Madem Kazım Koyuncu kardeşimizin huznunu yaşıyoruz bu gunlerde onla birlikte tekrara akıllara gelen Cernobil hakkında biraz bilgi vermek istedim..Biraz uzun olmasına ragmne okumanızı yine şiddetle tavsiye ederim..Donemin bakanı şov yaparken bugunleri duşunmemiş olması gerek sadece cebinin hesabını yapıyordu sanırım
herneyse konuyuya devam
1. GİRİŞ
2. ETKİLERİN GİZLENMESİ VE KAMUOYUNA YALAN SOYLENMESİ
2.1. RESMİ SANSUR VE PROPAGANDA KURALLARI
2.2 RESMİ YANLIŞ-BİLGİLENDİRME KAMPANYASI
3. TRAJİK GERCEK
3.1. BAĞIMSIZ BİLİMSEL SONUCLAR
3.2 RADYOAKTİF CAYLAR
3.3 FINDIK URETİMİ UZERİNDEKİ ETKİLER
3.4 SAĞLIĞA ETKİLERİ
3.5 TURİSTLERİ ALDATMAK
4 GREENPEACE’İN TALEPLERİ
1. GİRİŞ
Bu rapor Cernobil Felaketi’nin Turkiye uzerindeki etkilerini değerlendirmektedir. Bir nukleer santraldeki bu ilk buyuk caplı olay, bir nukleer kaza olduğunda sınırların gecerli olmadığını dunyaya gostermiştir. 26 Nisan 1986 gecesi saat 1:24’te, Ukrayna’daki Cernobil nukleer enerji santralının 4. reaktorunde olan kazadan hemen sonra radyoaktif bulutlar tum dunyaya dağıldı:
* 27-30 Nisan: İskandinavya, Finlandiya, Belcika;
* 28 Nisan-2 Mayıs: Doğu ve Orta Avrupa, Guney Almanya, İtalya, Yugoslavya, Ukrayna ve Doğu Bloğu, Turkiye Karadeniz);
* 1-4 Mayıs: Balkanlar, Romanya, Bulgaristan, Turkiye Trakya);
* 2 Mayıstan sonra: Karadeniz ve Turkiye.
Kazadan on yıl sonra, Turkiye’de herhangi bir resmi ya da akademik kurumda bilimsel verilerle yapılmış, neredeyse hicbir kapsamlı calışma yoktur. Bu raporda, yabancı raporlara ek olarak, Turkiye’de mevcut bir kac araştırmadan da alıntılar yapılmıştır.
2. ETKİLERİN GİZLENMESİ VE KAMUOYUNA YALAN SOYLENMESİ
Cernobil santralının patlamasından sonraki ilk aylarda, Turk Yetkilileri, bilimsel veri ya da araştırma sonuclarının resmen acıklanmasını yasakladı. Herhangi bir resmi acıklama yapmasına izin verilen tek kişi Endustri ve Ticaret Bakanı H.Cahit Aral’dı. Universiteler ve diğer bilimsel kurumlar, resmi emirlerle bu konu uzerinde calışmaktan caydırıldı.
Yetkililerin kar yonelimli ticari yaklaşımının insan sağlığı ve cevreye ilişkin herhangi bir kaygıyı bastırdığı acıkca ortadadır. Yetkililerin baş kaygısı, cay ve fındık satışları ve ihracatıydı. 1993’te Turkiye Buyuk Millet Meclisi’nde bir soruşturma acılması tartışıldı, fakat bu hicbir zaman gercekleştirilmedi.
2.1. RESMİ SANSUR VE PROPAGANDA KURALLARI
14 Mayıs 1986’da kazanın dunyaya resmen acıklanmasından iki hafta sonra Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu, Başbakanlığa yazdığı “Gizli” damgalı mektupla [EIBD-III-750.278-1133], Turkiye Radyasyon Guvenliği Komitesi’nin kurulması ister.
