

Uyanın, kalkın yataklarınızdan bir gece
Aralayın odanızın penceresini birazcık
Ve kapatıp gozlerinizi derin bir nefes cekin icinize
Ardından bulunduğunuz yerden Medine’yi hayal edin, aklınıza orada ilk gelen yeri
Goruyor musunuz? Ne kadar guzel…
Goruyor musunuz? Bakın işte Yeşil Kubbe
SalÂvatlardan Efendimize sunalım bir bukle
“Ya RasulAllah, esselamu aleyke"
Evet, hissediyor musunuz?
Size diyorum bakın buralara kadar geldi
Evet, cekin icinize cekebildiğiniz kadar
Ciğerleriniz parcalansın bu cekişle
Kalbler ritmini durdurur bir an bu demde…
Evet, hissedebiliyor musunuz?
Kokusunu alabiliyor musunuz gul şehrinin?
O yeşil kubbenin altından geliyor
O’ndan geliyor, gul kokuyor
Aldıysanız bu kokuyu size bir şey diyeyim mi?
O geliyor, Gul geliyor…
Sacının bir teline binler can feda, O canlara da yine canlar feda
Sultan-ı Rusul, duaları kabul, şefaati makbul, O gul, O nurlu Gul
Gul yanaklarını tebessum ederek geliyor…
Ne kadar da guzel değil mi?
Tam yerinde bir boy
Saclar hafif dalgalı, denizde bir koy
Yuzu, Hasan ve Huseyin efendilerimizin optuğu o gul yuzu
Hafifce yuvarlak ve gul edalı kırmızı
Gozlerini gordunuz mu? Ne kadar guzel
Bedenine bakın ne kadar da heybetli
Keşke saclarımızın arasında gezdirse O dolgunca ellerini
Bakın, bakın nasılda yuruyor tevazu dolu ve one meyilli
Bakın, Allah aşkına bakın ama onun gibi başınızı değil cevirin tum bedeninizi
Keşke bir sahabisi gibi, dolaşırken aramızda opebilsek biz de sırtındaki Muhr-u Nebeviyi
Hic değilse opebilsek bari her zaman gozyaşlarıyla dolu o pÂk ellerini
Evet, artık gorebiliyor muyuz O’nu?
Gecerken yanımızdan, hissedebiliyor muyuz kokusunu?
Diyebiliyor muyuz? “Hoş geldin Ey Allah’ın sevgili dostu”
Buyur ne olursun bize de buyur
Ummanları barındıran sinenle bizleri de doyur
İnsanlara yumuşaklığında ve onlarla geciminde yok kusur
Duymasa sesini kalb pınarlarımız kurur
Burada Sen’i sevenlere yakınlığını duyur
Ve bizlere de şoyle demeyi nasip buyur:
“Ne O’nun oncesinde
Ne de O’ndan sonra
O’nun bir benzerini gormedim”


Ey sahralarda acan GUL !
Oyle bir geldin, oyle bir filiz verdin ki ...
Kokun once Mekke’yi , Medine’yi , Taif’i , sonra tum dunyayı ve kainatı sardı.
Oyle bir guzsellikti ki Senin ki , gozler kamaştı.
Nurun tum kainatı aydınlattı.
Senin yanında karanlık kalan guneş , ışığını Senden aldı.
GULUN guzelliği Senin guzelliğinin yansımasıydı
ve ...
GUL kokusunu Senden aldı.
Taif’de atılan taşlar,Sana isabet edip,
kanatınca o nazik bedenini,
akınca o mubarek kan...
İşte GULLER o zaman kızardı.
Senin coşkunla , Senin sevginle coşup oten bulbul,
o gunden sonra hep feryat etti ve
GULU her goruşunde Sana yapılan eziyetlere ağladı,
nasipsizlere feryat etti.
Sana yapılan her kotu hareket,
Seni inciten her hayırsız soz,
diken olup cıktı
o canım GULUN ,
o nazenin bedeninde.
Ey Mekke’de filizlenen ,
Medine’de acan GULUM !
Bin dort yuz senedir solmayan
ve ebedi solmayacak olan !
Hazan mevsimi bitti buralarda.
Bahar kapımızı calmakta.
Guzelliğini yansıtan GULLER ,
bir bir acıyor şimdi.
Baharı mujdeler gibi,
mujdeliyor ŞEFAATİNİ.
Allah’ın salat ve selamı O’nun uzerine olsun!...