Bildik ki siz insanların en lutufkÂrısınız…
Bir koleyi bir cocuğu dahi geri cevirmezdiniz.
Birnin elini tuttuğunuzda
elinizi tutan kimse bırakmadıkca elini bırakmazdınız.

Colun aziz misafiri.
Suskunların kutlu sozcusu.
Huzunlerin sabırlı bekcisi.
Teselli yağmuru.
Huzur pınarı.
Efendimiz..
Kokunuz duyuldu once.
Sacları ruzgÂrın yakasına tutuşmuş cocuklardan biri ellerini kumlardan cekip koştu.
Gozlerini yukarı cevirdi.
Yukarıların habercisinin yucelerin gezginin yuzune bıraktı kalbini.
Kanatlarını sessizliğin avucuna yayıveren kelebekler asılı kaldı havada.
RuzgÂr nefesini tuttu.
Kum tanecikleri gul yuzunuzun kıvrımlarına koşuştu.

Billur elleri uzandı nur ellerinize.
Eline avucuna yığdı cocuk sevinclerinin hepsini.
Bakışlarını akıttı yuzunuze.
Gozlerinize ta gozlerinizin bebeğine baktı Efendim.
Varlığınızın colu gul(l)e cevirdiğini olumu sonsuza bitiştirdiğini bilerek b/aktı gozlerinizin icine.
Kendisinden once kardeşlerini yutan colun tozları/nı temizle/n/di ellerinizle yuzunden.
Nefes aldı gozlerinizle buluşunca gozleri.
Belki de delice seğirtti ardınızdan.
Siz de onu beklediniz belki; hepimizi her şeyimizi butun kızlarımızı kucaklayan yitirdiklerimizi bize yeniden vaad eden tebessumunuzle beklediniz.
Kız cocuğunun dudağında sonsuza goncalanan tebessum gulleri acıldı.
Sizin karanlıkları dağıtan huzunleri silen korkuları boğan tebessumunuze dokundu bakışları.
“Kal” dedi gozleri “biraz kal gitme…”
Avucunuza bıraktı avuclarının huzurunu…
Belki birkac adımı birlikte attınız Efendim.
Yavaşladınız.
Ki hic acelenizin olmadığını bilirdik.

Boyu hizasında eğiliverdiniz.
Bize donduğunuz gibi yukseklerin en yukseği miractan iner gibi.
Bizim hatırımıza indiğiniz gibi el ustunde tutulduğunuz semÂdan arzın colune.
Gozumuzun yaşını silmek icin alkışlandığınız goklerin cezbesinden sıyrılıp bulandığınız gibi dunyanın huznune.
Sırf bizi sevindirmek icin Yakınlık makamından uzak kalmaya razı olduğunuz gibi..
Eğildiniz Efendim eğiliverdiniz.
Yanımıza dondunuz.
Yuzumuze baktınız.
Hatırımızı saydınız.
Nazladınız.
Kız cocuklarımıza ebedî teselliler getirdiniz deste deste .

Kucakladınız sımsıcak.
Medine’li kız cocuğunun elinden tuttunuz.
Adı kÂh Hacer kÂh Maria kÂh Samaneh belki Rojda ya da Lena oluverdi.
Fıtratı İslam idi kız cocuğunun…
Onun sevincini oncelediniz; sonraya bıraktınız başkalarını.
Onu sevindirmeyi onemsediniz bekleyenleri otelediniz.
An dondu.
Mekan doğruldu.
Col dirildi.
Zaman yeniden kanatlandı bakışlarınızın goğunde.
Tebessum ettiniz.
Kucuk kız cocuklarının hatırını her şeyin onune aldınız.
Onlar icin cektiğiniz sancıları sakladınız onun gozlerinden.
Onlar icin kanayan ayaklarınızı unuttunuz onun sevincinde.
Dualarınızın goğunde bir guneş gibi yukselttiniz kız cocuğu mutluluklarını. .

Ellerinizin nuruyla ışıdı kızın yuzu.
Ve kızın ışıyan yuzunden yansıyan ışığın aksi sevinc sevinc pencere onlerimize kadar taştı.
Ve kızın gozlerine nakşolan gul yanağınızın kokusu dondu dolaştı kızlarımızın yanağına bulaştı.
Şimdi o kızın yanağından miras bir ışıltıyı ve kokuyu taşıyor kızlarımızın yanakları

Onların lule saclarında ceylan titrekliğindeki iri gozlerinde beyaz guluşlerinde yarım kalmış acemi ve masum dualarında sizin tesellinizi iciyoruz her gun.
Kucuk kızlarımızı seviyoruz Efendim sayenizde.
Onlar icin umutlanıyorsak sizin mujdenizle
Onları sevindirebiliyorsak sizin hatırınıza Efendim…
Ne varsa sevgiden yana elimizde avucumuzda mayasını sizin tebessumunuzden devşirdik Efendim.

Efendimiz
Neden hÂl elini tutmaktan uzak duştuğumuz kızlarımız var bizim.
Elimize tutunan yetimleri oksuzleri otelere oylece duşuncesizce itiverdik biz.
Kızlarımızın sımsıcak tebessumlerini soluğumuzdan buz tutmuş dipsiz kuyulara savuran buzdan heykelleriz biz.
O masum dudakların “Baba!” deyişlerini huzursuz ve telaşlı saatlerin yuzunde par(c)alayan babalarız biz…
Şimdi kapı arkalarında baba yolu bekleyen nazenin kız cocuklarını babasız bırakanlarla aynı şehirleri paylaşıyoruz biz.

Bir gun olsun Âh bir an olsun kızımız tutunca elimizden hic bırakmamaya ahdederken biz o bırakmadıkca onun elini bırakmamaya niyetlenirken biz hatıranı ete kemiğe buruyup giyinebilir miyiz?
Nasıl olur da o billur elleri salıveririz ellerimizden nÂr gorup cozuluvermiş buz gibi biz?
Nicin gozlerinizin icine buyuduğumuz zaman da o ışıltıyla bakamayız o kız gibi biz?
Acaba biz kimlerdeniz?
Sizin tuttuğunuz eli tutamayıp itenlerden miyiz?
Ellerinizden kızlarımızın gul kokladığı Efendimiz…
Ozur dileriz..
Menbaı siz olan kızlarımızın yuzunden bize yansıyacak bir sadakalık ışıltı dileniriz…
Affımızı isteriz…