Hazret-i Omer in Halifeliği (Devlet Başkanlığı) zamanıydı. Başkent Medine ye yabancı bir kervan geldi. Develerini yıkıp, konakladılar... Halife her zaman olduğu gibi, gece şehri dolaşmaya cıktı. Yolda, EshÂb dan (Sevgili Peygamberimizin arkadaşlarından) Hazret-i Abdurrahman a rastladı. Ona dedi ki: - Ey Avfın oğlu! Gel, seninle bu gece misafirimiz olan kervanı bekleyelim.Onlar rahat uyusunlar. Cunku yorgundurlar.Canları ve malları herhangi bir zarara uğramasın!... Hazret-i Omer bu teklifte bulununca, Hazret-i Abdurrahman da seve seve kabul etti. Birlikte kervanın etrafında goz-kulak olmaya başladılar.
O sırada yakındaki bir evden cocuk ağlaması işitildi.Cocuğun sesi kesilmediği icin, Halife evin kapısına gitti. İceride bulunanlara, Kucuğu susturmalarını rica etti. Sonra donup geldi. Gece boyunca, cocuğun sesi işitildikce, birkac kere daha evin kapısına gitti.Cocuğun ağlaması bir turlu dinmiyordu. Seher vakti olunca, Hazret-i Omer son defa oraya gitti. Cocuğun annesine:
- Sen ne bicim anasın! Butun gece evlÂdını ağlattın. Belli ki, actı! diye cıkıştı. Kadıncağız cevap verdi:
- Halimi anlamadan nicin beni azarlıyorsun? Hazret-i Omer, kendini tanıtmadan sordu:
- Haline ne olmuş?
- Cocuğu sutten kesmiştim..
- Sutun yoksa başka şeyler yedirseydin.
- Evde onun yiyeceği birşey yok ki, biz cok fakiriz...
- Cocuğun kac yaşında?
- Daha yaşını doldurmadı. İşte bu cevap uzerine Hazret-i Omer ofkelendi.
- Peki nicin bu kadar kucuk bir yavruyu sutten kestin? Kadıncağız icini cekti:
- Halifemiz Hazret-i Omer e CenÂb ı Hak insaflar versin.Cocuklar sutten kesilmeyince, bizim gibi bir fakire nafaka vermez.Fakirlik maaşı bağlamaz. Onun icin yavrumu erkenden sutten kestim.Bunun uzerine Halife ağlayarak mescide girdi. Gozyaşları yuzunden namazı zorla kıldırdı. SelÂm verdikten sonra cemÂate dondu. Gene ağlayarak:
- Sizin Omer inize yazıklar olsun!.. Sizin Omer inize yazıklar olsun!.. diyerek kendini sucladı.Sonra butun Medine halkına, tellallar (haberciler) cıkarttı. Onlar da bildirdiler ki:
- Hangi Muslumanın oğlu veya kızı dunyaya gelirse, hemen Halifeye bildirsin.Beytulmal dan (hazineden) nafaka (maaş) verilecektir. Hic kimse nafaka yuzunden evladını vaktinden once sutten kesmesin!.. O gunden sonra artık Medine de, aclık sebebiyle ağlayan cocuk sesi işitilmedi. Bu hadiseden epeyce zaman sonra Medine de kıtlık baş gosterdi. Hazret-i Omer, hemen bir deve kestirdi ve Etini fakirkere dağıtın! diye emretti. Gorevli, etlerin guzel bir parcasını da Hazret-i Omer e ayırdı. Yemek zamanı olunca, iyice pişirip Halifenin onune getirdi.Hazret-i Omer hayretle sordu:
- Bu yemek neredendir?
- Efendim, kesilmesini emir buyurduğunuz deveden size duşen paydır... Hazret-i Peygamberin sevgilisi Koca Omer in rengi değişti:
- Devenin iyi yerlerini kendisi yiyip, artanı fakirlere vermek cok kotu bir şeydir,dedi. Hemen bu yemeği kaldır ve cocuk sahibi, fakir bir aileye gotur. Az sonra onune gelen Kuru arpa ekmeği ile zeytinyağını Bismillahirrahmanirrahim diyerek afiyetle ve gonul rahatlığıyla yedi. İşte bu yuzden butun Âlimler fikir birliği etmişlerdir ki:
Hazret-i Omerin adÂleti, kendinden once ve sonrakilerden daha buyuktur
aglayan cocuk
Dini Bilgiler0 Mesaj
●37 Görüntüleme