Cocukların odalarının hangi yaş aralığında ayrılması gerektiği konusunda bircok farklı goruş vardır. Bu konuda, cocukların doğdukları andan itibaren ayrı odaları ve yatakları olması gerektiği goruşu daha olumlu yonde bir gelişme sağlar. İlk haftalarda sıklıkla uyanan ve henuz uyku ve beslenme duzeni oluşmamış bebekler icin annenin yakınlarda olması onemlidir elbette. Cocuğuna ihtiyac duyduğu her an ulaşabilecek kadar yakında olmak bebeğin gelişimi acısından da oldukca onemlidir. Ancak her seferinde cocuğun kendi yatağında yatırılması bu konuda bir alışkanlık oluşması acısından son derece yararlıdır.
Cocuklarla aynı odayı paylaşmanın gelişimlerine zarar verdiği şeklinde kesin bir yargıda bulunmak cok doğru olmaz. Ancak, aynı odayı paylaşmak da gelişim surecleri acısından yararlı değildir. Anne babanın mahremiyet alanları icinde, onların cinsel hayatlarına tanık olmak gibi bir tehlike icerdiğinden cocukların mutlaka anne babalarından ayrı odalarda yatmaları şarttır. Ozellikle 2 yaş ve ustundeki cocuklar icin bu bir zorunluluk olarak duşunulmelidir.
Kendini yalnız başına ve karanlıkta guvende hissetmeyen cocukları, bazı soyut ya da somut varlıklarla korkutmuyorsak cocuklar durup dururken korkular geliştirmezler. Elbette zaman zaman akranlarından ya da cevreden duyarak geliştirdikleri korkular olabilir. Bunlar genellikle izlenen bir filmden ya da hayali kahramanlardan kaynaklanabileceği gibi cocuğun engellenmesi amacıyla soylenen korkutucu bazı varlıklara ait olabilir. O nedenle cocuğun neden guvensiz hissettiği iyi araştırılmalıdır. Tek başına kalamamak cocuk icin ilgiyi uzerinde toplamak gibi kazanımlar getiriyorsa cocuk bu durumu kullanacak ve gercekten de korkular ve guvensizlikler geliştirebilecektir. Cocukların tepkilerinin altında yatan gercek nedenler doğru saptanırsa cozum bulmak zor değildir. Kayıtsız şartsız sevildiğini, tum ozellikleriyle kabul edildiğini bilen cocuk zaman zaman icine duştuğu olumsuz duygu durumlarını kolaylıkla atlatabilir. Ozellikle bireysel ya da ekip calışmalar yapabileceği etkinliklere yonlendirmek, yapmaktan keyif alacağı uğraşlar edindirmek kendisine guven kazanmasına yardımcı olacaktır.
Cocuklar, zihinlerinde korkular yaratabilirler, orneğin canavarlar yaratabilirler. O nedenle, izlenecek tv programları gibi şeylerin cocukları ne yonde etkilediği oldukca onemlidir. Bununla birlikte yaşamın her alanını oğretmek ile cam fanusta yetiştirmek arasında denge sağlanmalıdır.
Gunumuzde ise icinde yaşadığımız dunyada maalesef pek cok olumsuzluk ve şiddet artık neredeyse cocukların gozleri onunde yaşanıyor. Bircok goruntu cocukların bile uyanık olduğu cok erken saatlerde yayınlanıyor. Bundan daha beteri cocuklar cok erken yaşlarda bilgisayar ve cep telefonlarıyla tanışıyorlar, hatta her biri cok iyi kullanıcı oldular. Bu nedenle de biz ne kadar dikkat edersek edelim bizim de kontrol edemediğimiz, gozden kacırdığımız zamanlar olabiliyor. Ancak bu ‘nasılsa her şeyi kontrol edemiyoruz, izlesinler, alışsınlar’ demek anlamına da gelmiyor. Aksine boyle bir tutum son derece zararlı ve yanlıştır. Cocuklar zaten gun icinde cok fazla olumsuzluğa tanık oluyorlar. Bizim gorevimiz onları cok olumsuz etkileyebilecek bu tip goruntulerden, filmlerden, programlardan olabildiğince uzak tutmaktır. Anne baba olmanın en buyuk sorumluluğu onları korumak ve kollamaktır. Bu sorumluluğu yerine getirmenin ilk ve en onemli koşulu ise kendi zevklerimizin oncesine cocukların gelişimlerine ve buyumelerine saygı gosterme bilincini yerleştirmek olmalıdır. O nedenle gerekirse cocukların uyanık olduğu saatlerde şiddet ve olumsuz icerik barındıran filmleri ve programları izlemeyeceğiz. Onlarla beraber izleyebileceğimiz yarışma, muzik ve eğlence programlarını izlemek hatta TV ve bilgisayara cok takılmadan birlikte bazı etkinlikler yapmak daha sağlıklı bir tutum olur.
Bir kucuk cocuğun anneden ayrılması, onda korku ve tedirginlik yaratabilir. Cocuklar icin annelerinden ayrılma her yaşta olumsuz bir durumdur. Ozellikle kucuk yaş cocukları icin bu her zaman daha sarsıcı olabilir.
Psikolojide ‘Anne Yoksunluğu Sendromu’ olarak bilinen durum tam olarak bu travmayı tanımlamak ve acıklamak icin kullanılmaktadır.
Bir yaş altındaki cocuklar icin anneden ayrılmak daha olumsuz bazı surecler icerir. Cunku bir yaş ve altındaki cocuklarda devamlılık duygusu henuz gelişmemiş olduğundan annesinin ne zaman doneceğini ya da donup donemeyeceğini bilemez. Terk edilmişlik duygusu yaşayabilir ve bircok cocuk annesinden uzun surelerle ayrı kalırsa annesine kusebilir. Bu da anne cocuk arasında bağlanma sorunlarına sebep olur. Bu durumun etkilerini ise maalesef yetişkin bireyler olduklarında bile atlatabilmek cok zor olabilmektedir. İş seyahatleri icin anne cocuk ayrılığı gerekiyorsa cocuğu aile buyuklerine bırakmak, teknolojinin kolaylıklarından faydalanarak cocukla internet uzerinden goruntulu konuşmak, seyahatleri bir iki gunu aşmayacak şekilde duzenlemek ilk anda duşunulmesi gereken duzenlemeler olabilir.
Bunun dışında bazen eşler arasındaki ayrılıklar nedeniyle anneden ayrılıklar soz konusu olabiliyor. Bu durum cocuklar acısından gercekten cok zorlayıcıdır. Mumkunse ozellikle 9-10 yaş altındaki cocukların anneleriyle kalmalarını sağlamak psikolojik olarak cok onemlidir. Bu durumu hukuki olarak da sağlayabilmek cocukların gelişimleri acısından da son derece yararlı olur. Cocukların velayeti kimde olursa olsun anneyle goruşmeleri zamana, mekÂna ve duruma bağlı olarak asla kısıtlanmamalı aksine kolaylaştırılmalıdır.
[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Cocukları ayrı odada yatırmak
Sağlık0 Mesaj
●30 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Cocukları ayrı odada yatırmak