Cocuklar dunyaya geldiklerinde, dış dunyanın tehlikelerine karşı savunmasızdırlar. Onların her ihtiyacını doyuma ulaştıran, koruyan, en buyuk guven kaynakları anne-babalarıdır. Cocuk istenmeyen davranışta bulunduğunda anne ya da baba cezalandırmak icin cocuğu terketmek ile tehdit ettiklerinde ”yaramazlık yaparsan polis amca gelir babanı goturur sende babasız kalırsın.” gibi cumleler kurduklarında, cocuk onu her şeyden koruyan guven kaynağı anne-babasını kaybetmekten, yalnız kalmaktan korkar ve yetersizlik duygusu hisseder. Anne-babalar ya da cocuğun yakın cevresindeki insanlar cocukların yaramazlık yapmasını onlemek icin ev icindeki hareketleri kontrol etmek icin “Orda ocu var, seni yer.” gibi cumleler kullanırlar, cocuklarsa guclu bir guven bağı kurdukları ebeveynlerine inanırlar .”Beni biraz daha uzersen doktor amcayı cağıracağım sana iğne yapsın.” Bu tur ifadeler cocukta bazı nesnelerle korku duygusunu ozdeşleştirmeye neden olur.
Sevilecek şeylerden sevgiden,saygıdan cok korkulması gerektiğini oğreniyoruz toplumda.”Akşama baban gelir nasılsa..” “Tanrı seni cezalandırır.” gibi cumleler bizim sevmemiz gereken şeylerden ilk once korkmamız gerektiğini acıklıyor sanırım. Baba bir korku figuru değildir,baba sevilen ve saygı duyulması gereken bir varlıktır.
Yaşantı sonucu cocukta oluşan korkular ( boğulma ya boyle bir duruma şahit olma, hırsızlık olayına şahit olma,kaza vs..) ise ciddiye alınması gereken, cocuğun anlaşılıp dinlenilmesine ihtiyac duyduğu durumları beraberinde getirirken, uzmandan yardım alınması gereken durumlardır.Cocuğun gelecek yaşamında fobi ya da hayatına yon veren olumsuz etkenler olmaması icin bu tur durumlarda yardım alınmalıdır.
Gece Korkuları
Cocuklar ozellikle 3-6 yaş arasında korkulu ruyalar gorup, bağırmayla ve korkuyla uyanabilirler. Hayaletlerden korktuklarını ifade edebilirler. Ruyalarının icerikleri anne-baba tarafından dinlenilmeli, bunların gercek hayatta olmadığı,anne-babasının onun yanında olduğunu,yalnız olmadığını cocuğun gelişim duzeyine uygun somut bir bicimde ifade edilmesi gerekir.Cocuk uyuyana kadar onun yanında yatılabilinir, sakinleştirilebilinir.
Gece korkuları sık sık yaşanıyorsa bunun sebebi, aile ici huzursuzluk, anne-baba kavgasına şahitlik ya da cinsel birlikteliğe şahitlik olabilir. Cocuk cinsel birlikteliği anlamlandıramadığı icin babasının annesine zarar verdiğini duşunup onu korumak icin annesiyle uyumak isteyebilir, kavgalarına şahit olmuşsa yine annesini korumak isteyebilir,” Uyursam yine kavga ederler, beni terk ederler” gibi duşunler icine girmiş olabilir. Boyle durumlarda cocuğa kızmamak uykuya dalıncaya kadar yanında yatmak, sakin ve sevecen davranmak uygundur.
Okul Korkusu
Okul korkusu cocuğun annesinden ayrılmak istememesiyle ortaya cıkar,anneyle cocuk arasında kurulan bağın cok guclu olması asıl sebebidir.Cocuk evinde ebeveynlerinin yanında ozgurce hareket eder,bilir ki onu her zaman koruyacak anne-babası yanındadır. Anne babasının olmadığı bir ortamda bulunacak olması cocuğu tedirgin eder, yalnız kalmaktan korkar, belki anne-babasının onu terk edeceğini duşunur. Bunlardan dolayı okula gelmek istemez. Psikosomatik belirtilerle de ( karın ağrısı,mide bulantısı,kusma vs…) cocuğun bu isteksizliğiyle percinlenir.
Cocuk okula nicin gittiğini doğru bir bicimde algılayıp anlamlandırması cocuğun okula gelmesi onun evden uzaklaştırılmak icin verilmiş bir ceza olarak duşunmemesi icinde yararlı olacaktır.
Okul korkusu zamanla, okul psikolojik danışmanı, sınıf oğretmeni ve ailesi işbirliği ile cozulebilecekken okul fobisi patolojik bir durum olarak değerlendirilir. Okul fobisi ortaokul ve lise zamanında bile gorulebilir ve bu konuda bir psikolojik danışmandan yardım alınması hassasiyeti uzerinde durulmalıdır.
