Zekatını vermeyen Sa'lebenin korkunc akibeti;
"Zekatları verinceye kadar, ALLAH C.C. imanları ve namazları kabul etmiyor" Hadis'i Şerif
(Zekatını eksik veren, hic vermemiş gibidir.)
Salabe b. Hatibi'l-Ensari, Peygamber Mescidi'ne devam ederdi. Oyle ki, Peygamber Efendimiz SAV ona, "Mescidin Guvercini" lakabını vermişti. İbadet ve taat'a da oylesine hevesli ve meraklı idi ki, guneşte ısınmış kızgın taşların ve toprağın uzerine cokca secde ettiği icin alnı nasır tutmuş, neredeyse devenin dizine donmuştu.Mescidde uzun uzun vakit geciren Salabe daha sonraları aceleyle mescidden cıkmaya başlamıştı.
Bir gun Peygamber Efendimiz (SAV), Salabe'ye , "Ey Salabe ! Sana ne oluyor da munafıklar gibi aceleyle mescidi terk ediyorsun ? " buyurdu. Bunun uzerine Salabe Efendimiz'e (SAV) dedi ki : "Ya Resûlullah ! Oyle bir fakirlik icindeyim ki , evimizde şu uzerimde bulunan elbiseden başka elbise yoktur. Onun icin bu elbiseyi hanımımla beraber giyiyoruz. Ben namazımı eda ettiğim gibi biran once eve gidiyorum ki, hanımıma elbiseyi vereyim de namazını vakti gecmeden eda etsin. İşte acelem bundandır. Ne olur bizim icin ALLAH'a(C.C.) dua etseniz de bize mal verse, boylece fakirlikten kurtulalım." Salabe boyle deyince, Efendimiz (SAV) ona : "Sana yazık olur ya Salabe, şukrunu eda edebileceğin az mal, şukrunu eda edemiyeceğin cok maldan daha hayırlıdır." buyurdu. Salabe ısrar etti: "Ya Resûlullah ! Bizim icin dua buyursanızda Cenab-ı HÂk bize ihsanda bulunsa …" Bunun uzerine Efendimiz tekrar, onu bu ısrarından vazgecirmek icin : "Ya Salabe ! Sen ALLAH'ın (C.C.) Resûlu gibi olmak istemez misin ? Nefsim Kudret Elinde olan ALLAH'a (C.C.) yemin ederim ki , altın ve gumuşle yuklu dağların benimle gelmesini istesem, elbette benimle koşarlardı. Ama ben biliyorum ki , dunya ahirette nasibi olmayanların nasibidir."
Efendimiz (SAV) boyle buyurmasına rağmen, Salabe nedense anlamak istemedi. Halbuki ALLAH'ın (C.C.) Resûlu bir şey buyurduysa bunda bir hikmet vardır. Bir kere soyledin , vazgecmeni istedi. Hadi bir kere daha ısrar ettin, tekrar vazgecmeni istedi. Anlasana ! Efendimiz (SAV) Peygamberlik ferasetiyle gordu ki sana mal yaramayacak, o malı isteme ki , o mal seni helak edecek. Şayet sana fayda getirecek olsaydı Efendimiz (SAV) hemen dua ederdi. Ama buna rağmen Salabe ısrarında devam edip tekrar usteledi ve : "Ya Resûlullah ! Ne olur benim icin dua buyur da, ALLAH bize ihsan da bulunsun. Seni Hak Peygamber olarak gonderen Cenab-ı HÂk'ka yemin ederim ki, beni mal ile rızıklandırmasını ALLAH'tan (C.C.) istersen, malımda hakkı olan hak sahiplerinin hakkını mutlaka odeyeceğim." diye ısrar etti. Bunun uzerine Efendimiz (SAV) ellerini actı ve "Ya Rabbi ! Sen Salabe'ye ihsan eyle" diye uc defa dua buyurdu.
