UYUM BOZUKLUKLARI
Uyum; bireyin sahip olduğu ozelliklerinin kendi benliği ile icinde bulunduğu cevre arasında dengeli bir ilişki kurabilmesi ve bu ilişkiyi surdurebilmesi şeklinde tanımlanabilir.
Gun gectikce hızlı sosyal, teknolojik, ekonomik, bilimsel değişmeler ve gelişmeler oldukca, bireyin uyması gereken yeni yeni koşullar artmaktadır. Bu durumun uyumsuzlukları da arttırdığı bir gercektir. Uyumsuz cocukların okul cağında olanların nufusumuzun % 2’sine tekabul ettiği gorulmektedir.
Gelişim evrelerinin getirdiği doğal zorluklara yakın cevrenin olumsuz etkileri katıldığında cocukta bunlara tepki olarak coğunlukla duygusal duzeyde bozukluklar gorulebilir. Bu olumsuz tepkilere “Uyum Bozuklukları” diyoruz.
Kişilik en uygun ortamda bile bir cok sorunları cozulup engeller aşılarak geliştirilir. Cocuk bir yandan yeni yetenekler, yeni beceriler kazanarak cevresine uyum sağlamakta bir yandan da gelişmenin gereği olarak yeni sorunlarla karşılaşmaktadır. Bu sorunlarla başedebilme olumlu cevreyi oluşturmak, guven veren, anlayışlı, sevgi dolu yaklaşımlara bağlıdır. Bu cevreyi bulamayan cocuk guvensiz olur. Karmaşık duygu, duşunceler ve celişkiler icinde bunalır. Kendi yaş duzeyine gore, gelişim duzeyine gore karmaşık duygular icine girer. Kimsenin kendini sevmediği, istemediği kuşkusuna kapılarak cevresindekilere inanmaz, guvenmez. Buyuklerin ilgisini cekebilmek icin gereksiz davranışlar yapar. Bu davranışlar ilk zamanlar belli bir olcude devam ettiği icin aile ve cevreyi rahatsız etmez. Belli bir sınırdan sonra cocuğun davranışı bozularak cevreye uyum sorunu ortaya cıkar. Bu tur bozuklukların başında surekli hırcınlık, sinirlilik, gecimsizlik, yalancılık, kavgacılık, soz dinlememe, kaygı ve korku hali gelir. Yaş buyudukce bu tur davranışlar aileye ve topluma uyum bozukluğu şekline donuşur.
Evden, okuldan kacma, hırsızlık, surekli başkaldırma, saldırganlık, yankesicilik, alkol alma, kuralları ciğneme, kavga, tahrip, bıcak ve tabanca taşıma, yaralama gibi davranış bozuklukları gosterir.
Uyumsuzluğun Nedenleri
1. Kalıtım: Uyumsuzluğun ortaya cıkmasında kalıtımın bir etkisi olduğu gercektir. Ancak uygun eğitim ortamı hazırlanarak ya bertaraf edilebilir ya da derecesi azaltılabilir.
2. Bedensel nedenler: Korluk, şaşılık, ağır işitme, kamburluk, colaklık, topallık, şişmanlık, surekli ve kronik hastalıklar, ani kazalar ve şoklar. Bu tip bedensel ozurlulerin kendiliğinden uyumsuzluk nedeni olmayıp cocuğun cevresindekilerin bu ozure karşı takındıkları olumsuz tutum ve davranışlar gostermesine sebep olur.
3. Temel ihtiyacların doyurulmaması: Bu ihtiyacları 3’e ayırabiliriz.
a) Biyolojik ihtiyaclar; beslenme, barınma, giyinme, nefes alma, boşaltım, dinlenme, asgari duzeyde doyurulması gerekir.
b) Psikolojik temel ihtiyaclar; sevmek-sevilmek, oğrenme ihtiyacı, korku- endişe ve guvensizlikten korunma ihtiyacı, başarılı olma ihtiyacı, kendisine saygı duyulma ihtiyacı.
c) Sosyal temel ihtiyaclar; arkadaşlık kurma, bir gruba ait olma, statu, prestij sahibi olma, bağımsızlık ihtiyacı.
Yukarıda bahsedilen ihtiyacların doyurulmaması halinde uyum bozukluğu oluşma olasılığı yuksektir.
4. Cevre ve sosyo-ekonomik etmenler:
a) Aile cevresi: Cocuğun ihmal edilmesi, ihtiyaclarının karşılanmaması, aşırı sevgi ve hoşgoru, sevgisizlik ve hoşgorusuzluk, anne babanın cocuk onunde tartışmaları, kavgaları evi terk etmeleri, kovma, dovme, ve sovmeleri uyumsuzluğa neden olabilir.
b) Cocuğun yakın cevresi: Cocuğun her gun birlikte olduğu, oynadığı arkadaşlarının, buyuklerinin sevgi ve davranışlarından etkilenir. Ayrıca TV seyretmek, tiyatro, sinema cocuğu etkiler. İyiyi, guzeli gorurse olumlu etkilenir; ancak hoşgorusuzluk, guvensizlik ortamında bulunursa uyumsuzluk olabilir.
c) Okul: Cocuğun psikolojik ve sosyal ihtiyaclarının okulda karşılanmaması bir cok uyum bozukluğunun ortaya cıkmasına sebep olabilir.
5. Yanlış eğitim: Cocuk, kendinde ve cevresinde olup bitenleri, toplumun isteklerini uygun bir eğitim ile oğrenebilir, cocuğu uygun bir eğitim ile onceden kendi ilgi ve yetenekleri, sonra cevre ve toplumun değer yargıları tanıtılmalıdır. Nerede, nasıl davranacağı, problemlerini nasıl cozeceği oğretilmelidir. Cocuğun butun arzularını yerine getirmek veya sınırlandırmak onda ceşitli uyumsuzlukların geliştirilmesine sebep olmaktadır.
Problemli cocukların tanısı kadar tedavisi de uzun ve titiz bir calışmayı gerektirir. Bu calışmada sabırlı ve etkin yaklaşımlar ile anne-babaya gorev duştuğu gibi uzman pedagog, cocuk psikiyatristi ve klinik psikologuna da gorevler duşmektedir.
UYUMSUZ COCUKLARDA GORULEN DAVRANIŞLAR
1. Sinirli hareketleri vardır.
2. Huzursuz ve rahatsızdırlar.
3. Adale seğirmeleri gorulur.
4. Okul calışmalarına karşı ilgisizdirler.
5. Okula sık sık devamsızlık yaparlar.
6. Okuldan hoşlanmazlar.
7. Kıskanctırlar.
8. Yarışmaktan hoşlanırlar.
9. Tırnaklarını yer, ısırırlar.
10.Dikkatsizdirler.
11.Eleştirilere tahammulsuzdurler.
12.Oyun bozandırlar.
13.Kolayca husrana kapılırlar.
14.Devamlı gerilim icindedirler.
15.Sık sık titreme gorulur.
16.Daima kendilerinin savunurlar.
17.Sık sık calarlar.
18.Otoriteye karşı direnirler.
19.Ovunmeyi severler.
20.Akranlarından hoşlanmazlar.
21.Yalan soylerler.
22.Kronik şekilde hastalıklarından şikayet ederler.
23.Babaları tarafından baskıya maruz kaldıklarını soylerler.
24.Ofke nobetleri gosterirler.
25.Neşesiz ve yalnız olular.
26.Utangac, korkak, urkek, endişeli olurlar.
27.Hallusunasyon (gercekte varolmayan bir şey varmış gibi davranmak) ları vardır.
28.Cozemediği problemleri icine atar.
29.Başkalarıyla calışmaktan hoşlanmazlar.
30.Kendi kendine guvenmez, fikirlerini değersiz gorur, aşağılık duygusu vardır.
31.Sık sık ic cekme, saclarını kıvırma ve cekmeler gorulur.
32.Gereksiz yere bağırıp cağırırlar.
