11 Eylul 2001 yılında, binlerce kişinin calıştığı ve New York'un sembollerinden biri olan Dunya Ticaret Merkezi (WTC) ve Pentagon'a duzenlenen saldırılar, ABD hedeflerine bugune kadar yapılan en buyuk terorist saldırılar olarak tarihe gecti.

ABD, 11 Eylul sonrası dış politika rotasını yeniden belirledi ve terore karşı savaş acacağını tum dunyaya bildirdi.

ABD Başkanı George W. Bush, kitle imha silahlarına sahip olduğu gerekcesiyle İran, Irak ve Kuzey Kore’yi 'şer ekseni' olarak tanımlayarak, bu ulkeleri dunya barışı icin bir tehdit olarak nitelendirdi.

Bush’un yeni stratejisi, gerektiğinde nukleer ve kimyasal silahlara, yine aynı yolla cevap vermekti. Bush, bu yeni stratejiyi, 'Bundan boyle ABD, nukleer, biyolojik ve kimyasal silah ureten ve tehdit oluşturduğuna inanılan ulkelere karşı, konvansiyonel ve nukleer silahları da kullanarak, onleyici darbe indirebilecek. Ayrıca askeri ve siyasi yontemler birlikte uyumlu bir strateji haline getirilip, terorle mucadelede kullanılacak' sozleriyle duyurdu.

ABD'nin 'şer ekseni' olarak gosterdiği Irak'a savaş hazırlıklarının devam ettiği şu gunlerde kimyasal ve biolojik silah kavramı iyice hayatımıza yerleşmiş durumda...

Peki Dunyayı bu kadar tedirgin eden kimyasal ve biolojik tehlike nedir?

Kimyasal Savaşlar

İnsanlık kimyasal silahlar ile ilk kez 1915 Ağustos'unda Almanların zehirli gazları kullanmasıyla tanıştı ve sivil halk uzerindeki yıkıcı etkileri oldu.
1925 yılında kimyasal silah uretimi yasaklandı ancak bu konuda başarılı olunamamıştır.

Kimyasal silahlar 1. Dunya Savaşında kimyasal maddelerin toksik ozelliklerini kullanarak duşman uzerinde fiziki ve fizyolojik etkiler oluşturmak amacıyla gaz (aerosol veya buhar) halinde etkin bir şekilde kullanılmış ve kayda değer kayıplar verilmesine neden olmuştur. Savaş esnasında Almanlar klorin dolu kutuları esen ruzgara doğru atmak suretiyle yayılmasını sağlayarak basit bir yol uygulamıştır. Bundan kısa bir sure sonra Fransızlar fosgeni top mermileri icerisinde kullanmışlardır. 1917’de Almanlar son derece zehirli olan hardal gazını İngilizlere karşı kullanmış ve binlerce insanın olumune neden olmuştur. Almanlar bununla birlikte koruyucu maskeleri de etkisiz hale getirerek kusmaya neden olan katı partikullu difenil klorasil kullanmaya calışmıştır. 2. Dunya Savaşında ise sinir gazları geliştirilmiştir. 1936’da Alman kimyacı Gerhard Schrader mevcut haşere olduruculeri inceleyerek tabun’u iki yıl sonra da daha toksik olan sarin’i bulmuştur. 2. Dunya Savaşı boyunca İtalyanlar, Macarlar, Japonlar, Fransızlar, İngilizler, Ruslar, Amerikalılar ve Almanlar hardal, fosgen ve benzer ajanları geliştirmeye devam etmişler ancak kullanmamışlardır.

Yakın zamanda ise Dunya tarihine "Halepce Katliamı" olarak gecen ve Irak devlet başkanı Saddam Huseyin'in 1988 yılının Mart'ında kullandığı kimyasal silahları kullanması ile 6000 kişinin olmesi, tehlikeyi iyice gozler onune sermiştir.

Kimyasal Silahlar

Kimyasal silahlar insan sağlığına ağır zararlar veren yada olumune yol acan genellikle zararlı bileşiklerdir. Genellikle askeri amaclarla kullanılan bu bileşikler sinir sisteminin felc olmasına (sinir gazları); gecici korluk, sağırlık, felc yada kusmaya; deride, gozlerde ağır yanıklara ya da solunum gucluğune yol acar. Duşmandan saklanmak yada duşmanı aşırtmak amacıyla kullanılan sis ve yangın bombaları ile duşmanın yerini saptamak amacıyla kullanılan kimyasal yaprak dokuculer ve ot dokuculerde kimyasal silah olarak kabul edilir.