Tabii sonraları Mevl TeÂl , Salabe'ye mal ihsan etti. Salabe bir miktar koyun edindi. Koyunları birden bire coğaldılar. Hatta o kadar urediler, o kadar coğaldılar ki, koyun surusune Medine sokakları dar gelmeye başladı. Oraları dar gelince surusunu Medine vadisine indirdi. Boylece Mescidi Nebevi'den de uzaklaşmak zorunda kalmıştı. Daha evvel beş vakit namazını Efendimiz'in (SAV) ardında eda ederken , şimdi ancak oğle ve ikindi namazlarını eda edebiliyordu. Efendimiz'in (SAV) duası bereketiyle Salabe'nin malı gunbegun artıyordu. Oylesine arttı, suru oylesine coğaldı ki, gun geldi sadece Cuma namazlarına cemaate iştirak etmeye başladı. Surusu biraz daha artınca Medine vadisi de almadı. Boylece surulerini başka vadilere goturmek zorunda kaldı. Bundan boyle artık Cuma namazlarına da gelmemeye başladı. Artık Mescid-i Nebevi'den tamamen uzak kalmıştı. Ne acı bir şeydi ki, Resûlullah (SAV) Mescid-i Nebevi'nin imamıyken, herkes Efendimiz'in (SAV) arkasında namaz kılmak icin can atıyorken, o mal Salabe'yi nasılda uzaklaştırmıştı. Ne Resûlullah'ı (SAV), ne de Sahabe-i Kiram'ı gorebiliyordu artık…
Efendimiz (SAV) bir gun Salebe'yi sordu. Ashab'ı Kiram, "Ya Resûlullah ! Salabe'nin koyunları o kadar coğaldı ki, Medine'nin vadileri onun surusunu almadığı icin, o da uzak vadilere cıktı" dediler. Bunun uzerine Efendimiz(SAV), "Yazık ! Salabe'ye cok yazık." buyurdular.
Tabii bu arada yeni yeni ayetler nazil oluyordu. Ashab-ı Kiram bu ayeti kerimeleri işittikleri gibi buyuk bir aşk ve şevkle amel etmeye koyuluyorlardı. Ve nitekim malların zekÂtıyla alÂkalı şu ayet geldi. "Onların mallarından bir zekÂt al ki , onunla kendilerini temize cıkarmış , mallarına bereket kazandırmış olasın." Tevbe:103
ALLAH-u TeÂl Hazretlerin'den boyle bir emir gelince, Efendimiz (SAV) zekÂtların tahsili icin bazılarını gorevlendirdi. Ve zekÂt ayetini yazdırıp, mu-minlerden zekÂt almaları icin onları etrafa gonderdi. Bu tahsildarlar nereye gittilerse memnuniyetle karşılandılar ve kabile halkı zekÂtlarını kendilerine takdim ettiler. Bu arada dağların taşların bile almadığı kadar cok suruleri olan Salabe'ye de uğradılar. Resûlullah'ın (SAV) yazdırmış olduğu, icinde ALLAH'ın (C.C.) farz kıldığı zekÂt ayeti de bulunan mektubu bu durumu ona bildirdiler.Ve ondan malının zekÂtını vermesini istediler. Tabii bu haber Salabe'nin hoşuna gitmedi. Bu kadar kırkta biri kim bilir ne kadar cok tutacaktı. Gecesini gunduzunu birbirine katmış ve bu kadar mal edinmişti, şimdi bir cırpıda bunu vermek Salabe'ye zor geldi herhalde… Resûlullah'ın(SAV) sohbetlerinden Ashab-ı Kiram'dan , cemaatten , o atmosferden epeyce uzak kaldığı icin , işin ciddiyetini de kavrayamadı ve cok ağır, soylenmemesi gereken bir soz sarfetti. Kendisine gelen Resûlullah'ın (SAV) tahsildarlarına "Sizin bu istediğiniz ancak bir haractır veya haracın benzeridir. Siz şimdi gidin de ben bunu iyice bir duşuneyim." dedi.