Tikler
Tikler,kişide iradesi dışı gelişen kas kasılmaları olarak gorulur.Tikler zaman icinde yer ve şekil değiştirebilir.6-7 yaşlarında daha cok gorunur.Erkek cocuklarda kız cocuklarına gore daha sık rastlanır.Tiklerin altında yatan asıl sebep bastırılan kaygıdır.Cocuğun yaşantısında onu derinden etkileyen şeylerin oluşturduğu kaygı bastırılır.Bu yaşanılan ani olaylar,kaza,travmatik yaşantılar,urkme gibi olaylar da ortaya cıkış sebebi olabilir.Bastırılan bu duygunun verdiği enerjinin, kaslar yoluyla acığa cıkma şeklidir.Cocuk neyin kaygısını yaşıyorsa ( anne-babayı kaybetme kaygısı, yalnız kalma kaygısı,başarısız olma kaygısı vs..) bu durum ortadan kaldırılmalıdır.Bu uzman bir kişinin yardımıyla alınacak psikolojik destek ile olmalıdır.Cocuğun hissettiği tedirginlik ve kaygı durumu ortadan kalktığında tikte gececektir.
Kekemelik
Her psikolojik problemde akla ilk gelen şey olduğu gibi kekemelikte de dikkat edilmesi gerekilen ilk şey biyolojik bir problem olup olmadığıdır.Cocuğun ağız, diş, dil gibi konuşma organlarında var olan problem konuşmasını olumsuz yonde etkileyecektir. Kekemelik, konuşmadaki tutukluk, harf ,ses ve kelime tekrarı gibi gorulen bir konuşma bozukluğudur.Biyolojik (ağız,diş,dil organlarındaki problemden kaynaklanan) genetik ve psikolojik temelli olmaktadır.Konuşma hızındaki değişiklik yavaş ya da hızlı olabilmektedir.Genelde şarkı soylerken ve şiir okurken gorulmez.Erkek cocuklarında gorulen kekemelik problemi kız cocuklarına gore daha fazladır.
Biyolojik bir problem olmayan cocuklardaki kekemelik probleminin hangi yaşlarda gorulduğu dikkat edilmesi gerekilen ikinci noktadır.Konuşmayı yeni oğrenen cocuğun duşunce hızı konuşma hızından fazla olduğu icin ve duşunduklerini bir an once soylemek istemesinden kaynaklanan bir tutukluk yaşayabilirler.Genellikle 2-4 yaş arasında gorulen kekemelik gecicidir.Bu donemlerde ailenin sevecen,sabırlı cocuklarını destekleyici tutum icinde olması cocuğun bu sureci daha kolay ve olumlu atlatmasını sağlayacaktır.
Psikolojik temelli kekemelik probleminde, aile tutum ve davranışlarının genelde mukemmeliyetci ve aşırı koruyucu olduğu gorulur. Mukemmelliyetci ailelerde cocuğun aşırı duzenli,titiz, kibar ve guzel konuşması beklendiği icin cocuk yanlış yapmaktan korkar. Ozellikle toplum icinde yapılan uyarılar “Oğlum duzgun konuşur musun? Lutfen demelisin!!! “ gibi sozcuklerle cocuğun konuşmasına surekli mudehale edilir, cocuk yanlış yapmaktan korkarak,aşırı kontrollu konuşmaya calışarak, konuşma bozukluğu yaşamasına sebep olacaktır.Aşırı koruyucu ailelerde ise cezalandırmalar sert ve katı,kurallardaki esneklik azdır.Bu tur ailelerde cocuk daha fazla korku yaşayacaktır.Cocuğun korkuları ise konuşmasında kekemelik olarak ortaya cıkabilir. Kekemelik cocuğun toplumsal yaşamını etkiler.Konuşmak istemez, kekeleme korkusuna devamlı sahiptir. Sosyal yaşamda daha cekingen, ozsaygısı ve ozguveni duşuk olmaktadır.Bu durum cocuğun arkadaş ilişkilerini ve akademik başarını da olumsuz olarak etkiler.
Yaşantı,korku, travmatik olaylar sonucu yaşanılan konuşmadaki tutukluk ve kekemelik psikolojik temellidir.Bu durumlarda mutlaka psikolojik yardım alınması,cocuğun konuşma problemi ve ruh sağlığındaki olumsuz etkinin giderilmesi gerekir.Konuşma bozukluğu ve kekemeliğin psikolojik tedavisinin asıl amacı cocuğun duşuk ozguven ve ozsaygısını yukselterek benlik saygısının korunmasıdır.