Ceşitleri ve Ozellikleri:

Boğucu Gazlar

A) Fosgen: 20 derecede renksiz gaz, halinde taze bicilmiş ot ve yeşil mısır kokusunda, goz ve cilde etkisi olmayan ,1-3 saate kadar etkileme hızı olan ve ciğerleri yakan ve kabartan bir gazdır.

B) Difosgen: 20 derecede renksiz sıvı halinde, taze bicilmiş ot ve yeşil mısır kokusunda, hafifce goz yaşartan 1-3 saate kadar etkileme hızı olan, ciğerleri yakan ve kabartan bir gazdır.

Sinir Gazları

A) Tabun: 20 derecede sıvı kahverengi, hafif meyvemsi kokusunda(saf iken yok), goz ve cilde etkisi cok yuksek ,etkileme hızı cok hızlı ,nefes kesici ve oldurucu bir gazdır.

B) Sarin: Yuksek derecede zehir iceren ve vucudun merkezi sinir sistemini kilitleyen bir gazdır. Sarin patlamanın ardından dakilar sonra olume neden oluyor. Vucuda solunumla giren gaz gozlerde ve deride tahrişe neden oluyor. Burun akması, goz yaşarması, solunum zorluğu, goz kararması, mide bulanması ve başağrısı belirtileri. Solunumu durduran gaz ve kasları eriterek olume neden oluyor.

C) Soman: 20 derecede sıvı, renksiz, saf değilse meyve kokusunda, goz ve cilde etkisi cok yuksek, etkileme hızı cok yuksek, nefes kesici ve oldurucu bir gazdır.

D) Kalıcı Sinir Gazı: 20 derecede sıvı, renksiz, kokusuz, goz ve cilde etkisi cok yuksek, hızlı etkilemesi olan, nefes kesici ve oldurucu bir gazdır.

Kan zehirleyici Gazlar

A) Hidrojen Siyanur:20 derecede gaz veya sıvı halinde, renksiz, şeftali cekirdeği kokusun da, goz ve cilde etkisi hafif, etkileme hızı cok yuksek, vucudun oksijen kullanımını onler ve nefes alma hızını azaltır.

B) Siyaanogen Klorur: 20 derecede gaz halinde, renksiz, kokusu Hidrojen Siyanur gazına benzer, goz yaşartıcı ve tahriş edicidir, nefes alma hızını azaltır ve boğucudur.

C) Arsin: 20 derecede gaz halinde, renksiz, hafif sarımsak kokusunda, goz ve cilde etkisi olmayan, 2 saatten 11 gune kadar etkisi olan, kanı, ciğerleri ve bobrekleri zehirleyen bir gazdır.

Yakıcı Gazlar

A) Damıtılmış iperit(Hardal)gazı: Saf halde iken renksiz olan gaz, ceşitli oldurucu karışımların ardından sarı ve kahverengi renklere burunuyor. Gaz solunumla alındığında gozlerde ve deride yanmaya neden olurken mukosayı tahriş ediyor. Deriyi ve gozleri yakan gaz, kemik erimesine ve zehirlenmeye neden oluyor. Hucrelerin dengesini dakikalar icinde bozan gazın etkileri, bir ile 24 saat icinde ortaya cıkıyor.

B) Nitrojen iperit: 20 derecede koyu sıvı halde, balık veya kuf kokusunda gozlere cok cilde daha az etkisi olan, 12 saatten daha fazla etkileme hızın sahip olan, yakıcı, solunum sistemlerini etkileyici, dokuları parcalayan, damarları yaralayan bir gazdır.

C)Fosken oksim: 20 derecede katı veya sıvı halinde, renksiz, keskin nufus edici bir kokuya sahip, goz, cildi ve burnu tahriş edici, etkileme hızı temasla olan, goz ve burun mukozalarını aşırı derecede tahrip eden ve hızla sivilce yapan bir gazdır.