UYUM PROBLEMLERİNİN SINIFLANDIRILMASI
1- DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI
. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu
. Hırsızlık Yapan Cocuklar
. Evden Kacan Cocuklar
. Uyku Bozukluğu Olan Cocuklar
. Yemek Sorunu Olan Cocuklar
2- ALIŞKANLIK BOZUKLUKLARI
. Alt Islatma (Enoresis)
. Dışkı Kacırma (Enkopresis)
. Tırnak Yeme
. Tikli Cocuklar
. Parmak Emme
3- DUYGUSAL BOZUKLUKLAR
. Ofkeli Cocuklar
. Saldırgan Cocuklar
. Kıskanc Cocuklar
. Yalan Soyleyen Cocuklar
. Okul Fobisi
. Utangac Cocuklar
1- DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI
1- DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE
Cocuklar genellikle canlı, hareketli ve yaşam doludurlar. Gun boyu oynar, koşar ve zıplarlar. Surekli bir gidiş geliş şeklinde durmadan bir şeyler yaparlar. Yorulmak nedir bilmezler. Dışarıda oynadıkları yetmiyormuş gibi evde de coğu kez anneleri kızdıran koşmalı, atlamalı oyunlar oynarlar. Cocukların coğunda sınırsız bir enerjinin bulunduğu gorulur. Hızla etrafa koşuştururlar ki bu enerjiyi tuketsinler.
Hiperaktif cocukları anlayabilmek icin hayalimizde yeni, parlak fiyakalı bir araba canlandıralım. Bu arabanın şoforu arabayı gaza basarak yokuştan aşağı suruyor, virajları tekerlekleri gıcırdatarak alıyor ve son surat yoluna devam ediyor. Derken şofor arabayı durdurmak istiyor ama yavaşlatamıyor. Bu arabanın her şeyi var, ama frenleri yok. Araba her an yoldan cıkabilir. Hatta bir yerlere capıp parcalanabilir.
İşte DEHP olan cocukların durumu; guzel bir spor araba, iyi bir motor (guclu bir duşunme yetisi) var ama arabanın frenleri yok. DEHB bebeklikten ya da 5 yaşından once başlayan davranışta gorulen gelişimsel bir bozukluktur.
Belirtileri; yonerge alamama, kendini kontrol edememe, problem cozumune gidememe, davranışını değerlendirememe, duşunmeden hareket etmedir. Cocuğun dikkat suresi yaşının ve zekasının gerektirdiğinden daha kısa olmasıdır.
Bu cocukların zekası normaldir, ancak dikkatleri yetersizdir. Bu da okulda oğrenme sorunlarıyla karşılaşmalarına sebep olur.
DEHB yaşamın dort alanını etkiler;
· Hareketlilik
· Dikkat
· Sosyal ilişkiler
· Duygusal yaşam
Hareketlilik coğunlukla ilk on yıl icerisinde sorun yaratır. Yaş ilerledikce hareketlilik azalır.
Dikkat yaşamın ilk yılları onemsizdir, okul yıllarında onem kazanır, cocuk buyudukce dikkat suresi de uzar.
Sosyal ilişkiler ve duygusal yaşam yetişkin yaşta daha etkindir.
Ulkemizde, genellikle hiperaktif cocuklara “cok zeki, o yuzden yerinde duramıyor.” olarak bakılır ve cocukların gercekte bir sorunu olduğu duşunulmezdi. Ne zamanki cocuk okula başlar ve oğrenme ile ilgili sorunlar ortaya cıkar ana babalar cocukları icin kaygılanmaya başlar.
Hiperaktif Cocukların Belirtileri
Uc temel belirti vardır:
1. Dikkat eksikliği: Cocuklar dikkatlerini belli bir konuya yoneltemezler. Okumak, birisini dinlemek, oyun oynamak gibi faaliyetlerde dikkatlerini toplayamazlar. Kısa bir sure toplasalar bile herhangi bir sesten, hareketten, kokudan ya da akıllarına başka bir konu geldiğinde dikkatleri cabuk dağılır. Dikkat eksikliği tek başına gorulebildiği gibi aşırı hareketlilikle beraber de gorulebilir. Hareketli olmayan, durgun cocuklarda da dikkat eksikliği olabilir.
2. Hiperaktivite: Kelime olarak aşırı hareketlilik demektir. Her hareketli cocuk hiperaktif değildir. Onlar doğuştan enerji doludurlar ve hareketleri uyumlu, amaca yonelik ve devamlılığı olan niteliktedir. DEHB olan cocukların hareketliliği ise keyfi ve amacsızdır. Cevreye karşı olan tepkilerini kontrol altına alamadıkları icin başıboş bir hareketlilik sergilerler.
3. Durtulerine hakim olamama: Duşunmeden harekete gecerler, konuşarak duşunurler. Arabalara dikkat etmeden topun ardından caddeye koşar; oda icinde koştururken bir saksıya carpıp devirir. Soruyu doğru anlasa bile duşunmeden cevap verdiğinden yanlış cevabı secer. Soylenenleri dinlemedikleri icin kendilerinin de ne istediklerini bilmezler; dolayısıyla disipline edilemezler.
Ruh halleri değişken, kavgacı, sinirli, doyumsuz, sabırsız, cabuk duş kırıklığına uğrayıp sıklıkla ağlar, cabuk heyecanlanır, oturduğu yerden sık sık kalkıp dolaşır. Okul ve ailenin kurallarına uyamaz.
NEDENLERİ:
1. Doğuştan gelir.
2. Yapısal ozelliklerden biridir.
3. Hamilelik, doğum ve erken cocukluk donemlerindeki travmalar oluşumu hızlandırır.
4. Bazı vitaminlerin azlığı veya cokluğu, bazı gıda maddelerinin, cinko gibi eser elementler etkisi ile ilgili tartışmalar surmektedir.
5. Ailede kural ve yasaklarla sorun yaşayan kişilerin olması, tutarsız davranan, sık sık iş değiştiren kişilerin olması cocukta bu bozukluğun oluşmasına katkıda bulunur.
NE ZAMAN ORTAYA CIKAR:
1. Coğunlukla 3 yaşından sonra kendini belli etmeye başlar, ancak okulun ilk yıllarında oğrenme sorunu ile dikkati ceker.
2. Bazılarında bebeklikle kendini belli eder. Uyku, yeme duzensizlikleri, huzursuz olma.
NE YAPMALI?
1. Bozukluk şuphesi olduğunda bir cocuk psikiyatrisine başvurmalı.
2. 6 yaştan itibaren ilac tedavisi uygulanmakta ve %80’in uzerinde başarı elde edilmektedir.
3. Okul Rehberlik Servisleri veya Rehberlik ve Araştırma Merkezleri ile işbirliği yapılmalıdır.
ANNE – BABA OLARAK YAPMANIZ GEREKENLER:
\ Cocuğunuzun yapmakta zorluk cektiği şeyleri ve diğer cocuklardan farklı ve guclu yanlarını belirleyiniz. Bu neler yapabileceğiniz konusunda size yol gosterecektir.
\ Evde yaşayan herkes cocuğun sorununu tam olarak bilmelidir.
\ Cocuğunuza karşı beklentilerinizi belirlerken aşırıya kacılmamalı cocuğunuzu bıktırmamalısınız. Diğer cocuklarla kıyaslama yapmamalısınız.
\ Cocuğunuz sizi dinlemiyor gibi davranıyor sizi gormezden geliyorsa, goz teması kurun konuşmaya başlayın.
\ Okul odevlerini yaparken, calışma suresini kısaltın, kısa aralar verin.
\ Cocuğunuzun zorlandığını veya sıkıntıya girdiğini gorduğunuz zaman gerginliği azaltmak ve ofkesini engellemek icin ona cesaret verin, iş yukunu azaltın.
\ Kesin olarak yapılmasını istemediğiniz davranışlarla izin verebileceğiniz davranışları onunla konuşunuz ve kararlı olunuz.
\ Cocuğunuza acık kısa ve kesin yonergeler veriniz.
\ Ev dışında sosyal ya da sportif faaliyetlere katılmasına yardımcı olun.
\ Ev icinde ufak sorumluluklar veriniz.
\ Doktor, aile ve oğretmen işbirliği kurmaya ve surdurmeye calışın.
