İlk once konuyu okumaya başlamadan mod arkadaşların dikkatine.. Konuları silerken dikkat etmelerini istiyorum oyle ben modum istediğimi yaparım gudusune kapılmasınlar lutfen cevap veremeyincede şov yapma kafamı kızdırma gibi tehdit variğ konuşmalar yakışmıyo bazılarımıza cevap veremiyosan susmasını bil...
Konuya aynnen devam..
Misyonerlik Bir Din Tebliği mi Yoksa Din Pazarlamacılığı mıdır?
Giriş
Misyonerliğin Gecmişi
Afrika'da Somurgecilik ve Misyonerlik El Ele
Misyonerliğin Afrika'ya Getirdikleri: Somurgeleştirme, Yoksullaştırma, Hıristiyanlaştırma ve Bozgunculuk
Siyonist - Misyoner İşbirliği
Misyonerlerin Asya'daki Calışmaları da Afrika'dakinin Benzeri
Neden Hedef Muslumanlar?
Amac Din Tanıtımı Değil Muslumanın Kafasını Karıştırmak
Diyalog da Bir Misyoner Oyunu
İcleri Musluman Duşmanlığıyla Dolu
Dipnotlar
--------------------------------------------------------------------------------
Giriş
Hıristiyan misyonerler emperyalizmin oncu kuvvetleridirler. Batı ulkeleri dini, yonetimin tamamen dışında bıraktıkları halde İslam dunyasındaki misyonerlik calışmalarına buyuk maddi katkıda bulunmaktadırlar. Misyonerliğin oncelikli amacı insanlara hıristiyanlık dinini tebliğ etmek değil gelişmemiş ucuncu dunya ulkelerinin halklarının Batı ulkelerinin dunya uzerinde kurmuş oldukları somurgeci yapıya tamamen teslim olmalarını ve başkaldırmamalarını sağlamaktır. Bu arada misyonerler, soz konusu somurgeci yapıyı tehdit eden tehlikeleri de ortadan kaldırmayı amaclamaktadırlar. İslam dunyasındaki hıristiyan misyonerlerin sadece din propagandası yapmakla kalmayarak bozgunculuk yapmaları da bu yuzdendir. (1)
Gunumuzde Muslumanların karşı karşıya olduğu meselelerin pek coğuna onlar sebep oldular ve halen de sebep olmaya devam ediyorlar. Misyonerler gecmişte, Muslumanları hıristiyan yapmakta başarılı olamayacaklarını anlayınca "İslam Birliği"ni ve Muslumanların İslamca yaşantılarını bozmak icin değişik bir yol tuttular. Dolayısıyla Muslumanlar arasında kavmiyetcilik, liberalizm vs. gibi fikirleri yaymaya başladılar. Bugun Muslumanlar arasında yaygın olan gayrı İslÂmi duşuncelerin coğu onların urunudur.
Bugunku hıristiyanlığın asıl vatanı durumunda olan Avrupa ve Amerika'da din buyuk oranda arka plana atıldığı, hıristiyanlığın kuralları tumuyle unutulduğu halde, misyonerler calışmalarını İslam ulkelerinde ve geri kalmış durumdaki Afrika ve Asya ulkeleri uzerinde yoğunlaştırmaktadırlar. Boyle yapmaları emperyalizmin cıkarlarına hizmeti amac edindikleri yolundaki iddiamızı doğruluyor. Emperyalizmin desteği ile cok buyuk bir maddi guce sahip olan kilisenin somurge durumundaki ulkelerde yuruttuğu calışmaları aksatmamak icin kendi vatanını ihmal etmesi boşuna değildir.
Sahip oldukları dokunulmaz ve ozerk statuyu cok iyi değerlendiren kilise otoriteleri kendi vatandaşlarına "din" konusunda pek soz gecirememekle beraber, ucuncu dunyada faaliyet gostermek uzere buyuk bir sermaye desteğine sahiptirler. Ozellikle Afrika ve Uzakdoğu gibi istismar edilmeye cok uygun yerlerde misyonerler, sınırsız ekonomik imkÂnların yanında batı ulkelerinin ve mevcut kukla rejimlerin askeri ve siyasi desteğiyle calışmaktadırlar. Bugun dunyada hıristiyan bir azınlık tarafından yonetilen Musluman ulkelerin sayısı az değildir. (2)
Başa Don
--------------------------------------------------------------------------------
Misyonerliğin Gecmişi
İslam Âleminde hıristiyanlaştırma faaliyetlerinin kokleri haclı savaşlarına kadar uzanır. Hıristiyan Avrupa'nın İslam Âleminde teşkilatlı bir şekilde misyonerlik calışmalarını başlatması ise 13. asrın başlarında olmuştur. Hıristiyan misyonerler İslam Âlemindeki hıristiyanlaştırma faaliyetlerini organize etmek amacıyla tarih boyunca ceşitli dernekler ve teşkilatlar kurmuşlardır. On dokuzuncu asrın girmesiyle misyonerlik faaliyetleri daha da gelişmeye ve guclenmeye başladı. Ozellikle Batı'nın gercekleştirdiği teknolojik gelişmeleri ceşitli İslam topraklarına sokmak suretiyle nufuzunu genişletmesi İslam Âlemine misyonerlik faaliyetlerinin sızmasını da kolaylaştırdı. Misyonerlerin Muslumanlar arasında yayılmasını Avrupa ulkelerinin İslam topraklarına askerler gondermesi takip etti. Bu noktada somurgeci guclerle misyonerlerin gayeleri birleşiyordu. (3)
Başa Don
--------------------------------------------------------------------------------
Afrika'da Somurgecilik ve Misyonerlik El Ele
Emperyalizmin Afrika senaryosu ve bunda misyonerlerin rolu, emperyalizm-misyonerlik ilişkisini ortaya koyma bakımından uzerinde durulmaya değer.
