamın ilk yıllarında var olan bu bağ sağlıklı ya da sağlıksız iki taraflıdır. İlk yıllarda anne dışında başka bakım veren varsa (onemli oteki) cocuk anneye olan bağın benzerini bu kişiyle de kurar. Anne olmadığında anne modelini anne yerine koyarak kaygısını azaltır. Anne modeli ile kurulan bu bağın sağlıklı olup olmaması da oldukca onemlidir. Cocuk 3 yaş civarına geldiğinde yavaş yavaş kendi ihtiyaclarını karşılamayı oğrenir. Anneden bağımsız hareket edebilme, karar verebilme kabiliyetleri gelişir, benlik oluşumu başlar ve kendiliğinin farkına varır. Bu surecte artık cocuk anneye olan mutlak bağlılığını azaltmış olur. Bu sağlıklı bir durumdur. Cocuğun anne ile var olan fiziksel ve duygusal bağı, onsuz yapamama halinden uzaklaşır. Boylece cocuk annenin olmadığı ortamlarda da kalmaya başlar. Anne olmadığında aşırı huzursuz olmaz surekli anneyi aramaz.
Bu donemde anne cocuğunun kendisinden ayrışmasına hazır değilse buna musaade etmez ve cocuğu hala kendisinin bir parcasıymış gibi gormeye devam eder ve birey olmasına izin vermez, fiziksel ve duygusal ihtiyacların karşılanmasında cocuk buyuse de farklılık gostermezler. Orneğin okul cağına gelmiş cocuklara hala kendileri yemek yedirirler, yatarken birlikte yatarlar, bağımsızca bir yere gitmesine izin vermezler, surekli kotu bir şey olacağını duşunurler. Annenin bu kaygısı sağ beyinden sağ beyine cocuğa aktarılır ve cocuk da kendi başına hareket etmez, tedirgin ve tetiktedir. Cocuklarda ve bireylerde ki ozguven eksikliğinin ana nedeni budur (aşırı korumacı ve cocuğunu kendinden ayrıştırmamış anne). Bu aşırı koruma hali “cocuğunu cok sevme” olarak izah edilir, oysa bu durum tamamen annenin duygusal yapısıyla ilgilidir. Anne kaygılı bir yapıya sahipse koruma ve kollama tavrını abartır, cocuğa nefes aldırmaz adeta, surekli gozu uzerindedir. Tum tehlikeleri en ince detayına kadar onceden fark edip cocuğu uyarır, her hareketini gozler, yorum yapar. Cocuğun deneyerek oğrenmesine izin vermez.
Bu şekilde buyutulen cocukların onemli bir kısmında anneye aşırı bağlılık ve annesiz bir şey yapamama hali gelişir. Ozellikle cocuğun kendisi de anneden aşırı kaygılı duygusal bu yapıyı almış ise anne yaptıkları ile var olan kaygısal durumu cok fazla arttırmış olur. Ayrılma kaygısının oluşumunda temel iki neden olarak karşımıza “annenin kaygısı” ve “cocuğun kaygısı cıkmaktadır”. Bu iki kaygı birleşince ortaya “ayrılma kaygısı cıkmaktadır”. Ayrılma kaygısı yaş ilerledikce cocukta sosyal alanlarda buyuk zorluklar oluşturacak cok ciddi psikolojik bir tablodur.
Ayrılma kaygısında cocuk anneden ayrı kaldığında adeta kendini colun ortasında yapayalnız kalan biri olarak gorur, bu nedenle buyuk sıkıntı yaşar. Zihninde surekli bir şekilde “anneyi kaybetme” endişesi vardır.
Ayrılma kaygısı bozukluğu nadir olmayan bir durumdur. Cocukluk yıllarında yaşanan bu bozukluk ileriki yıllarda bireyin bircok ruhsal hastalığa yakalanma ihtimalini guclendirmektedir.
Bebeklik doneminde boyle bir kaygı yaşamış birey surekli etrafında bağlantıda kalacak birilerini ya da nesneleri arar, bu kişiler anne turevidir ve anneyle gelişen patolojik surec bir başkası uzerinden devam etmektedir. Bu nedenledir ki; bazı insanlar cok sevdikleri insanlardan ya da nesnelerden ayrıldıklarında derin uzuntu icine girer ve bircok psikolojik rahatsızlık geliştirirler. Annelerinden ayrılma konusunda yetişkin olmalarına rağmen derin kaygılar yaşar; onun olduğu şehirde hayatını devam ettirir, onun varlığını hissetmek icin gunun belli saatlerinde arar ve ona karşı derin bir bağlılık hisseder. Onsuz yaşayamayacağını duşunur. Bu sadece anne icin gecerli değildir cok yakın bir arkadaş, bir sevgili ya da bir eş icin de aynı bağlanma ve ayrılık kaygısı surdurulur.

[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]