2-CALMA
Calma konusu, cocuklara, aile cevresinin cocuğa mulkiyet ve başkalarının mulkiyetine saygı gostermesi konusunda gerekli kavram ve alışkanlıkları oğretememesinden kaynaklanır.
Hoşuna giden ya da ilgi duyduğu eşyayı cocuk kendine mal etmeye ya da duşunmeden kullanmaya girişir. Her calma olayını hırsızlık olarak gormemek gerekir. Ancak sureklilik arz ediyorsa ve alışkanlık haline getirmişse hırsızlık olarak gorulebilir. Calma bir uyum ve davranış bozukluğu belirtisi olarak kabul edilmeli ve bunun bir tehlike sinyali olduğu bilinmelidir.
Calma olayı 5 yaşına kadar bir sorun oluşturmaz. Her cocuk başkalarına ait olan şeyleri alamayacağını oğrenmelidir. Bunu oğretmenin en iyi yolu başkasına ait bir şeyi aldığı zaman kendisine bunların kime ait olduğu hatırlatılmalı; bunları ancak izin verildiği takdirde alabileceği oğretilmelidir. Kendisine ait eşyaları olması sağlanmalı ve yeterince buyuyunce harclık verilmelidir.
İhtiyacı yokken, ozel bir heyecan ve haz duymak icin yapılan hırsızlığa kleptomani denilmektedir. Ruhsal bir hastalığın etkisiyle yapılmaktadır. Bunlar hastadır, menfaat icin hırsızlık yapmazlar ve yaptıkları hırsızlıkları anlatmaktan haz duyarlar. Kesinlikle tedavi ihtiyacları vardır.
CALMA OLAYININ ONLENMESİ:
Z Cocukların haklarına saygı gosterilmelidir. Sahip olma duşuncelerine engel koyabilmesi oğretilmelidir.
Z Cocuklara 7-8 yaşlarından itibaren duzenli olarak harclık verilmelidir.
Z Cocuklara başkalarının mulkiyetine saygı gosterilmesi oğretilmelidir.
Z Anne baba iyi ornek olmalıdır.
Z Anne babalar, cocukların bağımsız yaşamalarını kısıtlamadan korumaya ozen gostermelidirler.
3-EVDEN KACAN COCUKLAR
Bu cocuk ve genclerin bulunması gereken yeri terk edip izinsiz başka bir yere gitmesine kacma denir.
Kacma davranışını 2 gruba ayırabiliriz: 1.Okuldan kacma, 2. Evden kacma
1. Okuldan Kacma: Genelde derslerinde cok başarısız veya başarılı olan oğrenciler okuldan kacmaktadır. Başarısız oğrenciler; arkadaşları tarafından dışlanması ve oğretmeni tarafından gerekli takdiri gorememesi; okulda sıkılması nedeniyle okuldan kacmaktadır. Cok başarılı oğrenciler ise; diğer arkadaşları tarafından kıskanılması arkadaş ortamı oluşturamaması ve sıkılması, aşırı disiplinli yonetici ve oğretmenlerin baskıları nedeniyle okuldan kacma davranışına yonelmektedirler.
2. Evden Kacma: Evden kacmanın temelinde aile ici problemler vardır. Bu kacmanın nedenleri;
_Aile ici catışmalar, cocuğun kendisinin sevilmediğine inanması,
_Aile ici şiddete maruz kalma, korku yaratan hallerden kurtulma isteği,
_Evden ve okuldan kovulma,
_Luks hayat yaşama arzusu,
_Başkalarının dikkatini cekmek icin (sevdiğine verilmeyen, evlenmesine izin verilmeyen genclerin dikkat cekmek icin evden kacması),
_Para kazanmak icin,
_Arkadaş baskısı ve teşviki ile,
_Aile bağlarının zayıflaması, surekli aile kavgaları.
ONLENMESİ
Kacma davranışının onlenebilmesi icin oncelikle cocukla birebir iletişime gecilerek kacmaya neden olacak faktorlerin tespit edilmesi gerekmektedir. Cocukla konuşurken bağırmadan, hakaret etmeden, sakin bir ortamda nedenleri tartışılmalıdır. Cocuğa sık sık soz hakkı verilmelidir. Sozgelimi problem aileden kaynaklanıyorsa aile bireylerini bir araya toplayarak problemin ortadan kaldırılmasına calışılmalıdır. Cocuğa guven duygusu aşılanmalıdır.
Okuldan veya yakın cevresinden kaynaklanan problemler varsa okul ve yakın cevresi ile işbirliğine gidip bunların onlenmesine calışılmalıdır.
Sonuc olarak kacma davranışı gosteren bir cocukta, aile, cocuk, yakın cevresi, psikolojik danışman, psikoterapist ile işbirliğine gidilmelidir.
4-YEMEK SORUNU OLAN COCUKLAR
Cocukların yemek sorununu anlamak icin once beslenme konusuna acıklık getirilmelidir. Cocuğun sağlıklı bir şekilde gelişebilmesi icin dengeli olarak beslenmesi gerekmektedir. Cocukların yeterli ve dengeli beslenmeleri uretilenlere, hazırlanan besin maddelerine, anne-baba ve oğretmenlerin beslenme konusundaki bilgilerine bağlıdır. Yeterli ve dengeli beslenmenin temeli cocukluk yıllarında atılır. Bunun icin cocuğa şu becerilerin kazandırılması gerekir: Cocuğun masaya gelmesi, sessiz ve cabuk masaya oturması, kaşığı veya catalı ile yemeğini yemesi, sofranın toplanmasına yardım etmesi.
Cocuğa derin sevgi ve şefkat gosterilmeli, beslenme zamanları belirli ve duzenli olmalıdır.
Beslenme karın doyurmak değildir. Cocuk kendine gerekli olan besinleri almalıdır.
3-4 yaşına kadar yemeye direnme normaldir. Cocuklarda yemeğe karşı direnme, beslenme ile anne sevgisini bir tutmasından kaynaklanır. Anneyi zorlayınca kendisiyle daha cok ilgileneceğini duşunur.
NEDENLERİ
h Yeni doğan bebeğe annenin kızgınlıkla meme vermesi,
h Beslenirken cocuğun azarlanması, sevgi gosterilmemesi,
h Cocuğa bebeklik doneminden itibaren sevmediği besinin zorla verilmesi,
h Doyduğu halde yemesi icin zorlanması,
h Duzensiz aralıklarla beslenmek, cocuğun her istediğini yaparak ve eğlendirerek yedirmek, acele ettirmek,
h Başka cocuklarla kıyaslama yapmak, odullendirmek veya cezalandırmak,
h Cocuğun sağlığıyla gereğinden fazla ilgilenerek yeme olayına aşırı ilgi gostermek.
Cocuklarda yemek yeme sorunu oluşmasına neden olur.
ONLENMESİ
h Annenin doğumdan itibaren duzenli bir beslenme alışkanlığı kazandırması gerekir. Cocuğun yaşına gore anne masayı hazırlamalı, yemekten sonra sofrayı toplamasına izin vermelidir.
h Yemeği dokup sacsa da kendisi yemeli.
h Yemek yemesi icin cocuğa yalvarmamalı, zor kullanılmamalı, odul vadedilmemeli.
h Cocuğa secme hakkı tanınmalı “Yumurtayı haşlanmış mı yoksa sahanda mı istersin?”, “Sut mu yoksa portakal suyu mu icersin?”.
h Sofra duzenli ve temiz olmalı, guleryuzlu yemek yenmeli.
h Beslenme saatleri cocuğun istediği mutlu bir olay durumuna getirilmeli.
h Ara besinlerde iştah kapatıcı yiyecekler verilmemeli.
h Cocuğun yemek yememesi sureklilik arzediyor ve kilo kaybı varsa doktora başvurulmalıdır.
h Sevmediği besinler sevimli hale getirilmelidir. “Ispanak, borek şeklinde; patates, kızartılarak; yoğurt, corba şeklinde verilebilir.”
h Eğer problem cocuğun duygusal ozelliklerine ve ilişkilerine dayanıyorsa psikiyatriste başvurulmalıdır.