Afrika'nın keşfinden sonra bu kıtaya ilk yayılanlar misyonerler oldu. Misyonerlerin amacı sadece insanları hıristiyanlaştırmak değil aynı zamanda onları somurge hakimiyetine hazır hale getirmekti. Boylece Avrupa'nın Afrika uzerindeki hakimiyeti daha da kuvvet kazanacaktı.
Nitekim misyonerler butun guc ve imkÂnlarıyla calıştılar. Avrupalılar da hakimiyetlerini kurdular ve bunun sonucunda bir yandan Afrika'nın tabii zenginlikleri Avrupa'ya aktarılırken, diğer yandan ekonomik gelişmeler dolayısıyla işci talebinin karşılanması icin insanlar koleleştirildiler. Avrupalının yuzyıllar suren somurge duzeninin neticesi, bu kıtanın verimsiz, kurak ve col haline getirilmesi dolayısıyla insanlarının fakirleşmesi oldu. Afrika kıtasının tabii zenginliklerinin Avrupa'ya taşınması sonucunda bu kıtanın colleşmesini de Avrupalılar kendi cıkarları acısından kullanmayı bildiler. Batılılar, hıristiyanlaştırma faaliyetleri cercevesinde gecmişte gercekleştiremediklerini bugun yoksulluğu fırsat bilerek gercekleştirmek istiyorlar. Bugun Batı'nın gondermiş olduğu hıristiyan misyonerler Afrika insanının yoksulluğunu ve aclığını onu hıristiyanlaştırmak icin değerlendirmektedirler.
World Christian Encyclopaedia (Hıristiyan Dunyası Ansiklopedisi)'nın yayın muduru istatistikci Dawid Warren'e gore 1970'lerde hıristiyanlaştırma faaliyetlerine 70 milyar dolar ayrılmışken bu miktar gittikce artırılarak 1980'lerde 100.3 milyar dolara cıkarıldı. Dawid Warren, tum dunyada yapılacak hıristiyanlaştırma faaliyetleri icin 1985 yılında da 127 milyar dolar ayrıldığını bildirdi. (Buna misyonerlik faaliyetleriyle bağlantılı gıda, sağlık ve diğer zorunlu ihtiyac yardımlarının da dahil olduğunu sanıyoruz.) Yukarıda da işaret ettiğimiz uzere misyonerler, faaliyetlerini kuraklık ve aclık musibetine uğrayan ve kendi hallerine terk edilen Afrikalıların yaşadıkları bolgelerde yoğunlaştırmaktadırlar. Yardımseverler kisvesi altında faaliyet yuruten misyonerler her gun yuzlerce Etyopyalı, Sudanlı, Cadlı, Malili ve Mozambikli insanın inancını calmaktadırlar. Anne ve babalarını kaybeden Musluman cocuklar, papazlar tarafından idare edilen hıristiyan yetimhanelerine goturulmekte ve iclerinden zeki olanlara kilise bursları temin edilerek Batı ulkelerine tahsil yapmaya gonderilmektedirler. Bunlar Batı ulkelerinin Afrika ulkelerindeki cıkarlarını korumaya elverişli hale getirilmek uzere ozel bir eğitime tabi tutulmaktadırlar. Soz sırası gelmişken bugun İslam ulkelerindeki yonetim meselesinin ve bu ulkelerde yonetim ile halk arasındaki kopukluğunun da gecmişte uygulanan benzer politikadan kaynaklandığına dikkat cekmemiz uygun olur.
Başa Don
--------------------------------------------------------------------------------
Misyonerliğin Afrika'ya Getirdikleri: Somurgeleştirme, Yoksullaştırma, Hıristiyanlaştırma ve Bozgunculuk
Bugun Afrikalı Musluman, iki buyuk tehlike ile karşı karşıyadır. Biri aclık ve sefalet dolayısıyla hayatını kaybetme tehlikesi, diğeri ise fırsatı ganimet bilip insanların icinde bulundukları imkÂnsızlıkları istismar eden hıristiyan misyonerlerin tuzağına duşerek imanını kaybetme tehlikesi. Bunların ikincisi birinciden cok daha tehlikelidir. Cunku birincisi gecici hayatı kaybetme tehlikesi, ikincisi ise ebedi hayatı kaybetme tehlikesidir. Ama ikincisi birinciyle irtibatlı. Cunku Afrikalı Musluman aclık ve sefalet yuzunden misyonerlerin kucağına itiliyor.
Şimdi size hıristiyan misyonerlerin Afrika'daki calışmalarından bazı ornekler sunalım:
Afrika'daki Musluman halklar icerisinde aclık sıkıntısından en cok etkilenen toplumlardan biri Mozambik Muslumanlarıdır. Birleşmiş Milletler'in yayınladığı bir rapora gore Goneydoğu Afrika ulkelerinden Mozambik'te doğan her bin cocuktan 350'si yetersiz beslenme sebebiyle hayatını kaybediyor.
Mozambik Muslumanları 500 yıl Portekiz emperyalizmine karşı savaş verdiler. Portekizliler bu beş asır icinde Muslumanların butun mal varlıklarını gasp edip onları fakir, caresiz bıraktılar. Bu beş asır sonunda kazanılan zafer de ceşitli siyasi oyunlarla yine Muslumanların elinden alındı. 1977 yılında bağımsızlığını ilan eden Mozambik'te yonetimi ele geciren Milli Cephe, sosyalist sistem getirdi. Bu sosyalist rejimin golgesinde misyonerler gayet rahat bir calışma ortamı bulabildiler. Gecmişte Muslumanlardan zorla aldıklarının cok az bir kısmını geri veren misyonerler, verdikleriyle beraber batıl inanclarını da kabul ettirmeye calıştılar.
