Cocuklarda obsesif kompulsif bozuklukTanım

1500’lere dek uzanan yazılı metinlerde bahsi gecen ve 19. yuzyılda yayımlanan ilk olgu serileri ile tıp literaturune giren Obsesif Kompulsif Bozukluk; obsesyonlar ve kompulsiyonların birlikteliğinden / iciceliğinden oluşmuş bir hastalıktır.
Obsesyon dediğimizde gundelik yaşamsal endişelerin otesinde, uygunsuz zamanlarda ortaya cıkarak zihni meşgul eden, sıkıntıya ve işlevsellikte bozulmaya neden olan tekrarlayıcı duşunceler, imajlar ve durtuler anlaşılır.
Kompulsiyon ise obsesyonun yarattığı sıkıntıyı yatıştırmak adına, obsesyonla ilişkili ya da ondan bağımsız olarak gorulebilen, bazı rituellere ve katı kurallara dayalı yineleyici davranışlar ya da zihinsel eylemlerdir.

Klinik tablo cok fazla değişkenlik gosterebilir. Tipik oruntusunde obsesyonlar ve kompulsiyonlar birlikte ve peşi sıradır. Obsesyonların ağırlıklı olduğu olgular da cok sıktır, obsesyonların olmadığı ya da silik olduğu, baskın kompulsiyonlarla tipik olgular da vardır.

Bu durumu yaşayan bireylerde işlevsellikte azalma vardır yani obsesyonlar ve kompulsiyonlar gunluk yaşamda aksamalar yaratır. Zorlayıcı ozelliği kendisini ve cevresini huzursuz eder. Her ne kadar kucuk cocuklara sorulmasa da hasta kişi obsesyon ve kompulsiyonların mantığa aykırı olduğunun farkındadır ve bu durum belirtilerin saklanması nedeniyle tedavi başvurusunun gecikmesine neden olur.

Cok fazla sayıda obsesyon ve kompulsiyon vardır ama belli başlıları klinik pratiğimizde daha sık gozlenir.
En fazla karşımıza cıkanlar kontaminasyon (bulaşma) ve temizlik ile ilgili olanlardır. Hastanın zihni surekli olarak bedeninin bir bolgesinin kirli olduğu veya yeterince temiz olmadığı duşuncesi ile meşguldur. Bu obsesyonun verdiği gerilimden kurtulmak adına sık sık ya da belli bir sayıda yıkanma, kirli olduğu duşunulen yerlere dokunmama ve uzak durma gibi kompulsiyonlar sergilenebilir.
Cocuklarda en sık gorulen ikinci grup zarar gorme / zarar verme uzerine kurulu olanlardır. Cocuk; aile bireyleri başta olmak uzere başkasına kotu bir şey yapacağı ya da kendisinin başına kotu bir şeyler gelebileceği temelinde obsesyonlar ve kompulsiyonlara kendisini kaptırır. Olum, yaralama, kaybolma vb icerikli zarar gorme obsesyonları gozlenebilir ve cocuk bunun verdiği gerilimden kurtulmak icin annesine ve başkalarına “bir şey olur mu?” benzeri guven arayıcı sorular sorabilir ya da kendisi bazı eylemler sergileyebilir, yakınlarının sık sık kontrol edebilir, bedeniyle ilgili endişeli sorular sorabilir vs.

Bunlardan başka zihinden sayma veya sıralama kompulsiyonları, aynı eylemi belirli sayıda tekrarlama, tekrar tekrar kontrol etme kompulsiyonları, kutsiyeti olan kavramlar hakkında zihinde kotu duşunceler ve imajlar canlanması, eylemlerde simetrik davranma ya da sıralama vb davranışlar da sıktır. Obsesif Kompulsif Bozukluk’ta saklama, biriktirme ya da istifleme ile tipik bir alt tip de vardır.