Bu mektupta, doğu bloğu ulkelerinden yiyecek ithalatı uzerinde 31 Mayısa kadar gecerli Avrupa Ekonomik Topluluğu yasağından soz edilmektedir. Komitenin hedefleri şoyle sıralanmıştır:
* Cernobil Nukleer Santralı kazasının radyoaktif etkilerini duzenli olcumlerle yakından izlemek
* Olcum sonuclarını ic ve dış kamuoyuna duyurmak, “ozellikle de ihracatımız ve ulkemize yonelik dış turizm uzerinde olumsuz sonuclara yol acabilecek tesir ve izlenimleri bertaraf etmek”
Yetkililerin baş kaygısı, sağlık sorunlarını onlemek değil, ticareti koruyucu onlemler almaktır.
26 Mayıs 1986’da Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Mudurluğu’nden Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na gonderilen, Hasan Celal Guzel (Başbakan adına Musteşar) imzalı, “Gizli” ve ”Acil” mektupta [#19-383-10415] bu son hedef daha da acık bir dille ortaya konulmuştur:
Hedef, tek taraflı beyan ve propagandaların ortaya cıkmasına mani olmak”tır. Aral Turkiye Radyasyon Guvenliği Komitesi (TRGK) bu komitenin başkanı olarak atanmıştır. Mektuba gore, ”Bu konularda Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın H. Cahit Aral’ın dışında hicbir ilgili acıklamalarda bulunmayacaktır.”
Bu mektubun gonderildiği kurumlar şunlardır: Dışişleri Bakanlığı,Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı, Tarım, Orman ve Koyişleri Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Kultur ve Turizm Bakanlığı, T. Atom Enerjisi Kurumu Başkanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı Musteşarlığı, Hazine ve Dış Ticaret Musteşarlığı, Cevre Genel Mudurluğu’ne dağıtılmış; ayrıca bilgi icin: Genel Kurmay Başkanlığı, Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri ve Milli Guvenlik Kurulu Genel Sekreterliği. TRGK’nin ilk toplantısı 29 Mayıs 1986’da yapıldı. Komite’de, ilgili bakanlıklar, Başbakanlığa bağlı Turkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) ve iki askeri yetkili vardır; fakat tek bir bağımsız bilim insanı ya da bilimsel kurum temsilcisi davet edilmemiştir.
Katılımcılar şunlardır:
1. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı*Akın CAKMAKCI (musteşar)
2. Dışişleri Bakanlığı*Erdim TUZEL; Ayşe OĞUT (Enerji Dairesi Başkanı)
3. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı*Dr. Haluk NURBAKİ (Numune); Dr. Korkut AKOĞUZ
4. Tarım, Orman ve Koy İşleri Bakanlığı*İsmail BİLİR (Musteşar Yardımcısı)
5. Devlet Bakanlığı*(Ahmet KARAEVLİ); Dr. Arif Nuri TUC); Zeynep YONTEM
6. Başbakanlık*Gurcan YOLEK; Niyazi YEŞİLYURT (Vehbi DİNCERLER’in danışmanı)
7. Hazine Dış Ticaret Musteşarlığı*Uğur ERCAN (İhracat Genel Muduru; A. Hamit CEMİLOĞLU (İ.G.M.)
8. Kultur ve Turizm Bakanlığı*Guman KIZILTAN (Musteşar Yardımcısı); Oktay ATAMAN (Turizm Genel Muduru)
9. Turkiye Atom Enerjisi Kurumu Başkanlığı * Prof. Dr. Ahmed Yuksel OZEMRE (Başkan); Doc. Hasbi YAVUZ (Başkan Yardımcısı); Ozer OZERDEN (Radyasyon Guvenliği Daire Başkanı)
10. Muh. Albay İhsan İSHAK (Kara Kuvvetleri Komutanlığı Tek. D. Başkan Yardımcısı)
11. Muh. Yuzbaşı Neciğ BAYKAL (Milli Savunma Bakanlığı Ar-Ge Daire Başkanı, Fiz. Bel. Arş. Muduru)
TAEK Başkanı Ahmed Yuksel Ozemre, toplantı katılımcılarına, radyoaktiviteyi izlemek icin yaptıkları tum calışmayı acıklıyor ve şoyle diyor: “Turkiye’de radyasyon doğal duzeydedir.”
