Bu milletin bir derdi var: bir değil bin derdi var!... Fakat bu dertlerin başında, şu demokrasi devrinde Musluman Turkun davasını benimseyen, onun derdini kendine dert edinen, onun isteklerini, ihtiyaclarını dile getiren bir tek, amma bir tek yevmi gazetenin bulunmayışı geliyor. Bugun kelimenin hakiki manasıyla ortada 'Turk Matbuatı' diye bir şey yoktur. Sadece Turkce cıkan yahudi menşeli, yabancı ruhlu, yalancı haber veren bir yığın basma kağıt tuccarı vardır.

27 yıllık, nefes aldırmaz, kopkoyu bir tiranlık devrini alkışlayan, gidene soğen, geleni ovenler bunlardır. Zavallı Turk Milleti fakru zaruret icinde inim inim inlerken, mechul şehidin kanı, kanıyla kurtardığı vatanı, namusu, şerefi, malı bu maksatlar icin kullanılırken, ortalığı gul-gulistan gosteren bunlardır. Kıtalara, iklimlere sığmayan, dalgası Viyana surlarına vuran imparatorluğun kurucuları, tezlil ve tahkir edilirken; Hz.Peygamber icki masalarında, sarhoş ağızlarda 'Arap Mehmet' diye istihfaf olunurken, bir şehitler gaziler mucadelesi olan Milli Mucadele ve onun kurtardığı vatan, aziz Anadolu toprakları, Selanik donmelerine, imansızlar saltanatına babalarının ciftliği gibi teslim edilirken; nice nice din uluları, ahlak kahramanları, vatanperver insanlar, mechul şahıslar tarafından gece yataklarından kaldırılıp ve surulup, şafakla darağaclarında sallandırılırken susan, susan değil, herzeler kusan, canileri, katilleri alkış tufanına tutan yine bu gazetelerdir.

İclerinden bir tanesi Akdenize duşse Akdenizi Karadeniz yapacak kadar kirli, mulevves olan bu adamlar ve takipcileri, şimdi birer vatanperver, hurriyet kahramanı, ahlak, seciye başbuğu kesildiler...

Hangisini sayalım?

Biri var: Mandacıdır, yahudidir!... Vatanı satılığa cıkarmıştır. Ispat edilmiş tam 5 ihaneti vardır. 5 damgalıdır.

Bir diğeri 6 damgalı... Gencliğini hamamda geciren bu adam, yıllarca devletin resmi gazetelerinin başkoşesine oturdu. Yazıları adeta milletin alın yazısı oldu. Ne yazdıysa kanun haline geldi. İmansızlar saltanatı yıkıldıktan sonra, şimdi uc gazetede Ataturkculuk ve inkilapcılık perdesi arkasında tahrikcilik yapmakta, gencliği cileden cıkarmaya calışmaktadır.

Gunde yalnız ilandan 2000 lira alan mağrur, buyuk bir gazete var. Bu gazetenin kurucusu hakkında bir hadiseyi nakledelim: Devir Ataturk devri...

Soyadı kanunu cıkacağı sıralarda bir suru soysuz Ataturk'un etrafını kuşatmış, soyadı istiyorlar. Mahut gazetenin kurucusu: '-Atam bana bir ad' ver deyince, Ataturk: '-Sen' der 'KOPEK' adını al.'

-Kopek mi?

-Evet.

Dalkavukta cevap hazırdır:

-Atam, kurtarıcım, senin kapında kopek olmak bile benim icin bir şeref!...

Şimdi bu adamın veledi, mahut gazetenin başındadır. Bu veled, Beyoğlunda bir gecede, bir icki masasının başında, bir fahişenin koynunda uc koyu birden harcar. Para yerine imza bırakır.

İmzası Merkez Bankasının cıkardığı bankonotlardan daha muteberdir.

Adı guzel, kendi muptezel bir diğer gazetenin butun sermayesi de cıplak kadın resimleri, Holivut roportajlarıdır. Halkı daha iyi soymak icin kahramanlık ticareti de yapar...

Mehmetciğin resimleri, kahramanlık sahneleriyle, fuhuş sahneleri yan yana, ic icedir.

Birinin ismi cismine uygundur... Sutun sutun, satır satır, hece hece yepyeni, terutaze yahudilik, donmelik, bolşeviklik kokar.

Yegane itimat ettiğimiz, baş makalelerini seve seve okudugumuz gazeteyi bile katlayınca gazetesine koyduğu cıplak kadınların ayıp yeri, surumu arttırmak icin neşrettiği hacıların ve Kabe'nin yuzune kapanır, yamanır.

Az kaldı Ankara'da Ezrailin ziyaretten unuttuğu hortlağı biz de unutuyorduk...

Bu hortlak uc devir yaşamıştır. Uc devrin kiri kat kat uzerindedir. Bu uc devirde herşeyi değişmiş, yalnız ve yalnız mukaddesat duşmanlığı degişmemiştir.

Bu ittihat ve terakki artığı (tereddi desek daha iyi) şimdi C.H.P. kalemşorlerinin yeni actığı İnonu meydan muharebesinin başkomutanlığını yapmaktadır.

Turk Milleti, kendi oz davalarını Bab-ı adi sekenesinin elinden kurtarmadıkca kurtuluş yolu yoktur.

Benim, zavallı yoksul, sabırlı milletim: işte senin okuduğun gazete ve gazetecilerin ic yuzleri...

'Gazete okudum, gazetede gordum' diye, sen bu pespayelerin yazdıklarına inanıyorsun! Bunlar senin yıllarca imanına, vicdanına hukmettiler. Seni 'Koylu efendimizdir' diye diye boyuna soydular, ne utandılar, ne bıktılar ne doydular... Yıllar ve yıllarca imansızlar saltanatının şakşakcılığını, yardakcılığını yaptılar. Sen Allah'a imanınla bir turlu yaşar, bir turlu konuşurken, bunlar bin turlu konuştular, bin turlu yaşadılar, bin turlu yediler, bin turlu ictiler... İnkilapcılık perdesi altında akla gelmeyen fenalıkları yaptılar. Yalnız ve yalnız beyaz kadına, sarı altına iki yuzlu paraya taptılar!...


Serdengecti
Osman YUKSEL , 11 / 9 / 1949
__________________