Yalan Soyleme
Cocuklarda gorulen yalan soyleme davranışının bircok sebebi olabilmektedir.Cocuk aile icinde ilgisiz kaldığını duşunerek dikkat cekmek icin yalan soyleyebilir.Yaptığı olumlu davranışlarla fark edilmediğini duşunene cocuk, olumsuz ve ebeveynlerinin istemediği davranışlarla kolayca dikkat cekebileceğini duşunebilir..Bunun icinde en uygun davranış yalan soylemedir.Cunku yalan toplumla ayıplanan bir davranıştır.Bunun dışında cocuk anne-babasının tutarsız davranışlarını yakalayarak onları model almış bile olabilir.”Annem evde yok de,oğlum…., baban sorarsa anneme bunu komşu hediye etti de oğlum.Misafirlikten erken kalkmak icin uykum geldi de kızım ki sana bebek alırım” gibi coğaltılabilinecek orneklerle cocuğun ortuk bir şekilde yalan soylemeyi en cok guvendiği anne-babasından oğrendiği gorulmektedir.Yalan soylemek doğru değil, denilen cocuğa bu tarz davranışlarla yaklaşıldığında cocuk yalanın aslında kotu olmadığını,istediği durumlarda cıkarları icin soylenebileceğini, kotu olsa anne-babası yapmazdı diye duşunmesi onu yalan soyleme davranışına yonlendirecektir.Dikkat edilmesi gereken bir diğer konu ise hangi durumlarda nasıl yalan soylendiğidir.Yalan soyleme davranışına eşlik eden başka bir psikolojik sorun olabilir.Hırsızlık yaptığı icin yalan soyleyen bir cocuğun gozlemlenmesi,ne sıklıkla yalan soylediği, izinsiz başkasının eşyasını almasının sebepleri uzerinde incelenmesi,onun benlik saygısını duşurmeden konuşulması gerekiyorsa da uzman bir kişiden psikolojik destek alınması gerekmektedir.
Saldırganlık
Saldırganlık doğuştan gelen,superegonun gelişmesiyle kontrol altına alınan ya da başka yonlere aktarılan bir durtudur.Cocuklarda superego gelişimi zamanla olduğu icin saldırganlık kontrol alınması daha azdır.Saldırganlık durtulerini acıkca yaşarlar.Ofke duyguları engellenirse cocuklar, ofkelerini aşırı bir bicimde ortaya cıkarırlar, kendilerine ve başkalarına zarar bile verebilirler.Her turlu saldırganlığın engellendiği ortamlar gergin olur.Cocuklar buyudukce isteklerinin her zaman her istediği anda gerceklemeyeceğini oğrenir ve isteklerini erteler.Şiddetin olduğu ailelerde buyuyen cocukların şiddet eğilimleri daha fazladır.İki kardeş birbirine vururken, babanın gelip buyuk cocuğa “ O senden kucuk,kardeşine bir daha vurduğunu gormeyeyim.” derken vurması, babanın soz ve davranışlarla tutarsız olduğunu ortaya koyup, cocuk saldırganlığını nasıl ortaya cıkarabileceği konusunda ebeveynlerini ornek alabilirler.Ortaokul ve lise zamanlarında ceteleşme problemlerinde saldırgan tutumlu cocukların daha fazla bulunduğu gorulmektedir.
Cocuğun saldırganlık durtusunu kontrol altına alıp, icinde bulunan enerjinin doğru yone kanalize edilmesini sağlamak, ailelerin cocukları doğru yonlendirmesiyle gercekleşir.İlgi ve yeteneklerine gore cocukların enerjilerini ortaya cıkarabilecek hobiler bulması işe yaramaktadır.