Dağılım

Obsesif Kompulsif Bozukluk ile ilgili araştırmalar cocuk ve ergenlerin yuzde 0.2 -1.2’sinde ortaya cıkabildiğini gostermektedir. Erkek cocuklarda kız cocuklara gore 1.5-2 kat daha fazladır. Genellikle 9-10 yaş civarında başlar ama 4 yaşından 17 yaşına butun cocukluk ve ergenlik surecinde başlayabilir.

Cocukluk cağı OKB genellikle genetik kokenlidir, yani cocuğun yakın akrabalarında da OKB belirtileri sıkca gorulur. Yetişkinlikte tanı konulan OKB hastalarının yuzde kırkının cocuklukta başladığı kabul edilir. Ayrıca; araştırmalar gostermektedir ki; hastalar tedavi icin başvurmadan once 7-8 yıl hastalık belirtilerini gostermektedirler.

Takıntıların şiddetlendiği durumlarda; kompulsif eylemlerin sıklığı butun aileyi rahatsız edecek boyutlara varabilir. Aşırı yıkanmalara bağlı ciltte egzemaya varabilen kuruma, tekrarlayıcı eylemlere bağlı yavaşlama ve gecikme, duzenleme, sıralama kompulsiyonları sonucu sofra duzeni ve beslenmede aksama, zarar gorme / verme obsesyonlarına bağlı aşırı endişe ve kacınma davranışları, mukemmeliyetcilik ve emin olamama zemininde gelişen kompulsiyonlar nedeniyle okul başarısında gerileme gibi pek cok olumsuz sonuc gozlenebilir.

Nedenleri

Obsesif Kompulsif Bozukluk ortaya cıkışı tek bir neden bağlı değildir. Bircok faktorun etkileşimi ile geliştiğine inanılmaktadır.

Genetik Koken

Nedenleri konusunda yapılan araştırmalar genetik yatkınlığın onemine işaret etmektedir. Klinik deneyimlerimiz ve yapılan araştırmalar OKB tanısı alan cocukların birinci derece yakınlarında da farklı boyutlarda OKB belirtilerinin varlığına işaret etmektedir.

Norokimyasal / Noroendokrin Değişimler

Beyindeki serotonin yolaklarındaki değişimler gozlenmesi ve sinir hucrelerinde serotonin omrunu uzatan ilacların OKB belirtilerini azaltması; serotonin eksikliğinin OKB ortaya cıkışında onemli bir unsur olabileceğini duşundurmektedir.
Beyinde; dopaminin sık bulunduğu bazal ganglion bolgesini tutan hastalıklarda OKB belirtileri gozlenmesi, dopamin işleyişini onleyen ilacların OKB belirtilerini azaltması veya tedavisini desteklemesi gibi bulgular aşırı dopamin aktivitesinin OKB ortaya cıkışındaki rolune işaret etmektedir.
Bu iki madde dışında; oksitosin, adrenokorikotropik hormon, arjinin vazopressin, kortikotropin salıcı faktor, somatostatin, opiod vb pek cok maddenin OKB’daki bilişsel ve davranışsal sureclerle ilgisi olabileceği yonunde araştırma sonucları bulunmaktadır.

Beyin Goruntuleme Calışmaları

OKB’da beynin pek cok bolgesi BT (Bilgisayarlı Tomografi), MRG (Manyetik Rezonans Goruntuleme), fMRG (Fonksiyonel Manyetik Rezonans Goruntuleme), PET (Pozitron Emisyon Tomografi), SPEKT (tek foton emisyon kompiturize tomografi) gibi yontemlerle araştırılmıştır.
BT’de ventrikullerde genişleme, kaudat nukleusta ve bazal ganglionda yapısal değişimler, MRG’de frontal korteks, singulat girus ve lentikuler nukleusta yapısal değişimler, fMRG’de frontal korteks, kaudat ve lentikuler nukleuslar ile amigdalada aktivite artışı, PET’ de orbital gyrus ve kaudat nukleus, ant singulat gyrus ve prefrontal gyrus bogelerinde metabaolizma artışı, ilac tedavisine olumlu yanıt verenlerde sağ kaudat nukleus ve frontoorbital bolgede metabolizma azalması, SPEKT’de temporal kan akımında azalma, medyal frontal kan akımında artış, orbitofrontal kortekste aktivite artışı ve kaudat bolgede iki yonlu aktivite azalması gibi pek cok bulgu ortaya konulmuştur.
Ozet olarak butun bu bulgular; OKB’da frontostriatal dongu ve orbitofrontal korteks duzeyinde aktivite ve hacim değişiklikleri olduğuna işaret etmektedir.

