arkadaşlar işte taocu felsefeyle programlamanın birleştiği an....



Programlamanın Taosu

1. Kitap - Sessiz Boşluk

Ve şoyle dedi usta programcı: "Sadece TCP/IP kullanarak uzaktaki makinanın işletim sistemini anlayabildiğinde tapınaktan ayrılmanın zamanı gelmiş demektir."

1.1

Sessiz boşlukta gizemli bir şey oluştu. Tek başına hareketsiz bekleyen o şey yine de surekli hareket halindedir. Tum programların ozunde yer alır o. Adını bilmiyorum onun, bu yuzden Programlanın Taosu diyeceğim.

Tao buyukse işletim sistemi buyukturr. İşletim sistemi buyukse derleyici buyuktur. Derleyici buyukse uygulama buyuktur. Kullanıcı mutludur ve dunyada uyum hukum surer.

Programlamanın Taosu uzaklara gider ve sabah ruzgarı ile geri doner.

1.2

Tao makina dilini doğurdu. Makina dili assembler'ı doğurdu.

Assembler derleyiciyi doğurdu. Şimdi ortalıkta onbin tane programlama dili var.

Ne kadar alcakgonullu olsa da her dilin bir amacı vardır. Her dil yazılımın Yin ve Yang'ını ifade eder. Her dilin Tao icinde bir yeri vardır.

Ancak mumkunse COBOL ile programlamayın.

1.3

Başlangıcta sadece Tao vardı. Tao MekÂnı ve Zamanı doğurdu. Bu yuzden Zaman ve MekÂn programlamanın Yin ve Yang'ıdır.

Tao'yu anlamayan programcılar programları icin bir turlu yeterli zamana ve mekana sahip olmazlar. Tao'yu anlayan programcılar ise hedeflerine varmak icin gerekli zamana ve mekana daima sahiptirler.

Başka turlu nasıl olabilirdi ki?

1.4

Bilge programcıya Tao'dan bahsedildiğinde onu takip eder. Ortalama programcıya Tao'dan bahsedildiğinde onu araştırma gereği duyar. Aptal programcıya Tao'dan bahsedildiğinde kahkahalarla guler.

Eğer gulmezse, duyduğu gercek Tao değildir.

En yuksek ses işitilmesi en zor olandır.
İleri gitmek geri cekilmeye goturur.
Buyuk yetenek kendini olgunlukta gosterir.
Mukemmel bir programın bile hataları vardır.

2. Kitap - Eski Ustalar


Şoyle dedi usta programcı:

"Uc gun program yazma ve hayat anlamsızlaşır."

2.1

Eski zamanlarda yaşayan programcılar gizemliydi. Onların duşuncelerini takip edebilmemiz mumkun değil, bu yuzden sadece gorunuşlerini tarif etmekte yetineceğiz.

Suyu gecen bir tilki gibi uyanık. Savaş meydanındaki general gibi dikkatli. Misafirlerini ağırlayan ev sahibi gibi nazik. Yontulmamış tahta blok gibi basit. Derin mağaralardaki sular gibi karanlık.

Onların kalplerindeki ve kafalarındaki sırları kim bilir?

Cevap sadece Tao'dadır.

2.2

Buyuk usta Turing bir gun ruyasında bir makina olduğunu gordu ve uyandığında dedi ki: "Bilmiyorum ki acaba ben ruyasında bir makina olduğunu goren Turing miyim yoksa Turing olduğunu goren bir makina mıyım!"

2.3

Buyuk bir firma icin calışan bir programcı bir yazılım konferansına gider ve sonra donup mudurune rapor verir: "O firmalarda calışan programcılar nasıl insanlar! Kotu davranıyorlardı ve dış gorunuşleri ile ilgilenmiyorlardı. Sacları uzun, giysileri eski pusku, kırış kırıştı. En guzel odamızı batırdılar ve benim prezentasyonum esnasında gurultu yapıp durdular."

Mudur bunun uzerine dedi ki: "Seni oraya asla gondermemeliydim! O programcılar fiziksel dunyanın otesinde yaşarlar. Hayatı sacma, bir tur tesaduf kabul ederler. Sınır tanımaksızın hareket ederler. Sadece programları icin yaşarlar. Neden toplumsal kurallara uysunlar ki?...

Onlar Tao'nun icinde yaşarlar."