2.2 RESMİ YANLIŞ-BİLGİLENDİRME KAMPANYASI
29 Mayıs 1986’da yaptığı bu acıklamasında Ozemre; radyasyon bulutunun Turkiye’yi 30 Nisandan itibaren etkisi altına almaya başladığını ve Kiev’den esen ruzgarların Turkiye’yi Sinop-Anamur hattının batısında bir hafta sureyle etkileyeceğini oğrendiklerini belirtiyor. TAEK Genelkurmay Başkanlığı ile işbirliği yapmak- tadır. Havadaki (yerden 1 metre yukseklikteki) radyasyon, İstanbul’ da, doğal radyasyon duzeyinin en cok 2,5 katına, Karapınar mevkiinde ise en cok 12 katına yukselmiştir. Radyoaktivite, 3 Mayısta yağan yağmurla Edirne ve civarında yere inerek toprağı kirletmiştir. Bulgaristan sınırına giden Kapıkule-Edirne karayolu uzerinde 2 km.lik bir kısımda sellerin getirdiği camurlarda yuksek oranda radyoaktivite saptanmıştır. Ozemre’nin iddiasına gore, ”yetkililer, bu radyoaktif camurları etrafa bulaşmadan varillere yukleyip Cekmece Nukleer Araştırma Merkezi’ ne (CNAEM) taşımış ve uc gun boyunca yolun bu kısmı yıkanarak radyasyon seviyesini 12,5 MiliRontgen/saatten doğal radyasyon duzeyi olan 17 mikroRontgen/saat değerine duşurmuştur.”
Ozemre, İyot-131 ile kirlenmiş sutlerin yalnızca, 3-4 ay sonra tuketilmek uzere peynir yapımında kullanıldığını soylemiş, daha fazla acıklama yapmamıştır. Bu konuda hicbir resmi acıklama ya da karar yoktur. İyot-131’in yarılanma omru 8 gun olsa da Turk halkı tarafından tuketilmiş olan sut ve peynirde bulunan ve YARILANMA OMURLERİ 30 YILA KADAR UZAYAN Cs-137 ve Cs-134, onları yıllar boyu icten ışınlamayı surdurecektir.
İtalya’da ise 1986 Mayısı’nın ilk uc haftasında taze sut tuketimine yasak getirilmişti. İnek sutunde 2000 Bekerel/litreye varan rakamlar bildirilmişti ve İyot duzeylerinin yuksek olduğu yerlerde Sezyum-137 ve Sezyum-134 duzeyleri de yuksekti. (Kaynak: Batı Avrupa’da Cernobil’in Radyolojik Yonleri, R.H. Clarke, NEA (Nukleer Enerji Ajansı) Newsletter, sonbahar 1986, s.10.) Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit Aral tarafından yapılan ilk resmi acıklama şoyledir: “Ulkemizin her tarafındaki et, sut, su, balık, sebze ve meyvelerin tumu tertemizdir. İnsan sağlığına zararlı hicbir kirlenme mevcut değildir.”
24 Haziran 1986 tarihli Turkiye Gazetesi: ”Turkiye’de radyasyon yok.” Aral acıklamasında, radyasyon konusunda kendisinden başkasının acıklama yapmaya yetkili olmadığını hatırlatarak, ”Dininize, imanınıza inandığınız gibi biliniz ki, Turkiye’de kesinlikle boyle bir tehlike mevcut değildir” dedi.
3 Temmuz 1986’da TRGK ikinci toplantısını (86/2) yapmıştır. Ozemre, Komiteye, Sovyetler Birliği’nin Ukrayna’daki Dinyeper Nehri’nde yuzmesine musaade ettiğini acıklıyor. Karadeniz’in kirlenmesinin zorluğunu, halbuki Turkiye’de İnebolu’da Karadeniz halkının denize girmediğini, et, sut, sebze yemediğini anlatıyor.
Ozemre’ye gore, Almanya, Avusturya gibi bazı Avrupa ulkeleri konuyu fazlasıyla abartmışlar ve politik yonden fayda umarak panik yaratmışlardır. Fransa, İsvicre ve Turkiye daha soğukkanlı hareket etmiştir. Komitede gorevli Dr. Nurbaki, belirli bir radyasyonun (Karbon-14 ve radon gazı) hayat icin nasıl gerekli olduğunu acıkladıktan sonra yuksek duzeyde radyoaktivite iceren kaplıca sularının sağlığa yararlarından soz ediyor.
