Cocuklarda kritik donemler ve inatcılık!Anne babaların cocuklarını yetiştirirlerken yaşadıkları sorunlardan kendilerini en cok zorlayanlarından biri; cocuklarının evdeki kuralları hic onemsemeyen, laf-soz dinlemeyen, başına buyruk hareket eden inatcı davranışlarıdır. Acaba bu inatcı davranışlar, normal gelişim donemine mi ait, yoksa bir davranış problemi haline donuşmuş hali midir? Oncelikle belirtmek gerekir ki; inatcılık, duygusal gelişimin bir sonucudur. Elbette normal gelişim donemlerinde yaşanan inatcı davranışlar da, yanlış tutumlar nedeniyle, bir davranış problemi haline gelebilmektedir. Peki, normal inatcı davranışlarla, bir davranış bozukluğu olarak inatcılığı nasıl ayırt edebiliriz? Bunun icin oncelikle gelişim donemlerinin nasıl yaşandığına bakalım.
İlk kritik donem “birinci yaş donemi”dir. Cocuk bir yaşından sonra yani yurumeye başladıktan ve yavaş yavaş konuşmaya başladıktan sonra, inatcı davranışlar gostermeye başlar. Anne babanın dediğinin tersini yapmaktan ve kuralları ciğnemekten zevk alır gibidir. Anne “Yapma!” dedikce, cocuk inadına istenmeyen davranışı tekrarlar. Gozunun icine baka baka hem de.
İstenmeyen davranışları tekrarlayan bir cocuğun amacı, sizi kızdırmak ve cileden cıkarmak değildir. Niyeti, koyduğunuz kuralın veya istemediğiniz davranışın ne kadar onemli olduğunu test etmektir. Siz aynı olumsuz davranışa aynı UYGUN tepkiyi gosterdikce, cocuğunuzun duygularını anlayarak ona şefkatle yaklaştıkca inatlaşmaya ihtiyacı kalmayacaktır. Cocuğun ihtiyacı, şefkat ve sevgi dolu dokunuşlar, sevgi ve anlayış dolu bakışlardır.
Anne-baba bu surecte cocuğun uzerine cok fazla giderse, cocukla inatlaşırsa, cezalar verirse hem bu kritik donem sağlıklı bir şekilde atlatılamamış olur, hem de davranış problemi haline donuşebilir.
İkinci kritik donem “2,5 yaş donemi”dir. Kas, kemik ve sinir sistemi yonunden yani fizyolojik olarak hızlı bir gelişme gosterdiğinden, uyum sağlamakta zorlanır. Dengesiz, kararsız, olumsuz, her şeye ‘Hayır!’ diyen isyancı bir kişilik sergiler. Psikolojik yonden de “bağımsızlık cabası” icindedir. Yardım istemez, her şeyi kendi başına yapmak ister. Bir yandan da her istediğini kendisi yapamadığının da farkındadır. Bu nedenle engellenmişliğin gerginliğini yaşar.. Aslında bu davranışlarıyla “ben de varım, benim duşuncelerim de değerli ve gecerli” demektedir.
Cocuk, yavaş yavaş kendi varlığını keşfeder ve kendini kabul ettirmek icin caba gosterir. Pek cok dengesiz davranış gosterir. Cok istediği bir şeyi, aniden “ben artık onu sevmiyorum” diyebilir. Bu donemde anne ile cocuk arasında en sık catışmalar tuvalet ve temizlik konusunda yaşanır. Anne babanın yapacağı en iyi şey, bir yıldan fazla surmeyecek olan bu donemde, cocuktan sevgisini esirgememek ve zor da olsa sabretmektir. Donem sağlıklı bir şekilde atlatılırsa, cocuk kendiliğinden sakinleşir ve rahatlar.
Ucuncu kritik donem “4 yaş donemi”dir. Bu donemde cocuk kendi başına buyruk, kafasına estiği gibi hareket eden, sağda solda dolaşan, cok konuşan, istekleri hic bitmeyen, durmadan soru soran ancak cevabını dinleme sabrı gostermeyen, başladığı işi yarım bırakan sabırsız bir cocuktur. Ancak bununla beraber 2,5 yaş cocuğu kadar inatcı değildir. Sabırla soruları cevaplanmalı, istekleri kurallar ve imkÂnlar dÂhilinde karşılanmalıdır. Kritik ayrıntı yine cocuğun şefkatle karşılanmasıdır.
