Butuncul psikoterapiPsikoloji biliminin doğuşundan gunumuze kadar pek cok psikoterapi yaklaşımı ortaya cıkmış ve bu yaklaşımlar cağın gereksinimlerine ve bilimdeki ilerlemelere paralel olarak kimi zaman değişerek gelişmişlerdir. Yine psikoloji tarihi boyunca bu yaklaşımları ortaya atan kuramcılar surekli olarak en doğru yaklaşımın kendi yaklaşımları olduğunu iddia etmişler ve hangi yaklaşımın daha etkili olduğu tartışmaları gunumuze kadar devam etmiştir.

Bu yaklaşımları incelemeden once terapi kelimesini tanımlamak gerekir.
Kısaca ozetlenecek olursa terapi, “bireyi rahatlatan ve kendini iyi hissetmesini sağlayan her şeydir.” Burada gorulduğu uzere terapi kelimesi cok genel ve rolatif bir kavramdır. Orneğin birisi icin deniz kıyısında martıları izlemek terapi olarak tanımlanabileceği gibi , bir başkası icin seyahat etmek de terapi olarak nitelendirilebilir.

Psikoterapi ise, bilimsel bilgi ve teknikler doğrultusunda bir profesyonel (psikolog, psikiyatrist, psikolojik danışman) tarafından bireye uygulanan sistematik terapi yontemlerine verilen genel addır. Psikoterapi’nin terapiden bir farkı ise rahatlamanın yanında bireyin duygu, duşunce ve davranışları uzerinde calışarak kalıcı, olumlu ve uyumlu duygu, duşunce davranışlar geliştirmesini hedeflemesidir. Literaturde yuzlerce farklı psikoterapi yaklaşımı olduğu bilinmekle birlikte bunlardan en bilinen ve kullanılan yaklaşımlar (kısaca tanımlanarak) şunlardır:

• Psikoanalitik Terapi: Psikoanalitik yaklaşım , hastaların-danışanların zihinsel sureclerinin bilincdışı unsurları arasındaki bağlantıları ortaya cıkarmaya calışır. Calışma alanı genellikle bilincdışı surecler ve cocukluk cağı kayıtlarıdır. Psikanaliz diye de adlandırılan bu yaklaşımda haftada en az uc kez olmak uzere seans gercekleştirilir. Seanslarda danışandivanda uzanır. Psikanalist onun goruş acısının dışında bir yerde oturur. 45 dakika suren seanslarda danışanın tum zihninden gecenleri, bir sınırlama, sansurleme ve gizleme olmadan “serbest cağrışım” şeklinde anlatması beklenir. Bu cağrışımlar psikanalitik calışmanın malzemesidirler. Psikanalist ve danışanı bu cağrışımlarda ortaya cıkanlar uzerine beraberce calışırlar. Bu etkinlik en genel anlamıyla bir yorumlama calışmasıdır.

• Adlerian Terapi: Adler, bireyin yaşadığı problemlerin kendisi ve yaşam hakkındaki yanlış inanclarından kaynaklandığını savunur ve bunlar duzeltildiğinde ruh sağlığının da duzeleceğini savunmuştur. Adlerian terapi ise kısaca bu yaklaşımı esas alır.

• Varoluşcu Terapi: İnsan iradesinin onemini vurgular ve kişinin aldığı kararların yaşamını değiştirebileceği (kişi kendi kaderini yazar) felsefesi ile hareket eden, burada ve şimdi (anı yaşamak) kavramları uzerinde odaklanan bir terapi yaklaşımıdır. Varoluşcu terapide terapistin gorevi bireye bu kararları almada rehberlik etmektir.

• Davranışcı Terapi: Problemin kaynağının oğrenme, modelleme sonucunda ortaya cıktığını ve kullanılan ceşitli tekniklerle (sistematik duyarsızlaştırma, odullendirme, yoksun bırakma v.b.) bu problemin değiştirileceğini savunur.

• Rogeryan Terapi: Danışan merkezli bir terapi yontemidir.

• Gestalt Terapi: Fritz Pels tarafından geliştirilmiş bir yaklaşımdır..Dayandığı kuramsal temelin ozu şudur: Butun parcalardan oluşur,ancak parcalar tek tek butunu yansıtmazlar,belirlemezler.Tersine bu parcalar butunun ozelliğine gore belirlenirler. Perls,organizmayı bir butun olarak icinde bulunduğu cevre ile birlikte ele alarak bu yaklaşımı geliştirmiştir.

• Kognitif Terapi: Problemin kaynağının yanlış duşunce ve inanclardan kaynaklandığını ve bu yanlış duşunce ve inancların değiştirilmesi ile duygu ve davranışların da değişeceği tezinden hareket eden bir terapi yontemidir.