Hıristiyan kilisesi Mozambik'te yurutulen hıristiyanlaştırma calışmalarıyla ilgili olarak verdiği raporunda bu ulkede hıristiyanların sayısının hızla arttığını duyurdu. Bu ulkede aclığın hukum surduğu yerlerle kurak bolgelerde gıda maddelerinin dağıtılması hususunda misyoner teşkilatları ile hukumetin sıkı bir işbirliği icinde oldukları bildirildi. Mozambik'teki hıristiyanlaştırma calışmaları genellikle Muslumanlara yonelik. Yukarıda sozu edilen kilise raporuna gore Mozambik'teki "Yav" kabilelerinin % 80'i, "Makondi" kabilelerinin de % 43'u Musluman.
Bugun hÂl aclığın cenderesinden kurtulamamış olan Somali'de misyonerlik calışmalarının iki asırlık bir gecmişi var. Misyonerler bu ulkede iki asırlık hummalı calışmaları sonunda tek bir Muslumanı bile hıristiyan yapmayı başaramadılar ama somurgeci guclerin bu ulkenin yonetimini kendi cıkarlarına hizmet edecek kişilerin eline teslim etmeleri icin şartları hazırlamayı başardılar. Somali'nin 1991 ayaklanmaları ile iktidardan uzaklaştırılan eski diktatoru Siyad Berri, ulkedeki İslÂmi uyanışın onune gecmek amacıyla hıristiyan misyonerlerden yararlanıyordu. İslÂmi hareket mensuplarına goz actırmayan Siyad Berri, misyonerlere Musluman halk icinde faaliyet yurutmeleri icin her turlu imkÂnı sağlıyordu. Somurgeci guclerin cıkarlarını koruması uzere Somali devlet başkanlığına getirilen Siyad Berri misyonerlerin onune butun kapıları acmış ve misyoner okulları acmalarına fırsat tanımıştı. Hatta Berri ihtiyaclı durumdaki Musluman ailelerin cocuklarının binlercesini hıristiyan misyonerlere satmaya bile kalkıştı. (4)
Somali Muslumanlarının 1988 sonlarına doğru Kuveyt İslam Fıkhı Enstitusu'nun 5. donem toplantısına gonderdikleri mektupta şoyle deniyordu: "...Yonetim hıristiyanlaştırma calışmaları icin her turlu imkÂnı hazırladı. Muslumanlar tarafındaki butun engelleri kaldırdı. Muslumanların İslÂmi hislerini oldurdu. İslÂmi tebliğ calışmalarını yasakladı, ağızları kapattırdı ve misyonerlerin seslerinden başka her sesi susturdu. Artık misyonerlerin ulkemizde enine boyuna dolaşmaları ve istediklerini yapmaları icin bir engel soz konusu değil. Ağızların kapatılmasından, İslam'ın sesinin kısılmasından, Musluman davetcilerin kovulmalarından veya hapse atılmalarından sonra meydan onlara kaldığı icin misyonerler artık Muslumanların cocuklarını arabalara yukleyerek adeta mal gonderir gibi Avrupa veya Amerika kiliselerine gonderebiliyorlar. Somali tarihinde ilk kez bazı genclerin boyunlarına hac astırıp sokaklarda dolaştığı goruldu. Kuzey bolgedeki bazı şehirlerin yıkılmasına ve ahalilerinin surgun edilmesine yol acan son olaylardan sonra bazı aileler coluklarıyla cocuklarıyla Avrupa'ya veya Amerika'ya goc ettiler. Gittikleri yerlerde onları kilisenin adamları karşılayıp cocuklarını alıyorlar". (5)
Somali'de 1991 yılında cıkan ve Siyad Berri diktatorluğune son vermeyi amaclayan ic savaşın, halkı daha cok fakirliğe ve aclığa itmesi de misyonerlerin işine yaradı. Hatta misyoner teşkilatları bu kez Birleşmiş Milletler teşkilatı ile de işbirliği yaparak hıristiyanlaştırma calışmalarını daha da hızlandırdılar.
