Thomas Roosenboom ’un aynı adlı romanından uyarlanan film, 1888 ’de benzer gemiye binen Amsterdamlı keman yapımcısı Walter Vedder ’ın (Gijs Scholten van Aschat) gercek hikayesini anlatıyor. Macaristan ’da hoş bir şekilde tekrar yapı edilen o zamanın Amsterdam ’ı buyuk değişikliklerden geciyor. Rijksmuseum, Concertgebouw ve Merkez İstasyonun inşası şehre yeni ve daha rafine bir gorunuş kazandıracaktır. Genc cins işadamları, ilerleme yoluyla cabuk para kazanma fırsatı gorurler. Yepyeni istasyon icin bir otel bunun bir parcasıdır. Onlara tarafından bir duzine evin buna yer acmak zorunda olması herhangi bir sorun yaratmamalıdır. Oysa İnsanların coğunu satın olmak kolay olsada cetin ceviz olan sadece Vedder ve komşusu vardır.


Şerefli Bir Gaye, soylulaştırma ve mahkumlaştırma cağındaki bir tarih dilimini anlatıyor. Kanadalılar genellikle Avrupa ’yı arabalardan ziyade ahali icin şehirler yapı etmenin akıllı yolları icin bir model olarak gormekten hoşlanırlar, ancak bu Hollanda donemi eseri, bugun şehirlerde olup bitenlerin coğunu yansıtan bir şehirsel yenileme bolumunu dramatize ediyor. Tarih tekerrurden ibarettir


Film, izleyicileri 1888 yılında Amsterdam ’a goturuyor. Ulkeyi demiryoluyla birleştirme icin yeni ve parlak bir merkez istasyon acılır ve abartılı ulaşım merkezinin yakınındaki mulkler birinci sınıftır. Doğal olarak, muteahhitler devreye girer ve toprak sahiplerini sıkıştırır, oysa ahşap işcisi/keman yapımcısı Vedder (Gijs Scholten van Aschat) yerini korumayı tercih eder. Vedder, mulkunun bulunduğu şehir bloğu icin onerilen bir otelin arkasındaki mimarların birinci sınıf gayrimenkul olduğunu biliyor, bu yuzden arazinin alması gereken fiyatın yaklaşık yarısını sunan genc mimar Ebert ’in (Thomas Cammaert) ilginc tekliflerini redetmeye devam eder. Aynı ticari şeritten yalnız bir terzi ile birleşen Vedder, prensipte bir soylev alır.


Dikey kafalı Vedder ’ınkine paralel giden hikaye de o kadar. Kuzeni Christiaan Anijs (Jacob Derwig) başrolde oynuyor. Hoogeveen ’de bir kırsal eczacı olarak, bolgedeki yoksul turbacılar kadar buyuk saygı goruyor. Oysa burada da sure cabuk değişiyor. Doktor derecesi olmadan, artık tıbbi prosedurler yapmasına musade verilmiyor. Oysa karısının isteklerine karşın yoksul tarım işcilerine bakmaya devam eder. Sonunda, iki kuzen, oteki kuzenleri ile birlikte, turba gocmenlerinin Amerika ’ya taşınmasına yardım etmek icin tehlikeli bir plan yaparlar. Vedder ’ın evi icin almayı umduğu parayla, ahali icin ozel ulaşım yapmak kazanclı bir yatırım ve insani bir hareket olabilir miydi?