hz haticenin mezarı hzhaticenin mezarı hz haticenin nerede hatice kabri kabri

Hicretin 10. Yılında mubarek Ramazan ayının 10. gunu Hz. Resulu Ekrem sav. İcin keder dolu bir gundu. Boyle bir gunde aziz peygamberimiz cok değerli eşi Hz. Hatice’yi kaybetti. O Hatice ki tum zor anlarında hep onun yanında olmuş ve bu meşakkatli yolu birlikte kat etmişlerdir. Oyle bir eş ki hayatının en son anına kadar tum varlığını İslami tebliğ yolunda harcadı… Hatırası ebedi olsun…

Hatice’nin evi umut bahşeden aydın, nurlu bir evdi. Mekke halkı cahiliyet donemi gelenekleri icabı putlara tapmaktaydılar ama bununla birlikte Hatice’nin evine her zaman umut gozuyle bakmış. Tum dertlerini o eve goturmekte ve ondan yardım dilemekteydiler.

Hz. Hatice sa.nın cağdaşları ona kureyş kadınlarının efendisi lakabını vermişlerdi. Bir grup ise ona Tahire yani temiz lakabı vermişlerdi ama onun bir diğer adı daha vardı ki varlığına yakışmaktaydı. Ona yetimlerin anası da diyorlardı. Hatice’nin evini her kes, yetimlerin, yoksulların sığınağı olarak tanıyorlardı.

Hatice devamlı fakirlere ve mazlumlara yardım eli uzatmakta ve gece gunduz boyunca devamlı onlarla ilgilenmekteydi. Onun buyuk bir serveti vardı. Adamları ve develeri Mekke yollarında ticaretle meşguldu ve oturduğu ev Mekke’nin en guzel, gorkemli evlerinden biriydi. Hatice hic cekinmeden kendi servetini halka bahşediyor, harcıyor ve her zaman zalime, cehalete karşı mazlumların yanında yer alıyordu.

Gunun birinde kolelerden biri Hatice’nin yanına gelerek, ağlamakta ve titremekte olan bir kadının kendisiyle işi olduğunu soyledi. Hatice gelmesini soyledi. Kadın alelacele iceri girerek elindeki bebeği Hatice’ye uzattı yalvarırcasına şoyle dedi:

- Sadece sen bana yardım edebilir ve kızımı diri diri gomulmekten kurtarabilirsin. Ben kızımın gomuleceği korkusundan collere duştum ve kocamın bu kızımın yerine beni canlı canlı toprağa gommesine ama evladıma bir şey yapmamasına razıydım. Ama kocam kızın evinin mezar olduğunu soyluyor.

Bunun uzerine Hatice o kadını sakinleştirerek ondan rahat olmasını ister ve kendisinin o yavrucağı buyuteceğini soyler. O gece sabaha kadar Hatice hep bu cehalet uygulamasının ne kadar yanlış bir uygulama olduğunu bu cirkin uygulamanın Arap kavmi icinden nasıl giderilmesi gerektiği yollarını hep duşunup durur.

Hz. Hatice cok buyuk bir servete sahip olmasına rağmen eşinin kaybetmenin kederini yureğinde taşıyordu. Fakat gunun birinde sabah erkenden buyuk bir mutluluk ve sevinc icinde amcası Varaka bin Nevfel’in yanına giderek amcacığım dedi:

-Dun gece ilginc bir ruya gordum. Gordum ki guneş Mekke uzerinde donuş yaparak dunyaya doğru gelmektedir. Yaklaştı ve daha da yaklaştı ve ben gozumu dikmiş ve guneşin nereye duşeceğini merakla bekliyordum. Bir de ne goreyim guneş tam da benim evimin uzerine duştu. Onun cok buyuk parlaklığı gozlerimi kamaştırmıştı ve ben tam o anda uykudan uyandım.”

Bunun uzerine Varaka bin Nevfel mujdeler olsun evladım dedi:

-Cok buyuk bir insan seninle evlenecektir ve onun unu ve onemi her gecen gun daha da artacak ve parlayacaktır.”