Dorduncu kritik donem “6 yaş donemi”dir. İnatcı ve olumsuz davranışlarıyla sanki 2,5 yaş cocuğu geri gelmiş gibidir. Anne babalar 5 yaşındaki o uyumlu ve uzlaşmacı cocuğun nasıl olup da boyle zıt bir kişilik sergilediğine anlam veremezler. “Bu cocuğa ne oldu, birden huyu cok değişti?” derler. Cocuğun kritik donemde olduğu unutulmazsa, okula başlama surecine sağlıklı ve başarılı bir şekilde gecilecektir.
Beşinci ve son kritik donem “ergenliğe geciş donemi”dir. Cocuk 12-13 yaşlarında hızlı bir cinsiyet hormonları salgısına maruz kaldığından, bu hızlı değişime ayak uydurmakta zorlanır. Kucuk şeyleri problem yapar, hemen ağlar, cabuk kızar, eleştiriye ve nasihate sert tepki verir. Sizler daha uyarılara ve nasihate başladığınız anda, sıkılmaya ve sizi dinlememeye başlar. Fiziki gorunumunu aşırı onemser. Tek bir sivilce bile onu hayata kusturebilir. Okul başarısında duşme gorulebilir. Odası dağınık, genellikle duvarları posterlerle kaplıdır. Yuksek sesle muzik dinler. Verilen harclığı beğenmez. Modaya gore giyinme, erkeklerde sac uzatma ve marka takıntısı başlayabilir. Bu donemde de genc ergen, kişiliğinin kabul edilmesi icin cevresindekilerle inatlaşır ve catışır.
Unutulmamalıdır ki; bundan onceki kritik donemleri sağlıklı bir şekilde atlatan, kurallar icinde ozgur kalan, anne babanın hoşgoru ve sabrıyla buyuyen, sevildiğinden ve değer verildiğinden emin, ozguven duygusu gelişmiş cocuklar ergenliğe gecişi kolay atlatırlar.
Şimdi kritik donemlerle sınırlı kalmayan, davranış problemine donuşmuş olan İnatcılığı inceleyelim.
Davranış Bozukluğu Olarak İnatcılık
İnatcılığın davranış bozukluğu olarak kabul edilmesi icin, sozu edilen yaşların dışında da cocuğun inatcı davranışlarının yoğun olarak suruyor olması gerekmektedir. İnatcı cocuk, ofkesini sağlıklı bir şekilde yaşayamayan, kendisini ifade edemeyen cocuktur. Şimdi bir davranış bozukluğu olarak inatcılığın nedenlerini inceleyelim.
İnatcılığın Bazı Nedenleri:
Bedensel rahatsızlıklar, gecirilen ateşli hastalıklar,
Cocuğun normal inatcılık donemlerinde (kritik donemler) cok uzerine gidilmesi,
Tuvalet eğitimi sırasında zorlu bir surec gecirilmesi,
Yemek yemesi konusunda cocuğun cok fazla uzerine gidilmesi,
Aşırı titiz ve ayrıntılara onem veren anne modelleri,
Cocuğun isteklerini yerine getirme konusunda dengeli ve tutarlı olmayan tutumlar,
Cocuğu “inatcı” olarak etiketlemek,
Anne babaya kızan cocuk, gizli bir oc alma duygusuyla inatcılık yapabilir.
Kardeş kıskanclığı, kardeşinin kendisinden daha fazla sevildiği duşuncesi,
Baskıcı anne-baba tutumu,
Cocuğu inatcılık davranışına iten sebeplerden biri, coğu zaman anne-babanın da onunla birlikte aynı dili kullanarak inatlaşmasıdır. İnatlaşmakla, kararlı tutum birbirinden farklıdır. Kararlı tutum geliştirmek, istemediğiniz bir davranış yaptığında tutumunuzun hep aynı olmasıdır. İnatlaşmak ise, karşılıklılık gutmektir. Sen yatağını toplamadın, ben de sana yemek hazırlamayacağım gibi.