• Aile Terapisi: Terapi surecine anne, baba, cocuk, eş gibi aile fertlerinin de dahil olduğu bir terapi surecidir.

• Art Terapi: Ceşitli teknikler (yazı, muzik, resim, drama) kullanarak danışanın duygu ve duşuncelerini acığa cıkarmayı ve yine bu tekniklerden faydalanarak sağaltımı amaclayan terapi yontemidir.

• Emdr Terapisi: Goz hareketleri ile bilginin yeniden işlenmesi ve travmanın duyarsızlaştırılması teorisinden hareket eden ve daha cok “travma sonrası stres bozukluklarında” kullanılan etkili bir terapi yontemidir. EMDR’nin gelişimi 1987 senesinde, Dr. Francine Shapiro’nun goz hareketlerinin rahatsız edici duşuncelerin şiddetini azaltabildiğini tesadufen keşfetmesiyle başladı. Dr. Shapiro bu etkiyi travmaya maruz kalmış kişiler uzerinde bilimsel olarak inceledi ve tedavide sağlanan başarıyı gosteren calışmasını yayınladı (Journal of Traumatic Stress, 1989).

• Hipnoterapi: Hipnozun ve hipnotik tekniklerin kullanıldığı terapi yontemidir. Hipnozun genellikle ruhsal hastalıklarda uygulanmasıyla gercekleşmekedir. Hipnoz yoluyla tedavi yapanlara hipnoterapist ya da hipnolog denilmektedir. Ancak herkes hipnozu yapamamaktadır. Bu işlemi yapabilmek icin uzmanlaşmış olmak gerekmektedir. Hipnoterapistler ozellikle psikoloji ve tıp alanında uzman kişilerdir.

Burada adı gecen ve daha saymadığımız yuzlerce farklı psikoterapi yonteminin en buyuk kısır dongusu yazının başında da belirtildiği uzere kendisi dışındaki yaklaşımları ya reddetmesi ya da yetersiz gorerek kucumsemiştir. Bu duşunce bicimi akademisyenler ve ruh sağlığı calışanları arasında da yaygın olarak gorulmekte olup kimi zaman adeta bir din ve mezhep catışması gibi tarafların fanatikleştiği gorulmuştur.

Modern psikoloji biliminde ise “eklektik yaklaşımın” ortaya cıkmış olması ve bu yaklaşım tarzının her gecen gun ruh sağlığı calışanları arasından yaygın olarak benimsenmeye başlaması adeta bir donum noktası olmuştur.

Eklektik Yaklaşım (butuncul yaklaşım): İhtiyaca ve sorunun niteliğine gore bircok terapi yaklaşımından faydalanan, ceşitli terapi ekollerinin anlama bicimini ve tekniklerini harmanlayarak calışan bir yaklaşımdır.

Eklektik yaklaşımda bireyin ozellikleri ve problem durumu dikkate alınarak uygulanacak psikoterapi yontemi belirlenir. Mesela fobisi olan bir danışanda davranışcı yaklaşım, toplumsal uyum sorunları yaşayan bir danışanda kognitif yaklaşım kullanılırken, ptsb (travma sonrası stres bozukluğu) şikayeti ile gelen bir danışana emdr terapisi uygulanır. Aynı şekilde bir depresyon hastası icin hipnoz, emdr, psikanaliz gibi birkac yontem aynı anda harmanlanarak kullanılabilir.

Eklektik yaklaşım bir tamircinin alet cantasına, diğer yaklaşımlar ise tamir cantası icerisindeki tornavida, İngiliz anahtarı, pense gibi aletlere benzetebilir. Bir tamirci, uzerinde calışacağı parca ne ise ona yonelik alet kullanacaktır. Orneğin bir vidayı tornavidayla sokecek, civatayı İngiliz anahtarı ile sıkıştıracak, telleri pense ile bağlayacaktır. Eklektik (butuncul) yaklaşımın dışında tek bir yontemin uygulayıcısı ve fanatiği olan bir terapist, tek bir tornavida ile butun tamirat işlemlerini yapmaya calışan bir tamirci gibidir. Bu durum hem problemin cozumunu zorlaştırır hem de zamansal ve maddi olarak danışana zarar verir. Ayrıca belirli bir yontem uzerinde ısrar etmek kimi zaman daha derin psikolojik hasara da neden olur. Şoyle ki: Psikotik (şizofreni v.b) hastalar uzerinde psikanalizin ve hipnoz gibi yontemlerin kullanılmasının cok sakıncalı olabileceğine ve danışanlara ağır hasarlar verdiğine yonelik kayıtlar mevcuttur. İşte bu sebepten dolayıdır ki eklektik yaklaşım, tum ruh sağlığı calışanlarının benimsemesi gereken bir yaklaşım olmalıdır.

Psikoterapi Uzmanı Mustafa GODEŞ.

[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]