İmmunoloji Araştırmaları

A grubu beta hemolitik streptokok enfeksiyonlarıyla oluşan antinoronal ve B lenfosit yuzey antijene karşı gelişen D8/17 antikorlarının bazal ganglionları etkilemesi sonucu OKB belirtilerinin gozlenebildiği bir alt grup vardır. Butun olguların yaklaşık yuzde 10-20’sinden sorumlu olduğuna inanılır. Sıklıkla tikler eşlik eder.

Psikanalitik Teoriler

Sigmund Freud’a gore; anal organizasyon surecinde ortaya cıkan saldırgan ve cinsel durtulerin egoya baskı yapması sonucu, libidinal durtuler genitalden anal-sadistik organizasyona gerilemekte, bu da kompulsiyonlara zemin hazırlamaktadır. Anna Freud ise kompulsiyonları; ambivalan (ikircikli) duygularla başa cıkmakta başarısızlığa, ego ve superegodan aynı anda gelen cezalandırıcı, toleranssız yanıta anal sadistik durtulerin eşlik etmesine bağlamış.

Tanı Koyma

Tanı koymaya yonelik olarak ilk atılacak adımlar ayrıntılı bir anamnez alma ve psikiyatrik muayenedir.
Tanıyı kesinleştirmek, OKB’a eşlik eden başka hastalıkları ya da OKB ile karışabilecek durumları ekarte etmek adına veya tedaviye yonelik ayrıntılı veri toplamak amacı ile pek cok noropsikolojik test bataryası uygulanabilir.

OKB ile birlikte gorulen veya onunla karışabilen, bu nedenlerle de ayırıcı tanıda duşunulmesi gereken bircok durum vardır: Tik Bozukluğu ve Tourette sendromu, trikotillomani, anoreksia, vucut dismorfik bozukluğu, deluzyonel bozukluk, hipokondriazis, obsesif kompulsif kişilik bozukluğu, genelleşmiş kaygı bozukluğu, yaygın gelişimsel bozukluk, ceşitli fobiler, şizofreni, şizoidal veya şizotipal kişilik, somatizasyon bozukluğu, somatoform bozukluk, durtu kontrol bozuklukları bunlardan belli başlılarıdır.

Tanının netleştirilmesi ve eşlik eden patolojilerin saptanması daha etkili bir tedavi icin cok onemlidir.

Tedavi

OKB tedavisinde; serotonin geri alım onleyici olarak bilinen ilacların cok yuksek etkinliği vardır ve pek cok olguda kısa zamanda olumlu yanıtlar alınabilir. Bunun yanında; belirtilere yanıtı onleyerek kademeli yuzleştirme tekniği başta olmak uzere bilişsel davranışcı terapi teknikleri başarı şansını cok yukseltir. Aile danışmanlığı ile anne baba pratiklerini calışmak, okul işbirliğine girmek vb teknikler de tedavide ihmal edilmemelidir. Direncli olgularda bu tedaviler, yatırılarak da uygulanabilir.
OKB ile gorulen başka hastalıklar var ise, anne babada ruhsal problemler var ise, aileye ozgu patolojiler var ise, bunlar da uygun yontemlerle tedavi edilmelidir.

Seyir

Cocukluk cağında gorulen OKB’da tedavi sonucları genellikle yuz guldurucudur ancak bazı durumlar tedaviye direncli olabilir ki; anne babada ruhsal problemler olması, ilave hastalıklar olması, aile icinde psikopatoloji bulunması gibi durumlar buna ornektir.



[h=2]Antalya Cocuk Psikolog uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]