2.4

Bir cırak ustaya sordu: "Bak şurada bir programcı var, hic tasarım yapmadan program yazıyor, dokumantasyon hazırlamıyor ve test etmiyor. Ancak kimi gorduysem onun dunyadaki en iyi programcı olduğunu soyluyor. Bu nasıl olabilir?"

Usta cevap verdi: "O programcı Tao'yu bilir. Tasarım kaygısını aşmıştır, sistem goctuğunde ofkelenmez, evreni olduğu gibi kabul eder. Dokumantasyon kaygısın aşmıştır, bir başkasının onun koduna bakıp bakmaması umurunda değildir. Test etme kaygısını da aşmıştır cunku yazdığı her program kendi icinde mukemmel, şık ve rahattır, amacları hemen belli eder kendini. Evet, gercekten de o Tao'nun gizemlerine ermiştir."

3. Kitap - Tasarım

Ve şoyle dedi usta programcı:

"Program test edilmeye başlandığında tasarım değişiklikleri yapmak icin artık cok gectir."

3.1

Bir zamanlar bir bilgisayar fuarına giden bir adam vardı. Her gun girişteki guvenlik gorevlisine şoyle diyordu: "Ben buyuk bir hırsızım, arakladığım şeyler yuzunden meşhurum. Seni uyarıyorum bu fuar da benden nasibini alacak."

Bu konuşma guvenlik gorevlisini cok rahatsız etmişti cunku iceride milyonlarca dolar değerinde bilgisayar ekipmanı vardı ve o da bu yuzden hırsız olduğunu soyleyen adamı yakın takibe almaya karar verdi. Ancak adam bir standdan diğerine gidiyor ve kendine kendine mırıldanıyordu, tum yaptığı buydu.

Adam fuarı terk eder etmez, guvenlik gorevlisi onu bir kenara cekiyor baştan sonra arama tarama yapıyordu. Adamın hırsızlığına işaret eden hicbir şey cıkmıyordu uzerinden.

Ertesi gunu fuara gelen adam guvenlik gorevlisine yanaşıp dedi ki: "Dun iyi iş cıkardım ama bugun daha da iyi olacak." Tum huzuru kacan bu sefer takip işini daha sıkı tutmaya karar vermişti ancak sonuc gene husrandı.

Fuarın son gununde dayanamayan guvenlik gorevlisi adama gidip şoyle dedi:"Sayın Hırsız, o kadar şaşırmış durumdayım ki huzurum kactı, cok kotu durumayım, lutfen beni aydınlatın, caldığınız şey nedir?"

Adam gulumsedi ve tek bir cumle sarf etti:"Fikir calıyorum."

3.2

Bir zamanlar yapısal olmayan programlar yazan bir usta programcı vardı. Comez programcı onu taklit etmeye yeltendi ve o da yapısal olmayan programlar yazmaya başladı. Sonra ustaya gidip programlarını değerlendirmesini isteyince usta ona yapısal olmaya programlar yazmadığı icin kızdı ve dedi ki: "Usta icin uygun olan comez icin uygun değildir. Yapıyı aşmadan once Tao'yu kavramalısın."

3.3

Bir zamanlar savaş lordu Wu'nun topraklarında yaşayan bir programcı vardı. Wu onu huzuruna getirtti ve sordu: "Hangisini tasarlamak daha kolaydır, bir muhasebe paketi mi yoksa bir işletim sistemi mi?"

Programcı cevapladı: "Bir işletim sistemi."

Kulaklarına inanamayan savaş lordu icini cekti ve dedi ki: "Bir işletim sistemi ile kıyaslandığında muhasebe yazılımının cok basit olduğu su goturmez!"

"Tam olarak oyle denemez efendim", dedi programcı, "bir muhabesebe paketi tasarlarken programcı değişik fikirleri olan insanlarla muhatap olmak zorunda kalır: program nasıl calışmalıdır, raporlar nasıl gorunmelidir, vergi kanunlarına ne şekilde uymaldıdır, vs. Oysa bir işletim sistemi dış gorunuş ile sınırlandırılamaz. Bir işletim sistemi tasarlarken programcı makina ve fikirler arasındaki en basit uyumu arar bu yuzden de işletim sistemi tasarlamak daha kolaydır."

Savaş lordu Wu başını onaylar bicinde salladı ve gulumsedi: "Guzel ve akıllıca! Peki hangisinin hatalarını ayıklamak daha kolaydır?"