Fakir Afrika ulkelerinden Malavi'de elli - altmış yıl oncesine kadar nufusun % 66'sını Muslumanlar oluştururken bu oran zaman icinde % 17'ye kadar duştu. Bu kadar kısa sure icinde boyle buyuk bir duşuş gercekleşmesinin sebebi eğitimin hıristiyanların denetimi altında olmasıdır. Misyonerler eğitimi denetimlerine almaları sayesinde okuyan kesimi ele gecirdiler. Bunun uzerine İslam okumamış kesimin dini haline geldi. Misyonerler bunu da İslam aleyhine bir propaganda malzemesi olarak kullandılar ve İslam'ın ancak cahil kesim tarafından kabul edilebilecek bir din olduğuna ulke halkının bir bolumunu inandırabildiler. (6)
Fakat ozellikle 1980'li yıllarda bu ulkede yeniden bir İslÂmi uyanış ortaya cıktı. Bu uyanış sayesinde, gecmişte hıristiyan misyonerlerin İslam hakkındaki asılsız iddialarından etkilenen ve ozellikle inancları yiyecek maddesi karşılığında calınmış olan Malavililer yeniden İslam'ı tanımaya ve Musluman olmaya başladılar. Bu durum karşısında Papa II. Jean Paul'un emriyle Malavi'de gorev yapan misyonerler yeniden bir atağa gectiler. Ama bu kez misyonerler pek başarı elde edemediler ve Muslumanların calışmaları daha etkili oldu. Hıristiyan kilisesi Malavi'de yenik duştuğunu ve gecmişte kullandığı hilelerin artık iş gormediğini anlayınca bu ulkede her turlu dini propagandanın yasak edilmesini istedi. Katoliklerin dini lideri II. Jean Paul de 1989 baharında ceşitli Afrika ulkelerini iceren ziyareti esnasında Malavi'ye de uğradı. Ziyaret ettiği diğer Afrika ulkelerindeki misyonerlik calışmalarına devletin destek vermesini isteyen II. Jean Paul, Malavi'de butun dini propagandaların yasak edilmesi cağrısını tekrarladı. Bu durum somurgecilerin cıkarlarını garantiye almak icin dini bir altyapı oluşturmak uzere gorevlendirilen hıristiyan misyonerlerin eşit şartlarda mucadeleye ve er meydanında gureşe yanaşamadıklarını ortaya koyuyordu. Mali'nin Kav şehrinde misyonerlik faaliyetleri 1927'de başladı. O tarihten 1980'lere kadar hıristiyanlaştırılabilen Musluman sayısı sadece ikiydi. Ama bu zaman zarfında misyonerlerin "fakirleştirme" ve "cahilleştirme" politikaları başarılı oldu. Dolayısıyla 1980'lerden sonra hıristiyanlaştırılabilen Musluman sayısı hayli arttı. Mali'de faaliyet yuruten hıristiyan misyonerlerin genc kızları ceşitli yollarla evlerinden alarak misyoner merkezlerine teslim ettikleri tespit edildi. Konuyla ilgili acıklamalarda hıristiyan misyonerlerin Musluman kızları kandırabilmek icin onlara sus eşyası, guzel ve lezzetli yiyecekler, kıymetli giyecekler temin ettikleri bildirildi. Misyonerler bu yollarla ağlarına duşurebildikleri Musluman genc kızları ailelerinden habersiz olarak misyoner merkezlerine goturuyor ve orada hıristiyanlık propagandasına tabi tutuyorlardı. Mali'de misyonerlik calışmalarını yuruten orgutlerin genellikle kadın orgutleri olması da ilgi cekiciydi. Bunun en onemli sebebi orada daha cok genc kızların hedef alınması ve pusuların, ağların onlara gore duzenlenmiş olmasıydı. Dikkat ceken bir başka husus ise Mali'de faaliyet yuruten misyoner kadınların coğunlukla Fransız asıllı olmalarıdır. Bunda Fransa'nın Mali'deki somurgeci cıkarlarının korunmasının etkisi vardı. Fransa yonetimi hıristiyanlaştırma yoluyla Mali'deki emperyalist cıkarlarını korumak amacıyla kilise teşkilatlarına ve misyonerlere buyuk yardımlar yapıyor. (7)
Afrika'daki hıristiyan misyonerler zaman zaman siyasi karışıklıklara ve fitnelere de sebep olmaktadırlar. Mesela Afrika'nın kucuk ulkelerinden olan Liberya'da Ağustos 1990'da cıkarılan ayaklanmanın asıl amacı bu ulkedeki İslÂmi ilerleyişin onune gecmekti. 3 milyon nufusa sahip Liberya'da halkın yaklaşık % 45'ini oluşturan Muslumanlar, ne devlet başkanı Samuel Doe'nin ne de ayaklananların tarafını tutuyorlardı. Buna rağmen cok sayıda Musluman atılan mermilere hedef secildi. Liberya'daki Musluman davetcilerin ileri gelenlerinden olan Seyko Huseyin Sako'nun haftalık el-Muslimun gazetesine verdiği demece gore coğunluğu putperest kavimlere mensup olan isyancılar Liberya'daki hıristiyan misyoner teşkilatlarından ve kilise temsilcilerinden onemli oranda yardım alıyorlardı. Liberya'daki ayaklanmanın başlama hikayesi de oldukca ilgincti. Once kilise gudumundeki Observer gazetesinin başkan Samuel Doe'yi Muslumanlara arka cıkmakla, camilerin ve İslÂmi okulların yapımına yardımcı olmakla suclamasıyla işe başlandı. Bunun arkasından karşılıklı suclamalar ve ithamlar birbirini takip etti. Sonunda yine buyuk olcude kilise mensuplarının ve misyonerlerin tahrikleri neticesinde ayaklanma başlatıldı. İsyancılar gercekte Samuel Doe iktidarına son vermeyi amacladıkları halde bircok yerde silahlarını Muslumanlara cevirdiler. Bazı Musluman koylerinde toplu katliam gercekleştirdiler. Liberya olayları ile ilgili olarak ozellikle uzerinde duşunulmesi gereken de isyancıların bir Musluman koyune girdiklerinde ilk once koyun imamını sormaları ve ilk iş olarak onu bulup oldurmeleriydi.
