Zinnîre (r.a) Hazreti Zinnîre radıyallahu anh ilk muslumanlardan...
Mekke'nin azgın muşrikleri tarafından en ağır işkencelere rev gorulen, gozlerini kaybedesiye kadar dovulen, zulum goren bir mumine hanım!.. Ebû Cehil'in akıl almaz işkenceleri karşısında imanından aldığı gucle ona meydan okuyan bir kahraman... Rabbimizin lutfu ile gozlerine tekrar kavuşan, imanda sebatın mukÂfatını dunyada iken goren bir iman eri!..

Hz. Ebû Bekir (r.a) tarafından satın alınarak işkenceden kurtulan ve kolelikten azÂd edilerek hurriyetine kavuşan bir bahtiyar... İmanda sebÂtın en guzel orneğini veren bir hanım sahÂbi...



O, Mahzum oğulları veya Abduddar oğullarından bir muşrikin cÂriyesi idi. İslÂm'ın ilk gunlerinde Mekke semÂlarında parlayan İslÂm guneşinin nûruyla gonlunu aydınlattı. Hak yolunu buldu ve ilk musluman hanım sahÂbîlerden oldu.
Zinnîre (r.anhÂ) muşrikler tarafından en ağır işkencelere uğratılan kadın koleler arasında idi. Onun efendisi katı bir İslÂm duşmanıydı. İslÂm’ın ilkleri hep cilekeş mu’minlerdi. Azgın muşrikler kimsesiz, garib, fakir muslumanlara cok ez ve cefa etmişlerdi. Her kabîle kendi icinden İslÂm’a giren kimseleri hapseder, dover, ac ve susuz bırakır hatta sıcak, kızgın kumlara yatırır, işkence ederdi. Kimse karışamaz ve bir hak taleb edemezdi.Ne tuyler urperten bir hareket... Ne zÂlimÂne bir davranış!.. Tam bir cehalet, karanlık ve zulûm devri!.. İnsanlık boylesine bir karanlık ve vahşet icerisinde iken İslÂm guneşi dunyaya doğdu. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in nûru gonulleri aydınlattı. Mekke’den yayılan nûr kısa zamanda diğer ulkelere de gecti. Sevgi, bilgi, hizmet ve adaletle insanlık insanlığını oğrendi. Allah katında herkes eşit olduğunu bildi. Şeref ve ustunluğun ancak takv ile hareket etmekte olduğunu anladı.
Mekke’de kadın-erkek, hur-kole, zengin-fakir herkes İslÂm’la şereflenmek icin can atmağa başladı. Allah Rasûlune bey’at etmek icin fırsatlar gozetlendi. Kadın koleler arasında hayatını surduren Zinnîre HÂtun bir fırsatını bulup İslÂmla şereflendi. Onun İslÂm’ı kabul ettiğini duyan sÂhibi kuplere bindi. Nasıl olur da bir kole kendi iradesiyle hareket edebilirdi? Ne yapıp etmeli onu dininden dondurmeliydi. Hemen harekete gecti. Ona her turlu işkenceyi yaptı. Akla hayale gelmedik ez ve cefÂlara mÂruz bıraktı. Fakat Zinnîre (r.anhÂ)’yı imanından vazgeciremedi.
Hazreti Zinnîre’nin imandaki bu sebÂtı efendisini deli ediyordu. Bunca işkenceye rağmen o, hÂl Allah, Allah diyordu. Bir defacık olsun LÂt ve Uzza’yı soyletemeyen sahibi artık yorulmuştu. Onunla başa cıkamayacağını anlayınca işi Ebû Cehil’e bıraktı. Kin ve kibirinden kuduran azgın muşrik canavarlar gibi zayıf, bicÂre kadına saldırdı. Zinnîre HÂtun’u kırbaclar altında inletti. Hırsını alamayan vahşî adam butun var kuvvetiyle onun boğazını sıktı. Elleri yanlarına duşunce onu oldu diye bıraktı.
ZÂlimin zulmunden başka neyi vardı. Akla hayÂle gelmedik işkenceleri Zinnîre HÂtun uzerinde canavarca sergiledi. İslÂm kahramanı o mubarek hanım dayanılmaz zulumler altında gozlerini kaybetti. Fakat asla zÂlime boyun eğmedi ve imanından vazgecmedi.
Kendisini guclu kuvvetli zanneden Ebû Cehil de cÂresiz kaldı. Ne yapacağını şaşırdı. İmanın bir nur ve guc kaynağı olduğunu anlayamadı. Allah ve Resûlune inanmanın sabır, sebÂt ve tahammul gucu verdiğini bilemedi. İnanan insanın hic bir zaman zulme boyun eğmeyeceğini tahmin edemedi. Gercek muminin bu derece ÂşikÂre meydan okuyabileceğini hic duşunmedi. Zulumle, işkence ile İslÂm’a engel olacağını zannetti. HeyhÂt ki; hic bir mumini geri ceviremedi. Zinnîre HÂtun’un gosterdiği boylesine bir kahramanlık onun hangi şartlar altında olursa olsun imanından vazgecmemesi Ebû Cehil’in tuzaklarını boşa cıkarttı.
Hazreti Zinnîre dunya gozlerini kaybetmişti ama imanını aslÂ!.. Zulumle bir netice alamayan azgın muşrik Ebû Cehil o mubarek hanımla alay etmeye başladı.