Şimdi anne-babaların cocuğundaki inatcı davranışları olabildiğince azaltmak icin neler yapabileceğine bir bakalım:
Cocuk gelişimi ve psikolojisi ile ilgili doğru bilgilere sahip olmak, anne babaların işini kolaylaştıracaktır. Bunun icin kitaplardan, eğitim seminerlerinden, anne-baba okullarından ya da bir uzmandan yardım alabilirsiniz.
Cocuk yetiştirirken olabildiğince esnek, şefkatli, sevgi dolu, saygılı, hoşgorulu, sabırlı ve paylaşımcı olunmalıdır. Tıpki biz yetişkinlerin bunlara ihtiyacı olduğu gibi!
Tuvalet ve beslenme eğitimi donemlerinde baskıcı ve ısrarcı olunmamalıdır. Annenin tuvalet eğitimi veya yemek konusunda cok katı ve ısrarcı oluşu, cocuğu pasif direnmeye goturur. Cok karışan, cok soylenen, ayrıntılar uzerinde cok duran, mukemmeliyetci bir anne, cocuğunu boyle bir savunma yoluna kolayca itebilir.
Cocuğunuz sizinle inatlaşırken, onu cezalandırmak yerine inatlaşma nedenleri bulunmalı ve cozum yolu bulma yonunde caba gosterilmelidir.
Aile, sosyalleşmeyi oğrenebilmesi icin kabul edilmiş uygun davranış bicimlerini iceren birer model oluşturmalıdır; cocuğuna ornek olmalıdır.
Aileler, cocuğun haklı istek ve ihtiyaclarına duyarsız kalırken, huysuzlandığında onu başından savmak icin yerli yersiz beklentilerini karşılayarak inatcı olmasına davetiye cıkarabilmektedirler. Oysaki cocuğa belli kurallar koyularak, haklı istekleri karşılanırken, yerli yersiz isteklerini karşılamama konusunda kararlı olunmalıdır.
“Hayır” diyen cocukla alay edilmemeli, ceza ile korkutulmamalı, kimin guclu olduğunu ispatlamak icin zor kullanılmamalıdır. Bazen cocuk sizin sevginizi, sabrınızı, kendisine ne kadar katlanabildiğinizi denemek icin “Hayır” diyerek inatlaşabilir. Yerli yersiz sinirlenir, bağırıp cağırır ve hele ceza verirseniz “Haklıymışım, beni sevmiyorlar” diye duşunebilir.
İnadını fazla onemsediğimiz, kızdığımız veya uzulduğumuz zaman cocuğunuz, inadı size karşı bir silah olarak kullanabilir. Cunku sizin kendisini sevmediğinizi duşunuyordur.
Sabah kahvaltısına kalkmak istemeyen bir cocuğun tepesine dikilip “Haydi kalk kahvaltı hazır” diye ısrar etmeye gerek yoktur. Aslına bakarsanız, kahvaltıyı birlikte hazırlamayı, onun cok guzel bir şekilde bunu yapacağına guvendiğinizi soyleyebilirsiniz. "Bakalım neler yapacağız birlikte" gibi merak ve istek uyandıracak şekilde konuşabilirsiniz. Hala kalkmak istemiyorsa "Seni anlıyorum, yataktan kalkmak sana zor geliyor şuan. Ne yapabiliriz yavrum? Ne istersin?" gibi duygularını yansıtarak anlaşıldığını hissettirmeniz yararlı olacaktır. Amac, şefkat, sevgi ve saygıyı her daim cocuğumuza iletmemizdir.
Cocuk eğitiminde, cezalara yer verilmemelidir. Cocuk sadece yaptığının bedelini odemek zorunda kalabilir ve bunu da doğal bir oğrenme yolu olarak yapmalıyız. Ders vermek, ceza vermek icin değil. Bu bedel odeme, yaşına ve gelişimine uygun şekilde olmalıdır. Acele etmezseniz, ucağı kacırırsınız, gibi..
Aile buyukleri, cocuk terbiyesine fazla mudahale ederek anne ve babanın işini zorlaştırmamalıdır. Cocuğu dilediği gibi eğitmek, oncelikle anne ve babanın hakkıdır. Bunun olması bizim toplumumuzda gercekleştirmek biraz zordur; “Anne-babanın yanında cocuk terbiye edilmez” duşuncesi hÂkimdir. İş birliğine giren aile buyukleri ile bu iş cok daha kolay oluyor elbette.
