İnfertilite (Kısırlık) surecini yaşıyor iseniz, cevrenizdekilerden sık sık şu cumleleri duyuyor olmalısınız: “Cok fazla stres yapma, rahat ol”, “Sen stresli olduğun icin sonuc da olumlu olmuyor”. Elbette, siz cok zor zamanlar gecirirken bu tur “soyleyene basit, ama yaşayana zor” oneriler belki sinirlerinizi daha da cok bozuyor olabilir! Sizinle aynı yolda yurumemiş kişilerin bu sozleri size cok anlamlı gelmiyor olabilir.Bu konuda peki bilim ne soyluyor? Hakikaten herkesin dile getirdiği gibi stres sizi infertil yapar mı? Stresle etkili bicimde baş edebilir ve stresi yenebilirseniz cocuk sahibi olma şansınız artar mı?
Dilerseniz “Stres-infertilite” ilişkisine once obur taraftan bakalım: İnfertilite sureci strese yol acar mı? Bu sorunun cevabı sanırım herkes icin guclu bir “Evet” şeklinde olacaktır. Bu konuda yapılan en carpıcı araştırmalardan birisi (Domar, Zuttermeister, & Friedman,1993), infertilite tedavisi goren hastaların stres duzeylerinin, yaşamsal onem taşıyan hastalıklarla (AIDS, kanser, kalp hastalıkları) mucadele eden kadınlarınkinden farklı olmadığını, hatta sıklıkla, bir parca daha fazla olduğunu gostermiştir. Bu, belki ilk okununca şaşkınlık verici bir sonuc gibi gorunebilir, neticede infertilite tedavilerini deneyenler icin olumcul bir durum bulunmamaktadır. Ancak, ozellikle tup bebek tedavilerinin kadınların bedenlerinde ve duygu dunyalarında yarattıkları yorgunluk ve yıpranmaları, tedavi sonuclarının bilinmezliği, kontrol edilmezliğini, sosyal ilişkilere yansıyan zorlanmaları duşunduğumuzde aslında ne kadar da doğru olabileceğini gormek mumkun. Ozellikle de, birden fazla tedavi denemesi yapılmışsa, “umut – hayal kırıklığı” tekrarlanan bir dongu halinde yaşanıyor demektir, ki bu da duygusal acıdan cok zorlayıcı ve kronik strese davetiye cıkarıcı bir durumdur.
“Stres-infertilite” ilişkisinin diğer boyutu icin ise şunu soylemek mumkun: Evet, ozellikle kronik stresin (yani sureklilik gosteren, kemikleşmiş stres) ve depresyonun başarı şansını olumsuz etkilediğine dair bazı ipucları bilimsel literaturde yer alıyor. Beyinde yer alan hipotalamus, ureme hormonlarının duzgun calışmasından sorumlu olmasının yanı sıra, bizim strese karşı duygusal tepkilerimizi de ayarlar; yani tek bir bolge, hem ureme, hem de duygularla ilişkilidir. Bu bilgi, stres ve uremenin birbirleri uzerindeki etkisini acıklama acısından onemlidir. Yaşamınızda eğer suregiden bir stres faktoru varsa, hipotalamusun uremeyle ilgili hormonları yonetme gorevi bu durumdan olumsuz etkilenir ve gebe kalmanız daha zorlaşabilir. Bir başka deyişle, aşırı seviyelerdeki stres, yumurtlamanızı, embriyonun dollenmesini ve rahime tutunmasını, tuplerinizin işlevselliğini olumsuz etkiler. Depresyon gecirmemiş kadınlarda, gecirenlere kıyasla iki kat daha fazla gebelik oranları bulunduğunu gosteren bir calışma (Thiering, Beaurepaire, Jones, & Saunders, 1993) ve benzeri daha bircok calışma, psikolojik ve bedensel boyutun birbirinden ayrılamayacağını vurgular niteliktedir. Bu noktada, zihninizde şoyle bir soru belirebilir: “Stres ve duygusal bozukluklar doğurganlığı olumsuz etkiliyorsa, psikolojik yaklaşımların yardımıyla gebelik şansımızı artırabilir miyiz?”. Bu sorunun cok basit bir cevabı olmasa da, araştırma sonucları ozetle, başta ve ozellikle depresyon olmak uzere, kaygı bozuklukları ve baş edilemeyen stres var ise, “zihin-beden” yonelimli psikolojik desteğin oldukca yararlı sonuclar verdiğini gosteriyor. Zihin-beden yonelimli terapiler, infertilite surecindeki sıkıntılarınızı hafifletmeye yardımcı olacak ceşitli duygusal, duşunsel ve davranışsal beceriler kazanmanıza yonelik, bireysel olarak da uygulanabilen, grup calışması olarak yapıldığında da guclu bir etki yaratan bir terapi programıdır. Bu programın birincil amacı yaşamınızı daha tatmin dolu, keyifli, neşeli ve huzurlu hale getirmektir. Butun bu kazancların yanı sıra gebelik de gercekleşirse, bu da herkesle paylaşacağınız mujdeli bir haber olacaktır şuphesiz!
Bu bilgilerin ışığında, eğer başedemediğiniz, kontrol altına alamadığınız stresiniz ya da duygusal problemleriniz var ise, bir uzman yardımı alabilir ve yaşamınız uzerinde bir kontrol sergileyebilirsiniz. Boylelikle, tedaviler boyunca hissettiğiniz caresizlik duyguları yerini daha guclu, ozguvenli ve canlı bir duruşa bırakır. Unutmayın, siz iyi olmazsanız, hicbirşey iyi olmaz! Değişim ve gelişim “sizin” icin..Yeter ki isteyin..
İyi dileklerimle,
Uzman Klinik Psikolog İlknur Yılmaz
[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Cocuk sahibi olmaya calışırken, bu stresimle ne yapacağım?
Sağlık0 Mesaj
●20 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Cocuk sahibi olmaya calışırken, bu stresimle ne yapacağım?