– “Gordun mu LÂt ve Uzz senin gozunu de kor etti!” dedi. Muşriğin bu hezeyanlarına Zinnîre HÂtun butun samîmiyetiyle şoyle cevap verdi:
“Hayır, vallahi hayır! Sizin tanrı diye ibadet ettiğiniz taş ve odun parcasından başka bir şey değildir. VallÂhi bu oyle değil! Benim gozumu boyle edenler onlar değildir. LÂt ve Uzz ne yarar, ne de zarar verebilir. Asla onlarda oyle bir guc yoktur. Onlar hicbir şeyi goremezler. Fakat bu ancak Rabbimin işidir. Benim Rabbim tekrar gozumu geri vermeye, beni gordurmeye de kÂdirdir!” dedi.

Ne iman!.. Ne ikrar!.. Ne sabır!.. Ne sadÂkat!.. Gucunu imanından alıp direnmek!.. Allah’a ve Resûlune teslimiyetin en guzel orneğini vermek!.. Sabır ve sebÂt ile muşrik hezeyanlarına meydan okumak!.. Doğruyu her yerde haykırmak... Allah’a yakınlığın yuceliği ile dik durmak... İnancında sÂbit kadem olmak!.. Ve Rabbimizin dunya ve Âhiret ikramlarına nÂil olmak!.. Goren gozlere tekrar kavuşmak!..Evet! Hazreti Zinnîre (r.anhÂ) boylesine yuce bir imana sahipti. O: “Benim Rabbim gozumu acma kudretine sahiptir.” diyordu. KÂinatı yoktan var eden, insanı, guneşi, ayı, yıldızları, hayvanları, bitkileri yaratan, onları idare eden ve hayatiyetlerini devam ettiren yuceler yucesi Rabbimize hic bu iş ağır gelir miydi? Elbette O’nun her şeye gucu yeterdi. İlk yarattığı gibi tekrar diriltmeğe de kÂdirdi. Nitekim gunun ilk ışıklarıyla Zinnîre HÂtun’un da dunyası ışıyıverdi. Gozleri eski haline geliverdi. Gormeyen gozler gorur oluverdi.
Mekke’li muşrikler Zinnîre HÂtun’un gozlerinin acılmış olduğunu gorunce şaşkına donduler. Putlarına olan inancları zayıfladı. Bazıları neredeyse musluman olacaktı. Fakat hilebaz muşrik Ebû Cehil hemen araya girdi ve:
“Muhammed’in izinden giden şu akılsızlara mı hayret ediyorsunuz? Eğer onun getirdiği gercek olaydı ona biz uyardık. Hayırlı işlerde onlardan daha evvel davranır, onları gecerdik! Zinnîre’nin doğruyu bulmakta bizi gececeğini mi sandınız?” dedi. Yanındaki avÂneler bu hezeyanlara kandı. Duşunup ibret alamadılar. Gaflet onları burumuştu. İman edecekleri yerde “Bu da Muhammed’in sihridir.” dediler. Cehaletin zifiri karanlığından ayrılamadılar. Buyu deyip işi geciştirdiler. Halbuki Yuce Rabbımız bu hÂdiseden ibret alınması icin Kur’an-ı Kerimin’de şu Âyet-i celîleyi nÂzil buyurdu. MeÂlen:
“İnkÂr edenler, iman edenler hakkında dediler ki: “Bu iş bir hayır olsaydı, onlar bizi gecemezlerdi.” Fakat onlar bununla doğru yola girmek arzusunda olmadıkları icin “Bu eski bir yalandır” diyecekler.” (Ahkaf sûresi: 11)
İslÂm’ın ilk gunlerinde koleler ve fakirler musluman olunca, Kureyş ileri gelenleri, iman ve İslam’ın hayır getirmediğini, bunun bu dine ilk girenlerin seviyelerinden belli olduğunu soylemişler. Kitab’a da dil uzatmışlardı. NÂzil olan bu Âyet inkÂrcıların sapık tutumlarını sergileyip kınamıştır. Bu hadise muslumanların imanlarını, kÂfirlerin de kufurlerini artırmıştır.
Hazreti Zinnîre (r.anhÂ) HÂtun’un dinindeki sebÂtı, inancındaki bu samimiyeti ve ihlÂsı onu kolelikten kurtardı. Hz. Ebû Bekir (r.a) onu satın alarak Allah rızası icin azÂd etti. CenÂb-ı Hak şefaatlerine nÂil eylesin.