D)Levizit: 20 derecede koyu yağlı sıvı halde, ıtır ciceğine benzer kokusu olan, goz korneasını zedeleyen, etkileme hızı cabuk olan, Hardal gazı gibi etkileri olan ve tum vucudu etkileyebilen bir gazdır.

E) İperit levizit: 20 derecede koyu yağlı sıvı halde,sarımsak kokusunda, goz ve cilde etkisi cok yuksek olan, ani batıcı etkisi ile berber yakıcı etkisi de (yaklaşık 13 saat) olan ve butun vucudu da zehirleyebilen bir gazdır.

F) Etildikloro-arsin: 20 derecede sıvı halde renksiz, meyve kokusunda fakat tahriş edici, solunum sistemini tahrip eder, gozleri etkiler, yakar, oldurucu bir gazdır.

G) Fenildikloro-arsin: 20 derecede renksiz ve sıvı halde, gozleri yaralayan cilde etkisi daha az olan, tahriş edici, mide bulandıran ve kusturan, yakıcı bir gazdır.

H) Metildikloro-arsin: 20 derecede renksiz sıvı halde, kokusuz, goz korneasını zedeleyen, etkileme hızı yuksek olan, solunum sistemini tahriş eden, gozleri ve ciğerleri yaralayan bir gazdır

Kusturucu Gazlar:

A) Difenilklor-arsin: 20 derecede beyaz katıdan kahve rengine, kokusuz, etkileme hızı cok hızlı, baş ağrısı, kusma ve mide bulantısı yapan bir gazdır.

B) Adamsit: 20 derecede sarıdan yeşil katıya, kokusuz, etkileme hızı cok yuksek, soğuk semptomlar gibi baş ağrısı, kusma ve mide bulantısı yapabilen bir gazdır.

C) Difenilsiyo-noarsin: 20 derecede beyazdan pembe katıya, acıbadem sarımsak karışımı bir kokuya sahip olan, Adamsit gazı gibi etkileri olan bir gazdır.

Goz yaşartıcı gazlar

A) Klorbasetofenon: 20 derecede katı halde, elma ciceği kokusunda, goz ve cilde tahriş edici etkilere sahip, anında etkileme hızı olan, goz yaşartan, solunum sistemlerini tahriş eden bir gazdır.

B) Kolrfomdakloroasetofenon: 20 derecede sıvı halde, klor kokusunda, ciddi goz tahrişi hafif cilt tahrişi yapabilen, anında etkileyici, goz yaşartıcı, solunum sistemlerini tahriş eden bir gazdır.

C) Kloroformda, kloroesetofenon vekloropikrin: 20 derecede sıvı halde, sinek kağıdı kokusunda, anında etkileme hızı olan, kusturucu gaz, boğucu gaz ve goz yaşartıcı gaz etkilerini gosterir.

D) Karbontetrak klorurde ve benzinde kloreasetefenon: 20 derecede sıvı halde, benzin kokusunda, gecici ciddi goz tahrişi,hafif cilt tahrişi, anında etkileme hızı olan, guclu bir goz yaşartıcı gazdır.

E) Bromobenzilsiyanur: 20 derecede sıvı halde, bozuk meyve kokusunda, goz ve cilde tahriş edici toksin olmayan, anında etkileme hızı olan, gozleri ve solunum yıllarını tahriş eden bir gazdır.

F) O-Klorobenzilmalononitril: 20 derecede renksiz ve sıvı halde, biber kokusunda, goz ve ciltte cok tahriş edici olmayan, anında etkileme hızı olan bir gazdır.

Uyuşturucu gazlar, farkoşimik:

A) Quinucloynil Menzilate: 20 derecede gri beyaz duman renginde,aerosol halinde,kokusuz,goz ve cilde etkisi olmayan,etkileme hızı yavaş olan, uyuşturucu bir gazdır.

Gizleyici ve Perdeleyici Sis Maddeleri:

A) Titanyum tetra klorur: 20 derecede renksiz, sıvı halde, cildi aşındıran, hafif yanma hissi veren bir gazdır.

B) Kukurttirioksit, klorosulfonik asit cozeltisi: 20 derecede sıvı halde, cildi daha cok aşındıran bir gazdır.

C) Heksakloretan: 20 derecede katı halde, yoğun olarak solunursa cinko zehirlenmeleri etkisi gosterir.