Dikkat Eksikliği ve Aşırı Hareketlilik (Hiperaktivite)
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu birlikte gorulebilinirken, dikkat eksikliği tek başına da gorulebilinir.Dikkat eksikliği beyindeki dikkat toplama merkezinde bulunan problemden kaynaklanan, odaklanamama, dikkat edilmediği icin gec ve guc oğrenme olarak kendini gosterebilir.Hareketli ve yaramaz cocuklara toplum icin hiperaktif tanısı konulur.Ancak her yerinde duramayan, hareketli cocuk hiperaktivitesi olan cocuk değildir.Erkek cocuklarda kızlardan daha fazla gorulurken, erken cocukluk doneminde (3-4yaş ) gorulse de anne-babalar bunu fark edemezler.Cocuklar okula başladıklarında; sırada oturamama, surekli bir şeye odaklanamama, dersin ve oğretmenin dışında, ortamdaki bircok uyarıcının cocuğun dikkatini cekmesinden dolayı oğrenme gucluğu yaşaması olarak ortaya cıkabilir.Bu cocuklar bebekliklerinde huysuz, huzursuz, surekli ağlayan, zor bebekler olarak tanımlanırlar.Tedavi, belirtileri, şikÂyetleri ortadan kaldırmaya yoneliktir. Bu surecte cocukların aşırı hareketliliklerini azaltmak ve dikkatlerini artırıcı calışmalar yapılmaktadır. Ailenin ve oğretmenin bu konu hakkında bilgilendirilmesi ve katılımları gerekmektedir. Aile, cocuk ve oğretmenin işbirliğine girmesi, tedavinin gidişini hızlandıracaktır.Cocuğun bozukluğuna uygun, disiplin uygulayan, tutarlı ve kararlı olan, ilgili, sevecen davranan anne babalar bu konuda başarılı olurlar. Bu cocuklara karşı aşırı disiplin veya gevşek tutum uygun değildir. Boyle bir cocuğa sahip olan ailenin işi zordur .Cocukta belirtiler dikkat edildiğinde psikolojik danışma merkezinden yardım alınması gerekir.
Alt Islatma (Enurezis)
Cocuklar icin, 18-36 ay arasında kas gelişimi olgunlaştığı icin tuvalet eğitimini kazanabilecek donemdedir.Bu donemde ailenin tutum ve davranışları,aşırı koruyucu ailelerde katı oğretme tutumları,cezalandırma,zorlamanın olması; ilgisiz ailelerde aşırı serbest bırakma, onemsememenin olması cocuğun tuvalet alışkanlığını kazanıp kazanmamasını etkileyecektir.Bu donemde aileler cocuklarına anlayışlı,sabırlı, sevecen olmalıdır.Bu donemi sağlıklı bir bicimde atlatan cocuklar 3-5 yaş arasında idrarını kontrol edebilecek olgunluğa ulaşmış olurlar.Bu yaşlarda ayda en az 2-3 kez yatağını ıslatan cocuğun,biyolojik olarak kas gelişiminde bir problem olup olmadığını oğrenmek icin doktora goturulmeli, kas gelişimiyle alakalı problem yoksa psikolojik danışmana goturulmelidir.Toplumumuzda yatağını ıslatma problemi yaygın bir bicimde bulunmaktadır.Erkek cocuklarında daha sık rastlanır.Aile fertlerinden birilerinin gecmişinde de yatağını ıslatma problemiyle karşılaşılabilinir, ve cocukta da yatkınlık soz konusu olabilir.Cocukların yataklarını ıslatmamaları icin akşamları meyve suyu, su gibi icecekleri icirmeme, sulu şeyleri yedirmeme gibi davranışların hicbir etkisi yoktur.Biyolojik tedavilerde aileler erkek cocukların erkekliklerinin yitirmelerinden korkma,cocuğunun olmamasından korkmaları ise yersizdir.Tedavinin boyle bir etkisi yoktur.
Dışkı Kacırma (Enkoprezis)
Cocuğun tuvalet eğitimini tamamladığı yaşlardan sonra, iradeli ya da irade dışı bir bicimde kakasını kontrol edememesinden kaynaklanan bir psikolojik sorundur.Yatağını ıslatma problemine gore daha az rastlanırken, erkek cocuklarda daha fazla olduğu gorulmuştur.
Ebeveynelerden her ikisinden ya da birisinden ayrılmış olması, yeni bir kardeş doğumu ( kıskanclıkla beraber gelişimde gerileme),travmatik olaylar vs.. gibi yaşantıların etkisi de olabilmektedir. Aile icinde anne aşırı duzenli ve titiz ise, bu durumdan dolayı cezalandırma soz konusu oluyor ise cocuk anneyi cezalandırmak icinde istemli olarak dışkısını kontrol etmiyor olabilir.Cocuğa tuvalet eğitimi baskıyla uygulanmışsa bu durum gorulebilir. Bu davranışıyla cocuk hem annesinin ilgisini cekmekte hem de ona baş kaldırmaktadır.Bu cocuklarda ozguven eksikliğiyle birlikte benlik saygılarının da zedelendiği gorulmuştur. Anne babaların cocuğa olan yaklaşım ve tutumlarının değiştirilmesi,baskı,ceza,katı tutumlar varsa duzeltilmesi,cocuğun anlaşlııp dinlenilmesi gerekmektedir. Cocukla sağlıklı bir guven ve sevgi bağı kurulduktan sonra kontrollu ve sevecen bir bicimde tuvaletinin yaptırılması sağlanmalı ve kontrol edilmelidir.Cocuğun yaşına ve gelişim donemine uygun oduller de verilebilinir.


[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]