Programcı cevap vermedi.

3.4

Bir mudur usta programcıya gitti ve yeni bir uygulama ile ilgili ozellik listesini gosterdi. Sonra da sordu: "Eğer 5 programcıyı gorevlendirirsem sistemin tasarlanması ne kadar surer?"

"1 yıl," diye cevapladı usta hic tereddut etmeden.

"Fakat bu iş cok acil! 10 programcı calıştırsak?"

Ustanın kaşları catıldı. "Bu durumda iki yıl surer" dedi.

"Peki ya 100 programcı calıştırsak?"

Usta omuz silkti ve "O zaman tasarım asla tamamlanmaz" dedi

4. Kitap - Kodlama

Ve şoyle dedi usta programcı: "İyi yazılmış bir program kendi icinde bir cennettir, kotu bir program ise cehennemin ta kendisi."

4.1

Bir program hafif ve cevik olmalıdır. Alt rutinleri inci dizileri gibi bağlanmalıdır. Programın ruhu ve amacı surekli goz onunde bulundurulmalıdır. Fazla ya da az olmamalı, gereksiz donguler ve değişkenler kullanılmamalıdır. Ancak yapıdan yoksunluk ya da değiştirilemez bir katılık da bulunmamalıdır.

Bir program "En Kucuk Şaşkınlık" yasasını takip etmelidir. Nedir bu yasa? Program kullanıcıya daima onu en az şaşırtacak şekilde cevap vermelidir.

Bir program, ne kadar karmaşık olursa olsun, tek bir birim gibi calışmalıdır. Program dış gorunuşu tarafından değil icsel mantığı tarafından yonlendiriliyor olmalıdır.

Eğer program bu ihtiyacları karşılamazsa duzensizlik ve karmaşa hakim olur. Bunu duzeltmenin tek yolu programı yeniden yazmaktır.

4.2

Bir cırak ustaya sordu: "Bazen calışan, bazen de coken bir programım var. Programlama kurallarına uydum ama gene de apışıp kaldım. Bunun sebebi ne olabilir?"

Usta şoyle cevapladı: "Kafan karışmış cunku Tao'yu anlamıyorsun. Sadece bir insan etrafındaki insanlardan rasyonel davranışlar bekler. Sen neden aynı şeyi insanların yaptığı bir makinadan bekliyorsun? Bilgisayarlar determinizmi sadece simule ederler, mukemmel olan ise sadece Tao'dur.

Programlama kuralları gecicidir. Sadece Tao kalıcıdır. Bu yuzden aydınlanabilmek icin once Tao'yu kavramalısın."

"Peki ama aydınlandığımı nasıl anlayacağım?" diye sordu cırak.

Usta cevap verdi: "Programın duzgun calışacak."

4.3

Bir usta cıraklardan birine Tao'nun doğasını anlatıyordu: "Tao tum yazılımların icinde vardır, ne kadar kucuk olurlarsa olsun bu yazılımlar."

"Bir hesap makinasında Tao var mıdır?" diye sordu bir cırak.

"Vardır."

"Peki bir video oyununda da var mıdır Tao?" diye devam etti cırak.

"Bir video oyununda bile vardır," dedi usta.

"Peki, kişisel bilgisayardaki Windows sisteminde de Tao var mıdır?" diye sordu cırak.

Usta oksurdu, boğazın temizledi, biraz kımıldandı ve "Bugunku dersimiz bu kadar," dedi.

4.4

Prens Wang'ın programcısı yazılım kodluyordu. Parmakları klavye uzerinde dans ediyor, programları tek bir hata mesajı olmadan derleniyor ve ruzgar gibi calışıyordu.

"Mukemmel!" diye bağırdı Prens. "Tekniğin kusursuz!"

"Teknik mi?" dedi programcı ve terminalinden yukarı doğru baktı. "Benim takip ettiğim şey Tao'dur - tum tekniklerin otesinde. Programlamaya ilk kez başladığımda tum problemi tek bir kutle gibi goruyordum. Aradan yıllar gectikten sonra o kutleyi gormuyorum. Bunun yerine alt rutinler kullanıyordum. Ancak şimdi artık hicbir şey gormuyorum. Tum varlığım şekilsiz bir boşluk gibi. Ruhum plansız programsız, icgudulerini takip ederek ozgurce calışabiliyor. Kısaca programım kendi kendini yazıyor. Evet, doğru, bazen guc problemlerle karşılaştığım oluyor. Onların geldiğini goruyorum ve yavaşlayıp sessizce izliyorum. Sonra tek bir satırı değiştiriyorum ve problemler duman gibi ucup gidiyor. Programı derliyorum ve yapılan işin guzelliği varlığıma işliyor. Gozlerimi kapatıyorum ve sonra sistemden cıkıyorum."