Kimyasal silahların kullanma şekilleri

Puskurtucu aletler veya spray-tanklarla, sıvı veya aerosol şeklinde, topcu mermileri, roket veya torpido mermileri icinde, mayınlarla, fuzelerle, ucak bombalarıyla.

Biolojik Silahlar

Biyolojik terorun en olumcul silahları şarbon ve cicek hastalığı mikroplarıdır.

Şarbon

Şarbon mikrobu, vahşi hayvanların yanı sıra, inek, koyun ve deve gibi besi hayvanlarında da goruluyor. Enfekte hayvanlarla temasın yuzde 20'si olumle sonuclanıyor.

Şarbon bakterisi spor oluşturabilen bir bakteridir. Bakterinin spor formları ısı, soğuk, ultraviyole, kuruluk, yuksek ve duşuk ph, kimyasal dezenfektanlara son derece dayanıklıdır. Sporların deriye bulaşması ile deri şarbonu, solunum yolu ile alınması ile akciğer şarbonu oluşur. Kontamine gıdaların alınımı ile sindirim sistemi şarbonu gelişir. Biyolojik savaş amaclı mektupla gonderilenler bakterinin sporlarıdır. B.anthracis sporları deri, solunum ve gastrointestinal yolla alınabilir. Sporlar kısa surede insanda canlı hale gecer, coğalır ve toksin oluştururlar.

İnfeksiyon insanlara infekte hayvanlardan direk veya indirek yolla bulaşır. Bulaşma endustriyel, tarımsal veya laboratuvar kaynaklı olabilir.

Endustriyel kokenli şarbon, sporla kıl, yun, deri, post ve kemik gibi hayvansal maddelerin sanayide işlenmesi esnasında oluşur.

Tarımsal kokenli şarbon, infekte hayvanlarla direk temas sonucu gelişir. Hayvancılıkla uğraşanlar kasap ve veteriner hekimler şarbon yonunden risk gruplarını oluşturmaktadır.

İnfeksiyon sineklerle de mekanik olarak bulaşabilmektedir. İnsandan insana ve laboratuvarda bulaşma nadirdir. Dikkatsizlik sonucu infeksiyon gelişebilir.

Şarbon hastalığı her yaş ve cinste gorulebilir. Tarım kesiminde calışan orta yaş grubu bu infeksiyona daha sık yakalanmaktadır.

Doğa koşullarına cok direncli olması, uzun sure canlı kalabilmesi, hava yoluyla kolayca bulaşabilmesi hızla ve olumcul akciğer şarbonuna neden olabilmesi dolayısıyla Şarbon NBC (Nukleer Biolojik Kimyasal) silahlar icinde sık kullanılan bir ajandır. Hemen her ulkede duşuk oranda rastlanılan şarbon vakalarının sayısında hızlı artma gorulmesi veya akciğer, barsak şarbonu gibi cok nadir gorulen şarbon vakalarının aniden artması biyolojik saldırının ilk belirtisidir.

Akciğer şarbonu

Akciğer şarbonu, mikrobun vucuda girmesinden 1-2 gun sonra ateş, oksuruk, solunum sıkıntısıyla başlar ve bulgular hızla ilerleyerek 6-10 gunde hastanın olumuyle sonuclanır. Erken teşhis edilebilirse akciğer şarbonu antibiyotiklerle tedavi edilebilir.

Botulizm

Clostridium botulinum, oksijensiz ortamlarda coğalan bir bakteri turudur. Urettiği zehir cok gucludur. Botulinus zehri (botulinus toksini) ya da botulin denen bu madde, cok az miktarda bile sinirsel iletinin kas liflerine gecişini engelleyerek felclere yol acar ve solunum kaslarının felci sonucunda olume neden olur. Clostridium botulinum genellikle toprakta yaşar ve ısıya dayanıklı sporlar oluşturur. Konservelenecek taze yiyeceklere bulaşabilen bu sporlar, ozellikle evde hazırlanan, uygun sıcaklıkta ve yeterince uzun sure pişirilmeden kapatılmış konservelerde gelişmesini tamamlayarak bakteriye donuşur. Kapalı kap icindeki oksijensiz ortamda coğalan bakteriler botulinus zehrini salgılar. Sporlann tersine bu zehir ısı karşısında kolayca parcalanıp etkisini yitirir. Ama ısıtılmadan yenen bulaşmış konserveleri yiyen kişilerde botulizm denen zehirlenme ortaya cıkar. Zehirlenmenin ilk belirtileri olan mide bulantısı ve kusma genellikle zehirli yiyeceğin alınmasını izleyen altı saat icinde gorulur. Zehirlenen kişi yorgunluktan, baş ağrısı ve baş donmesinden yakınır. Goruşu bulanıklaşır ve cift gorme başlayabilir. Kaslardaki genel gucsuzluk solunum kaslarını da etkilediğinden hastanın yaşamı tehlikeye girer. Solunum kas felcini atlatan hastalar genellikle iyileşir. Hemen tanı konabilirse, zehiri etkisiz duruma getiren panzehir verilerek hastanın yaşama şansı artırılır.