5-UYKU BOZUKLUKLARI
Bazı cocuklarda uyku bozuklukları yaşanır. Ancak anne-babaları en cok rahatsız eden şey, cocuğun butun gece onları uyutmaması yada sabah erken saatlerde uyandırmasıdır. Uyku bozuklukları 2 yaşına kadar olan cocukların %2’sinde, 4,5 yaşına kadar olan cocukların %10’nunda gorulur.
NEDENLERİ
*Cocuğun Annesinin kendisini unutacağını duşunmesi. Aile icerisinde gecimsizlik, huzursuzluk, uyku oncesi izlenen bir film ya da korkutucu bir oyku kitabı, cocuğun uykusunu olumsuz etkileyebilir.
*Beslenme duzensizlikleri, az emme, diş cıkarma,
*Cocuk-anne ilişkisinin gerginliği,
*Cocuğun uyku konusunu annenin aşırı abartması, gerginlik oluşturması,
*Aşırı hareketli cocukların uykuları da huzursuzdur.
ONLENMESİ
*Cocukların dinlenme ve uyku saatleri her gun aynı zamana ayarlanmalıdır.
*Cocukları yatmaya hazırlamak icin onları sakinleştirecek bir takım faaliyetler hazırlanmalıdır.
*Gece lambası kullanılması, hoşlanılan bir bebek veya oyuncak cocuğa rahatlık verir.
*Cocuk uyurken evde bırakıp gidilmemelidir. Uyandığında paniğe kapılıp kendisinin terk edildiğini duşuneceğinden hem uyuma bozukluğu başlar hem de kişilik gelişimi olumsuz etkiler.
*Cocuk suc işlediğinde ceza olarak yatağa sokulmamalıdır. Cocuk uyku ile ceza arasında olumsuz bir bağ kurarak uyku bozukluğu oluşabilir.
*Uykudan once cocukla mutlaka ilgilenilmelidir.
*Uyku ortamının fiziksel koşulları sağlıklı olmalıdır. Oda sessiz olmalı, sık sık girilmemelidir.
*Geceleri uyanan cocuklara aşırı tepki gosterilmemelidir.
*Uykudan once urkutucu hikayeler veya olaylar anlatılmamalıdır.
2- ALIŞKANLIK BOZUKLUKLARI
1- ALT ISLATMA (ENORESİS)
Altını ıslatmanın problem olabilmesi icin 5 yaşından sonra en az ardışık olarak uc ay sureyle haftada iki kez ortaya cıkan bir sıklıkta olması gerekmektedir. Alt ıslatma gece ve gunduz olarak ikiye ayrılmaktadır. Her ikisi bir arada ele alınacaktır. Alt ıslatmanın nedenlerini tespit etmek tedavi icin vazgecilmez bir gerekliliktir. Kuşkusuz tanının konabilmesi icin doktor veya psikiyatriste başvurulması gerekmektedir. İlac tedavisi uygulanıyor ve sonuc alınamıyorsa veya ilac tedavisi ile birlikte uyulması gereken kurallar vardır. Bunun icin oncelikle şu soruların sorulması gerekir:
1. Cocuk her sabah altı ıslak kalkıyor mu?
2. Gunduzleri de kacırıyor mu?
3. Tuvalet alıştırma eğitimine ne zaman son verdiniz?
4. Ciş yaparken ozel belirtileri var mı? (yanma,acı hissi)
5. Cocukta karın ağrısı, nedeni acıklanamayan ateş var mı?
6. Cocuğun okul, aile ve cevreyle buyuk sorunları var mı?
7. Anne-baba- cocuk ilişkisi nasıl?
8. Cocuk kac yaşında?
Bu sorulara verilen cevaba gore altını ıslatmanın nedeni veya nedenlerine ulaşılabilir. Genellikle aileler yatak ıslatmayı daha basit sorunlara indirgerler ve sorunun cozumunu direk cocuktan beklerler. Cocuğun sorununu tek başına cozmesi neredeyse imkansızdır. Cunku alt ıslatma olayını cok nedenleri olabilir ve doğru yorum ile uygun tedaviyi bulabilmek icin anne-babanın bu nedenlerin hepsini bir bir bulup cıkarması gerekir.
Cocukların coğu sinir sistemi uzerinde gereken egemenliği geliştiremezler ve dolu mesaneyi denetleyemezler. Bu gelişim donemlerinde normaldir. İleriki donemlerde kontrolsuzluk devam ediyor ise doktora başvurulması gerekmektedir.
Genellikle cocuklar mesaneyi kontrol gercekleştirinceye kadar ortalama olarak 2-3 yaşlarına kadar altlarını ıslatırlar. Gunduz kontrol 2, gece kontrol 3.5-4.5 yaşları arasında kazanırlar. Alt ıslatma hem sık rastlanması hem de cocuk-anne-baba icin zor bir durum olması acısından davranış bozuklukları icinde en sık rastlanılanıdır. % 80’i geceleri, %5’i gunduzleri, %15’i de hem gece hem gunduzleri altını ıslatırlar.
Alt ıslatma olayı sinir-kas gelişimindeki yetersizlik, mesanenin gelişmemesinden kaynaklanır. Bu da anne-babanın yetersiz tuvalet eğitimi verilmesinden kaynaklanır.
Alt ıslatmanın bir diğer boyutu da sosyo-ekonomik duzeyi duşuk duygusal etkileşiminin az olduğu sevginin az gosterildiği toplumlarda daha sık rastlanır.
NEDENLERİ
]Kıskanclık, ozellikle yeni bir kardeşin dunyaya gelmesi,
]Otoriter eğitim, sert anne baba tutumuna karşı protesto olarak,
]İlgisizlik, sevgisizlik ve ihmal durumlarında,
]Ağır ceza verilen durumlarda,
]Sinirli davranışlara, cocuğu korkutan davranışlara tepki olarak,
]Ozurlu cocuklarda, tepki olarak alt ıslatma gorulur.
]Maddi durumu zayıf ailelerde daha sık gorulur.
]Cok erken yaşta (2 yaşından once) tuvalet eğitimine başlayan ailelerde daha sık gorulur.
AİLELERİN YAPTIĞI HATALAR
]Cocuğun zamanında tuvalete goturulmemesi ve altı ıslak şekilde bırakılarak cocukta pis kokuya karşı bir ilgi ve istek uyanması,
]Hastalık sırasında gosterilen aşırı ozen gosterilip iyileştikten sonra bu ozenin kesilmesi,
]Cocuğun alışık olmadığı şekilde sinirli hareketlerde bulunma, cocukta ani korkma ve urkmeler oluşturmaktadır.
]Kardeşler veya arkadaşlar ile kıyaslama,
]Cocuğun sık sık uşutulmesi,
]Anne baba boşanmaları, babanın sık sık uzun sureli seyahatlere cıkması.
AİLELERİN ALMASI GEREKEN ONLEMLER
]Buyukbaba, babaanne, amca, komşuların vb. cocuğu eleştirmelerine izin verilmemeli
]Akşamları sıvı tuketimi kısıtlanmamalı,
]Cocuk belli bir yaş donemini aşmış ise altına bez bağlanmamalı,
]Cocuğa doğduğu gunden itibaren uygun bakım ve ozen gosterilmelidir.
]Cocuk surekli olarak kardeşleri ve arkadaşları ile kıyaslanmamalıdır.
]Cocuk geceleri uşutulmemelidir.
]Cocuk yeni kardeşi doğduğu zaman ihmal edilmemelidir.
]Bu cocukların, mumkun olduğu kadar sosyal etkinliklere katılımı sağlanmalıdır.
]Cocukların altını ıslatması icin bir organik bozukluk varsa tıbbi acıdan tedavi ettirilmelidir.
]Ciş yaparken ara sıra tutma bırakma hareketi yaptırılmalıdır.
]Gunduzleri sıkışmadan tuvalete gonderilmemesi
]Altını ıslatmadığı gunler odul verilmelidir.
2-DIŞKI KACIRMA (ENKOPRESİS)
Cocuğun kakasını tutma ve bırakma işlemini kontrol edebileceği yaşa gelmesine karşın, dışkısını kontrol edemeyerek altını kirletmesidir.
