‘İnsanoğlunun ne kadar bencil olduğunu duşunursek duşunelim, tabiatındaki bazı bariz prensipler nedeniyle, sadece gormekten başka hicbir cıkarı olmadığı halde, başkalarının kaderiyle ilgilenir ve onları mutlu kılmaya calışır’
Adam Smith(1759)
Aydınlanmanın en onemli figurlerinden ve modern ekonomi-politiğin ilk kuramcısı olan İskoc sosyal bilimci-filozof Adam Smith’in insan doğasına dair bu gozlemi, aşırı bir iyimserliği barındırsa da, buyuk bir gercekliğe işaret etmekte esasen...
Empati, gunluk hayata en cok girmiş olan psikoloji terimlerinden birisi. Duygusal ve duşunsel olarak kendini başkasının yerine koyabilmeyi tarif ediyor ve ergen sevgililerin birbirlerini ‘hic de empatik olmamakla’ suclamaları icin kullanılmasının otesinde, karmaşık derecede sosyal bir memeli olan turumuzun varoluşunda cok onemli bir yere sahip...
Empati, dost edinmek, bir sosyal ortamda var olabilmek, kendini kabul ettirmek, eş bulup aile kurabilmek gibi temel bazı insani eylemleri yapabilmemiz icin vazgecilmezdir. Bu noktada cok detaya girmeden bazı bilimsel calışmalardan bahsetmem gerekiyor, tatil gunu zihninizi yormamaya calışarak.
Kaliforniya Universitesinden Naomi Eisenberger ve ekibi, 2003 yılında yaptıkları bir calışmayla, sosyal olarak dışlanan bireylerin beyinlerinde, fiziksel acı duyduğumuzda aktifleşen aynı beyin bolgelerinin ( anterior cingulat korteks) etkin olduğunu buldular. Bu bilimsel bulgunun yorumu ise cok acık: sosyalleşemeyen ve kabul gormeyen insanlar, acı cekerler ve yoğun bir stres altına girerler.
17 sene once (bilim tarihinde dakikalar kadar kısa bir sure sayılabilir), İtalyan beyin bilimciler, makak maymunlarının beyinlerinde aynı eylemi hem kendisi yaparken, hem de gercekleştirildiğini gorurken aktifleşen bazı sinir hucreleri keşfettiler ve bunlara ayna noron adını verdiler, o gun bugundur, ayna noronlar konusu, davranış bilimleri alanında en heyecan verici başlıklardan biri olmaya devam ediyor..
Devam eden araştırmalarda, eylemin başlangıc aşaması gosterilen ancak son aşaması gosterilmeyen maymunların beyinlerinde de ayna noronların aktif hale gectiği, dolayısıyla gorsel uyaran olmadan da eylemin sonucunun tahmin edilmesine aracılık ettikleri gosterildi. Maymunlarda bulunan bu ayna noron sisteminin, insanlarda da beynin on bolgelerinde en cok olmakla beraber tum beyinde yaygın olarak bulunduğu da 2010 yılında gosterildi.
Heyecanla bir film izlerken, başrol oyuncusuna yumruk atıldığında gayri ihtiyari başımızı kacırırız, futbol macı seyrederken sanki şutu biz cekiyormuşuz gibi ayağımızla topu tekmeler gibi yaparız. Şizofreni hastalarında gorulen ve istemsiz bir şekilde karşısındaki kişinin hareketlerini taklit etme(ekopraksi) ve konuşmalarını tekrar etme (ekolali) belirtilerinin (cok şukur ki modern ilaclar sayesinde daha az gorulur oldu), hastalık sırasında ayna noron sisteminin de etkilenmesiyle ortaya cıktığı sanılıyor, ayrıca Otizm ve Asperger Sendromu gibi hastalıklarda karşısındaki kişinin duygularını okuyamamak ve sosyal ilişki kuramamak durumunun da ayna noronlarla ilgisi kuruluyor. Antisosyal kişilik bozukluğu olan kişilerde vicdan ve acıma duygusunun oluşmamasının da bu mekanizmalarla bağlantısını spekule etmek zor değil... Kendilerini fazla empatik bulan kişilerin, el hareketleriyle ilgili ayna noron aktivitelerinin de daha guclu olduğu gosterilmiş durumda...
