Aşı hastalık yapma yeteneği yok edilmiş bakteri veya viruslerin yada bakterilerin toksinlerinin zararlı etkilerinin yok edilmesiyle elde edilmiş biyololojik maddelerdir. Hastalığın ortaya cıkmasını engeller veya hastalıkların sonrasında oluşabilecek komplikasyonların oluşumunu engel olur. Aşıdan sonra oluşan antikorlar vucutta uzun sure kalır ve hastalık etkeni ile karşılaşma sırasında vucuda girmesine engel olarak hastalık oluşmasını engellerler.

Cocuk sağlığı denilince koruyucu sağlık hizmetleri son derece onemli bir yer tutar. Koruyucu sağlık hizmetlerinin en onemli unsurlarından birisi de aşı ile yapılan bağışıklamadır.

Hastalıkların onlenmesi tedaviye gore her zaman daha etkili ve daha ucuzdur. Aşılar hastalıkların onlenmesinde en temel unsurlardan biri olup, bazı aşılar yalnız aşılanan cocukları değil aşılanmayan cocukları da korur.
Aşılama toplum sağlığının iyileştirilmesi acısından insanlık tarihinin en onemli buluşlarından biridir aslında ...Dunya Sağlık orgutu’nun 1974 yılında başlattığı Genişletilmiş Bağışıklama Programı ile birlikte cocuklardaki olum oranı onemli olcude azalmıştır.
Bununla birlikte, halen kullanılmakta olan aşılarla bağışıklama oranlarının artırılması ve onemli olum nedenlerinden ikisi olan pnomokok ve rotavirus gibi mikroorganizmalara karşı yeni geliştirilen aşıların kullanıma girmesi ile birlikte cocuk olumlerinin daha da azaltılması hedeflenmektedir.
Ancak yeni geliştirilen aşıların pahalı olması nedeniyle bu aşıların ulusal aşı takvimlerinde yer almaları zaman alacaktır. Bu da aşıya en fazla gereksinim duyulan az gelişmiş ve gelişmekte olan ulkeler icin uzuntu verici bir gercektir.

Aşılar başlıca canlı-atenue ve inaktive aşılar olmak uzere iki şekilde sınıflandırılabilir. Canlı atenue aşılar, bir virus ya da bakterinin hastalık yapma ozelliğinin ortadan kaldırılması, ancak vucutta coğalma ve bağışıklık oluşturma yeteneğinin korunmasına dayanır (kızamık, kızamıkcık, kabakulak, OPV, suciceği, BCG aşıları gibi). İnaktive aşılar ise virus ya da bakterinin tamamı (boğmaca, influenza, hepatit A, IPV gibi) veya bir kısmı (hepatit B, influenza, aseluler boğmaca, difteri, tetanoz gibi) kullanılarak hazırlanır.
Fraksiyone aşılar ya protein ya da polisakkarit temele dayanırlar. orneğin, toksoit aşılar (difteri, tetanoz gibi) protein temeline dayalı fraksiyone aşılardır. coğu polisakkarit aşılarında saf olarak ayrılmış hucre duvarı (pnomokok, meningokok) bulunur. Aşıların icinde antijenler dışında suspansiyon sıvıları, stabilize edici ve koruyucu maddeler ve immunojeniteyi artıran adjuvanlar da yer alır.

Bağışıklık sisteminin bir parcası da enfeksiyon hastalıklarına karşı korunma icin calışır. Bağışıklık, aktif ve pasif olmak uzere iki yolla kazanılabilir. Aktif bağışıklık ya hastalık gecirilmesi ile ya da aşılarla sağlanır. Bu tur kazanılan bağışıklık uzun surelidir.
Pasif bağışıklık ise diğer insanlar ya da hayvanlardan antikorların (immun globulinler) alınması ile sağlanır. Bu yolla sağlanan bağışıklık kısa sureli olup verilen immun globulin miktarına bağlı olarak birkac hafta ile birkac ay arasında değişir.
Anneden bebeğe plasenta yolu ile antikorların gecmesi, kan ve kan urunlerinin verilmesi (tam kan, plazma, eritrosit ve trombosit suspansiyonları, immun globulin preparatları gibi) pasif bağışıklık sağlayan durumlardır.
AŞI TAKVİMİ aşılar bebeğin doğumu ile başlar. Tarihsel olarak, kulturel ve inanc değerleri acısından, aşı ile bağışıklamaya da, karşı cıkışlar olmuş, olmaya da devam etmektedir. Karşıt goruş olarak kabul edebileceğimiz ve uzerinde konuşmaya değer goreceğimiz şey bilimin kurallarına gore elde edilmiş verilerin yayınlanmış bicimleridir.

Orneğin DTP ile ani cocuk olumu sendromu, hepatit B aşısı ile MS, MMR aşısı ile Otizm, Hib ile DM, Tiomersal ile zeka geriliği, OPV ile AİDS , Kombine aşılar ile immun sistemin aşırı yuklenmesi bilimsel olarak kanıtı henuz yapılmamış suclamalar gunumuzde oldukca yaygındır.

Gunumuzde bazı aşıların stabilizasyonunu sağlamak icin tiomersal denen etil civaya benzer bir organik madde kullanılır. Bu sağlığa zararlı metil civaya benzemez. Vucuttan daha hızlı metabolize olur ve daha hızlı atılır. 6 dozluk uygulama ile max 200 mikrogram civa alınır . Bu değer DSO limitinin cok altındadır. Aşılar iddia edildiği gibi astım yapmaz.
Bazı aşıların ani bebek olum sendromuna yol actığı soylenir. Ani bebek olum sendromunun bilimsel olarak kanıtlanmış sebepleri; prone pozisyonunda uyutmak, maternal sigara kullanımı, yumuşak yatak, biberonla beslenme, duşuk doğum ağırlığıdır ve son zamanlarda bu cocukların genelde aşısız cocuklar olduğu gorulmuştur.
Grip aşısı ve GBS ( Guillain Barre Sendromu- Kas gucsuzluğu ve gecici paraliziler) arasındaki ilişki sorgulandığında bu cocukların %99’unun aşılanmamış cocuklar olduğu gorulmuştur. Grip aşısı sonrası GBS gorulme olasılığı 1000000’ da 1-2 iken toplumda 10-20, grip gecirenlerde 40 dır.

Genel olarak bakıldığında, her yıl aşı uygulamalarıyla 3 milyon cocuk aşılanmamaya bağlı bağlı oluşan hastalıkların yol actığı olumlerden kurtulur.
Aşılanma cocukların hakkıdır ve bu hak ellerinden alınmamalıdır. Ayrıca aşılar ve koruyucu hekimlik konusunda hassas davranmak biz hekimlerin de sorumluluğu diye duşunuyorum.
Cocuklarınız aşıyla onlenebilir hastalıklardan korunsun, mutlulukla gulsun.


[h=2]Adana Cocuk Doktorları uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]