1989 Mayıs'ının ortalarında Batı Afrika ulkelerinden Senegal'in başkenti Dakar'da Senegallilerin Moritanyalılara saldırmaları uzerine başlayan catışmalarda bircok insan olduruldu. Bu olaylarda ozellikle Fransa hesabına calışan misyonerlerin parmağı olduğu sonradan ortaya cıkarıldı. Moritanya kultur bakanı Ahmed el-Emin Veled bu konu ile ilgili olarak yaptığı acıklamada misyonerlerin Afrika'da guven ve istikrarı bozmak, ceşitli surtuşmelere sebep olabilmek icin bilhassa hıristiyan yaptıkları kimseleri kullandıklarını ve bu arada ayrılıkcı gruplar ile de işbirliği icine girdiklerini soyledi. Ahmed el-Emin Veled, Senegal ile Moritanya arasında ortaya cıkan surtuşmede katolik kilisesi hesabına calışan misyonerlerin buyuk rollerinin olduğuna işaret etti. Bakan Veled, katolik kilisesi hesabına calışan misyonerlerin Senegallilerin kavmiyetci duşuncelerini harekete gecirmek suretiyle, kendilerini bu ulkede yaşayan Moritanyalı azınlığa karşı kışkırttıklarını ve Senegal yonetimini de Moritanya ile savaşa girmek uzere teşvik ettiklerini ifade etti. Senegal olaylarının başlamasında Fransa hesabına calışan ajanların ve yayın organlarının da etkinliği olmuştu. Senegal olaylarını kışkırtanların ve tertipleyenlerin başında Senegal'in eski başkanı Sengur zamanında İcişleri bakanlığı yapmış olan Jean Goulan bulunuyordu. Fransa finansmanlı basın organları da Moritanyalılarla Lubnanlıların gecmişte kole ticareti yaparak zengin olduklarını ileri suruyor ve bundan dolayı Senegallileri Moritanyalılara karşı kışkırtıyorlardı. İşin gerceğinde ise Senegal'deki kole ticaretini Fransızlar ellerinde tutmuşlar ve bu ulkeden zorla topladıkları binlerce Muslumanı Avrupa ulkelerinde kole olarak satmışlardı. Fransa gudumlu Demokratik Parti gazetesi de Senegalli siyahları Moritanyalı beyazlara karşı toplu kıyama davet etti. Butun bu olaylar Fransız emperyalizmi ile misyoner teşkilatlarının işbirliğine delil teşkil ediyordu.
Uganda'da 19. yuzyılın sonlarına doğru başlayan Musluman katliamının arkasında hıristiyan misyonerler vardı. Hıristiyan misyonerler bu ulkedeki Musluman hakimiyetine son verebilmek icin adam satın alma yoluyla bazı yerli Ugandalıları kendi taraflarına cekebildiler. Ardından kendi adamlarına modern silahlar temin ederek Muslumanlara karşı dini savaşlar başlattılar. Bu savaşlarda on binlerce Musluman topluca olduruldu. Sudan'ın guneyindeki ayrılıkcı gruplara hıristiyan misyonerler tarafından tabut icinde silah gonderildiği Sudan polisi tarafından tespit edilmişti. Bu olayın ortaya cıkarıldığı donemdeki Sudan Kultur bakanı Ali Şumuvv, bir acıklamasında Sudan'ın ceşitli ic problemlerinin arkasında hıristiyan misyonerlerin bulunduğuna işaret etti. Ali Şumuvv, misyonerlerin Sudan'ın guneyini kuzeyinden ayırarak bu bolgede kendi amaclarına hizmet edecek ufak bir devlet ortaya cıkarmak icin butun imkÂnlarını seferber ettiklerini belirtti. Ali Şumuvv konuyla ilgili acıklamasında Afrika'daki Muslumanların en buyuk baş belalarının hıristiyan misyonerler olduğuna dikkat cekti. (8)
Orta Afrika ulkelerinden olan Kenya'da misyonerlik calışmaları bugun hÂl oldukca yoğun durumdadır. 1990 yılında bu ulkede sadece İngiltere'den 320 misyoner gorev yapıyordu. Batı ulkeleriyle iyi ilişkiler icinde olan Kenya hukumeti de misyonerlik calışmalarına her turlu imkÂnı sağlamaktadır. Bu ulkede misyonerlik calışmalarının oldukca yoğun olması sebebiyle bazı cevreler Kenya'yı Afrika'nın Vatikan'ı olarak adlandırmaktadırlar. Ne var ki, gittikleri yerlerde merhamet tacirliği yapan misyonerlerin Kenya'da silah ticareti ile de uğraştıkları belirlendi. Ancak misyonerlerin bu işguzarlığı, hıristiyanlık propagandalarına her turlu imkÂnı tanıyan Kenya hukumetini kızdırdı. Kenya hukumeti 1989 sonlarına doğru, ulkeye silah soktukları ve ic guvenliği tehdit ettikleri gerekcesiyle Kenya Hıristiyan Kiliseler Birliği (ACCK) uyesi bazı misyonerleri sınır dışı etti. Kenya hukumeti olayla ilgili acıklamasında hıristiyanlık propagandasında kullanılacak malzeme diye gostererek ulkeye silah ve savaşta kullanılacak haritalar soktuklarının tespit edildiğini bildirdi. Konuyla ilgili olarak verilen haberlerde kilise papazlarından Richard Hamilton adında bir kişinin Kenya'dan kovulduktan sonra muhendis kılığına girerek kilisenin mulkunu alıp Hıristiyanlığa hizmet eden başka kurumlara cevirmek amacıyla yeniden bu ulkeye girmeye kalkıştığına işaret edildi. (9)
1977'de siyasi bağımsızlığına kavuşan Cibuti de geniş caplı bir misyoner saldırısına maruz kaldı. Somali'nin kuzeyinde Aden Korfezi kıyısında bulunan Cibuti'nin bir milyon civarındaki nufusunun yuzde yuze yakını Muslumandır. Cibuti aynı zamanda Somali zulmunden kacan Ogadenli Muslumanların da multeci olarak yaşadıkları bir ulke. Ogadenli multeciler misyonerlerin iştahlarını kabarttı ve Cibuti'ye yonelik misyoner saldırısı da, Ogadenli Muslumanların yurtlarını terk ederek bu ulkeye iltica etmesiyle birlikte hız kazandı. Cibuti kucuk bir ulke olmasına rağmen emperyalizm icin ozel bir onem arz etmektedir. Cunku Aden Korfezi'ni Kızıl Deniz'e bağlayan Babu'l-Mendeb boğazı Cibuti'nin kontrolundedir. Guneyden Somali ile kuzeyden ve batıdan da Etyopya ile sınırdır. Bu itibarla onemli bir coğrafi konuma sahiptir. Dolayısıyla emperyalizmin onculeri durumundaki misyonerler Cibuti'ye ozel ihtimam gosteriyorlar. Amac sadece insanları hıristiyan yapmak değil buradaki emperyalist cıkarları garantiye almak.