Karadeniz’deki radyasyonu belgeleyen ”Clarke Raporu”na ilişkin bilgiyi aldıktan dokuz gun sonra, TAEK ve askeri yetkililer sessizdir. Ozemre ve TRGK ikinci resmi acıklamalarını yaparak Turk halkını kandırmayı surdurmektedir.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit Aral yaptığı basın acıklamasın-da şoyle demektedir: “Turkiye’de gunde iki kez yapılan olcumlerde, radyasyon duzeyi Cernobil kazası oncesindeki doğal seviyesinde olduğu tespit edilmiştir... Komitemiz, radyasyonun Turkiye kıyılarında, toprakta, suda ve havada doğal seviyede olduğunu acıklar. TAEK tarafından daha once belirtildiği gibi, sularımızda, sutlerimizde, sebze ve meyvelerimizde, etlerimizde, hububatımızda, radyasyon sağlığı ile ilgili hicbir sakınca yoktur.”
9 Temmuz 1986’da Dışişleri Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na (Bakan adına M. Aşula imzalı) “GİZLİ” damgalı bir mektup [(EIBD-III)-750.278-1573-652] gondermiştir. Bu mektupta Karadeniz’deki radyasyona ilişkin bilgi tekrarlanmaktadır.
Mektubun sonuna el yazısı ile eklenen notlar şoyledir:
1) Karadeniz balık ve deniz urunleri kontrolu artırılsın.
2) Raporu bekleyelim.
Aynı gun, Resmi Gazete (9 temmuz 1986, #19159, s.77) Turkiye genelinde havadaki radyasyonun 6-14 mikroRontgen/saat olduğu ve bunun Cernobil kazasından once mevcut olan tabii radyasyon seviyesi olduğu yazılıdır!
17 Temmuz 1986’da Tum General Fuat Şenel Genel Kurmay Başkanı adına Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve TAEK Başkanlığı’na yolladığı ”GİZLİ” damgalı mektubun [3584-185-86/EMN.S.1] ekinde Prof. Dr. İzdar’ın Clarke Raporu’na ilişkin mektubu vardır. Sonuna eklenen el yazısı notta şoyle deniyor: ”Bilgi gizli tutulmalı (raporu bekleyelim) 28 Temmuz 1986.”
14 Ağustos 1986’da Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın YOK’e yolladığı mektup, 28 Ağustos 1986’da, Turkiye’deki tum universitelere gonderildi. Araştırmacılara imza karşılığında teslim edilen bu mektup, TRGK’nın bilgisi dışında radyasyonla ilgili yapılacak tum yayınlara yasak getirmiştir.
2 Eylul 1986’da Prof. Dr. İzdar, TAEK’e yeni bir mektup (#2141) yazmıştır:
1) Kendi kurumuna ait 25 Haziran 1986 tarihli,
2) Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığına ait 1 Temmuz tarihli,
3) TAEK’e ait 7 Temmuz 198 tarihli,
daha onceki mektuplara gonderme yapan İzdar, TAEK’ten raporu inceleyip Turkiye’de ve dışarıda yayınlanmasının uygun olup olmadığına karar vermelerini istemiştir.
17 Eylul 1986’da Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Doğu Karadeniz Bolgesi’nden gelen tum fındıkların Fiskobirlik tarafından satın alınacağı ve bolgeden dışarıya cıkarılmayacağını belirten bir basın acıklaması yayınladı.
Bunu izleyen gunlerde, ulusal basında bu kararla ve tepkilerle ilgili şunlar yazılıyordu:
Eylul 18 * Milliyet Gazetesi: Tum fındığa el kondu.
Eylul 19 * Cumhuriyet: Fındıkta yasağa sert tepki.
Eylul 19 * İzmir Ticaret: Fındıkcılar Aral’ı protesto ediyor.
Eylul 24 * İzmir Ticaret: AET’nin istemediği fındık SSCB’ye satılıyor.
Eylul 24 * Milliyet: Uretici Evren’e başvurdu.
Eylul 29 * Yeni Asır: Aral: Fındık gerekirse imha edilecek.
Eylul 30 * Hurriyet Gazetesi: Fındık’ta radyasyon yok.
İki hafta icinde fındık yasağı buyuk bir baskı sonucunda kaldırıldı. Bir devlet kuruluşu olan Fiskobirlik ureticilerden fındığı satın alamadı. Odemeleri iki ay geciktirdi; Ordu’da 41 fabrikada uretim durdu. 5000 işci işsiz kaldı.
