Gunumuzde depresyonu duymayan kalmadı diyebiliriz, herkesin aşina olduğu ve zaman zaman da depresif duygu durumunda olduğunda rahatlıkla farkedebildiği bir durum. Depresyonun hic yakıştıramadığımız bir ayağı daha var cocukluk cağı depresyonu. Cocukluk cağı depresyonu yetişkin ve ergenlerdekine nazaran daha gec ilgi cekmiş dolayısıyla da daha gec araştırılmaya başlanmıştır. Yapılan son araştırmalar okul oncesi cocukların yanı sıra 0-1 yaşındaki bebeklerin dahi depresyona girebileceğini gostermiştir. Depresyon belirtileri yaşa gore farklılık gosterir. Bebeklerde cevreye ilgisizlik, beslenme ve uyku problemleri gelişimde duraklama şeklinde kendini gosterebilir. Okul oncesi cocuklarda uzuntu, yoğun neşesizlik, eskiden ilgilendiği şeylere ilgilenmeme, dikkat dağınıklığı, cabuk ofkelenme, ofke nobetleri, uyku ve yeme problemleri gorulebilir. Ozellikle okul oncesi donemde cocuklarda, bedensel yakınmalar depresyon belirtisi olabilir; orneğin baş ağrısı, karın ağrısı , eklem ve kas ağrıları, bulantı ve kusma gibi bedensel belirtiler depresyona bağlı olabilir. Okul cocuklarında bu belirtilere ek olarak, derslere ve okula karşı isteksizlik derslerde duşuş gorulur. Sucluluk duygusu cocuğun ruh haline hakim olabilir, pek cok şeyden kendini sorumlu tutar, orneğin annesinin hasta olmasından ya da babasıyla annesinin kavga etmesi gibi. Bu duşunceler cocuğu intihara kadar surukleyebilir. Evet intihar cocuklarda da gorulebiliyor maalesef. Ozellikle okul oncesi cocuklarda sozel beceriler ve kendini ifade etmek icin gerekli olan zihin kuramı ve empati becerileri yeterince gelişmediği icin cocuk depresif durumda olsa dahi bunu ifade edemeyebilir. Bu durumda ailenin dikkat etmesi gerekenler; mutsuzluk ve yoğun uzuntu ve isteksizlikle seyreden depresif tablodur. Bu durumda mutlaka bir uzmana danışmak gerekir. Cocukluktan ergenliğe gecildiğinde depresyona girme olasılığı da artmaktadır. Ergenliğin doğasında bulunan aileden uzaklaşma, cabuk ofkelenme gibi ozellikler bazı depresyon semptomlarına benzediğinden ergenlikteki depresyon farkedilmeyebilir. Burada ailenin bu tabloyu yine de takip etmesi gerekir. Ergenlikte uyuşturucu ve bağımlılığa sebep olan madde kullanımı ozellikler risklidir. İntihar girişimleri de cocukluk cağına gore daha fazladır. Cocuk ve ergenlerde en sık başvurulan tedavi yontemleri psikoterapi ve ilac kullanımıdır.
Daha once de belirtttiğim gibi cocukluk cağı depresyonu daha yeni bir alan olduğundan bu alandaki bilgilendirme calışmaları da son on yıllarda daha artmıştır. Cocuklarda gorulen depresyonunun gorulem sıklığının artmasındaki etmenlerden biri bu donemdeki depresyonun farkedilirliğinin artmış olmasıdır. Aileler cocukluk depreyonunu daha cok tanır hale gelmiş bu da ailelerin uzmanlara başvurma sıklığını arttırmıştır. Ailelerimiz artık cocuklarınında depresyona girebileceğinin ama bunun tedavisi olan bir durum olduğunun farkında, uzmanlardan yardım alarak bu durumun ustesinden gelinebileceğini biliyorlar. Mutluluk verici ki ailelerimizle bir ekip halinde calışıp bu sorunu cozebiliyoruz. Depresyonun arttığını soyleyebilmek icin daha fazla calışmaya ihtiyac var, bu alandaki calışmalar ilerleyen yıllarla arttıkca cocukluk depresyonunun artıp artmadığı daha net belli olacaktır. Ancak ceşitli stres faktorlerinin depresyonu tetiklediği net oalrak bilinmektedir. Ozellikle ulkemiz koşullarında cocukların yoğun sınav temposu icinde olması hic kuşkusuz ki onemli bir stres faktorudur. Bu noktada cocukların gosterdiği cabaya vardığı sonuctan daha fazla ovgu vermek ailelerin ve eğitimcilerin dikkat etmesi gereken noktalardan biridir. Başarmak icin emek vermek gerekir, once emeği gorursek cocuklar da ona odaklanırlar.

[h=2]İzmir Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]