Hemoroit virusu

Hemoroit virusu bileşenlerinden ortaya cıkan biolojik silahlar, insan hayatını tehdit eden 'Ebola' gibi bir cok hastalığa neden oluyor.

Bu tur virusler hayvanlardan veya boceklerden bulaşıyor. Ancak bu turun bir bileşeni olan Ebola'nın nasıl ortaya cıktığı halen bilinmiyor. Bazı hemoroit virusleri, insandan insana da gecebiliyor.

Nezle, yorgunluk, baş donmesi ve kas ağrıları. Bazı turler, deri altında ve ic organlarda kanamalara neden olabiliyor.

Smallpox (Cicek hastalığı)

Cicek hastalığı tum dunyada 1977 yılından itibaren ortadan kaldırılmış viral bir hastalıktır . Hastalığın kulucka donemi kişinin virusle temasından sonra 7-17 gun arasındadır. Hastalığın ilk belirtileri yuksek ateş, yorgunluk, baş ve sırt ağrıları bicimindedir. Takiben 2-3 gun icinde hastalık icin karakteristik bir dokuntu gozlenir. Bu dokuntu en belirgin bicimde yuz, kollar ve bacaklarda ortaya cikar. Dokuntu başlangıcta kırmızı, deriden hafifce kabarık bicimde olup, takiben ici cerahat dolu kabarcıklara donuşur. Hastalığın ikinci haftasında bu lezyonlar kabuklanmaya başlar, 3-4. Haftada kabuklar duşer. Cicek hastalığına yakalananların %70’i hastalıktan tam olarak kurtulur, ancak kabukların iyileştiği yerlerde deride iz kalır. Hastaların %30’u olur.

Cicek hastalığı hasta kişilerden sağlıklı bireylere tukruk damlacıkları aracılığıyla bulaşır. Bu nedenle cicek hastası bir kişiyle yuz yuze temas sonrası hastalık bulaşabilir. Cicek, hastalığın ilk bir haftasında yuksek oranda bulaştırıcıdır. Ancak bulaştırıcılık kabuklar duşunceye kadar azalmakla birlikte devam eder.

Cicek hastalığına karşin henuz etkinliği kanıtlanmış bir antibiyotik yoktur. Cicek virusu ile temas eden bir kişiye temastan sonraki ilk 4 gun icinde aşinın yapılması hastalığın ciddiyetini azaltır, hatta kişiyi hastalıktan tamamen koruyabilir. Cicek aşısı icinde cicek benzeri bir başka virusun (vaccinia virusu) attenue edilmiş hali mevcuttur.

Tularemi

Hastalığın nedeni Fransız Lale'lerinin urettiği bir tur bakteri. Bu bitki bilinen en zehirli ve en etkili bakterileri uretiyor. Bakterilerin yayıldığı hava ve su, solunum ve yemeklerle vucuda bulaşıyor. İlk aşamada nezle ve zaturreye yol acıyor. Hastalık ileri aşamalarında, halsizlik ve kilo kaybına neden olarak vucudu zayıf duşuruyor ve olume neden oluyor.

Veba Virusu

Veba virusunun başka bakterilerle birleştirilmesinden korkunc biyolojik silahlar elde ediliyor. Bakteriler, hava yoluyla ve diğer patlayıcı gazlarla birlikte yayılıyor. 1 ile 6 gun icinde ortaya ateş ve başağrısının ardından gelen ani şok kalbi durduruyor
__________________