Bunun uzerine Prens Wang dedi ki "Keşke tum programcılarım senin kadar bilge olsaydı."

5. Kitap - Bakım

Ve şoyle dedi usta programcı:

"Bir program uc satırı gectiyse bir gun mutlaka bakıma ihtiyac duyar."

5.1

İyi kullanılan bir kapıya yağ gerekmez.
Akan su kir tutmaz.
Ne duşunceler ne de sesler boşlukta hareket edebilir.
Kullanılmayan yazılım curur.

Bunlar buyuk sırlardır.

5.2

Bir mudur bir programcıya uzerinde calıştığı programı ne kadar surede bitirebileceğini sordu. "Yarın bitecek," diye cevapladı programcı tereddut etmeden.

"Bu bana pek gercekci gelmedi acıkcası," dedi mudur. "Acık konuş, ne kadar surer?"

Programcı durup biraz duşundu. "Eklemek istediğim bir iki ozellik daha var. İki hafta alır," dedi.

"Bu bile iyimser bir beklenti!" diye ısrar etti mudur, "Bana kısaca programın ne zaman tamamlanacağını soyler misin?"

Programcı bunu kabul etti.

Yıllar sonra, mudur emekli oldu. Emekliliğini kutlama yemeğine cıkarken programcıyı bilgisayarı başında uyurken gordu. Sabaha kadar program yazmıştı.

5.3

Bir gun bir cırak programcıya bir muhasebe paketi yazma gorev verildi.

Cırak gunlerce deliler gibi calıştı ancak usta programı incelediğinde sistemde bir ekran editoru, genelleştirilmiş grafik rutinleri, bir tur yapay zek arabirimi bulunduğunu gordu. Muhasebeye yonelik hicbir şey yoktu.

Usta bu noktaya dikkat cekince cırak biraz bozuldu, "Lutfen bu kadar sabırsız olmayın, surec icinde muhasebe fonksiyonlarını da ekleyeceğim."

5.4

İyi bir ciftci ekinini ihmal eder mi?
İyi bir oğretmen en aptal oğrenciye bile kotu davranır mı?
İyi bir baba bir cocuğunu aclığa makhum eder mi?
İyi bir pogramcı programının bakımını yapmayı reddeder mi?

6. Kitap - Yonetim

Ve şoyle dedi usta programcı:

"Programcılar cok ve yoneticiler az olsun - o zaman herkes cok daha uretken olur."

6.1

Yoneticiler bitmek bilmeyen toplantılar yaparken programcılar oyun yazar. Muhasebeciler son donem kÂrlarından bahsederken programcıların butcesi kesilmek uzeredir. Bilimadamları gokyuzunden bahsederken ortalığı bulutlar kaplar.

Gercekten de programlanın Tao'su bu değildir.

Yoneticiler kendilerini adadıklarında, oyun programları ihmal edilir. Muhasebeciler uzun donemli plan yaptıklarında uyum ve duzen geri doner. Bilimadamları eldeki problemleri incelemeye başladıklarında problemler cozulur.

Gercekten de programlamanın Tao'su budur.

6.2

Programcılar neden uretken değildir?
Cunku vakitleri toplantılarda harcanır.

Programcılar neden isyankardır?
Cunku yonetim işlerine cok fazla karışır.

Programcılar neden tek tek istifa ederler?
Cunku kendilerini tuketilmiş hissederler.

Kotu yonetim icin calışmışlardır ve artık işlerine değer vermiyorlardır.

6.3

Bir yonetici kovulmak uzere iken onun icin calışan bir programcı yeni bir program geliştirdi, bu meşhur olup cok sattı ve yonetici yerini korudu.

Yonetici programcıya prim vermeye calıştı ancak programcı reddetti ve dedi ki "O programı yazdım cunku fikir hoşuma gitmişti, bu yuzden de odul beklemiyorum."

Bunu duyan yonetici, "Bu programcı bir calışanın gorevlerini mukemmel bir şekilde anlamış durumda, o halde onu yonetici danışman yaparak onurlandıralım!" dedi.