Cocuğa isteklerini olumlu bir dille ifade etmesi hatırlatılmalı, haklı istekleri yerine getirilmelidir. Yerine getirilmeyen haksız ve zamansız isteklerin sebepleri acıklanmalı; bazı isteklere kavuşmak icin gerekiyorsa beklemesi ve sabretmesi gerektiği oğretilmelidir. Yine bunu inatlaşarak, duymazdan gelmeyerek, dayatarak değil, sevgiyle yapmaya ihtiyacımız vardır.
Cocuğa isteklerini ertelemesi ve bu istekleri kontrol altına alması konusunda destek olunmalıdır.
Arkadaşları ve diğer yetişkinlerle nasıl sağlıklı iletişim kurabileceği konusunda yardımcı olunmalıdır.
İnatcı olan bir cocuğun inatcılık davranışını pekiştirebilecek ve devamına yol acacak her turlu tutum ve davranıştan kacınılmalıdır.
Kuralları belirlemede ve uygulamada, aile uyeleri arasında uyum ve soz birliği olmalıdır; bunda kararlı ve tutarlı olunmalıdır. Babanın onaylamadığı bir davranışı veya isteği anne gulerek karşılar veya “cocuğun ustune gitme” diyerek korumaya kalkarsa cocuk neyin doğru neyin yanlış olduğunu oğrenemez, kafası karışır.
Kurallar; cocuğun yaşına uygun, gerekli, anlaşılır ve mumkun mertebe az olmalıdır. Gereksiz konularda ve ayrıntılarda fazla kural ve yasaklama getirirseniz bir sure sonra cocuğunuza cok fazla “Hayır” demek zorunda kalırsınız. Bu da cocuğunuzda, kendisine guvenilmediği ve her şeyi yanlış yaptığı duygusu uyandıracak ve sizinle daha fazla inatlaşacaktır.
Cocuğa ne kadar cok “Hayır” derseniz onun inatcılığını koruklemiş, size “Hayır” demesine zemin hazırlamış olursunuz. Bir şey yapmasını istediğimizde veya sınır koyduğumuzda, sozlerimizi “Hayır” cevabı almayacağımız şekilde ayarlamamız gerekir. Bunu soyleme tarzımız, gozlerimizdeki sevgi ifadesi, beden dilimiz, ses tonumuz, kararlı yuz ifademiz onemlidir. Surekli, gerekli-gereksiz, sırf biz oyle istiyoruz diye, acıklama yapmadan “Hayır” dersek, “Hayır” demeyi oğretiriz. Ustelik boyle bir davranış, cocuk icin haksızca olacaktır.
Bir kez “Hayır” dediğiniz şeye, zorlanınca “Evet” deme yanlışına duşmeyiniz.
Cocuğu hırpalamak ve yıpratmak; hem temelde buyuk bir haksızlık ve yanlışlıktır hem de cocuğunuzun onurunu inciterek sevgiye ve değere layık olmadığı inancıyla yaşamını surdurmesine neden olacak davranışlardır. Bundan kacınmalısınız.
Her tur davranışta olduğu gibi, bu konuda da cocukları etiketlemek yanlıştır. Başkalarının yanında adeta o yokmuşcasına, “Bu cocuk cok inatcı, yaramaz, hic soz dinlemiyor” şeklinde konuşulursa, cocuk da bu etiket uzerinden hareket edip, inatcı davranışlarını surdurebilir. En onemlisi de yureğinde acılan incinmişlik yaralarının tamiri cok zordur. Olumsuz davranışlarla sevgi ve ilgiyi kazanmaya alışan cocuk, zamanla bu davranışı yaşam tarzı şekline getirebilir ve inatcılık kişiliğinin bir parcası olabilir.
Son olarak; kendi kişiliğinizin inatcı yonlerini bulup, kabullenip, buna cozum bulmaya calışır ve cocuğunuza olumsuz model olmaktan vazgecerseniz, hem kendiniz hem de cocuğunuz icin onemli bir adım atmış olursunuz.
[h=2]İzmir Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Cocuklarda kritik donemler ve inatcılık!
Sağlık0 Mesaj
●29 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Cocuklarda kritik donemler ve inatcılık!