Cocuk bu davranışı sadece ilac kullanımı ya da kabızlık gibi genel tıbbi bir sorunu olmadan yapıyor ise alışkanlık bozukluğu vardır diyebiliriz. Erkeklerde daha sık gorulur.
NEDENLERİ
± Bağırsak yapısal bozukluklar, uygun olmayan ilac kullanımı, diyet değişiklikleri, kabızlık neden olur.
± Tuvalet eğitimini ailenin zamanından once vermesi ve eğitimine sert ve katı şekilde vermesi cocuk ebeveynlerine karşı bir direnme belirtisi olarak altına kacırır.
± Annenin aşırı titizliğe duşkun olması, cocuğun sık sık temizlik kuralları yuzunden cezalandırılması cocuğun ozguvenini azaltır, bu da altına kacırmaya yol acar.
± Yeni doğan kardeşi olan cocuk ilgiyi kendisine cekebilmek icin kucuk kardeşi gibi altına kacırabilir.
± Olumler, ayrılıklar, okula başlama, hastalanma veya bir turlu dışa vurulamayan saldırganlık duygusu bu yolla dışa vurulabilir.
TEDAVİ
1. Doğrudan cocuğa karşı uygulanacak tedavi yontemi: Oyun terapisi, psikoterapi, ya da grup terapisi
Cocukla goruşmede sucluluk ve utangaclık duygusunu hafifletici bir goruşme ilişkisi kurulur sorunu işbirliği ile cozulebileceği kabul ettirilir.
2. Dolaylı tedavi: Aile, oğretmen ve cevresindeki ilgili kişilerle goruşulerek cevre şartlarını iyileştirmeyi amaclayan tedavi yontemi.
3. Aile terapisi: Aile ile goruşulerek cocuğu yetiştirmedeki genel tutumları, kaka kacırma konusundaki duygu, duşunce ve davranışları anlaşılmaya calışılır. Aşırılıklar kendilerine gosterilir ve oneriler yapılır. Bunlar;
- Aşırı hoşgoruluk
- Cezalandırıcı tutum
-Cocukla olumlu iletişim kurma
3-TIRNAK YEME
Tırnak yeme; Cocukta ve ergenlik cağında cok gorulen bir alışkanlıktır. Tırnak yeme 3-4 yaşlarından sonra rastlanır.
Tırnak yeme coğunlukla parmak emen cocukların tersine gergin ve kolayca heyecanlanan cocuklarda gorulmektedir.
TIRNAK YEMENİN NEDENLERİ
Tırnak yeme bir guvensizlik belirtisi olarak kabul edilir.
* Aile icinde aşırı baskılı ve otoriter bir eğitimin uygulanması,
* Cocuğun surekli azarlanması ve eleştirilmesi,
* Kıskanclık, yetersiz ilgi, sıkıntı, gerginlik,
* Cocuğun karşılaştığı ve cozemediği korku, kaygı ve endişeler,
* Aşağılık duygusu, arkadaşlarının ilgisizliği,
* Kardeş kıskanclığı.
TIRNAK YEMENİN ONLENMESİ
* Cocuk tırnak yeme alışkanlığından tamamen men edilmemelidir, zorlanmamalıdır.
* Cocuğu uzen durumu bulup ortadan kaldırmalı, onun dikkati dolaylı olarak başka bir yone kaydırılmalıdır.
* Cocuğun gelişim durumuna gore eline bir oyuncak veya anahtarlık verilerek dikkati o noktada yoğunlaştırılmalıdır.
* Heyecanlı anlarda sakız ciğnetmek, TV, sinema seyrederken ağzını meşgul edecek yiyecekler verilmelidir.
* Yumuşak bir uslupla yargılamadan eleştirmeden tırnak yemenin sağlık acısından hoş bir şey olmadığı anlatılmalıdır.
* Uyurken tırnak yeme alışkanlığı varsa ellerine eldiven veya corap giydirilmelidir.
* Oğretmen-aile işbirliği icinde olmalıdır.
4-TİKLİ COCUKLAR
Tik; adale gruplarının maksatsız veya istem dışı hareketleridir.
TİKİN NEDENLERİ:
* Tikler genellikle ic gerilimlerin veya catışmaların onculeri ya da belirtileridir. Bazen cocuğun yaptığı tik ic gerilimden kurtulma cabası icinde olduğunun belirtisidir.
* Tikler genellikle erkek cocuklarda ve erken yaşlarda başlar, ruhsal nedenlerle ortaya cıkar. Cocuğun ic dunyasında psikolojik catışmaları dışarı vuramadığı kimi ofke ve saldırganlık duyguları tiklerin oluşmasına yol acar.
* Tiklerin en onemli nedenlerinden biri de taklittir. Bazen kucuk yaştaki cocuklar yetişkinleri taklit ederken onların iyi yonlerinin yanında kusurlarını da davranış bozukluğu olarak edinebilirler.
* Erken yaşlarda başlayıp surup giden korku, tedirginlik, kaygı, gerilim, anne-baba ile olumsuz ilişkileri tiklerin oluşmasına yol acar.
* Yaşadığı cevrenin kavgacı ve guvensiz olması.
* Kardeş ya da arkadaşlarıyla kıyaslanması, kucumsenmesi ve hor gorulmesi.
ONLEMLER
* Cocukta tik gorulduğunde psikiyatriste başvurulması gerekir.
* Cocuğun ailedeki, okuldaki ve yakınlarıyla olan catışmaları bulup ortadan kaldırılmalıdır.
* Taklit etmekten, tenkit etmekten, akranlarıyla kıyaslamaktan sakınılmalıdır.
* Hakaret, azarlama, dayak atma tiki iyice pekiştirir. Bu davranışlar yapılmamalıdır.
* Anne-baba cocuğuna guven vermeli, ondan utanmamalı, utandırmamalı.
* Okul dışı sportif faaliyetlere katılması sağlanmalıdır.
5-PARMAK EMME
Parmak emme normal cocuklarda psikopatolojik etken olmaksızın 3-4 yaşlarına kadar gorulen bir olgudur. Parmak emmenin hemen hemen tum bebeklerde gorulmesinin en onemli nedeni anne karnında oğrenmiş olmalarıdır. 9. aydan itibaren uykusu gelen bebeğin parmağını ağzına goturmesi ile uyku ile parmak emme arasında yakın bir ilişki olduğunu gosterir. Cocuğu parmak emme icin yapılan cabalar 3 yaşına kadar cocuk tarafından direncle karşılanır. 5-6 yaşına kadar belli aralıklarla parmak emme normal sayılabilir. Devamı durumunda psikolojik sorun ve gerginlik olduğunu gosterir.
PARMAK EMMENİN NEDENLERİ: 6 yaşından sonra parmak emme devam ediyorsa;
* Yeterince anne sutu ile beslenmediği,
* Huzursuz bir aile ortamında buyumuş olması,
* Yetersiz ve duzensiz beslendiğinden,
* Guvensiz, sevgisiz aile ortamından yetişmesinden,
* Engelli anne-baba sahip olması,
* Kıskanclık, korku, kaygı ve yalnızlık.
PARMAK EMME ONLEMLERİ:
* Parmak emme davranışının nedenini bulup ortadan kaldırmak, bunu en iyi yapacak olan ailedir. (Bu nedenler yeni doğan kardeşe duyulan kıskanclık olabilir, sık sık başkalarıyla kıyaslama olabilir, babanın ilgisizliği, aile ici şiddet)
* Anne-babalar telaşa kapılmadan sabırla karşılamalı, surekli ilgilenmekten kacınılmalıdır.
* Cocuğa bu alışkanlığının bebekce bir davranış olduğu, başkalarının gozune hoş gorulmediği uygun bir dille anlatılmalıdır. Cocuğu eleştirmek, gerginleştirmek ailenin yapacağı yanlış davranışlardır.
* Parmak emme sabırlı ve surekli bir eğitimsel yontemle cozumlenir.
3-DUYGUSAL BOZUKLUKLAR
1-OFKELİ COCUKLAR
Ofke: Engellenme, incinme ya da gozdağı karşısında gosterilen saldırganlık tepkisidir.