Misyonerler Afrikalı Muslumanları dinlerinden uzaklaştırabilmek icin onların aralarında kavmiyetciliği yayma yolunda da buyuk gayretler sarf ettiler. Misyonerler uzun yıllar Afrikalıları, İslam'ın bir "Arap dini" olduğuna inandırmaya calışarak, onların daha cok kavmiyetci duşunceleri benimsemelerini sağlamak istediler. Onların bu yondeki calışmalarının Afrikalılar arasında onemli etkileri olmuştur. Ancak, Afrika kıtasında İslÂmi uyanışın yeniden kendini gosterdiği son yıllarda misyonerlerin kavmiyetci fikirleri yayma cabaları eski etkisini kaybetmeye başladı.
Başa Don
--------------------------------------------------------------------------------
Siyonist - Misyoner İşbirliği
Afrika'daki hıristiyan misyonerler İslam'a ve Muslumanlara karşı calışmalarında siyonist İsrail rejimi ile de işbirliği yapıyorlar. Ozellikle son yıllarda Afrika ulkelerinde de İslÂmi uyanışın etkili olması uzerine hıristiyan misyonerler siyonist rejimle daha cok işbirliğine girme ihtiyacı duydular. Liberya'da binlerce Muslumanın oldurulmesine yol acan ic savaşın arkasında hıristiyan misyonerlerle birlikte siyonistler de vardı. Guney Sudan'daki ayrılıkcı gruplara da hıristiyan misyonerlerle birlikte siyonist rejim de destek vermektedir. Misyonerler Guney Sudan'daki ayrılıkcılara tabut icin silah temin ederlerken siyonist İsrail yonetimi de ayrılıkcı militanları ozel askeri eğitime tabi tutmaktadır.
Başa Don
--------------------------------------------------------------------------------
Misyonerlerin Asya'daki Calışmaları da Afrika'dakinin Benzeri
Hıristiyan misyonerler, Afrika'daki gibi Asya ulkelerinde de insanların fakirliklerini hıristiyanlaştırma faaliyetlerinde değerlendirmektedirler. Halkının buyuk coğunluğu Musluman olan ve dunya ulkeleri arasında fakirlik sıralamasında ikinci sırayı alan Bangladeş'te hıristiyan misyonerler gayet yoğun bir faaliyet yurutmektedirler. Fakirlik, bilgisizlik, işsizlik ve sağlık hizmetlerinin yetersizliği hıristiyan misyonerlerin başarılı olmak icin aradıkları şartlar. Bu şartların tumu Bangladeş'te mevcut. Dolayısıyla kilise teşkilatları bu ulkeye oldukca fazla onem veriyorlar. Misyonerler fakir ve dinleri hakkında yeterince bilgi sahibi olmayan Muslumanları tuzaklarına duşurmek icin sosyal yardım merkezleri, okullar vs. acıyorlar. Kurdukları sosyal yardım merkezlerinden yardım almak isteyen Muslumanlara hıristiyan olmalarını şart koşuyorlar. Okullarına oğrenci alırken ise hıristiyan olma şartı aramıyorlar. Ancak misyoner teşkilatlarına bağlı okullara giren cocuklar surekli hıristiyanlık propagandasına tabi tutuluyorlar. Aynı şekilde misyonerlerin sağlık hizmetlerinden yararlanmak isteyen Muslumanlar da hıristiyanlık propagandalarına maruz kalıyorlar. Devletin resmi sağlık kuruluşları yetersiz kaldığından ve duzensiz beslenme, sağlık kontrolunun ve koruyucu hekimliğin olmaması gibi sebeplerden dolayı hastalık oranı yuksek olduğu icin misyonerlerin sağlık kuruluşlarına ihtiyac duyanların sayısı cok oluyor. 200 yıldan buyana yoğun misyonerlik faaliyetlerine maruz olan Bangladeş'te son yıllara kadar 1 milyon Muslumanın hıristiyanlaştırıldığı ceşitli kaynaklarda ifade edilmektedir. Bangladeş hıristiyanları kendilerine ozel (bağımsız) bir kilise teşkilatı kurdular. (10)
İslam ulkelerinin nufusca en kalabalık olanı Endonezya'da da yoğun misyonerlik faaliyetleri yurutulmektedir. Batı, Endonezya'yı once doğrudan işgal etti. Sonra kendi hesabına iş yapacak adamlarını yonetime gecirip işgal kuvvetlerini geri cekti. Daha sonra bu ulkede, İslÂmi uyanışın başlaması ve emperyalizmin cıkarlarını tehdit etmesi uzerine oncu kuvvetleri durumundaki misyonerleri gonderdi. Endonezya'daki misyoner teşkilatları Birleşmiş Milletler teşkilatından da yardım almaktadırlar. Diktatoru Sukarno ve Suharto doneminde misyonerler totaliter rejimle işbirliği yaparak Muslumanlara baskı yapılması suretiyle onların dinlerini guvenilir kaynaklardan doğru bir şekilde oğrenmelerine engel oluyor, onları dinleri hakkında cahil bırakmak ve hıristiyanlık propagandalarından rahatlıkla etkilenebilecek, şuursuz ve bilgisiz insanlar topluluğu haline getirmek icin calışıyorlardı. Bu ulkedeki misyonerlik faaliyetlerinin en onemli yanını ise diğer ulkelerde olduğu gibi insanların yoksulluklarından istifade oluşturmaktadır. Bu faaliyetlerinde başvurdukları metotlardan bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz:
a.Hıristiyan olmak, yahut hıristiyanlığı kabul etmek veya cocuklarını hıristiyan okullarına gondermek şartıyla, fakir Muslumanlara mali yardım yapılması.
b.Ceşitli vesilelerle rejim tarafından tutuklanan Muslumanların ailelerine yardım sağlayarak onları hıristiyanlığa ısındırmak.
c.Okullar acarak bu okullarda fakir ailelerin cocuklarına eğitim imkÂnı sağlamak.
d.Ceşitli sosyal hizmetlerle insanları kendilerine bağlamak ve hıristiyanlığa ısındırmak.