Bunu duyan programcı bir kez daha reddetti ve dedi ki: "Benim varlık amacım programlamak. Terfi edersem herkesin vaktini calarım. Şimdi bana musaade. Uzerinde calıştığım bir program var da."

6.4

Bir yonetici programcılarına gidip dedi ki: "İş saatlerinizle ilgili olarak, artık sabah 9'da gelecek ve akşam 5'te cıkacasınız." Bunu duyar duymaz coğu programcı hemen oracıkta bastı istifayı.

Bunu goren yonetici dedi ki: "Pekala, pekala. O halde iş saatleerinizi kendiniz ayarlayın, proje zamanında yetiştiği surece ozgursunuz." Tatmin olan programcılar oğlen gelip sabahın erken saatlerine dek calışmaya başladılar.

7. Kitap - Şirket Bilgeliği

Şoyle dedi usta programcı:
"Bir şirket yoneticisi icin program demosu sunabilirsiniz ama onu bilgisayardan anlayan biri haline getiremezsiniz."

7.1

Acemi programcı ustaya sordu: "Doğuda insanların 'Şirket KarargÂhı' dedikleri bir ağac yapısı var. Bir suru mudur yardımcısı ve muhasebeci ile dolu. Ortalıkta 'Şuraya git!', 'Buraya git!', 'şunu yap, bunu yap' yazan bir suru not var ama kimse bunların tam olarak ne anlama geldiğini bilmiyor. Her yıl bu ağaca yeni isimler ekleniyor ama hicbir işe yaramıyor. Bu kadar garip bir ucube varlığını nasıl oluyor da surdurebiliyor?"

Usta cevapladı: "Bu koca yapıyı algılıyor ve onun mantıklı bir amacı olmamasından oturu rahatsız oluyorsun. Onun devasa donuşlerinden zevk almayı oğrenemez misin? Onun koruyucu dalları altında sakince program yazmanın guzelliğinin farkına varamaz mısın? Onun kullanışsızlığı seni neden bu kadar rahatsız ediyor?"

7.2

Doğuda tum balıklardan daha buyuk olan bir kopekbalığı yaşar. Kanatları bulutları kaplayan bir kuşa donuşur. Bu kuş hareket eder etmez Şirket KaragÂhından bir mesaj getirir. Bu mesaj programcıların ortasına duşer, tıpkı dalış yapan bir martı gibi. Ve sonra kuş ruzgarı arkasına alır, mavi gokyuzune doğru yukselip evine doner.

Acemi programcı şaşkınlık icinde kuşa bakakalır cunku onun ne olduğunu anlamaz. Ortalama programcı kuştan cekinir cunku getirdiği mesajdan korkar. Usta programcı bilgisayarının başında calışmaya devam eder cunku O kuşun ne geldiğini fark eder ne de gittiğini.

7.3

Fildişi Kule'nin Buyucusu son icadını getirip usta programcının onunde koydu. Buyucu koca siyah bir kutuyu ustanın ofisine suruklerken usta sessizce olup bitenleri izliyordu.

"Bu entegre, dağıtık, genel amaclı bir iş istasyonudur!" diye başladı buyucu ve devam etti, "ozel bir işletim sistemi ile ergonomik olarak tasarlanmış, icinde altıncı kuşak dilleri ve teknoloji harikası kullanıcı arabirimleri barındıran bir bilgisayardır. Asistanlarımın yuzlerce adam yılına mal oldu bunu tasarlamak. Nasıl sence de buyuleyici değil mi?"

Usta hafifce kaşlarını kaldırdı ve "Gercekten de buyuleyici," dedi.

"Şirket KarargÂhı'ndan gelen emirlere gore yeni programlar icin artık bu makinayi platform olarak kullanacaksınız, bu konuda anlaştık mı?"

"Elbette," diye cevapladı usta, "Hemen onu bilgi işlem merkezine yollayacağım!" Ve buyucu mutlu bir şekilde kulesine geri dondu.

Gunler sonra bir acemi, ustanın odasına girdi ve "Yeni programımın yazıcı cıktısını bulamıyorum bir turlu, siz gordunuz mu acaba?" diye sordu.

"Evet," diye cevapladı usta, kağıtlar bilgi işlem merkezindeki platformun uzerinde yığılı."