Ofke Nobeti: Ozellikle kucuk cocukların herhangi bir şeyi yapmaları engellendiği zaman gosterdikleri guclu ve olağanustu kızgınlıktır.
Zaman zaman hepimiz kızdığımız, uzulduğumuz olaylar karşısında duygusal ifadeye başvurarak boşalma ihtiyacı duyarız. Bu boşalma belli bir seviyede olursa faydalı olur. Birikmiş sıkıntılarımızı dışlamamıza aracılık eder, ancak sık sık ve artarak devam ederse ofkeye donuşur.
Ofkenin Belirtileri:
Ofkeli kimselerin, ofke halinde iken adaleleri gerginleşir, yumrukları sıkılır.
Yuz ifadeleri sert, alın kırışık, kaşlar catılmıştır.
Kırıp dokme, ısırma hareketleri yaparlar.
Yuz ifadesinde nefret hakimdir. Yuzde kızarma veya sararma olabilir.
Nefes alıp vermede sıklaşma gorulur, kusma, başını sert bir yere vurma gorulebilir.
Vucutta titremeler gorulur.
COCUKLARDA OFKENİN NEDENLERİ
Cocuklarda gorulen bedeni rahatsızlıklar ve sıkıntılar. Cocuklar hasta olduklarında veya sıkıntı yaratan bir durumla karşılaştıkları zaman ilgi gormezlerse ofkelenirler (Altını ıslatma, ateşlenme).
Zamanında yedirilip yatırılmayan, uygun şekilde dinlendirilmeyen cocuklar bundan mahrum olunca ofkelenirler. (okuldan gelen cocuğun evde annesini bulamaması ve bunun sonucunda kapıyı tekmelemesi).
Anne-baba veya oğretmenin cocuğun gosterdiği herhangi bir davranışı birinin takdir etmesi, diğerinin cezalandırılması veya aynı kişinin, aynı davranışa farklı davranması cocuğu cileden cıkarabilir.
Cocuğun ac, susuz veya yorgun olması.
Cocuğun cevresindeki kimselerin ofkeli, hiddetli davranışlar sergilemesi, cocuğun bu davranışları taklit etmesi.
Cocuklara sert ve zalimce uygulanan cezalar.
Anne-baba ve oğretmenlerin cocukları yargılama ve değerlendirmede yaptıkları hatalar.
Ailede herhangi bir kimsenin hiddetlenerek, ofkelenerek istediğini elde etmesi ve anne-babanın bu ofkeye taviz vermesi hem ofkeyi tehdit olarak kullanan cocuklarda hem de olayı gozlemleyen diğer cocuklarda ofkeye yonelme olur.
OFKEYİ ONLEMENİN YOLLARI
Cocuğunuzu ofkelendirecek, sıkıntı veren hastalık ve rahatsızlıklardan koruyunuz. Cocuğunuz ofkelendiği zaman hemen ihtiyacını sorunuz.
Cocuğunuzun yeme, icme, giyinme, dinlenme gibi ihtiyaclarını zamanında asgari duzeyde karşılayınız. Onları kendi zevkiniz icin ihmal etmeyiniz (anne bulaşık yıkarken cocuk ofkelenmez, ama anne onu bırakıp komşuya giderse ofkelenir).
Cocuk ofkelendiği zaman civi civiyi soker ilkesine dayanarak hiddetlenmeyiniz, sakin olunuz. Mantıklı bir nedene bağlı olarak hiddetleniyorsa, istediği şeyi yerine getiriniz. Mantıklı bir neden yoksa ona, “hiddetlendiği icin istediğini yapmadığınızı” veya “tehditle bir şey elde edemeyeceğini” soyleyiniz.
Cocuklarınızın aynı davranışına anne-baba ve oğretmenler olarak aynı tepkiyi gosteriniz.
Cocuklara haksız cezalar vermeyiniz.
Cocuklarınıza ofkelenerek ornek olmayınız.
Cocuklarınıza yargılama ve değerlendirmede adil olunuz.
Cocuklarınızın icki icmelerine engel olunuz.
Cocuğunuz surekli ofkeleniyor, ofke nobetleri geciriyorsa sosyal faaliyetlere yonlendiriniz.
Cocukları mumkun olduğu kadar acık havada bulundurunuz. Sportif faaliyetlere yonlendiriniz.
Cocuklarınız icin ceşitli iş ve uğraşlar hazırlayınız ve sık sık bu uğraşları değiştiriniz.
2-SALDIRGAN COCUKLAR
Saldırgan cocuk, ruhsal sorunları yuzunden, yaşıtları ve genel olarak cevresiyle uyumlu ilişkiler kuramayan cocuktur. Aşırı derecede gecimsizdir, kavgacıdır. Sık sık kuralları ciğner ve ceza alır. Anne-baba ve oğretmenlerine karşı gelir. Ofkesini yenemez, hep kendini haklı cıkartma eğilimindedir. Davranışlarından utansa bile tekrarlamaktan kendini alamaz, cezalardan hic etkilenmez.
Cocuklukta sık gorulen yaramazlık, itişip kakışma ara sıra gecimsizlik ve kavgalar bir cocuğu saldırgan olarak tanımlamaya yeterli değildir. Tutum ve davranışında sureklilik gosteriyorsa saldırgan diyebiliriz.
COCUKLARDA SALDIRGANLIĞIN NEDENLERİ
* Kısıtlanmak ve engellenmek, (oyun donemindeki bir cocuğun oyun oynamasının engellenmesi)
* Anne-babanın aşırı duşkunluğu, cocuğun her istediğinin yerine getirilmesinin alışkanlık haline gelmesi nadiren de olsa ihtiyacların yerine getirilmemesi durumunda saldırgan tutum takınması,
* Erkek cocuklarda baba yoksunluğu ve kendi cinsiyetine uygun bir ozdeşleşme yapamaması da saldırganlığa neden olabilir.
* TV’de yer alan bazı programlar olumsuz model teşkil eder. Bu da saldırgan tutum oluşmasına yol acar.
* Aile tarafından kendini korumak icin dahi olsa kendini savunmasına izin verilmeyen cocuklarda gorulur.
* Anne-baba tutumlarının baskıcı olması, yasakcı olması cocukta saldırganlık durtusu oluşturur.
* Fiziksel bir engeli veya herhangi bir ozuru bulunan cocuklarda gorulebilir.
SALDIRGANLIĞI ONLEME YOLLARI
* Saldırgan davranışlar karşısında sakin olmalı, cocuk sakinleştikten sonra yaptığı davranışın yanlış olduğu, boyle devam ederse isteklerinin yerine getirilmeyeceği anlatılmalıdır.
* Cocuğa ne baskı yapılmalı ne de gevşek davranılmalıdır. Bu ikisinin dozu cok iyi ayarlanmalıdır.
* Saldırganlığı dayak ile cezalandıramayız. Her turlu maddi cezadan kacınılmalıdır. Bu tur maddi cezalar cocukta duşmanlık duygularını geliştirebilir.
* Cocuğa her yaşta yaşına uygun sorumluluk verilmelidir.
* Cocuğun temel ihtiyacları mumkun olduğunca zamanında karşılanmalıdır.
* Cocukta saldırgan davranışlar varsa enerjisini boşaltacak imkanlar sağlanmalıdır. (cekicle bir şeyler kırmasına, cuvalı yumruklamasına, makasla bir şeyleri kesmesine izin verilmelidir.)
* Sportif faaliyetlere ve etkinliklere katılımları sağlanmalıdır.
* Ana-baba, oğretmen ve cevresindeki diğer insanların saldırganlık orneği gostermemeleri gerekir.
* Cocuk sık sık toplum icine cıkarılmalı, insanlara alıştırılmalıdır.
* Saldırganlık iceren filmler izletilmemelidir.
3-KISKANC COCUKLAR
Kıskanclık, insanın en doğal ve evrensel duygusudur. Sevginin paylaşılmasına katlanmamak durumudur. Kıskanclık duygusu ofke, intikam, kendine acıma, uzuntu gibi duyguların birleşmesinden oluşur.