Hey gidi Salabe neyi duşuneceksin. Elinde avucunda hicbir şey yokken zenginlik icin Resûlullah'a (SAV) yalvarmadın mı ? Şayet ALLAH (C.C.) mal ihsan ederse "malımda hakkı olan hak sahiplerinin hakkını mutlaka odeyeceğim" diye Resûlullah'a (SAV) soz vermedin mi? O zaman bir tek elbisen varken şimdi davarını, surunu dağlar taşlar almıyor vadilere sığmıyor, o kadar zengin olmuşsunda şimdi verdiğin sozu unutup duşuneyim diyorsun. ALLAH'ın (C.C.) ayeti nazil olmuş, bu konuda emir buyurmuş, Resûlullah (SAV) elci gondermiş, malının zekÂtını fakirin hakkını versene ! HÂla neyi duşuneceksin ? …
Bu hadise uzerine Salabe'nin icine duştuğu bu korkunc durumu beyan eden ayetler nazil oldu. Mevl TeÂl şoyle buyuruyordu : "Onlardan (munafıklardan) kimi de, "Eğer ALLAH (C.C.) lutuf ve Kereminden ihsan ederse mutlaka zekÂtını vereceğiz ve gercekten salih kimselerden olacağız." diye ALLAH'a (C.C.) ant ictiler. (Fakat) ALLAH Celle Celaluhu onlara lutfundan verince onda cimrilik edip (ALLAH'ın emrinden) yuz cevirerek sozlerinden donduler." Tevbe:75-76
Salabe'den eli boş donen bu iki tahsildar Efendimiz'in (SAV) yanına donunce, durumu anlatmak icin daha ağızlarını bile acmadan Peygamber Efendimiz (SAV) iki defa "Yazık! Salabe'ye cok yazık!" buyurdular.
Bu olayın vehametini anlayan Hz Omer (R.A.) derhal bineğine atladığı gibi ucarcasına Salabe'nin bulunduğu yere geldi. Onu buldu ve : "Sana yazıklar olsun Ya Salabe! HelÂk oldun! Senin hakkında korkunc bir ayet nazil oldu." deyince Salabe birden telaşlandı. Birden aklı başına geldi. İstenen zekÂtı vermek bir tarafa ne kadar ağır laflar soylemişti. Salabe ne buyuk bir hata yaptığının farkına varıyordu. Hemen malının zekatı ne tutuyorsa fazla fazla surusunden ayırdı ve onlarla beraber yola koyuldu. Suratle Medine'ye varıp Peygamber Efendimiz'in(SAV) huzuruna cıktı. Ozurler dileyip affını talep ederek, getirdiği zekÂtını kabul buyurmasını istedi.
Efendimiz Aleyhis Salatu Vesselam, Salabe'nin hic beklemediği bir cevap verdi ve buyurdu ki : "Cenab-ı HÂk senden zekÂtı kabul etmememi emretti." Salabe hakikaten helak olmuştu. Bu cevap uzerine dovunmeye, başına topraklar sacmaya başladı.
Resûlullah'ın(SAV) omru hayatında onun zekÂtını kabul etmedi. Efendimiz ahirete irtihal edince, Hz Ebu Bekir halife oldu. Bunun uzerine Salabe zekÂtını Hz Ebu Bekir'e getirdi, ama o "ALLAH'ın (C.C.) alma diye emir buyurduğu ve Resûlullah'ın(SAV) da almadığı bir zekÂtı, bende almam! " diyerek kabul etmedi. Sonra Hz Omer halife oldu. Onun hilafetinde de bir umit geldi ve adeta bir servet derecesindeki zekÂtını Hz Omer'e takdim etti. Bu zekÂtı Hz Omer'de kesinlikle kabul etmedi ve Salabe Hz Osman'ın hilafeti zamanında helak olup gitti.
Zekatını vermeyen Sa'lebenin korkunc akibeti;
Dini Bilgiler0 Mesaj
●23 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Zekatını vermeyen Sa'lebenin korkunc akibeti;