TAEK, CNAEM ve universitelerden nukleer bilimciler bir toplantı yaparak fındıktaki radyoaktiviteyle ilgili bilgileri yalanladı. İstanbul Teknik Universitesi Nukleer Bilimler Kursusu Başkanı Prof. Dr. Nejat Aybers, Karadeniz’in kirlenmesine ihtimal vermediğini belirtmiştir. Aybers, Cernobil’den akan suların Dinyeper Nehri’ne ulaşmadan once, oluşturulan cukurlarda toplandığını, Sovyetler’in gol kapaklarını derhal kapattıklarını iddia etmiştir. Boylelikle radyoaktif suların Karadeniz’e karışması onlenmişti. Aybers’e gore, Karadeniz’de normal sınırların uzerinde radyasyona rastlanmamıştı.
26 Eylul 1986’da İzdar Dokuz Eylul Universitesi Rektorluğu’ne:
1) Rektorluğe ait 2 Eylul 1986 tarihli,
2) Rektorluğun TAEK’e yazdığı 25 Haziran 1986 tarihli,
3) TAEK’e ait 7 Temmuz 1986 tarihli,
4) Kendisinin TAEK’e yazdığı 2 Eylul 1986 tarihli, mektuplara gonderme yaparak bir mektup [#0921/EYZ/070-2375] yazmıştır.
İzdar araştırmanın Dışişleri Bakanlığı ve Yuksek Oğretim Kurulu - YOK’un bilgisi dahilinde yapıldığını belirtmiştir. Araştırma raporunun hazır olduğunu ve basım izni icin 2 Eylul’de TAEK’e iletildiğini acıklamaktadır. Ornekler almayı surdureceklerini ve 16-24 Eylul 1986 tarihlerinde alınmış orneklerde olduğu gibi, Cekmece Nukleer Araştırma Merkezi - CNAEM’e analiz etmek uzere verileceğini soyler. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından 14 Ağustos 1986 tarihli mektupla [1-01-398] bilim insanlarına dayatılan, Turkiye’de radyasyon olcumleri ve sonuclarıyla ilgili olarak yapılacak tum yayınlar uzerindeki sansuru kabul etmektedir. Bu mektuba gore yalnızca TAEK ve TRGK bu konularda acıklama yapmakta ozgurdur. 14 Ekim 1986’da, [TBMM B:13, 14.10.1986, O:1, s.577-599] milletvekilleri parlamentoda hukumete zorlu sorular yoneltmektedir:
* Fındıklar temizse neden ambargo kondu?
* Radyasyonla kirlendiyse ambargo neden kaldırıldı?
* Alman ithalatcı firmaları ile işbirliği yapan ihracatcılar radyasyon olcum cihazları getirmeyi onermişti. Onerileri neden reddedildi?
* İlgili Bakanlar neden Karadeniz Bolgesi’ne gitmedi?
Eski Hur Demokratik Parti Grubu’ndan Osman Bahadır ise şu soruyu sormuştur: ”Karadeniz’in suları radyasyonla ne olcude kirlenmiştir? Balıklarda radyoaktif kirlilik var mıdır, yok mudur?” [TBMM B:13, 14.10.1986, O:1, s.586] Cahit Aral ise radyasyonla kirlenen caylardan soz etmeden once, ”bilimsel acıklamalar” yaparak, farklı bir tur radyasyona ovguler yağdırıyordu: “Bir bitkiyi duşunelim; yaprağı, guneşten gelen radyasyon etkiler ve fotosentez dediğimiz olay meydana gelir... Guneş radyasyonu olmazsa, bitki olmaz, hayat olmaz... “[TBMM B:58, 22.1.1987, O:1, s.141-142]
26 Ocak 1993’te TBMM Cernobil konusundaki soruşturma onergesini reddetti. 1986 ve 1987 yıllarında da benzer girişimler olmuştu.
__________________
Cernobİl Felaketİnİn TUrkİye Uzerİne Etkİlerİ - 1 -2-3
Gündemdeki Konular - Haberler0 Mesaj
●38 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Gündemdeki Konular - Haberler
- Cernobİl Felaketİnİn TUrkİye Uzerİne Etkİlerİ - 1 -2-3