Her insan gibi cocukta kucuk yaşlarda o zamana kadar kendisine ait olan bir şeyin başkasına verilmesi veya kısmen kısıtlanarak başka biriyle paylaşmak durumunda bırakılması cocuğu uzer ve kıskanclığa sevk eder.
Kardeş Kıskanclığı
Genellikle kıskanclık kucuk bir ikinci kardeşin dunyaya gelmesiyle ilk cocukta gorulur. Cocuk icin en değerli varlık anne olduğuna gore onu başkalarıyla paylaşmak kolay, dayanılır bir duygu değildir. Cocuk kendisi varken ikinci bir cocuğa ailenin neden ihtiyac duyduğunu anlamakta zorluk ceker. Annesinin, kendisini bir daha sevmeyeceğini duşunur. Annesinin sevgisini sınamaya girişir, cevresinde dolaşır, olmadık isteklerde bulunur, huysuzlaşır, ağlar.
Bazı cocuklar kıskanclığını doğrudan acığa vurmaz. Kardeşine buyuk bir duşkunluk gosterir, onu sevmeye doyamaz. Bebeğin bakımında anneye yardım eder. Aslında cocuk kıskanclık duygusundan kurtulmamış, icine atmıştır. Kıskanclığını dışarı vurursa annenin kendisinden busbutun uzaklaşacağını duşunur. Gosterdiği sevginin yapmacıklığı ve aşırılığı asıl duygusunun bunun tersi olduğunu gosterir. Bu gibi cocuklar fırsat buldukca bebeğe zarar vermeye calışırlar ve buna kaza susu verirler.
KISKANCLIĞI ONLEMENİN YOLLARI
Bu cocuk kardeşi doğduğunda;
Bebeğin eşyalarına dokunmasına izin verilmeli, ondan yardım etmesi istenmeli. Bebeği kucaklamasına izin vererek, onda koruyuculuk duygusu uyandırılmalıdır.
Gelen misafirlerin, bebekten once onunla ilgilenmeleri sağlanmalı. Hatta bebeğe değil, buyuk olana hediye getirerek yeni bir kardeşi geldiği icin o tebrik edilmelidir.
Buyuk cocuğun da cocuk olduğu unutulmamalıdır. Onunla oynamak icin yeteri kadar zaman ayrılmalıdır.
Cocuğu tahrik edecek “ pabucun dama atıldı, tactan oldun” gibi şakalar yapılmamalıdır.
Cocuğunuzu ne kardeşiyle ne de arkadaşlarıyla kıyaslayınız.
Cocuğunuza gereğinden fazla sevgi gosterisinde bulunmayınız.
Cocuğunuza kucuk yaştan itibaren sahip oldukları şeyleri başkalarıyla paylaştırmaya alıştırınız.
Cocuk kardeşini sevmek zorunda bırakılmamalıdır. Olumsuz duygularını dışa vurunca cocuğuna “ona kızmakta haklısın bak beni de uğraştırıyor, bak ara sıra beni de kızdırıyor” demek cocuğu da yatıştırır.
4-YALAN SOYLEYEN COCUKLAR
Yalan, bir hatayı gizlemek amacıyla bir girişimde bulunmaktır. Bu girişim sozle olabileceği gibi jest, yazı ve susmayla da olabilir. İnsanlar yalancı doğmazlar ama yalan soylemenin oğrenildiği bir gelişim sureci yaşarlar.
5 yaşına kadar cocukların soylemiş olduğu yalandan endişe etmeye gerek yoktur. Gerceğe sadık kalma cocukta zamanla gelişen bir olgudur.
Cocuğa yalan soylememesi konusunda nutuk cekmek veya yalan soylediğini ispat girişiminde bulunmak yanlıştır. Cocuk acıkca yalan soylediği zaman, endişeyle karşılanmamalıdır. Cocuğun yalan soylenmesiyle etkili mucadele icin oncelikle yalanın ne tur olduğu bilinmeli, yalandan cok buna neden olan psikolojik faktorler ele alınmalıdır. Kucuk cocukların soylediği yalanlar, gercek yalandan farklıdır, gercek yalanla yuzeysel benzerliği karıştırılmasına neden olur. Bunun ayrımını yapmadan once, cocuğa yalancı damgası vurmak yanlış olur.
YALANCILIĞIN NEDENLERİ
Yalancılık olayı cevresel ilişkilerle birlikte ele alınmalıdır. Oncelikle cocukta yalancılığın gelişmesini kolaylaştıran nedenler bulunması gerekir.
Cocuğa yalanı oğrenmesini kolaylaştıran diğer bir yol da taklittir. Yalan soylemeyi taklit yoluyla oğrenen cocuk oncelikle yalanın ona bazı olanak ve avantajlar sağladığını saptar.
Aşağılık duygusu, sucluluk duygusu, saldırganlık, kıskanclık, korku, cekingenlik, baskı gorme cocuğu yalana itmektedir.
Yalanın Psikolojik Nedenleri:
Cocuğun sevgi ve ilgi ihtiyacının anne-baba tarafından yeterince karşılanamaması,
Cevresindeki insanların kotu ornek olması,
Cocuklar arasında kıyaslanma yapılması,
Cocuğa gucunun uzerinde sorumluluk verilmesi,
Cocuğun yaptığı hatalar sonucu sert cezalar verilmesi.
YALAN CEŞİTLERİ
Yalanın bir cok turu vardır ancak burada gunluk yaşantımızda cocuklarımızda en cok karşılaştığımız yalan ceşitlerini ele alacağız.
1-Hayali Yalanlar: Bazı anne-babalar tarafından hayaller, yalan olarak gorulur, gereksiz heyecana neden olabilir.
Cocuk bu dunyada aptalca bulduğu ve hoşlanmadığı şeylerden kacar. O zaman hayal ile gerceği karıştırır, kasıtlı olmadan yalan soyleyebilir. Bu tip yalanlarda, cocukların soylediklerinde en ufak mantıki duşunme gorulmez. Cocuk, duyduklarının etkisinde kalarak periler, ejderhalar, cinler, şeytanlar gorduğunu soyleyebilir. Hayvanlarla konuşur, oyunlarında hikayeler uydurur.
Cocuk bu tur bir yalan soylediği zaman yalanın bitmesi beklenerek, onaylamadan ve itiraz etmeden, hayal ve gerceğin uygun anlatılması gerekir. Orneğin, inanılmayacak bir masal anlattığı zaman “bu inanılır şey midir” diye onun dikkatinin cekilmesi ve mantığının calıştırılması, onun gercek dışı şeyler karşısında durup duşunmesine yardımcı olabilir. Hayatın ilgisiz yonleri onlar icin ilgili ve cazibeli şekilde sunulmalıdır.
2-Abartılmış Yalanlar: Cocuklarda abartma genel bir ozelliktir. Coğu zaman taklit olarak başlar ve gelişir. Coğu şeyin gercekte olup olmadığını bilmez sadece duymuştur. Heyecan yaratmak icin o da olayları buyutur, abartır.
3-Sosyal Yalanlar: Bu yalanlar en yaygın olan yalan turudur. Coğu zaman yetişkinlerin soyledikleri ve cocuklara soylettikleri yalanlardır. Orneğin, bir davete katılmak istemiyorsak, daveti “bir akrabam ziyarete geldi, gelemeyeceğim uzgunum” diyerek reddeden bir anne-baba o an cocuğun kendisini dinlediğinin farkında olsa bile umursamaz. Cocukta “anne ne zaman geldi, ben gormedim” dediği zaman da muhtemelen şu cevabı alır:“sen sus, senin aklın ermez”. Karşı tarafı kırmamak icin bu ve buna benzer nice yalanları gunluk yaşantımızda sık sık kullandığımızda oncelikle cocuklar bizi taklit ederler, sonra da kendisi de aynı şekilde yapmak istemediği bir işin yapılması istendiğinde aynı şeyleri uygular.
Sosyal yalanlar belki iki arkadaş arasında ilişkileri duzeltmek icin kullanılabilir, ancak bunun dışında cocukların huzurunda yapılması son derece sakıncalıdır.