Empati duygusunun oluşmasının ve karşıdaki insanın algı ve duşuncelerini tahmin edebilme yeteneğinin ayna noron sisteminin bir urunu olduğu uzun zamandır iddia ediliyor, yukarıda da soylediğim gibi, empati duygusunun gelişmemiş olması ise, neredeyse sosyal bir gerilik hatta hastalık sınırına uzanabiliyor da, acaba fazlası neye yol acıyor?
Surekli karşısındakinin hissiyatı ve duşunceleriyle ilgilenmek, korkarım bir ‘aşırı odaklanma’ hali yaratıyor. Pencereden dışarıyı gozleyen meraklı bir evhanımın, evdeki cocuklarının evin altını ustunu getirmesini ve birbirlerini dovmesini duymaması gibi, icsel bazı uyaranlar onemsizleşebiliyor. Ustelik bu sadece bireysel olarak değil, icinde yaşadıkları ve esas olarak sorumlu oldukları birinci derece yakınlarına ve kendi sosyal cevrelerine karşı bir duyarsızlığa da donuşebiliyor. ‘Mum dibine ışık vermez’ deyimi kendini gercek ediyor.
Bu aşırı empatik, kişilerin, başkalarının mutluluklarıyla mutlu olmaları da kolay değil, cunku insanoğlu, biyolojisi gereği negatif emosyonlara, olumsuz duygulanımlara daha duyarlı. Duyarlılıkları fazla kişilerin, olağanın otesinde bir olumsuz duygulanım hissetmeleri, bir sure sonra, bezginlik ve kırgınlık duygusuna ve kacınılmaz bir duygusal mazokizme donuşmesi de hic zor değil.
Bu noktadan sonrası zaten kısır dongu, cunku empatik duyarlılığın yukselmesi sebebiyle olumsuz duygulanımlarla karşılaşan kişi, depresif bir duyguduruma geciyor, depresif duygudurumun ise olumsuz duygulanım algısını daha fazla hissettirdiğini hem psikolojik acıdan hem de beyin goruntuleme calışmalarından gayet net biliyoruz. Kısır dongu, ‘aşırı duyarlılık- empati fazlalığı-bezginlik ve kırgınlık hissi-depresif duygulanım- daha fazla duyarlılık’ olarak seyrediyor.
Kimseye aşırı empatik olma, başkalarının acı ve ızdıraplarını ictenlikle duyumsama diyecek halimiz yok, zaten, ayna noron meselesiyse bahsettiğimiz, kişinin de kendisinin de –‘oyle duyarlı biri’ -olmasına cokca mudahale şansı yok. İlginc bir diğer nokta da ayna noron sisteminin kadın ve erkek de farklılık gostermesi, kadınlarda daha guclu calıştığına dair kanıtlar var. Bu da sanki bizim gunluk hayatta ‘kadın duyarlılığı’ dediğimiz kavrama işaret ediyor.
Aşırı empatik kişilere soyleyebileceğimiz, en azından bu duyarlılıklarını bir tur oz-duyarsızlığa donuşturmemeleri, kendi aile, dost ve sosyal cevrelerinin de onların bu empatisinden nasiplenmeleri gerektiğini hatırda tutmaları ve en azından, bu aşırı duyarlılık halinin kronik bir mutsuzluk ve depresyonu besleme olasılığını unutmayıp arada kendilerini bir oz-denetimden gecirmeleri olabilir. Unutmayalım ki gundelik hayat koşuşturmacasıyla duyarlılıkları torpulenen insanoğlunun, bu duyarlı bireylere hep ihtiyacı var...
Not: Ayna noron sisteminin bilim cevrelerinde hala tartışılan bir konu olduğunu ve bilimde genellemelerin ancak spekulatif olduğunu belirtmeliyim

[h=2]İstanbul Psikiyatri uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]