7.4

Usta programcı bir programdan diğerine korkusuzca gecer. Yonetimdeki hicbir değişiklik ona zarar veremez. Proje iptal edilse bile o kovulmaz. Neden? Cunku o Tao ile doludur!

8. Kitap - Yazılım ve Donanım

Şoyle dedi usta programcı: "Ruzgar olmadan cimler hareket edemez. Yazılım olmadan donanım işe yaramaz."

8.1

Bir cırak, ustaya sordu: "Goruyorum ki bir bilgisayar firması var ki diğerlerinin hepsinden daha buyuk. Rekabet ortamında cucelerin arasındaki dev gibi. Tek bir bolumu bile başlı başına bir şirket adeta. Bu neden boyle?"

Usta cevapladı: "Neden boyle aptalca sorular soruyorsun? Şirket buyuk cunku buyuk. Sadece donanım yapsaydı hic kimse satın almazdı. Sadece yazılım yapsaydı kimse kullanmazdı. Sadece sistem bakım hizmeti verseydi insanlar ona hizmetci muamelesi yapardı. Fakat o bunların hepsini birleştiriyor bu yuzden de insanlar onu tanrılardan biri olarak goruyor. Cırpınmadan, zahmetsizce fethediyor."

8.2

Usta bir programcı bir gun yolda bir acemi bir programcı ile karşılaştı. Usta, aceminin elindeki portatif bilgisayar oyununu fark etti. "Afedersin, bir bakabilir miyim acaba?" diye sordu.

Acemi, elindeki bilgisayarı ustaya verdi. Usta alete bakıp konuştu: "Gorduğum kadarı ile oyunun uc seviyesi var; kolay, orta ve zor. Ancak bu tip bir aletin bir oyun seviyesi daha vardır. Oyle bir seviye ki ne bilgisayar insanı yenmeye calışır ne de insan bilgisayarı."

"Lutfen usta", diye yalvardı acemi, "bu gizemli ayarı nasıl bulabilir bir insan?"

Usta aleti yere attı ve uzerinde zıplayıp parcaladı. Ve acemi o anda aydınlandı.

8.3

Bir zamanlar mikroişlemciler uzerinde calışan bir programcı vardı. "Bak burada ne kadar iyiyim" dedi kendisini ziyarete gelen bir programcıya. "Kendi işletim sistemim ve depolama cihazım var. Kaynaklarımı hic kimse ile paylaşmak zorunda değilim. Yazılım kendi kendine yeterli ve kullanması kolay. Neden işinden ayrılıp bana katılmıyorsun?"

Mainframe programcısı arkadaşına kendi sistemini tarif etmeye başladı: "Mainframe bilgi işlem merkezinde, meditasyon yapan kadim bir bilge gibi oturur. Yuzlerce disk surucusu buyuk bir okyanus gibidir. Yazılım tıpkı bir elmas gibi cokyuzludur ve bir orman gibi derindir. Sistemdeki programlar ırmaklar gibi akar. Ben bulunduğum yerde mutluyum."

Bunu duyan mikroişlemci programcısı sustu ve derin duşuncelere daldı. İki programcı omur boyu dost kaldılar.

8.4

Donanım ve Yazılım Chang-tse yolunda karşılaştılar. Yazılım dedi ki: "Sen Yin'sin ve ben de Yang'ım. Eğer birlikte seyahat ederse meşhur olur ve cok para kazanırız." Ve birlikte yola koyuldular dunyayı fethetmek uzere.

Yolda Firmware ile karşılaştılar, elinde bir değnek ve uzerinde hırpani giysiler vardı. Firmware onlara dedi ki: "Tao Yin ve Yang'ın otesindedir. Bir su birikintisi kadar sessiz ve hareketsizdir. Meşhur olma arzusu gutmez ve bu yuzden de kimse onun varlığından haberdar değildir. Servet duşkunu değildir cunku kendi kendine yetebilir. Zamanın ve mekanın otesinde yaşar."

Yazılım ve Donanım, utanmış bir halde eve donduler.

9. Kitap - Bitiş

Şoyle soyledi usta programcı:
"Gitme zamanın geldi."


Tercume:Emre Sevinc, 16 Ağustos 2002 (*)

* Geoffrey James'in "The Tao of Programming" adlı eserinden tercume edilmiştir.
Soz konusu eser Lao Tzu'nun "Tao Te Ching" adlı kitabından esinlenerek yazılmıştır.
__________________