Bugun sevgililer gunuymuş Sultanım!
Herkes gul dağıtıyor sevdiğine,
Bugun Âşıkların gunuymuş Efendim!
Bugun hediyelerin verildiği gun…
Bugun dunyamızın yalancı gullere
İltifat yağdırdığımız gunmuş
Ey Rabbimin Habibi…

Gonullerimizin şirazesi değişmiş,
Meylettiği yer zehirli bal veren guller gibi,
Ardından gittiği yolda,
Gul gorunumlu dikenler Senin yerini alır oldu;
Aklımız ve kalbimiz Seni tam anlamadığından,
Gozlerimize başka hulyalar
Kulaklarımıza farklı sesleri duyurduğumuzdan beri…

Bugun sevgililer gunuymuş ey Rasul!
Bugun herkesin gonlunun gulunu aradığı gunmuş ey Nebi!

Bize asıl gulu,
Gullerin Sultanı’nın kim olduğunu oğretmişlerdi oysa.
Butun gullerin Sultanı
Butun gonullerin Sultanı
O Medine’nin Guluydu.
Evet, O Sendin ya Rasûlallah
Evet, O gul Sensin ya Rasûlallah
O Sizsiniz…

Ama kaybettik sanki…
Dunyanın yalancı gullerini
Gonlumuzun Gulu,
Başlara tac O gulun yerine tercih ettik…
Kuruttuk O gulu, kaybettik sanki…

Oysa ki, Siz bizim uzerimize bir gul yetiştirme hasletiyle titrerken,
“Onları Cehennem’inde ateşlere atma” diye sabahlara kadar yalvarırken,
Cennet’lerin sahipliği verildiğinde
“Gullerim, gullerim” deyip semalardan tekrar aramıza donmene rağmen,
Her nebiye Rabbin istediğini veriyordu,
Siz de gullerinizin şefaatini istemenize rağmen,
O Cennet kokulu gulunu koruyamadık,
Saklayamadık Senin ardından…

Bugun sevgililer gunumuymuş ey Habib,
Bugun aşıkların gunuymuş ey Gul…

Bugunlerde dunyanın dort bir yanında
Senin gullerinin tohumları şehbal acıyor,
Dunya Senin gul kokuna burunuyor
Ve her gul bir gulistana gebe,
Ve her gonul, her gul Seni anmada.
Senin gul cehreni o gullerde ilk kez gorenler
Ve gul kokunu ilk kez duyanlar Seni sormada…
Ve bir gun bu dunyada
Gul fidanlığı olma yolunda…

Bugun sevgililer gunuymuş ey Rasul,
Bugun aşıkların gunuymuş ey Habib…

Biz kirlenmiş kalblerimizde kuruttuğumuz
Ve kaybettiğimiz Muhammedî Gulu
Yeniden bir daha canlandırabilir miyiz?
Bir daha “Ruh-u revan-ı Muhammedî’yi
Dunyanın dort bir yanında şehbal actırabilir miyiz?”
O Gul Sultanı ve Rabbimizin yardımıyla diyoruz…

Diyoruz ve dileniyoruz…

“Ey Nebi,
Bugun duzeni değişmiş hayat cizgimizde
Yolların Sana cıkmasında
Kalblerimizin birer helezon cizip Rabbimiz’e ulaşmasında
Seni, suya hasret colde kalmışlara
serap yerine sunmaya muştak gonullerimizi
O gul kokuna doyur ve
O gul cehreni bize de goster
O gul soluklarını ruhumuza duyur…

Bugun sevgililer gunu
Bugun aşıkların gunu ya Rasulallah…

Sana yalnız bugun değil
Bir omur boyu her gun
Evvelinde Hazreti Âdem’den beri mujdecilerin
Ahirinde bin dortyuz yıldan beri ummetin;
Sana aşık
Sana muştak
Sana sevgili…

Sana, Senin gul kokunla,
“Sevgiler dolusu Salat ve Selam olsun…”