Cok surmeden takdir eli Hatice’yi Resulullah Efendimiz sav.in eşi etti. Hz. Muhammed sav. Emin, guvenilir bir genc olarak Hatice’ye tanıtılmıştı ama Hatice'yi en fazla etkileyen husus Hz. Muhammed’in ruhi ve manevi faziletleridir ve bunun icin Hatice mevcut geleneklerin dışına cıkarak bizzat kendisi Hz. Muhammed ile evlenme teklifinde bulundu. Ama cevresinden bu tekliften dolayı bolca azar ve eleştiri işitti, ancak Hatice Hz. Muhammed’in sadakat, temizlik ve ustun sıfatlarına oylesine kendini kaptırmıştı ki hicbir şeye onem vermemekteydi. Resulullah efendimize alakasıyla ilgili olarak şoyle diyordu:

[ eto ]- Eğer ben gunun birinde tum dunyevi nimetlerin icinde geceyi sabahlarsam ve senin yanında olmamak pahasıyla İran'ın buyuk şahlarıyla kesraların saltanatı ve tum dunya ihtişamı benim olursa onların tumu benim yanımda bir sineğin kanadından dahi değersizdir.

Hatice vefakar bir eşti ve tum servetini Resulullah Efendimiz sav.in hizmetine sunarak İslam’ın tebliği uğruna harcadı. O, Resulullah Efendimizin yalnızlıklarının yardımcısıydı. Peygamber efendimiz evden dışarıda İslam duşmanlarının, cahillerin eziyetine maruz kaldığı, işkenceler cektiği donemlerde Hatice’nin muhabbet ve sevgisi ona huzur vermiştir. Hatice sa. Eşi Hz. Muhammed sav.in yanında gorkemli, iftihar dolu ve guvenli bir dunyaya girdiği duygusunu yaşıyordu. Bu bakımdan tum cabasını Resulullah efendime yardım etmek doğrultusunda kullanmaktaydı. Vahiy meleği Cebrail Hz. Resulullah efendimize nazil olup da Risalet gorevini Allah Teala tarafından onun omuzlarına bıraktığı zaman, Hatice onun peygamberliğini kabul edip iman getiren ilk kadın olmuştur. Allah Resulu bu hususta şoyle buyuruyorlar:

- Allah ve Muhammed’e imanda dunyanın en oncu kadını Hatice’dir.

İslam’ın şirk ve cehalete karşı mucadelesi surecinde, Muslumanlar muşrikler tarafından ambargoya tabii tutuldular ve bu surecte Şa’bi Ebi talip diye bilinen Ebu Talip deresinde uc yıl boyunca cok cetin bir hayat surdurmeye mahkum edildiler. Bisetin 7. Yılından 10. Yılına kadar devam eden bu sure icinde ambargonun etkisinde Muslumanlar cok cetin bir donemece girdi ve sayısız sorunlarla karşılaştılar. Hatice’nin servetinden geri kalanlar bu donem icinde harcandı, fakirlik ve yoksulluk hayatın devamını kacınılmaz kılmıştı. Bu arada Hatice’nin o durumu karşısında onun gunun birinde Mekke’nin en etkin ve en zengin kişilerinden biri olduğunu ama şimdi boylesine fakirlik icinde zorluk cektiğini cok az kişi kabul etmekteydi.

Muslumanların muhasarası ve zorluğundan iki ay gecmemişti ki Hz. Hatice vefat ettiler. Onun vefatı uzerine Allah Resulu cok derin bir huzun ve kedere boğuldular. Peygamber efendimiz surekli olarak Hz. Hatice'yi fedakar ve kamil bir kadın olarak tanımlıyordu. Bir hadisinde de onu dunya kadınlarının efendisi Cennetin 4 kadınından biri olarak zikretmiş ve şoyle buyurmuştur:

-Allah’a and olsun ki ondan daha iyisini bulamadım. Allah Teala cennette Hatice icin Cevherden yapılmış bir saray yaratmıştır ki o sarayda yorgunluk diye bir şey yoktur ve yuksekce bir ses işitilmez.”

Allah Resulu daha sonra Hz. Hatice’nin en onemli ozelliğini zikrederek şoyle buyuruyor:

-Her kes beni dışladığı bir donemde o bana iman getirdi, her kes bana yalancı dediği zaman o benim doğru soylediğime iman etti ve halk beni her şeyden mahrum bıraktıkları zaman o kendi tum servetini benim hizmetime sundu.

Tum insani ustun sıfatları bir arada kendinden barındıran ve Hz. Fatime sa. Gibi cok yuce bir insanı eğiten Allah’ın bu seckin insanına selam olsun ve bizlerin de onun gibi Allah Resulune vefakarlığımızı ispatlayıp kendi dini vazifelerimizi layıkıyla yerine getirmemizi temenni ederiz.