4-Savunma Yalanları: Bir cocuğun veya gencin kendisini korumak icin soylediği yalanlardır. Fazla tehdit, yasak kullanıldığında, itaate zorlandığı zamanlarda, sorguya cekildiğinde bu tip yalanlara başvururlar.
Cocuğa karşı guvensizlik, şuphe duyulması, cocuğun doğru sozlerine karşı yalan soyluyorsun diye ithamlar, cocukta savunma yalanlarını savunma yalanlarını alışkanlık haline getirecektir.
4-Dikkat Cekme Yalanları: Cocuklar anne-baba ve oğretmenlerinin dikkatlerini cekmek icin onların arzu, istek ve eğilimlerine ters duşen davranışları yapmış gibi gostererek, yalan soyleyerek dikkat cekerler. Orneğin okula gittiği halde dikkat cekmek icin gitmedim demesi.
5-Yuceltilmiş Yalanlar: Cocuklar başkalarının hayranlığı ve takdirini almak icin yalan soylerler. Cocuğun başkalarının takdirini kazanmak ve odul almayı arzu etmesi temel bir ihtiyactır. Cocuk bu ihtiyaclarını normal yollardan başaramadığı veya doyuracak imkan verilmediği takdirde cocuk bunu başka yollardan telafi edecektir.
Yuceltilmiş Yalanın Nedenleri:
- Cocuklarda yapamayacağı şeyleri bekleme ve isteme
- Cocuğun başarısızlığını yalanla, bahane bularak kapatmaya calışması ve bunun aile tarafından onaylanması; orneğin derslerindeki başarısızlığının payını oğretmenlerinde bulması
YALANIN ONLENMESİ
Cocuğa guvenmek, onu her hatasında cezalandırmamak, karşılıklı guven hislerini geliştirmek suretiyle yalanlardan korunmak mumkundur. Yalanın onlenmesinde titizlikle uyulması gereken kurallar şu şekildedir:
Anne-baba, oğretmen yalan soylemekten kacınmalıdır.
Cocukların istenmeyen davranışlarına mumkun olduğu kadar yumuşak ve hoşgorulu davranılmalıdır.
Cocuklardan yapamayacakları şeyler istenmemelidir.
Ozellikle kucuk cocuklar yalan soyledikleri zaman cezalandırılmamalıdır.
Cocuklar, başka cocuklar ile kıyaslanmamalıdır.
Sık sık cocuklarla sohbet ederek ilgi ve beklentileri oğrenilmeli ve dikkate alınmalıdır.
5-OKUL FOBİSİ
Okul fobisi, kuvvetli bir endişe nedeni ile cocuğun okula gitmeyi reddetmesi ya da bu konuda isteksiz olmasıdır. Okul fobisi olan cocuklar, okula gitmemek icin mide bulantısı, karın ya da baş ağrısı gibi bedensel şikayetlerde bulunurlar. Bilinmeyene duyulan korku ve ayrılık endişesi cocuğun gelişiminde normal bir durumdur, ancak aşırıya kacıp cocuğun fonksiyonlarını engellemeye başlasa sorun yaratabilir. Okul korkusu her cocukta rastlanan bir durum olmayıp, ortaya cıkması halinde cocuğun okul başarısını alt ust edebilir.
Okul fobisi ile okul kacağı olmayı birbirine karıştırmamak gerekir. Okul fobisi olan cocuklar anne-babasının bilgisi dahilinde okula gitmek istemezler. Cocuğun okula gitmek istememesinin temelinde başarısızlık korkusu, sınıf icinde aktif olamama ve annenin kendisini okulda unutacağı endişesi yer alır. Okuldan kacan cocuklar ise okulu sevmezler, aynı zamanda tembeldirler ve anne-babalarından habersiz okuldan ayrılırlar. Okul fobisi olan cocuklar evden uzaklaşmazlar, evde mutlu ve neşelidirler. Bu cocukların okul başarıları orta duzeydedir.
Okul fobisi her yaş cocukta gorulebilir. İlkokuldan universiteye kadar gorulebilir.
NEDENLERİ
` Cocuğun anne-babasının yokluğunda kendisine ya da anne babasına bir şey olacağına korkması,
` Boşanma, anne ya da babanın başka biriyle evlenmesi veya maddi sorunlardan kaynaklanan stresli bir ev yaşamı,
` Yeni bir kardeşin doğumu, taşınma, hastalık, yakın birinin olumu gibi stres faktorunun olması,
` Annenin cocuğunun okula başlamasına ilişkin endişelerini yansıtması,
` Asıl korkulan şey okul değil evden, anneden ayrılmaktır.
` Anne-babanın kendilerine ve cocuklarına bir şey olacağı konusunda yoğun kaygı duyması cocukta da kaygı ve korku yaratır.
` Yetersiz uyku cocukluk cağında bitkinliğin en onemli nedenlerinden biridir. Cok gec yatıp cok erken kalkan cocuklar yeterince dinlenemezler. Sabah yorgunluğu okuldan kacmaya sebep verebilir.
` Okulda başarısızlık,
` Duyarsız, surekli emir veren bir oğretmen ya da okul personelinin olması,
` Cocuğun sınıf onunde ders anlatma, sesli okuma ve bazı etkinliklerden korkması.
OKUL FOBİSİNİN ONLENMESİ
` Anne babanın cocuğa karşı duydukları endişeleri gizlemeleri gerekir.
` Kardeşleri ve arkadaşlarıyla kıyaslama yapılmaması gerekir.
` Oğretmeni ile sıkı bir işbirliğine gidilerek sınıf ici olumsuz faktorlerin (oturma şekli, arkadaş grubu) giderilmesi gerekir.
` Cocuk korkularını acığa vurdukca ve okuldan korksa da gitmeye devam ediyorsa ovulmeli, odullendirilmelidir.
` Boş zaman ve oyun becerileri kazandırarak anne-babaya bağımlılık azaltılabilir.
` Sempati ile değil empatiyle yaklaşılmalıdır. “Senin neler hissettiğini anlayabiliyorum, daha onceden ben de boyle şeyler hissetmiştim.” diyerek cocuğun korkularını anladığınızı hissettirebilirsiniz.
` Anne babanın beklenti duzeyini gercekci duzeyde tutup cocuğa zaman tanıması korkuya yenmesini kolaylaştırır.
` Annelerin okula gelmeleri ve cocuk kendini rahat hissedinceye kadar kısa bir sure sınıfta oturmaları sağlanabilir.
` Cocuk sınıfa girmiyorsa bile okuldan uzak kalmamalı, belli bir sure okul bahcesinde ya da oğretmenler odasında bekletilmelidir.
` Oğretmen okuldan korkan cocuğa alay edilmesini ve korkutulmasını engellemelidir.
` Oğretmen okulu sevimli hale getirmelidir. (cikolata dağıtmak, sınıf ici eğlenmeye dayalı etkinlikler)
6-UTANGAC COCUKLAR
Bu cocuklar, alışmadığı durumlarda serbest davranmazlar, aşırı derecede utanırlar ve kendi kabuğuna cekilirler. Kimse icin tehlike arz etmezler ama belirgin derecede duygusal problemleri vardır. Bu cocuklar yetişkinler tarafından cok uyumlu gorulur ve sevilirler fakat kendi benlikleri ile catışma halindedir.
NEDENLERİ
Cocukların sınırlı bir sosyal yaşantıya sahip, hatta yoksun olması,
Cocuklara yapılan yanlış telkinlerin etkisi,
Cocukların, guvensizlik yaratan durumlarda kendilerine karşı guvensizlik duygusu geliştirmeleri,
Cocukların kucuk hataları karşısında ayıplanması, azarlanması ve onlardan mukemmellik beklenmesi.
ONLENMESİ
Cocukların mumkun olduğu kadar sosyal yaşantılar yoluyla gerekli becerileri kazanmalarını sağlamak.
Cocuklara oyun, guzel konuşma ve toplu yerlerde nasıl davranılacağını yaşatarak oğretme ve kendine guvenini sağlamak.
ANNE-BABA TUTUMLARI
Anne-baba
Cocuklarda ve genclerde uyum problemleri
Sağlık0 Mesaj
●40 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Cocuklarda ve genclerde uyum problemleri