Bir oda, yerde bir mum, perdeler indirilmiş;

Yerde cıplak bir gomlek, korkusundan dirilmiş.

Sutbeyaz duvarlarda, civilerin golgesi;

Artık ne bir cıtırtı, ne de bir ayak sesi...

Yatıyor yatağında, dimdik, upuzun, olu;

Ustu, boynuna kadar bir carsafla ortulu.

Bezin ustunde, ayak parmaklarının izi;

Mum alevinden sarı, baygın ve donuk benzi.

Son nefesle goğsu boş, eli uzanmış yana;

Gozleri renkli bir cam, mıhlı ahşap tavana.

Sarkık dudaklarının ucunda bir cizgi var;

Kucuk bir cizgi, kucuk, titreyen bir Ân kadar.

Sarkık dudaklarında asılı titrek bir Ân;

Belli ki, birdenbire gitmiş cırpınamadan.

Bu benim kendi olum, bu benim kendi olum;

Bana geldiği zaman, boyle gelecek olum…