Butun bu faaliyetleri icin gerekli yardımları Batılı emperyalist ulkelerden ve onların kurduğu uluslararası teşkilatlardan alabiliyorlar. Yine halkının buyuk coğunluğu Musluman olan Uzakdoğu ulkelerinden olan Malezya'ya da misyonerler ozel onem veriyorlar. Misyonerler Malezya'daki faaliyetlerini 1985'den sonra başlayan İslamizasyon faaliyetlerine paralel olarak hızlandırdılar. Kısaca, misyonerlik faaliyetlerinden azade durumda hicbir İslam ulkesi mevcut değildir.
Başa Don
--------------------------------------------------------------------------------
Neden Hedef Muslumanlar?
Asya'daki misyoner teşkilatlarının calışmalarını taocular, şintocular, hindular ve budistler arasında değil de ozellikle Muslumanlar arasında yoğunlaştırmaları da dikkat cekici. Bunun en onemli sebebi İslam'ın bir hareket, aksiyon dini olmasıdır. Asya'daki misyonerler Muslumanların coğunlukta olduğu bolgelere yonelik faaliyetlerini gunden gune artırırlarken Japonya, Kore gibi şintocuların ve budistlerin coğunlukta olduğu ulkelere uğrama ihtiyacı bile duymazlar.
Misyonerlerin Muslumanlar arasında yuruttukleri faaliyetlerin tek gayesi Muslumanları hıristiyanlaştırmak değil dinlerinden uzaklaştırmaktır. Kendi ulkelerindeki insanların hıristiyanlıktan uzaklaşmalarına rağmen calışmalarını Muslumanların uzerinde yoğunlaştırmaları da bunu gosteriyor. Gayeleri Hıristiyanlığı yaymak olsaydı, hıristiyanlığı unutup dinsizleşmiş olan ve sayıları milyonları bulan Batı insanlarına daha cok ağırlık vermeleri gerekirdi. Muslumanları dinlerinden uzaklaştırmak istemelerinin asıl amacı da onların Batı cıkarları karşısında zararsız ve etkisiz hale getirilmelerini sağlamaktır.
Başa Don
--------------------------------------------------------------------------------
Amac Din Tanıtımı Değil Muslumanın Kafasını Karıştırmak
Misyonerler, Muslumanları hıristiyanlaştırabilmek icin ilk hamlede onları hıristiyanlığa davet etmiyorlar. Bunu yapabilmek icin once Muslumanları kendi dinlerinden uzaklaştırmaya, İslam dinine gore buyuk gunah sayılan kotulukleri Muslumanlar arasında yaygın hale getirmeye ve daha once de zikredildiği gibi Muslumanları dini konularda bilgisiz bırakmaya calışıyorlar. Ayrıca Muslumanlar arasında fakirliğin artması icin ceşitli ekonomik yollara başvuruyorlar. Uluslararası emperyalizm ile yardımlaşma icinde olduklarından dolayı buna imkÂn bulabilmektedirler. Cehalet ve fakirlik, ikisi bir araya gelince, hıristiyanların işi kolaylaşıyor.
Misyonerler ayrıca insanları tuzaklarına duşurebilmek icin sosyal kurumlara oldukca ağırlık veriyorlar. Maddi finansman acısından herhangi bir sıkıntı cekmediklerinden dolayı bilhassa Afrika ulkelerinde ve geri kalmış durumdaki diğer ulkelerde oldukca etkili sosyal kurumlar tesis etme imkÂnları bulabilmektedirler. En cok onem verdikleri alanlar ise eğitim ve sağlıktır.
Mısır'ın İskenderiye şehrinde kıpti bir ailede dunyaya gelen, hıristiyan ilahiyatı uzerine oğrenim goren ve bir sure hıristiyan ilahiyat fakultesinde oğretim gorevlisi olarak calıştıktan sonra Musluman olan Dr. İbrahim Halil Ahmed, misyonerlerin Muslumanlar arasındaki calışmalarıyla ilgili acıklamasında, kilise gorevlilerinin Muslumanların inanclarına fitne sokmak ve onları bazı durumlarda zor duruma duşurmek amacıyla İslam'ı oğrendiklerine dikkat cekmişti. Unlu misyoner casus Hampher'in şu sozu de bu konuda fikir veriyor: "Muslumanların kalbindeki cihad duygularını sokup atabilmenin en buyuk başarı olduğu, gerisinin corap sokuğu gibi geleceği yetiştirildiğimiz misyoner okullarında oğretilmişti."
Londra'da duzenlenen "İslam Ulkelerinin Somurgeleştirilmesi ve Bu Yoldaki Guclukler" adlı konferansta delegelerden birisi şoyle konuşmuştu: "Elli yıl durmadan calıştık. Sadece beş kişiyi hıristiyan yapabildik. Bu durum her şeye rağmen Muslumanların ne kadar zor hıristiyan olduklarının bir kanıtıdır. Fakat elli yıl icerisinde milyonlarca insanı İslam'dan uzaklaştırabildik ve İslam'a karşı Muslumanları lakayt bir hale getirebildik. İşte bu durum bizleri cok sevindirmektedir". Delegenin bu şekilde konuşmasından sonra misyoner merkezi: "Bundan boyle İslam ulkelerinde Muslumanları hıristiyanlaştırmak icin caba sarfetmeyelim. Onları İslam'dan uzaklaştıralım ve İslÂmi hukumlere duşman yapalım..." diye karar aldı.(11) Bunları okuyunca İslam ulkelerinde neden bu kadar cok "şeriat" duşmanlığı yapıldığını daha iyi anlamak mumkun olabilmektedir.
Hıristiyan misyonerlerin Muslumanları hıristiyan yapmaktan cok dinlerinden uzaklaştırmayı one cıkarmaları onlarda ciddi bir din hassasiyetinin bulunmadığının ve onların somurgeci guclerin cıkarlarına hizmeti sahip oldukları inanca hizmetten ustun tuttuklarının bir başka delilidir. Bu durum Batı'da din muessesesinin de kendi icinden curuduğunu, bozulduğunu ve dinin de sadece dunya cıkarları icin kullanıldığını gosteriyor. Kendileri hıristiyanlığı yaşamayan, hıristiyanlığın butun yasaklarını kendileri icin meşru goren bazı Batılıların İslam ulkelerindeki misyonerlik faaliyetlerine katkıda bulunmaları bu durumun bir başka şahidi. Kendileri hıristiyanlıktan son derece uzak olan bazı Batılı turistlerin İslam ulkelerinde misyonerlik faaliyetlerinde bulunmaya kalkıştıklarına sık sık rastlanabilmektedir.
Bizzat Avrupa ulkelerinde bile hıristiyan misyonerlerin, calışmalarını hıristiyanlıktan cıkan gencler uzerinde değil de, Musluman işciler ve gocmenler uzerinde yoğunlaştırmaları da yukarıda serdettiğimiz fikirleri doğruluyor.
Başa Don
--------------------------------------------------------------------------------
Diyalog da Bir Misyoner Oyunu
Misyonerler yuruttukleri hıristiyanlaştırma calışmalarının onunu acmak amacıyla son zamanlarda İslam - hıristiyan diyalogu konusuna onem vermeye başladılar. İslam-hıristiyan diyalogu toplantıları da genellikle İslam ulkelerinde duzenleniyor. Bu toplantılardan birisine şahsen katılma imkÂnım oldu. Gozlemlediğime gore bu toplantılara hıristiyanlık adına katılanlar genellikle "saldırı", İslam adına katılanlar ise "savunma" konumunda oluyorlar. Ustelik İslam'ı savunmak amacıyla toplantıya katılanların coğunluğu İslam'ın getirdiği hayat nizamını kendi nefislerine kabul ettiremeyenler oluyor. Toplantılarda misyonerler bir yandan sahip oldukları teslis inancını masum gostermeye calışırken, diğer yandan da Kur'an-ı Kerim etrafında bazı şupheler uyandırmak istiyorlar. Musluman - hıristiyan yakınlaşmasını sağlamak adına, İslam'ın reddettiği inanc esaslarına da gecerlilik kazandırılması arzu ediliyor.
Basa Don
--------------------------------------------------------------------------------
İcleri Musluman Duşmanlığıyla Dolu
Unlu misyonerlerden Reid: "Misyonerlerden pek cok kimse bir tek Musluman şehrinde yıllarca calışırlar, sonunda kendilerine bir ya da iki dost bulamadan ayrılırlar. Muslumanı sevmen zordur, cunku Musluman cana yakın biri değildir" (12) diyor. Boyle soylerken de kendi acziyetlerini Muslumanlara saldırmakla kapatmaya calışıyor.
Bu kafadaki misyonerlerin diyalog konusundaki sozlerine, numaralarına ve oyunlarına guvenmenin buyuk bir saflık olacağını duşunuyoruz.
Başa Don
--------------------------------------------------------------------------------
Dipnotlar
1. M. Ahmet Varol, Emperyalizmin Oyunları, sh.178, Seha neşriyat, İstanbul, 1990
2. Kahraman Kemal, Cağdaş Somurge İmparatorluğu, sh. 132, Seha Neşriyat, İstanbul, 1989
3. M. Ahmet Varol, İslam Dunyasından Kesitler, C.I, sh.9-15, Seha neşriyat, İstanbul, 1990
4. Somali Misyonerlik Calışmalarını Destekliyor, İslam, Ocak 1986, sh. 30
5. Somali Muslumanlarının Cağrısı, Vahdet, 9-15 Ocak 1989, sh.17
6. Afrika Muslumanları Komisyonu Başkanı Dr. Abdurrahman Sumeyyit İle, İslam, Mart 1986, sh.23-24
7. Mali'de İnanc Avcıları, Vahdet, 26 Mart-1 Nisan 1990, sh. 16
8. Afrika'da Papa Fitnesi, Altınoluk, Eylul 1990, sh.41
9. Silahlı Misyonerlik, Vahdet, 1-7 Ocak 1990, sh.18
10. Bangladeş: Bir Tabak Yemek Karşılığı Vaftiz, Altınoluk, Nisan 1990, sh.38-39
11. Emperyalistlerin Onculeri Misyonerler, İslam, Ocak 1986, sh.31-32
12. M. Ahmet Varol, İslam Dunyasından Kesitler, C.1, sh. 14
__________________
Misyonerlik nedir?
Gündemdeki Konular - Haberler0 Mesaj
●12 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Gündemdeki Konular - Haberler
- Misyonerlik nedir?